tekvin
-
-
eski ahit'in yaratılış ya da genesis olarak da bilinen ilk bölümü. tanrı altı gün yaratmaya kasar, yorulur, yedinci gün * dinlenir falan. (bkz: tanrıyı insanmış gibi düşünmek)
-
tevrat'ın ilk bölümü. "insan nasıl dünyaya geldi" sorusuna cevap vermesi bakımından bir orijin hikayesi olarak tanımlanabilecek bölüm.
-
bu bölümdeki sagalarda yahudilerin, babil'den kaçış ve kenan bölgesine girişleri anlatılır. aynı zamanda meşhur nuh tufanı muhabbeti de tevrat'ın bu bölümünde anlatılmaktadır.
-
-
(bkz: telvin)
-
doğruluğu tartışılır. örneğin; bu kitap kısmında iö 1000 dolaylarına dek yük ta$ımakta yaygın olarak develerin kullanıldığı belirtilir. yapılan bir çok arkeolojik kazılarda ise iö 1000 dolayların deve kullanıldığına ait hiç bir bulgu yoktur. keza hz ibrahim, hayatının anlatıldığı kısımlarla ilgili yapılan kazılarda da hiç bir arkeolojik bulguya rastlanmamı$tır.
acaba neden bütün yazılanlara rağmen, tam olarak belirtilen coğraflarda bir bulguya rastlanmamı$tır, ilginçtir. -
turgut uyar'dan. ahd-i atik'in ilk bölümü.
tekvin
ve öyle bir yaz geçirdik tanrının bahçesinde
bozuk paralarda sinemalarda gerçeklerde
uzak görüşlülüğüne inanıp suların her şeydi taze
yalnızlığımız değil
bomboş ellerimizde sonsuz düzenler
anlaşamadık erinçin ve karşı koymanın gerekçesinde
korkusuz belki ama umutsuz değil ve uykusuz
aklımız kendimizin yapacağı bir şeylerde
dünyanın bütün saatleri onikilerde
her şeylere bir başlangıçtık ve bir sonduk
ve kimbilirdi aşk nerde oteller nerde
biz bir acıydık acımız idi bütün fenerlerde
ve kimbilirdi aşk nerde oteller nerde
indik ve yorgun argın ve saygımız idi yok
boşalmış istanbulda gökte ve her yerde
dünyanın bütün saatleri onikilerde
bir nefesin bütün uykusu kendini yontu sanan bir taştı
yalnızlığımız değil
bütün çocuklar uyudular gelinler ere vardılar
sonra bir sabah ölmüş olduğumuzu okuduk gazetelerde
kimbilirdi aşk nerde oteller nerde
ah, büyük gök yoksulsun suyumuz bile değilsin
ve maviliğin ve karanlığın ve karşıtlığın nerde
ah yüzgöz olduğumuz sanki karımız deniz
ve karşımız ve arkamız ve her yerimiz
kimbilirdi aşk nerde oteller nerde -
'' rab tanrı kadına;
'çocuk doğururken sana
çok acı çektireceğim' dedi
'ağrı çekerek doğum yapacaksın.
kocana istek duyacaksın'
seni o yönetecek'."
bap 3: 16
(bkz: tek tanrılı dinler karşısında kadın) -
torah'nın batıda genesis** olarak bilinen ilk bölümü. ne ilginçtir ki kuran* da tevrat * da b harfiyle başlar. (bkz: beth)
ilk bölümünün türkçesi şu şekildedir:
başlangıçta tanrı göğü ve yeri yarattı.
yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. tanrı'nın ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
tanrı, "işık olsun" diye buyurdu ve ışık oldu.
tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
işığa "gündüz", karanlığa "gece" adını verdi. akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu.
tanrı, "suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın" diye buyurdu.
ve öyle oldu. tanrı gökkubbeyi yarattı. kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı.
kubbeye "gök" adını verdi. akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.
tanrı, "göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün" diye buyurdu ve öyle oldu.
kuru alana "kara", toplanan sulara "deniz" adını verdi. tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
tanrı, "yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin" diye buyurdu ve öyle oldu.
yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu.
tanrı şöyle buyurdu: "gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin."
ve öyle oldu.
tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı.
yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi.
tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu.
tanrı, "sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun" diye buyurdu.
tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. bunun iyi olduğunu gördü.
tanrı, "verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın" diyerek onları kutsadı.
akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu.
tanrı, "yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen türetsin" diye buyurdu. ve öyle oldu. d. not-1:24 "sürüngen": ibranice sözcük fare, böcek gibi öteki kara hayvanlarını da kapsıyor.
tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. bunun iyi olduğunu gördü.
tanrı, "insanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım" dedi, "denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun."
tanrı insanı kendi suretinde yarattı. böylece insan tanrı suretinde yaratılmış oldu. insanları erkek ve dişi olarak yarattı.
onları kutsayarak, "verimli olun, çoğalın" dedi, "yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun.
işte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. bunlar size yiyecek olacak.
yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere -soluk alıp veren bütün hayvanlara- yiyecek olarak yeşil otları veriyorum." ve öyle oldu.
tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap