182 entry daha
  • benim bir filmi izlememem için önyargılarımın hemen göreve koştuğu anahtar kelimeler “çöl, savaş, ikinci dünya savaşı, dram”dır. özellikle de 3 saate yakın bir filmi bile isteye açmam için ancak acayip hint dizisi havasında olmam lazım. haydi her şeyi geçtim, yanlışlıkla elim değdi, veya denk geldi, ilk birkaç dakikayı atlatabilmem mümkün olmaz. ancak birileri zorla seyrettirirse de bir on beş dakika dayanır alırım elime telefonu.

    bu sebeple de ingiliz hasta filmini izlememek için her şeyi yaptım bunca senedir.

    sen nasıl bir filmmişsin ki, bir cuma akşamı, aylardır ilk defa kendi başıma kalmışken yorgun argın demeden beni soluksuz, tam dikkat kendine bağladın. gerçekten 2 gündür aklım yerinde değil. inanılmaz bir gerçekçilik, yalınlık, dram, geri gelmeyecek zaman, pişmanlıklar, umut, yaralar. of.
  • yengeci.

    bi adam var kont almasy (bu andan itibaren yengeci bir köpek olduğu için sadece kont kısaltmasını kullanacağım). bu kontun çölde uçağı vurulunca yanıyor. bunu yarı sapık (hintliye yürüyecek kadar gözü dönmüş) bir hemşire alıkoyup morfin bağımlısı yapıyor. morfini yedikçe beyin gidiyor, geçmişi hatırlıyor. (hatırlamaz olaydı!!!)

    çölde arkeoloji falan takılırken karı koca bir çift geliyor. kont olacak ırz düşmanı kum ve erkekten başka bir şey görememekten adamın küçük memeli karısına(küçük memeli olduğunu iler ki sahnelerde anlıyoruz) kafayı takıyor yengeci pislik. sonra adam karısını çölde 10 tane adamın arasında bırakıp gidiyor. sonra bu kontun homoseksüel arkadaşı bedevinin biriyle oynanırken kaza yapıyor. bu ibnenin yüzünden başımıza gelenlere bak derken sinsi sinsi seviniyor, gacıyla baş başa kalabildiği için. sonra bunlar her bulduğu fırsatta fuhuş yapıyorlar.

    küçük memeli kadın gelip ben vazgeçtim diyip bunu dehliyor. bu kont köpeği arsızlaşıyor. adamın yanında karısına sulanıyor. anadolu'nun her hangi bir yerinde olsa, adama kalmadan amcaoğulları götüne papyonu sokmuşlardı.

    neyse arada morfin etkisi geçiyor hemşireyle, hintli asker sahneleri geliyor. neyse en azından hemşirenin memesi ortalama büyüklükte bütün film bozulan moraller biraz düzeliyor. tabi parmaksız kod adlı willem dafoe darılıyor. adam haklı olarak şam şeytanı hintlinin yerine seçilmenin verdiği moral bozukluğu içerisinde.

    neyse bu kont kadını ve kocasını çölün ortasından alsınlar onu diye çağırıyor yüzsüz. kadının kocasının ağrına gidiyor uçağı bunun üstüne sürüyor (oha). kadın yaralı, koca ölü, kont köpeği kertenkele gillerden olduğu için kurtulmuş. kont kadının yaralı diye mağaraya bırakıyor. 3 saate gelecem diyip 1 hafta sonra gelince mortingen strrasse.

    sonunda yazmışlar bazı karakterler gerçek ama olay kurgudur diye. sanırım böyle bir ırz düşmanlığını el alem gerçek bilmesin telaşına düşmüş rejisör.

    yine bir isim film çelişkisi. ne ingiliz, ne hasta! bildiğin yengeci.
  • -spoiler-
    filmin çekimlerinin kalitesine diyeceğim yok .gerçekten mükemmel.ama insanın içini ısıtacak bir aşk filminden ziyade bir ihanet filmi .neden bilmiyorum ama ben hep kadının kocası nazarından baktım olaya. çocukluktan aşık olduğun kişiyle evleniyorsun. bir tomar askerin yanında bırakacak kadar da güveniyorsun. (burası biraz ütopik .hadi karına güvenin tam.peki elin adamına nasil güveniyorsun) .ve sana defalarca ihanet ediyor .sonrasında ya benimsin ya da alayımız toprak diyerek uçağı düsüruyorsun.bence trajik son bu .
    yoksa katherine ve sevgilisinin ölümü değil.film de kavuşsalardı daha üzücü olurdu .
    neyse eyyorlamam bu kadar.konuyla ilgili bilir kişi, uzman olmadığımdan mütevellit burada bitiriyorum.
hesabın var mı? giriş yap