• nevşin mengü'ye verdiği röportajı izledim. stanford çıkışı ile ilgili konuşmuş. der ki,

    ''3 yıldır politikanın içindeyim. iyi parti genel başkan yardımcısı olarak başladım bu serüvene. orada şunu gördüm, türkiye'de fikri olan olmayan herkes konuşuyor. özellikle kalite, politika anlamında inanılmaz düşük. ve ben kendi kendime bir söz verdim. dedim ki bilmediğim konularda konuşmayacağım, bilmediğim konularda takipçilerimi bilenlere yönlendireceğim. ve de ben bütün siyasilere de bunu tavsiye ediyorum. onlar da bilmedikleri konularda başkalarına yönlendirsinler. ve kendi bildiğim konularda da artık tevazu göstermiyorum... çünkü herkes haddini bilecek, herkes yerini bilecek, herkes konuşması gereken yeri bilecek. yoksa biz nasıl kalkınacağız? herkese estağfurullah estağfurullah diyerek biz bu ülkede bir yere varamayız. onun için bundan sonra benim konumla ilgili bir şey olunca, ortaya 10 yıllık google'daki üst düzey yöneticilik geçmişimi de koyarım, stanford diplomamı da koyarım, izmir fen lisesini de koyarım, boğaziçi endüstriyi de koyarım. bu hava atmak değil. mesela suriye politikası konusunda ben konuşmuyorum. niye konuşmuyorum? bildiğim bir alan değil onun için konuşmuyorum. o konuda bir şey bilirsem yine söylemeye çalışırım, paylaşmaya çalışırım. ama bunlar bildiğim alanlar. bildiğimi ispatlamak için bunu söylüyorum yoksa bunda hava atacak bir durum yok.''
  • iyi bir dijital stratejisttir. dede olmuş siyasilere göre gençtir, ve gençlerin dilinden anlamaktadır.

    emin olun university of massachusetts'de master yapıp, stanford'da pazarlama phd'si bitirip, silikon vadisi'nde iyi bir pozisyonda işini bırakarak buralara gelmek herkesin harcı değildir. 1 milyonda bir olur, hatta 80 milyonda bir olur. onu da taylan yıldız başarmıştır.

    kendisiyle hiç alakam yok, ama muhakkak kendisiyle tanışmak isterim, linkedin'de attığım isteği kabul etmiş.

    ben bile bu yaşta ülkeden kaçıp gittiysem, bize sadece kendisini desteklemek ve tebrik etmek düşer.

    bugün yaptığı protesto aslında olması gerektiği gibidir. klavye başı tweet atan birisi değilde icraate geçtiğini göstermiş ve kanıtlamıştır.

    severek takip ediyoruz, sevgilerimle

    edit: pardon baktım henüz linkedin isteğimi kabul etmemiş :) ama olsun.
  • sonuna kadar haklı olan istifadır. bu seviyede bir adamı kenarda tutup, ahbap çavuş ilişkileri ile milletvekili "atarsan" olacağı budur.
  • buldum seni.

    https://taylanyildiz.com/kayit/ adresinden gönüllü ekibimize katılabilirsin. çok mutlu oluruz.

    bu arada sevgili ekşisözlük ailesi. yazdıklarınızı okuyorum. dikkate alıyorum. eleştirilerinizden de faydalanıyorum.

    iyi ki varsınız.
  • “stanford'da doktoram var, herkes bir haddini yerini bilsin” demesi içimin yağlarını eritti.

    bu eğitimliye düşman, uzmana düşman, bu tarz insanların karşısında ölene kadar aşağılık kompleksinden asla kurtulamayacak olan tiplere (ister akp'li ister bilmem neli olsun) daima yapılması gereken bu işte, “senin kapısından geçemeyeceğin yerden ben bileğimin hakkıyla mezun oldum”, “senin aklının almayacağı konuları ben anladım da oturup makalesini, kitabını yazdım” demek, doğruları beynine çekiç gibi indirmek. çünkü orada sıradan bir cahillik yok, onu espri malzemesi yaparak aşağılamaya çalışan bir tavır var çok net. bu tarz kendince sizi aşağılamaya çalışan tiplerin ağzına vurup geçeceksiniz, o tavrın layığı budur. çok doğru yapmış o yüzden, bravo.

