• amerikan kulturunu anlamak acisindan onemli karakter tahlilleri yapabileceginiz bir romandir.

    cok genel hatlariyla, oyku huck'un kendisini 'civilized' etmek isteyen, vahsi, ozgur yanlarini torpuleyen widow douglas ve onun tam tersi olan, yani uc kurus icki parasi icin icabinda adam vurmaktan cekinmeyecek yapida, drifter, ipsiz sapsiz bir babadan kacarak, kendi ozgurlugune kosma cabasi olarak yorumlanabilir.

    bir yerde, ingilizce literaturde cokca islenen dogmatik yetiskin dunyasi ile catisma yasayan genc ozgur ruh temasi.

    bu yolda huck'u motive eden yegane faktor ise tom sawyer kultudur. bu kitaptaki tom sawyer karakteri aslinda amerikan milletinin kafa yapisinin blueprint'idir bir yerde. kendini avrupa'nin, yani eski dunya'nin literaturu ve mitleri ile beslemis, ve bunlari geldigi yeni kita'da misyoner degil de daha maceraci, hedonist bir tutumla yasamak isteyen bir kafa yapisi.

    yani tom sawyer icin amac degil gidilen yolun yeterince macerali, riskli olup olmayisi onemlidir. boylece tom, verdigi bircok vaadi (ornegin cok olumcul bir haydut cetesi kurmak) hicbir sekilde yerine getirmese de (cete asla kurulamaz, boyle suclar asma islemezler) maceraci ruhu ve tesebbuslerinde gosterdigi cesaret onu cevresindeki diger cocuklar icin mitolojik bir kahraman haline getirmistir.

    huck ise, tom sawyer'a gore aslinda daha olgun bir karakter. zira onun icin gidilen yoldan cok, amac, ya da motivasyon onemli. babasi ve widow'dan kacmak icin yola cikiyor, jim ile karsilasip ona koleligin olmadigi eyaletlere olan yolculugunda eslik etmek istiyor.

    --- spoiler ---
    romanin onemli temalarindan biri kolelik sorunu. burada huck, mid-west ile south arasi bir bolgede yetismis, bu bolgenin kulturu ve ahlaki ile buyumus bir cocuk. dolayisiyla kolelik konusunda, jim'in kacisina her ne kadar yardim etse de, aklinda hep 'miss watson cok iyi bir kadin, onun kolesinin kacmasina boyle yardim ederek aslinda cok kotu bir sey yapiyorum' fikrini tasiyor.

    yani huck her ne kadar kasabayi terk etse de, yetiskinlerin dunyasi ve onlarin dogmalari onu takibe devam ediyor. bu kez disaridan bir mudahaleyle degil fakat boyle bir sorgulama ile.

    fakat huck, hikayenin bir noktasinda "bunun icin cehenneme gideceksem dahi, varsin oyle olsun," diyerek yerlesik ahlakin, dinin otesinde bir yaklasimla insanliginin sesini dinliyor, jim'in ozgurluk macerasina tamamiyle destek olmaya karar veriyor.

    fakat macera her ne kadar ozgurluge mississippi golunden acilan bir yelken de olsa (hos huck ve jim bir sandalla yapiyorlar yolculuklarini), farkinda olmadan gittikleri yer aslinda the south'un kalbi, koleciligin en pis oldugu eyaletler.

    ıllnois'teki adada huck kiz cocugu kiligina burunup kacak oldugunu gizlemeye calisiyor. bir yerde huck'un yasadigi erken kimlik bunalimini goruyoruz, zira bu rolu cok kotu oynayip kendini ele veriyor. neyse ki evine gittigi kadin huck'u alikoymak gibi bir niyeti olmadigindan onu serbest birakiyor.

    huck, siyahi dostu jim ile macerasina devam ediyor. aralarinda gecen diyaloglardan, donemin siyahi toplulugu arasinda batil inanclarin ne denli guclu oldugunu anliyoruz. jim yasadiklari her seyi tanri'dan veya mistik bir kaynaktan gelen mesajlar olarak yorumlarken, huck onun bu tutumunu alaya almaya basliyor.

    bu alayi jim'i kusturunce de ozur diliyor. huck daha sonra 'bir zenciden niye ozur diliyorsam,' gibi ustten bakan bir tutumla diledigi ozre yabancilasiyor bir yerde. huck kendi icindeki bencille de mucadele ediyor yani. cunku jim'e kole gibi davranabilecek bir konumda. bunun da otesinde, jim'in ozgurluk yolunda ona yardimci olsa bile, bircok noktada jim'e 'white savior' edasiyla, yani buyurgan bir tavirla yaklasabilir.

