• asya seferi esnasında büyük iskender'in ele geçiremediği iki şehirden birisi. bir diğeri için (bkz: sillyon) okumaya üşenenler için bu antik kentin tanıtım videosunu izlemekte fayda var.

    antalya'daki güllük dağı milli parkı içinde bulunan bu antik kente ulaşım biraz zor. milli park girişinden itibaren yaklaşık 8 km'lik bir yolu araçla çıkmak mümkün. yol sonundaki otopark son noktanız olacak, sonrasını yürümek ve hatta tırmanmak zorundasınız. ama her türlü zahmetinize değeceğinin garantisini verebilirim.

    bu kentin tarih sahnesine ilk çıkışı homer'in ilyada'sı sayesinde olmuş. homer, pegasusuna (kanatlı at) binerek ejderha öldürmesiyle bilinen bir antik yunan kahramanın, likya kralı tarafından termessos'u fethetmekle görevledirildiğinden bahseder. bu kahraman, pegasus ile şehir sakinlerine tepeden taş atarak şehri ele geçirmeyi başarır.

    bu destan haricinde termessos'a ait çok derin bir bilgi malesef yok. şehrin bir pisidia kabilesi tarafından kurulduğu görüşü hakim.

    şehre ait ilk tarihsel atıf milattan önce 334 yılına ait. büyük iskender şehre ele geçirme planları yapıyor. dağ eteklerine kurulmuş olmanın getirdiği doğal savunma avantajı ve güçlü surlara sahip olması nedeniyle de bu şehri fethetmek oldukça zor. en sonunda büyük iskerder, şehri almaktan vazgeçiyor ve ordusunu şu an ısparta-burdur arasında bulunan bir başka güzellikteki sagalassos şehrine doğru yürütüyor. (sagalassos'un da ziyaret edilmesini şiddetle öneririm. antalya-ısparta karayolu arasında bulunan karataş mağarasında, büyük iskender'in sagalassos'u dağıtmadan önce ordusunu bu mağarada dinlendirdiği yazıyordu; ne derece doğrudur bilemem.)

    helenistik dönemde termessos şehrinde refah hakim. fakat büyük iskender'in ölümünden sonra süregelen taht kavgaları şehrin refah seviyesini etkiliyor. büyük iskender'in ölümünden sonra kendisini anadolu'nun hakimi ilan eden antigonos isimli eski generallerden birisi; bir diğer rakibi olan ve o esnada pisidia bölgesinde bulunan alketas'a savaş ilan ediyor. alcetas, termessos halkının kendisine yardım edeceğini ilan etmesine istinaden antigonos onu yakalamadan termessos'a kaçıyor. antigonos'un şehri kuşatması üzerine daha fazla belayla uğraşmak istemeyen şehrin ihtiyar heyeti alketas'ı antigonos'a teslim etmek üzerine karar kılıyor. şehrin gençleri bu kararı protesto etmek için şehri terkediyor. fakat ihtiyar heyeti alketas'ı canlı teslim edemiyor, çünkü alketas çoktan intihar etmiş oluyor. antigonos'un günlerce süren ölü beden üzerindeki alaycı davranışlarından sonra şehir üzerindeki kuşatma kaldırılıyor. şehrin gençleri alketas'ın cansız bedenini gömüyor ve alketas için bir anıt mezar yaptırıyorlar. bahsi geçen anıt mezar.

    milattan önce ikinci yüzyıl dolaylarında termessos'un adı birkaç karışıklık ile anılıyor. selge antik kenti ile yaşanılan karışıkların birinde şehir pergamon kralı ikinci attalos ile müttefiklik yapıyor. bu müttefikliği onurlandırmak amacıyla şehre attalos stoası yaptırılıyor, finansmanı da attalos tarafından karşılanıyor.

    anadolu roma imparatorluğu'nun hakimiyeti boyunca şehir roma ile istikrarlı bir müttefiklik politikası güdüyor. şehrin kendi kanunlarını belirleyip kendi sikkelerini basma icraatleri bile oluyor.

