• kitap okuyasım geliyor, kitabı açınca geçiyor

    azıyorum, biri dokununca bitiyor

    acıkıyorum, yemeği yerken sıkılıyorum

    5 gün önce bi partiye katıldım ve önüme gelenle öpüştüm. kız, erkek... hatta öpüşmekten de fazlası. bayağ bayağ grup sekse 5 kala takıldık. hiçbirini tanımıyorum. o an çok eğlenceliydi sonra sıkıldım.

    işim gayet iyi, daralıyorum.

    ailem hayatta, özlüyorum, sohbet etmeye başlayınca kaçıyorum.

    oyunculuk yapasım geliyor, sonra hop diye geçiyor.

    spora başlıyorum, gaza geliyorum; 2 yürüyorum bitiyor.

    bi bilen söylesin artık! depresyonda mıyım? derdimi mi "cinsiyetçi küfür"mek lazım?
  • bitmek bilmeyen mutsuzluğun sebebi.

    öğrenci okulunu, çalışan işini, sevgilisi olan sevgilisini, evli olan eşini sevmiyor. eskisi gibi tatmin etmiyor bu sevgi. her şey rutine binmiş bir şekilde binbir sorunla daha da mutsuz ediyor. bu mutsuzluk karanlık bir kuyu gibi. parası olan adam eğlenemiyor. olmayan adam parasızlıktan çıldırmış. işi olan işinden bıkmış. öğrencisi okulundan ve hocalarından. hocaları ise öğrencilerden. işçi patrondan, patron işçiden.

    herkes birbirine nefret duyuyor. gizli bir nefret var herkeslerde ve hiç ama hiç kimse söyleyemiyor bunu birbirine.

    bu da tatminsizlik ve mutsuzluğu getiriyor. kafayı sıyırmış durumda herkesler. mutlu olmak için çabalayan birkaç insan var. onlara da sürüye uydukları için deli gözüyle bakıyoruz.

    iletişim diye saçmalıyoruz. insanlar en yakınıyla konuşamaz hale gelmiş. fakat kalabalıklarda "canımmm" diyor herkes. aynı odada birbirinin yüzüne bakmıyor insanlar. ekranlara gömüldüğümüz kadar yanımızdaki insanların yüzünr bakmamışızdır. ve görüşmek için bir araya gelindiğinde de bu saçmalık karşılıklı devam ediyor.

    çünkü herkes beraber yaptığı hiçbir şeyden tatmin olmuyor.
  • yeni neslin seçimi.
    yeterli derecede uyarılmamak=aşırı uyarıma girmek
    ya çok ya yok.hatta 'çok,o yüzden yok' diye yorumlanabilir yeni neslin durumu.
    aşırı uyarımdan bitkisel hayattayız.öyle çok gürültü var ki kendi konuştugumuzu duymuyoruz,öyle pislik var ki hiçbişey kokmuyor artık,öyle çok elliyor ve elleniyoruz ki parmak uçlarımız,dudaklarimiz artık hissetmiyor.a hissetmiyor mu? o zaman daha sert dokun,vurmayı dene ya da kanatmayı.bunlar da yetmemeye basladiginda buyuk bir patlama ve ardinda bir toz bulutu kalacak.yasasin jackass.

    tüm bu kişisel tatminsizlikler,içe kapanmayı,bunalımı ve iletişimsizligi getiriyor vargısında.o zaman da çok gürültüde ne kendi konuştugumuzu ne de baskalarının söylediklerini duyma istegimiz de kalmiyor.yalnızca hacmen orda oluyoruz.
  • durmadan, soluklanmadan bir yerlere yürüme, koşma isteğinin (kimi zaman zorunluluğunun) kaynağı. yürümekten, koşmaktan kan-ter içinde bırakan hâl. farklı şehirler, farklı insanlar istetir, hedefler koyar, hedeflere ulaştırır, ulaşılan hedefler yetmez, yeni yollara düşürür, yeni hedefler koyar, onlara da ulaştırır, yine olmaz... her şey yolundadır ama yine de geçmiş hep ''daha güzel''dir. gelecek de muhtemelen daha güzel olacaktır; ulaşılacak hayaller, hedefler vardır, ama tatminsizlik, bugün'e hep çirkin der. dün'ün hayalleri yaratmıştır halbuki bugün'ü de. tatminsizlik bunu anlamaz; geçmiş ve geleceğin maddesi altındır da, bugün bronzdan yapılmıştır sanki. burnu havada bir histir tatminsizlik. huysuzdur, küstahtır. yedikçe güçlenir, midesi büyür. hep daha, daha büyük lokmalar ister. bunlar hep kapitalizmin oyunları işte yeğen! hayat da zor netekim...
  • yaratıcılığı tetikleyen en önemli şeydir bu tatminsizlik. daha çok kötü anlamı ile anılsa da aslında ilerlemeyi, gelişmeyi, geliştirmeyi sağlayan duyguların en önemlisidir.
  • insana verilen hem bir ceza hem de bir lütuf. nasıl kullanacağına bağlı.

    ceza. çünkü ne yersen ye ne içersen iç doymazsın.

    lütuf. çünkü ruh o kadar sonsuz ki onu tanrıdan gayrısı doyuramaz. böylece insan o'na yönelmek zorunda kalır.

    ne güzel bir zorunluluk değil mi.
  • son derece can sıkan bir ruh hali. hayatta sürekli bir şeyleri hedefliyorum ve bu hedefim yerine geldiğinde yerini kısa süreli bir mutluluk ardından hiçlik alıyor. kalıcı bir tatmin sağlamıyor. her zaman elde ettiğim şeyin tersine özlem duyuyorum. ama biliyorum ki o tersi gerçekleşse yine aynı şey olacak. kısır bir döngü. sanki ömür boyu sürecek varoluşsal sancılar yaşıyoruz.
  • cagimizin en buyuk hastaligidir.hayatin size hicbirseyi tam vermeyecegini bilmek,huzuru arama gayesiyle,kucuk seylerle mutlu olup,basit yasamaya calismak bu illetin metastaz yapmasinin onune gecebilir etkenlerdir diye dusunuyorum.

    not: yok hala daha ferrariyi satamadik.
  • (bkz: yetersizlik).
    (bkz: doyumsuzluk).
  • mükemmelliyetçilikle karıştırılmaması gereken şey.
hesabın var mı? giriş yap