    cunku jim de huck'un yetistigi kulturun icinden gelen birisi. yasca huck'tan buyuk olsa da, aile babasi olsa da, ona gore huck'un emirlerine itaat etmekte bir beis yok. zaten jim'in kacma sebebi kolelik degil, sahibinin onu guneyli kolecilere satacagini duymasi. orada daha kotu muamele gorecegini dusunmesi ve sevdiklerini bir daha gorememe ihtimali.

    ikili kentucky'de grangerford ve shepherdson ailelerinin kan davasi icinde buluyorlar kendilerini. burada yine bolgenin agir gelenekci yapisinin insanlarin yasamlarinin onune gecisi isleniyor. aileler birbirlerinin uyelerini oldurmeyi, gunluk siradan bir is gibi basitlestirebiliyorlar. hatta bir yerde karsidan birini indirmek bir gelenek haline gelmis.

    buradan da kacan huck ve jim, arkansas'ta kral ve duk kod adli iki con artist (dolandirici) ile karsilasiyorlar. ikili, avrupa'nin aristokrasisinde var olamayip abd'ye goc eden cahil, baldiri ciplak amerikan kolonicilerinin bir karikaturu gibi adeta. ikisi de, soylarinin avrupa asillerine dayandigini soyleyerek huck ve jim'in kendilerine soylular gibi davranmalari sagliyorlar.

    huck ve jim kisa surede tezgahi seziyorlar. kral ve duk'un gittikleri her kasabada bir uckagit cevirip para vurup kacma taktiklerini cozuyorlar. fakat huck, 'boyle sikintili insanlarla asla aciktan catismamak gerek' dusturuyla hareket edip ikilinin yalanlarini yuzlerine vurmuyor.

    hikayenin sonunda jim'in kacak bir kole oldugu anlasiliyor ve mississippi kiyisinda bir kasabada yakalaniyor. neyse ki onu tutsak alan aile, tom sawyer'in akrabalarindan olusuyor ve huck, sawyer'i da tanidigindan kendini sawyer olarak tanidip onlarin yaninda kalabiliyor, boylece ayni yerde tutsak olan jim'i kurtarma sansi bir kez daha eline gecmis bulunuyor.

    tom sawyer'in de buraya gelip, kendini kardesi gibi tanitmasi ile is iyice karisiyor. ikili jim'i beraber kurtarmaya karar verse de, sawyer'in basit kacirma operasyonlarini kolay bulmasi neticesiyle, is iyice uzuyor.

    sawyer, okudugu romanlardan esinlenerek, jim'in yillarca kalip oyle kacmasinin, sahiplerden caldigi kasikla tunel kazmasinin, bu surede de kendi kaniyla duvarlara, kumaslara vs. anilarini yazmasinin, hucresindeki fareleri egitmesinin daha epik bir hikaye olacagi kanaatine vararak, huck'la beraber jim'e neredeyse iskence ediyor. onu kolayca kacirabileceklerken boyle oyalaniyorlar.

    sonunda sawyer, jim'i kaciracaklarini mektup olarak yazip kasaba ahalisini ayaga kaldiriyor ve jim'i, tufek sacmalarinin altinda bir kurtarma operasyonu ile kacirmaya calisirken yaralaniyor. jim yine esir dusuyor elbet.

    sonunda anlasiliyor ki sahibi jim'i azad etmis. tom sawyer, bu gercegin nasilsa aciga cikacagini bilerek (miss watson da bu kasabayi yakin zamanda ziyarete geleceginden) boyle bir oyun oynamayi daha 'macerali' ve dolayisiyla 'onurlu' bir yol olarak goruyor. neyse ki jim bir sekilde serbest kaliyor.

    --- spoiler ---

    huck'un, tom sawyer'in oynadigi sacma oyunu gormesine ragmen ona tam manasiyla itiraz edememesi, karsi koyamamasini nasil yorumlamak gerekir bilmiyorum. tom'un otoritesine karsi gelmese de onun yontemlerini yer yer sorguluyor elbet romanin sonunda.

    burada, tom'un jim'i kurtarma isine yaklasim sekli, kimilerine gore koleci olmayan yankee'lerin siyahilere yaklasim seklidir. yani onlar, her ne kadar south gibi siyahileri kolelestirip insan disi muamele yapmak istemeseler de, onlarin kole sorununa yaklasimi da daha cok bir oyun, yasanan kuzey - guney guc savasinin bir parcasi gibi. bu yuzden onlar da aslinda bu sorunu tam olarak icsellestirmis degiller diyor yani twain.

    ayrica twain, boyle guzel ilerleyen bir romana bu tip zirzopca bir son yazdigi icin sikca elestirilmistir. huck ve jim'in yasadiklari karakter degisimini, bu sekilde absurd bir sonla bitirmek biraz kendi romanina ihanettir aslinda.