    şehrin sonunu, içme suyu kaynaklarından (şehrin kendisine ait drenaj ve kanalizasyon sistemi mevcut, ayrıca yağmur sularını depolayabilen büyük sarnıçları da mevcut. yukarıdaki videodan görülebilir) birini yok eden depremlerden bir tanesi getiriyor. milattan sonra beşinci yüzyılda şehir komple harabeye dönüyor. o zamandan keşfedildiği modern zamana kadar şehir kendi evrimini geçiriyor.

    bu şehir için şimdiye kadar herhangi bir arkeolojik kazı çalışılması yürütülmedi. benzeri bir kazı yapıldığında muhtemelen şehre ait birçok soru işareti açığa çıkacak. meraklılarının kesinlikle gidip görmesi gereken bir antik kent burası. nekropolisi, tapınakları, agorası, su sarnıçları ve özellikle tiyatrosu (enfes manzarası vardır) size katettiğiniz o kadar yolu unutturacak.
  • orman içinde korunan ören yerlerinin en çarpıcılarından biri olup aynı adı taşıyan milli park'ın içinde yer alır. beydağları-termessos milli parkı bitki örtüsü ile bölgenin botanik, yaban keçisi sürüleri ile de açık hayvanat bahçesi görünümündedir. şehrin kalıntıları, antalya-korkuteli yolu üzerindeki yenicekahve yakınında bulunan hellenistik devir suru ile başlar ve güllük dağının zirvesine kadar devam eder. otoparktan sonra şehre tırmanan patika takip edildiğinde, sağ yanda imparator hadrian devrinde yapılmış iyon düzenindeki tapınağın basamak ve anıtsal girişine rastlanır, aşağı şehir surları ve su kayağının bulunduğu alanda güneye doğru tırmanmaya devam edilirse, solda yer yer birinci katı ayakta kalmış gymnasium'a ulaşılır. birçok oda ve salondan oluşan yapının güney-batısmda arkalarında dükkanlar bulunan sütunlu cadde yer alır ve hemen yakınında kanalizasyon şebekesinin mükemmeliğini gösteren kanallar hala görülebilir. düzlüğe çıkıldığında, orman gözetleme noktasına giden patikanın solunda şehrin birçok resmi yapısının bulunduğu alana ulaşılmış olur. düzlükteki ilk kalıntı agoraya aittir. batısındaki portiko veya stoa, ii. attalos zamanında (i.ö. 159-138) inşa edilmiş olup dor düzenindedir. agoranın doğusunda, yamaca yaslanmış olan ve antalya körfezi'ni görebilen konumdaki tiyatro yer alır. hellenistik devirde yapılmış olup roma devrinde onarılıp sahne binası eklenmiştir. tiyatronun yaklaşık 100 m. güney-batısmda çatı yüksekliğine kadar ayakta duran meclis binası bulunmaktadır. agoranın doğusundaki düzlükte ise birbirine geçişli 5 adet sarnıç, derinlik ve genişlik açısından benzersizdir.

    şehrin güneybatısında, "kurucunun evi" olarak isimlerinden roma tipinde fevkalade güzel bir villanın kalıntıları yer almaktadır. cephe duvarı dor düzeninde olan ve 6 m. yüksekliğe erişen yapı, kapısının sol tarafındaki kitabeden dolayı 'kurucunun evi" adını almıştır. termessos çok sayıda tapınağa ve çok geniş mezarlık alanlarına sahiptir. mezarlarının çeşitliliği ye bezemeleri oldukça zengindir. bunlardan büyük iskender döneminin önemli komutanlarından alketas'ın mezarı (i.ö. 319) ve diğerleri, şehir tarihine ışık tutmaları açısından da önemlidirler.
  • yıllar önce ziyaret etmiştim, aklımda pek fazla bilgi kalmadı ama kalanları anlatayım.

    büyük iskender'in anadolu'da ele geçiremediği üç yerden birisi olduğu söyleniyor. söylenene göre büyük iskender perge'yi aldıktan sonra, pergeliler yeni hükümdarlarına termessos'tan yakınırlar. bu 1050 metredeki yerleşim biriminde yaşayanlar ara sıra aşağı inerler ve şehri yağmalayıp geri çıkarlar. bundan bıkan pergeliler de büyük iskender'e verirler gazı. gaza gelen hükümdar 150.000 kişilik ordusuyla fetih için yola çıkar ancak termessoslular da hazırlıklıdır, yukarıdan sürekli büyük kayalar atarlar kendilerine doğru gelen orduya. 150.000 kişiyle yola çıkan büyük iskender'in ordusu daha şehri göremeden 50.000 kişiye düşer ve kral fetihten vazgeçer.

