• cumhuriyet'i kuran kadronun çok sayıdaki isminin sürekli silah taşımasına,mustafa kemal atatürk'ün devlet adamlığı boyunca hiçbir yurtdışı gezisinde bulunmamasına sebebiyet vermiş;korku ve paranoya üretmiş eski haber alma teşkilatı.
  • osmanli'nin son doneminde kurulan gizli servis. mit'in atasi.
  • cia'in yapilanmasina ornek teskil ettigi iddia edilen organizasyon.iddialar kaynagini arastirmaci yazar philip h. stoddard'in teskilat-i mahsusa uzerine yaptigi arastirmalar ve 1963 tarihinde yayinladigi kitaptan almakta.
  • ilber ortaylı'nın hakkında şöyle dediği, resmi olarak pek bir evrağı olmasa da, vakti zamanında de fakto olarak faal olduğu açık olan organizasyondur;
    http://www.milliyet.com.tr/…012/1551719/default.htm

    ***
    bir şeye yok demek zordur, var olan verilerin tespiti yok olduğu iddia edilen elemanda olmasa dahi, günün birinde ortaya çıkmayacağını kim söyleyebilir. öyle anlaşılıyor ki, bardakçı dostumun “teşkilat-ı mahsusa” için verdiği bir hükmü erkenden destekledim. teşkilat-ı mahsusa resmen adıyla kurulmuş bir örgüt değil, ama üyeleri var. var olduğunu güngör uras’ın “saf ve bakir anadolu çocuğu”nda babası teğmen ismail hakkı ve trablusgarb’da gönüllü savaşan arkadaşlarından söz eden hatıratı, kabataş lisesi’nde okuyanların hocaları galib vardar (galib baba) gibi isimlerin verdiği bilgiler doğruluyor. tabii ki bunların hepsini toplayıp öğrenmek mümkün değil, birinin uğraşması lazım.
    yalçın küçük haklı, birçok toplumun yenilgi karşısında boyun eğdikleri zamanda bu gibi kuruluşların belki de yurttaş kümelerinin ortaya çıkışı direnişe geçişleri durumu değiştirir. onurlu bir davranış olmanın ötesinde bir toplumda örgütlenme alışkanlığı, direnme
    geleneği gibi kalıntıların güçlüğünü ve varlığını kanıtlar. her topluma nasib olan bir meziyet değildir. yazımda bundan bahsetmiştim. ta sultan ıı. abdülhamid devrinden beri imparatorlukta ve imparatorluğun dışındaki islam dünyasında kolonyalist devletleri korkutan bir faaliyet vardı. el atıldığında cıva yuvarlakları gibi ortadan yok oluyorlardı, ama işe devam ediyorlardı. bir geleneğin devamıdır. belki adı konmuş bir teşkilat değildir. ama “pan-islamist faaliyet” başkentteki rusya sefiri zinovyev’in raporlarında bile geçiyor. içlerinde çerkezlerin ağırlıklı olduğu görülüyor. ama osmanlı imparatorluğu’nun türk anavatanının selameti için hayatını öne süren adamlar elbette zengin bir siyasi geleneğin parçasıdır.
    ***
  • teşkilat-ı mahsusa tarihi kitabını yazan ahmet tetik'in konuk olduğu tarihin arka odası'nda konuşulan teşkilat.

    bahsedilenlerden bir kaç satırbaşı :