    fakat bu da sanirim twain'in satirik bir yazar olmasindan ileri geliyor. daha epik bir son yerine twain olayi tepetaklat etmeyi, amerikan ruhunun zirzopluguyla, vurdumduymazligiyla ve bos hayalperestliyigle romanini bitirerek biraz da gelecekteki problemlere isaret ediyor.

    ozetle, okunmasi gereken bir klasiktir, mumkunse orijinal dilinde.
  • pek cok yazar yuzyilin romani sayar bunu, ben sahsen pek asiktim finn'e nedense... boole onla beraber kacip, uzaklara gitmeyi falan hayal ederdim. nerden bulacaksam cocugu...
  • mark twainin 1885 yılında yayınlanmış öykü kitabıdır.
  • turk cocugu yillarca, gerek trtde gosterilen diziden olsun gerekse serhat yayinlarinin 100 cocuk klasigi serisinden olsun, mark twainin asil karakterinin tom sawyer oldugunu zannedegelmistir. fakat kazin ayagi oyle diildir, mark twain romanlarinda mississipi deltasinin krali, ficida yasayan huckleberry finndir..
  • huckleberry finn sözlü kültürden yazılı kültüre geçiş yıllarında yazılmıştır, sözlü kültürü tamamen yadsıyarak ortodoks okuryazarlığa karşı bir eleştiridir, gerçek okuryazarlığın ancak sözlü dualine yaslanarak gelişebileceğini savunur,
  • ernest hemingway'in "all the modern american literature comes from one book by mark twain, called huckleberry finn" dediği, yüzde sekseninin siyah diyalektiğiyle yazıldığı için okunması işkence haline gelen, amerikanların yere göğe sığdıramadığı tom sawyer'in arkadaşı huck'ın evden kaçması üzerine başına gelen maceraların anlatıldığı mark twain romanı.
  • amerikan kültürünün temelinde yatan "idea of mobility"e büyük örnektir. araçla yanaşılarak hiç inmeden yiyecek birşeyler alınabilecek fastfood dükkanları, araçtan hiç inmeden izlenebilecek dev sinema ekranları, ayrıca ucuz olan yakıt sonucu sürekli hareket halindeki otomobiller, motorsikletler... (örn. wild hogs filmi) bu hikayede de huckleberry finn ve köle arkadaşı jim mississippi boyunca özgür eyaletlere ulaşabilmek maksadıyla ironik bir şekilde güneye giderler. sal, benimsediğim görüşe göre, sürekli hareketi, devinimi, muhafazakarlık karşıtı bir duruşu temsil eder. hareket halindeyken herkes mutlu, huzurlu, şehir ve boğuculuğundan, iki yüzlü insanlardan uzaktadır.
  • 19. yüzyıl sonlarında yayınlanmış mark twain romanı. huckleberry finn karakterinin ilk göründüğü kitap olan the adventures of tom sawyer'a göre üslup olarak da kurgu olarak da daha daha kuvvetli ve yoğun olan bu roman, dönemin kırsalında yaşayan amerikalıların sosyal yapısını gözler önüne sermiş. bu kitabı bu kadar çekici yapanın, yazarın kölelik sorununu çocuk bakış açısıyla ele alışıdır diye düşünüyorum.

    --- spoiler ---

    uzatmayacağım. tüm o yolculuk hallerinden, huck'ın siyahlarla ilgili olan duygu karmaşasından, siyahların ve beyazların var olan sistem hakkındaki düşüncelerinden falan cümlelerce bahsedip uzatmayacağım. asıl değinmek istediğim nokta herkes kadar özgür olduğunu düşündüğü jim'i mahkumiyetten kurtarmak isteyen tom sawyer'ın, jim'in hali hazırda tam anlamıyla özgür olduğunu bilmesine rağmen onu tekrar tekrar mahkum etmesi. üstelik jim'in hiç maruz kalmadığı ağır şartlar altında bunu yapması. yani, küçücük kulübeyi envai çeşit börtü böcekle ve hatta yılanla doldurup adama kendi kanıyla günlük tutturmak da neyin nesi çocuğum, sen delirdin mi allah aşkına? kölelik sistemi nasıl kökleşmişse o coğrafyada, karşısındaki insanın en az kendisi kadar özgür olduğunu düşünen küçücük çocuk bile sırf oyun olsun diye o insanı tekrar mahkum edebiliyor. mevcut sisteme ters düşen düşüncelere sahip olsa dahi ruhunun her bir tarafına sızmış zihniyetten kendini alıkoyamıyor, tıpkı huck gibi.