    ne kadar doğru bilmiyorum ama böyle bir hikayesi vardı buranın. inanılmaz bir antik kent, belki de görülebilecek en güzellerinden birisidir. o yolu çıkmak için katlanılan zahmetin sonundaki ödül ise, kesinlikle değer.
  • sarp bir dağın tepesinde saklı gizli bir şehir. sisli puslu bir havada giderseniz hele tiyatronun beyaz bir sis içinde boşlukta asılı durduğunu sanıp afallayabilirsiniz.
    iskenderin gelip de alamadığı helmsdeepvari bir doğal kale
  • bu antik kentte solymler yaşamıştır.tarihte çok fazla adı geçmeyen bu toplumun kendi paralarını kullanmaları göz önüne alındığında iç ve dış işlerinde romadan bağımsız olarak hareket ettiği yorumu yapılabilir.5000 kişilik bir antik tiyatroları vardır ,tiyatronun hemen sağında kalan dağ güllük dağıdır ve üzerinde zeus'un oturduğu rivayet edilir.
  • dinleyin ey faniler.

    burası termessos.

    yiğitlik uğruna babalarını doğrayan, kız kardeşlerinin el ele tutuşarak surlardan atlayıp intihar ettiği, kanlı bir şölen gecesinden geriye kalan.

    antik dönem tarihçilerinin hellen olup olmadıklarını tartıştıkları, katip ve şairlerin kızlarının güzelliğini tüm akdeniz ve ege çevresinde anlattığı, adlarına şiirler yazılan gizemli dağ insanları.

    bir katip şöyle yazmış; termessoslu bir kız görmeden evlenip, mutlu bir ömür sürenler ne kadar şanslı!

    yazılı kaderlerinin büyük iskender'in o korkutucu gücü ve anadolu içlerinde ki fetihleri ile bağlantılı olduğunu kim bilebilirdi ki. iskender şefkat ve merhametin ve dahi tanrının görünür yüzü olarak anadolu şehirlerine biat için elçiler ve kıymetli hediyeler göndererek yoluna devam etmektedir... yiğitlik ve onur için yaşayan termessos halkı gelen elçiyi öldürecek, iskender'in gitmeyi dahi düşünmediği bu kente gazabını çekeceklerdir...

    iskender yıkıcı gücü ile termessos'u kuşatıp, iskele kurdurarak şehir surlarını geçmek istemiş, yiğitlikleri ile övünen bu onurlu dağ insanlarının iskeleyi yıkıp, 400 kadar askeri öldürmeleri ile kriz hiç ummadıkları bir noktaya taşınmıştır. termessos bilgeleri şehirlerin önünde bir çöp gibi kırıldığını bildikleri ve gazabından korktukları iskender'e giderek, çocuklarını affetmesi için yalvarmış, kentin anahtarını iskender'e sunmuş ve dönüşünde kente girebileceğini söylemişlerdir...

    bu taahhüt iskender'e yeterli gelmiş, zaten gereksiz gördüğü bu kuşatmayı kaldırarak anadolu içlerinden yol alarak sagallasos antik kentini ele geçirip frigya başkentine doğru yola çıkmıştır...

    iskender'in ölümünden sonra antigonos, anadolu topraklarının valiliğini üstlenmiş, bu esnada kendi ordugahına bir baskın düzenleyip termessos'a kaçan alcates isimli generalin yaşlılar tarafından antigonos'a teslim edilmek istenmesi üzerine, alcates'in intihar etmesi ve antigonos'un, alcates'in ölüsünü teşhir etmesini kendilerine yediremeyen termessos savaşçıları babalarını doğramış, bu durumu hazmedemeyen termessoslu kızlar el ele tutuşarak surlardan atlayıp intihar etmeyi seçmiştir...

    mutlaka gidin ve temessos'un o büyülü hikayesini artık sessizlik kuşanmış taşlarından dinleyin... muazzam taş işçilikleri, akustiği tüm anadolu kentlerinden iyi olan tiyatrosundan, sık orman dokusunun ortasındaki toplanma alanlarında ki korku ve dehşetin yol açtığı geçmişin acı tecrübelerinden payınıza düşeni alın...