    *sağ siyasete milyon fersah uzak insan olarak yazıyorum bu entry'yi. zira bu iş ideolojiler üstü bir mesele. “fazla tevazu gösteren vasattan nasihat dinler” diye boşuna dememişler.
  • gereksiz romantik.

    bir insanın bu kadar romantik olabilmesi bile başlı başına irdelenmesi gereken bir konudur.

    kardeşim; bütün birikimim bu işe gitti vırt zırt diyordun. ev tutmak bile dert oldu diyordun. yahu nasıl bir akıl tutulmasıdır bu? niye yaptın bunu? sen kimsin ki ekrem imamoğlu ve karşısında koca bir devletin imkanlarını bir kendini bilmeze gözünü kırpmadan harcayan güruhla mücadele edeceksin?

    hadi yrp prestij dedi, hadi iyip ölüm kalım mücadelesi dedi. sen ne dedin? sahi diyorum, kazanma ihtimalinin olmadığı yerde neyin tatavası bu? kariyerine devam edip, vatanına milletine başka şekillerde hayırlı olabilirdin. şimdi kocaman bir hiç oldun. niye kardeş, niye? neyin hırsı bu?
  • bugüne kadar partiye hiç bir katkısı olmayan adamlar bile aday gösterilirken bu adamın aday gösterilmemesi üzücü.

    bu ülkede liyakat türkülerine inanmamak lazımmış. hala inanabilen varsa seçim listelerine bir göz atsın, kimleri nerelere getirmeye çalışıyorlar görsünler. hem sağ, hem sol partiler oy uğruna birilerinin eline düşmüş durumda. gelecekten bahsedenleri saf dışı bırakıyorlar.

    bu saatten sonra bürokraside yer edinemezse kendisine ülke için çabalama fırsatı vermeyen türk siyasetinden kendisini kurtarmasını ve abd'ye dönmesini öneriyorum.
  • ibb adaylığı ile siyaseti doğru okuyamadığı gerçekten ortaya çıkmış insan. kendisni fatih mehmet maçoğlu'ndan siyaset dersi almaya davet ediyorum.

    oy bölüyor bölmüyor o ayrı bir konu ben kariyeri açısından bakıyorum:

    1) kazanma ihtimali %0.
    2) diyelim amacı kazanmak değil de halktaki karşılığını göstermek. ibb tamamen yanlış bir seçim. ankara, izmir, antalya veya istanbulun ilçeleri olsa yine mantıklı bulurdum. neden?

    2.1) şehir çok büyük. seçim çalışması için çok fazla bütçe ve kaynak gerekecek. onun yerine var olan kaynağını seçmen profili uygun bir ilçe üzerinde yoğunlaştırsa daha büyük bir şansı olurdu.

    2.2) kendisi iyi parti kökenli. ıyi parti'nin oy oranı istanbulda, ankaraya veya izmire göre %3 puan daha az.

    2.3) ibb şu anda yerel secimlerin en çetin geçmesi beklenen yer. bunun sebebi bu seçim imamoğlu'nun kariyeri için bir tamam veya devam seçimi. kendisini beğenin veya beğenmeyin, imamoğlu uluslararası düşünce kuruluşları tarafından (bu kuruluşlar rte'nin iktidar olacağını önceden tahmin edebilmiş kuruluşlar) rte'ye karşı en güçlü rakip olarak gösteriliyor. bu kutuplaşmanın ortasında insanlar "aman çok sesliliğe zarar gelmesin secilemese de oyum taylan'a" demek yerine kutuplaşacak ve stratejik oy kullanacaklardır. ufak partiler gelecek saadet bile istanbul için ittifak yapıp birleşmeyi konusuyor. seçimin daha az çetin geçeceği bir yerde şansı daha yüksek olabilirdi.

    2.4) kendisi seküler ve eğitim seviyesi yüksek seçmene hitap ediyor. istanbulun genelinde bu oran çok düşük. istanbulun geneline hitap etmek yerine bu oranın yüksek olduğu ilçelerden birine yoğunlaşabilirdi. mesela çankaya bu iş için çok uygun bir yer. bir sürü üniversite öğrencisi ve teknoloji şirketlerinde çalışan insan yaşıyor çankaya'da. esenyurt'takilere phd. veya stanford desen ne olacak. en iyi ihtimalde narkotik madde sanarlar.

    2.5) son olarak nüfus çok fazla. 11 milyondan fazla seçmen var. 100 bin oy alsan daha %1 etmiyor. seçim akşamı tv ekranlarında alınan oy sayıları degil de yüzdeler konuşacak. %1in altında kalmak siyasi alanda ciddiye alınmamak için yeterli bir sevep. onun yerine daha az nüfuslu bir yerde daha az oyla %5 almak psikolojik olarak daha büyük avantaj.

    mesela fatih maçoğlu ne yaptı? bütün ibb'ye aday olmak yerine profiline en uygun olan ve seçimin son derece rahat geçeceği kadıköy'e aday oldu. secim sonucu imamoğlu kadıkoyden belki %70 alacak ama belediyede bu oyun bir kısmı kutuplaşmak yerine tkp'ye gidecek belki chp %60'la kazanacak.