    her ne kadar huck hakkındaki genel kanı, onun jim'e zamanla sevgi besleyip onu dostu ve dengi olarak gördüğü üzerine olsa da ben öyle düşünmüyorum. evet jim'i seviyor ve evet, onu defalarca yakalanmaktan kurtardı fakat bu durum huck'ın, toplum tarafından dışlanmanın ne demek olduğunu çok iyi bilen huck'ın, onu dengi olarak görmesine kanıt oluşturmuyor. gerçekçi bir tavırla yaklaşalım, henüz çocuk olan bu karakterin içine doğduğu sistemi çıktığı bir yolculukla anında reddetmesini beklenemez zaten. benim beklentim, romanın bu kısımlarından yola çıkarak mark twain'e yönelik bir tepki görebilmekti.

    roman boyunca jim, özgür bir siyah olmaya doğru kaçarken tekrar tekrar ve kendi isteğiyle köleleşen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. huck'a en iyisini onun bileceğine dair söyledikleriyle başlayan bu gönüllü kölelik, dük ve kralla olan ilişkisinde gelişip tom sawyer'la olan macerasında ayyuka çıkıyor. zaten bir nebze saf olarak yazılan ve o dönem siyahlar arasında yaygın(?) olan batıl inançlara sahip olan jim, bir şekilde çocukla çocuk oluyor ve kendini tekrar tekrar zincire vurduruyor. vücudundaki fare ısırıklarından şikayet edip içinde bulunduğu durumun saçmalığının farkındayken dahi tom sawyer'ın sözünden çıkmıyor. zincirini boynuna dolayıp öylece dışarı çıkabileceğini bilmesine rağmen tom'un oyununu gerçekleştirmesine yardımcı olarak tom'un kendi elleriyle yarattığı zindanda günlerini geçiriyor. mark twain böylece, başka bir aileye satılmak istemediği için firar edebilecek bilinç düzeyine ulaşmış jim'i, kitabın ilerleyen bölümlerinde köle olmak için doğmuş portresi çizen bir karaktere dönüştürüyor. kölelik sistemi içerisine doğan huck ve tom'un düşünceleriyle -sonuçta huck jim için cehenneme bile gitmeyi göze almıştı- tamamen zıt görünen eylemlerinin yanlış olan sistemi bir şekilde beslediği savunulabilir, evet. kaçmayı kendisine hak görebilen bir zencinin bu sistemi, belki bilinçsiz fakat kesinlikle gönüllü bir şekilde devam ettirdiğini yazmak ise bana kalırsa kesinlikle iyi niyetli bir yaklaşım değildir.

    roman nazarımda, kölelik sisteminin neredeyse kusursuz oluşuna ilişkin ipuçları içeren bir yapıt. kölelere oldukça iyi davrananılmasının ve onlarla duygusal bağ kuran sahiplerin, kitap boyunca ziyaret edilen her toplulukta yer almasının boşuna olmadığını düşünüyorum. romanda bir siyaha karşı en büyük kötülüğü yapan bayan watson bile ömrünün son günlerinde ve kitabın son sayfalarında temize çıkıyor.

    bir kitap okurken bu kadar huzursuz hissettiğim çok nadirdir. küçük bir çocuğun boyundan büyük işlerle bu kadar haşır neşir olması ve bu kölelik sorununa ilişkin şeyler kitabın başından sonuna kadar diken üstünde durmama yol açtı. hissettirdiği tüm bu olumsuz hislere rağmen, etkileyici dili ve çarpıcı kurgusundan dolayı kitaplarımın arasında özel bir yerinin olacağını biliyorum.
    --- spoiler ---
  • karakter gelişimini en güzel gösteren kitaplardan biridir. ayrıca karakterin bayan watson'ın tanrıları üzerindeki tespitleri safça gösterilse de aslında yerinde ironilerdir.

    not: bu kitabı bugün alırken kadının kendim için alacağımı duydultan sonraki küçümserce yaklaşımı bir 5 saniye kadar falan "acaba" dedirtmişti ama gayet yerinde güzel, her yaşın okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
  • mark twain'in ciddi ciddi köleliği desteklediğini belli eden romanıdır. huck hikaye boyunca medeniyetin kurulu olduğu yerde jimi aşağılamaktan geri kalmaz. hatta onu yasalara teslim etmeyi bile düşünür. defalarca nigger diye hitap eder iç sesinde jime ve onu köle olduğu için aşağılamaktan geri kalmaz. ama onsuz da bir halt edemez.. direk bir anti-hero dur kendisi. kafasına eseni yapar ve iyilik amacı gütmez. güttüğü anda ise üzerine oturmaz sırıtır. doğada daha insandır ama şehirde ise tam bir white anglo-saxon american male'dir..
hesabın var mı? giriş yap