    burası termessos.
  • tarihçilere göre büyük iskender'in ele geçiremediği ender yerleşim birimi.
  • cocuklugumdan beri adini bilmeden merak ettigim antik kent. bir zamanlar adini muhtemelen ogrendim ve unuttum, ancak o meshur tiyatrosunun fotograf ve belgesel goruntuleri hep aklimdaydi. nihayet ziyaret ettim(k)(tesekkurler honey). harika manzarali bir yoldan 9 km ilerledikten sonra kente ulasiliyor. daha dogrusu ulasilamiyor. termessos'un neden cok da meshur, dogru ifadeyle populer olmadigini anliyorsunuz. daga tirmanmak gerekiyor, gercekten tirmaniyorsunuz. ve sonunda ulastiginiz kentte bir zamanlar insanlarin yasadigini dusunerek, dunyanin en muhtesem tiyatrosunu yasayarak, alcetas'in daha cok tirmanma gerektiren ama gormeye deger mezarina ulasarak, o muhtesem manzara ve dogaya hayran kalarak ve yanlis zamanda dunyaya geldiginizi dusunerek iniyorsunuz gulluk daginin tepesindeki ruya kentten. biraz kondusyon, su ve yiyecek ve fotograf makineniz varsa cikin termesos'a. inmek istemeyeceksiniz.
  • termessos yerlisi olan solym halkının devamı olan solim soyadına sahip insanların bir zamanlar yaşadığı antik kent.
  • doğal güzelliği bir kenara bırakarak yazıyorum; termessos benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. bu hayal kırıklığının nedeni tabii ki zamanının termessos halkı değil; oraya sahip çıkmayan, harabe halde bırakan günümüz medeniyeti, yani bizleriz.

    başta yazdığım gibi, termessos'a gitme amacınız muhteşem bir doğa görmekse doğru yerdesiniz. antalya-korkuteli yolundan saparak başladığınız ve ilk 9 km'lik kısmını araç veya bisikletle, geri kalan yaklaşık 750 metrelik patika kısmını ise yaya olarak geçme imkanı veren güzergah, size doğanın bütün güzelliğini sunuyor. ayrıca kışın gelmekten korkanlar olabilir diye şunu belirtmekte fayda var; ben 30 aralık'ta, yağışın olmadığı bir günde ziyaret ettim ve atkı-bere-eldiven üçlüsünü kâh takarak kâh çıkararak hiç üşümeden dolaştım. bu sebeple, rakıma rağmen, dört mevsim gezilebilecek bir yer demek doğru bir tabir olacak.

    gelelim hayal kırıklığı kısmına. şu krokide göreceğiniz üzere, döneminin büyük/merkezi kentlerinde olan her yapı termessos'ta da var. dolayısıyla tepeye çıktığınızda beklentileriniz krokide gösterilen yapıları pratikte de görmek üzerine oluyor. oysa durum maalesef öyle değil. gerçek anlamda ayakta kalan tek yapı, tiyatro ve bazı mezarlar. bunun dışındaki tüm yapılar ya büyük ölçüde zarar görmüş ve yıkılmış ya da izleri neredeyse kaybolmuş durumdalar.

    beni en çok üzen ise yerlerde yığılı vaziyette duran ve insanların yürüyebilmek için üzerlerine basmak zorunda kaldıkları yazılı sütunlar, harika motifli taşlar. şurada bir örneğini görebilirsiniz. resmen harika bir şehir yerlerde, ayaklar altında heba oluyor. bunun dışında bir diğer üzüldüğüm ve sitem ettiğim durum, doğru düzgün bir bilgilendirme panosu bulunmaması. mezarın önüne mezar, tapınağın önüne tapınak yazılıp geçilmiş. herhangi bir detaylı bilgilendirme yok! en trajikomik olanıysa "kahraman mezarı" isimli yapı. ne tür bir kahraman olduğu, ziyaretçinin hayal gücüne bırakılmış.

    muze.gov.tr'ye girdiğinizde "termessos, türkiye’nin en iyi korunmuş antik şehirlerindendir." bilgisini okuyorsunuz. aslında doğrusu "türkiye'nin en ellenmemiş antik şehirlerindendir." olmalıydı. keşke biraz sahip çıkılıp ayağa kaldırılsaydı şu muazzam şehir. türklerin buna bütçe ayırmayacağı aşikar iken en azından efes örneğinde olduğu gibi, avusturya'dan veya başka bir ülkeden gelseler de şurayı ayağa kaldırsalar. maalesef bu hazinenin bir kısmını da kendi ülkelerine "el altından" götüreceklerdir ama olsun, en azından şu şehir hak ettiği düzene tekrar kavuşur ve el memleketlerinde bizden giden o hazinelere insanlar kıymet verir.
hesabın var mı? giriş yap