    * bir amblemi, logosu yok.
    * teşkilat-ı mahsusa yüzüğü diye satılan yüzük uydurma.
    * dört tane başkanı var. hüsamettin ertürk ise başkan değil, teşkilatın tasfiyesi için görevlendirilen bir subay.
    * said-i nursi ve mehmet akif ersoy'un teşkilatta yer aldığına dair bir belge yok.
    * ermeni tehciri'nde teşkilat-ı mahsusa'nın bir rolü yok.
    * mit, cia gibi bir istihbarat teşkilatı değil, osmanlı genelkurmayına bağlı bir daire.
    * yakup cemil teşkilat-ı mahsusa üyesi değil. torunu olduğunu iddia edenler olmasına rağmen torunu da yok.
    * teşkilat-ı mahsusa görevlilerin kendi başlarına bir takım işler yapmış olabilirler ancak bunlar teşkilat-ı mahsusa'yla ilgisi yok, teşkilat-ı mahsusa'nın görevi operasyon düzenlemek, adam öldürmek değil.
  • nami diger, umur-u $arkiye dairesi: efendim bu olu$um siradan bir istihbarat orgutu olmaktan ziyade, oldukca kararli bir ihtilal orgutudur. ve bence modernle$meye cali$an devletin dinamiklerini yansitmasi bakimindan cok iyi cali$ilmalidir. fikir babasi enver pa$a'nin amaci imparatorlugu doguya kaydirmakti, ve yeni bir osmanlilik tanimi yaratmakti. aklinda kesinlikle bugunku turkiye yoktu. imparatorluk avrupa'dan sokulup doguya kaydirilacak idi ve bu yuzden oldukca pan-islamist bir imparatorluk amacliyordu. bu yuzden kirim'da, iran'da direk bu orgut sayesinde ihtilaller yapilmi$tir. suleyman askeri gibi onemli bir insan ba$kanidir ki cok onurlu bir $ekilde somurgecilere kar$i cok sava$mi$tir. bu orgut tarafindan kurulan bati trakya gecici cumhuriyeti ve guney kafkasya $ura devleti bu topraklarin ilk cumhuriyetleridir.
  • 30 bin ki$i gibi bir uye potansiyeline sahip olmalarina kar$in isimlere ili$kin resmi bir liste veya kayit bulunmamakta.
    ayrica isim listesinin olmayi$i gibi uyelerin bu i$i ne $ekilde yaptiklari, kar$iliginda ucret alip almadiklari, aldilarsa ne derece meblaglar odendi, bunlar hepsinin belirsiz ve kayitsiz olu$u organizasyonun karma$ikligini sergiliyor.
  • ittihat ve terakki'nin 1914'te kurdugu yari askeri gizli orgut
  • hakkindaki yaygin rivayetler sonucunda akla karanin birbirine karistigi efsanevi yapilanmadir.

    mustafa kemal'in teskilat uyesi oldugu iddiasi yalan ve yanlistir. teskilatin kokenin fatih sultan mehmet'e kadar goturuldugu iddialari siyasal islamci ideolojinin son manevralarindan bir tanesi olup daha oncekiler gibi buram buram cehalet kokmaktadir. martolos, ulak, menzil teskilatlarinin ne oldugunu tam olarak bilmeden; istihbaratin araliksiz bir zincir oldugu varsayimindan hareket eden zihniyetin polyanna gozlukleriyle tarihsel gerceklige sekil vermesidir.

    bunun yani sira son yillarda teskilat uzerinden abdulhamit, enver ve mustafa kemal duzleminde bir zincir model yaratma cabasi da dikkati cekmektedir, ancak bu da tarih nosyonuna hakim olmayan ve istihbarati bir bilim dali olarak gormekten uzak zihniyetlerin halusinasyonudur.
  • bu teşkilatın gücünden irkilmemek mümkün değil. ali fethi okyar anlatıyor:

    "enver bey'i iki derece terfi ile harbiye nazırı yapan onlardı. asıl varlıklarını devrin tanınmış fikir adamlarını, şairleri, sanatkarları, kalem erbabını da alarak birinci dünya savaşı içinde gösterdiler. tuttukları yol, hatta benimsedikleri gayelerin tatbik kabiliyeti münakaşa edilebilir, fakat samimiyet ve fedakârlık olarak teşkilat-ı mahsusa'nın manevi mirası gelecek nesillere örnektir.
    edirne'nin kurtarılması devletimizin resmi karar ve hareketiyle değil, osmanlı imparatorluğu'nun son devrinde, faaliyet ve tesiri sanıldığından daha mühim ve hayati olan teşkilat-ı mahsusa fedailerinin cesareti, hükümetin resmi kararını beklemeden, hatta hiyerarşiyi dikkate almayan hareketi ile mümkün olmuştur."
    ali fethi okyar, üç devirde bir adam, 1980 tercüman yayınları istanbul, s. 199.
hesabın var mı? giriş yap