    seçim akşamı taylan yıldızın adını ve ismini görmeyeceğiz. aday olduğu bile belki hatırlanmayacak. ama ekranlarda her 10 dk'da bir kadıköy bekediye oy oranı gösterilirken maçoğlunun ismini ve tkp logosunu göreceğiz. secilemese bile reklamını yapmış olacak.

    edit: ha bir yerlerden aday olmaya teşvik edildiyse o zaman neden siyaseten bu kadar hatalı, kariyeri açısından bu kadar kötü bir karar aldığı anlaşılabilir.
  • turk siyasetinde son 20 yilda olmus en heyecanli olaya imza atmis kisidir. bugunku roportajini okudum, ozellikle neden dondugunu anlattigi kisim o kadar gercek ve hepimizin hissettigi seyler ki. yolu acik olsun!
    —�—�—�—�—�—�-
    ? orada gayet iyi bir hayatınız var. işiniz, kurulu düzeniniz, eşiniz... burada yaşamıyorsunuz bile. parlamenter demokrasiyi korumak size mi kaldı?
    - şuna benzetiyorum: mesela annenizin size hayat boyu çok emeği geçmiştir. annemizin başına bir şey geldiği zaman, toplantıdaysak oradan çıkıp yanına koşuyoruz, başka ülkedeysek hemen uçağa atlıyoruz. ikinci kez düşünüyor muyuz? hayır. kimse bize madalya veriyor mu? hayır. gerek var mı? hayır. o, öyle bir refleks. ben burada devlet okullarında, anadolu lisesi, fen lisesi, boğaziçi’nde okudum. türk müzik aletlerini çok severim. burası benim vatanım. sıkıntı durumunda anneme koşar gibi koştum vatanıma...
    —�—�—�—�—�—�—
  • gündeme internetçi arkadaş olarak düşmeden önceki gün, bana bu metroda internet konusundan bahsetmişti. ben de ezberden "ya onu güvenlik için kısıtlamıyorlar mıydı" deyince, bu hizmetin olduğu birçok metropol saydı ki aralarında bizzat metrolarında terör saldırısı yaşamışlar da vardı.

    taylan yıldız ile uzaktan tanıştık ve beraber 3 yayın yaptık. sonuncusu onun kanalında ve benim hakkımdaydı, onu geç. ilk ikisi ise benim podcastte ve onun hakkındaydı. hepsini dinlemenize gerek yok, aşağıya konu konu yazdım timestamplerle beraber, ilginizi çeken kısma bakarsınız. kendisi zaten dolu biri, bence sohbetler de dolu oldu. bir siyasetçi ile bunları konuşmak bile garip geliyor, o kadar düşmüş ki beklentiler...

    1) yeni nesil siyaset (web | spotify)

    03:00 - beyin göçü ve bile bile lades
    05:00 - liyakat ve park cezaları
    07:00 - şempanzelerin adalet duygusu
    08:30 - niye akıntıya karşı yüzdün: türk politikasının 4 etiketi
    11:00 - policy vs politika farkı
    13:30 - siyasette "etkin iyilikseverlik" (effective altruism)
    15:00 - mitingler mi kuvvetli, e-spor mu?
    17:00 - "geleceğimiz sizsiniz" bir hakarettir
    19:30 - yönetimde olmadan yapılabilecekler: mentor açlığı
    20:00 - üç basamak: bilgiye ulaşmak, değer yaratmak ve markalaşmak
    21:15 - temsili demokrasinin sonu
    23:40 - şehirlerin rekabeti ve 4 aşamalı hizmet modeli
    26:00 - devlet baba: parti - vatandaş ilişkisi
    31:30 - ekonomik devrimlerin ayakları: enerji, taşımacılık, iletişim
    34:45 - üçlü patent verimliliği: 25 milyon vs 385 milyon dolar
    37:00 - ne yapmak lazım?
    40:15 - devlet fiyatlanamayan islere girer
    44:15 - steve jobs ve mahalle konseyi
    46:15 - drone teknolojisine hazırlık

    2) güzel ve akıllı şehirler üstüne (web | spotify)

    07:30 - taylan yıldız: güzel şehirler ve ayarında düzen
    17:30 - yaşayan caddeler
    19:15 - banliyölere kaçış
    20:45 - yürüyüşün 4 şartı
    26:15 - meydan: "sokaklarda tesadüflere yer olmalı"
    28:15 - avlu
    31:15 - yüksek binalar ve iktidar (joseph campbell) (prof seyfettin erşahin)
    34:00 - akıllı şehirlerin 4 adımı
    38:45 - "ölçmediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz"
    41:45 - sensor problemleri
    43:15 - özel hayat: devletin eline bu kadar veri verilmeli mi?
hesabın var mı? giriş yap