• la vita e belladan çokça etkilenmiş gibi dursa da, mevzubahis eserin güzellik açısından kıta sahanlığına dahi giremeyecek, ağlak, abidik gubidik öykülerin toplandığı vakit/para kaybı kitabımsı.

    "johnny çok utangaç bir adamdı, yılbaşında ona ben de kırmızı bir ördek aldım. bunu gören johnny göz yaşlarını tutamadı ve küçükken annesinin ona hiç ördek almadığını bu yüzden utangaç olduğunu söyledi. hepimiz ağladık."

    bi de bestseller oldu ya, dünyadan tamamiyle ümidimi kestim artık ben.
  • tavuk suyuna çorba öyküleri, kesin girilmiş olduğunu düşündüm aramaya inandım ama yokmuş meğer. anneler için babalar için, gençler için diye türevleri de bulunuyor. klasik bu tarz bi öyküyü şöle sallayabiliriz, adam birine çarpar, kör müsün der, diğer adam da evet der. bu tarz bol duygu sömürüsü içeren, ağlatırken öğretmeye çabalayan öğretmenlerin bol bol anlattığı öykü tarzı. sözde içimizi ısıtıcak peh.
  • bu kitapta bir öykü vardı, yıllar geçti lanet olsun çıkmıyor aklımdan. resmen çocukluk travması yarattı bende. b.j. diye bir çocuk, arabanın camından poşet mi ip mi bir şey sallıyordu, rüzgarda sallanışına bakıyordu. sonra o elindeki şey arabanın tekerine ve b.j.nin boynuna aynı anda dolanıp, yavrucağzı boğuyordu. ölüyordu gariban. çocuk kitabında final destination tadında ölüm... başka da bi' şey demiyorum.
  • hadi kolaysa bu kitabın daha iyisini yazın, hadi kolaysa yazın! aradan yüzyıllar geçti ama bu kitaptaki öyküler gibisi yazılmadı - ki böyle olacağı da müjdelenmişti.

    kolaysa yazın, bence yazamazsınız. neden? çünkü öyle deniliyor.
  • birazını okuyayım dedim o nedir öyle, verebileceğim en hafif tepki uzaklara, çok uzaklara (mümkünse beyni olmayan amerikalılardan uzak bir yere) kaçmaktı. hikayelerin anlamı yok resmen. bir yere varmıyan vik vik duygu sömürüsünden oluşuyor.
    örnek: kızımı annesinin rujunu sürmüş, kendini ve ortalığı rezil etmiş halde yakaladım. tam kızıcakken onun sahip olduğum en değerli şey olduğunu hatırladım, kızmadım.
    veya: bir küçük kız vardı, melek gibiydi, sonra öldü, gerçekten melek oldu. böhüü fırk. ne yani? valla sinirleniyorum okudukça. içimdeki kusma arzusu bambaşka .
  • annemin yaptığı ve annemin tarifiyle kendi yaptığım üzerine tanımam. yoğurt ve yumurta terbiyeli olup, mutlaka sirke ve sarımsakla servis edilmelidir bu. her gün olsa her gün içerim, o kadar severim yani siz anlayın.

    hasta olduğum ve gün boyu durup durup bu çorbadan içtiğim bir dönemde gördüğüm hasta rüyalarından birinde serum olarak bana bundan veriyorlar idi ama doktor kızıyordu hemşireye şehriyeler serum hortumunu tıkamış diye; bilinçaltıma da böyle yansımaları vardır işte keratanın.
  • zooey'nin franny'ye dediği gibi kesinlikle kutsanmış bir yemektir. gribe yakalanan insan evladının canı ne mercimek çorbası, ne yayla çeker. omzuna bir battaniye atın, sırtını kuştüyü yastıklarla destekleyin o zavallının! bir kase kutsanmış tavuk suyudur onun ilacı; şehriyeli, bol karabiberli... için, içirin.
  • ara ara aklima gelen vicik vicik duygu iceren hikayeye alternatif bir son yazarak yillar sonra kafamdan atmak istiyorum. yeni evli bir cift varmis; tabi ki cok fakir ama cok mutlularmis. kizin cok guzel uzun sari saclari varmis, oglanin da babadan kalma cok guzel bir saati. yildonumleri yaklasiyormus ama elbette hediye alacak paralari yokmus. kiz bir vitrine bakarken dukkan sahibinin gercek saclar icin para odedigini gormus. saclarini kestirip dukkan sahibine teslim ederken, asil niyeti kocasinin saatine kostek almakmis ama dukkandan cikarken elinde her yere giderken kullanabilecegi bir canta varmis. oglan da karisinin o guzelim saclarini toplamasi icin bir tarak almaya niyetlenmis ama yolda arkadaslarina rastlamis, uzun zamandir gorusmedigi arkadaslari ona hanimkoylu oldun deyince cok icerlemis; saatini satip arkadaslarini aksam nevizadeye goturmus. hikaye bende bu sekil bitsin artik.
  • mevsimi gelen corba. siradaki tarif duduklu tencere severler icin gelsin:

    tavuk gogsunu, bi sogani, iki uc biberi, bir havucu tencereye alin. tuz ve su ekledikten sonra tencerenin kapagini kapatin. duduk ottukten sonra yaklasik 20 dakika kisik ateste pisirin. pisen gogsu ince ince parcalara ayirin. bir yandan 1-2 kasik unu rengi donunceye kadar kavurun. suya ekleyin. yarim limon suyunu da ekledikten sonra blendirla karistirin. en son tavuklari ekleyip bi tasim daha kaynatin. bol karabiberle tuketin.
  • sadece tel ya da arpa şehriyeli olmak zorunda değildir. aslında hemen her çorba tavuk suyuna yapılabilir ama biz şehriyeli çorbayı çeşitlendirelim biraz.

    biraz yeşil mercimek haşlayın, ama diri kalmasına dikkat edin, çorbanın içinde de pişecekler. tavuk suyuna önce biraz arpa şehriye atın, bunların pişmesine yakın mercimekleri ekleyin. diğer taraftan ince ince olmak üzere biraz taze yeşil ot kıyın. mesela maydonoz, dereotu, taze kekik, mercanköşk, taze soğan. çorba pişince altını söndürüp bu otları da ekleyip tencerenin kapağını kapatın ki, bu ıtırlı otların rayihası da çorbaya geçsin.

    işte güzel bir tavuk suyuna çorba örneği. afiyet olsun..

    edit: imla.
hesabın var mı? giriş yap