• taksim dayanışması'nın başbakan ile yaptığı görüşmenin öncesinde şu talepleri vardı:
    1) gezi park'ı park olarak kalmalıdır. atatürk kültür merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimleri durdurulmalıdır.
    2) istanbul, ankara, antakya, adana vali ve emniyet müdürleri görevden alınmalı. gaz bombası kullanımı yasaklanmalıdır.
    3) gözaltına alınan arkadaşlarımız serbest bırakılmalı, haklarında hiçbir soruşturma açılmamalıdır.
    4) taksim ve kızılay meydanı başta olmak üzere tüm meydanlardaki eylem yasaklarına son verilmelidir.

    görüşmenin ardından yaptıkları açıklamalarda, söz konusu taleplerden hiçbirisi ile ilgili bir adımdan söz etmediler, yalnızca gezi parkı ile ilgili başbakan'ın verdiği yargı güvencesinden söz ettiler. bu da nasıl bir güvence ise artık... zaten hukuk devletinde yaşamaktan söz ediyorsak, hükümet elbette yargı kararına saygı duyacak ve gezi parkına yarın dozer ve iş makineleri ile giremeyecek. sanırım taksim dayanışması'nın bu konuda endişeleri vardı, yetkililerin yargı kararına dahi uymayacaklarını öngördüler ki haklı olabilirler bu endişelerinde. türkiye'de yaşıyoruz.

    neticede, herhangi bir kazanım olmadan görüşmeden çıktılar ve üstüne üstlük, direnişin son bulması gerektiğine dair çeşitli imalarda bulundular.

    peki tarafsız, nesnel, apaçık bir soru sormak istiyorum: yukarıdaki taleplere ne oldu, neden bu taleplerden vazgeçildi?

    hayır, "hükümet taleplerimizi kabul etmedi ve biz de direnişten vazgeçtik" de diyebilirler, böylesi daha samimi olur. ama hiçbir adım yokken, gezi parkı direnişinin son bulmasına dair imalarda bulunmak, oldukça şaşırtıcı ve anlaması güç. insan doğal olarak talepler konusundaki merakına yenik düşüyor.
  • hazırladıkları talep listesi çok ağır bir katakulliye getiriliyor olabileceğimiz gibi bir his yarattı bende. arınç'la görüşenlerin kim ve hangi örgüte bağlı olduklarının acilen açıklanması lazım.

    hazırladıkları talep listesi tek kelimeyle dandik. en temel istekler yok. baraj bile yok, bu ülkenin diktatörlüğe gitmesine yol açan en önemli sistemin kaldırılması yok. sen ne yüzle baraj düşürülmesi veya kaldırılması talebi olamayan bir listeyi talep listesi diye gider arınç'a verirsin. ölen kardeşlerimiz, ağaçlar için mi feda etti hayatını yoksa bu diktatörlüğün son bulması için mi?

    bu artık genel bir protesto, bu protestoda son 11 yılın hesabı soruluyor. #34298721 taki sebeplerle insanlar sokakta, ağaçlar sadece bir sembol, akp'nin hukuk dinlemeden her istediğini yapabileceğini düşünmesinin sembolü.

    şimdi akp'ye sen bu dandik talep listesiyle gittin, adamlar da tamam dedi. sonra ne olacak, baraj olduğu yerde, tayyip olduğu yerde, yargıcını seçiyor, askerini seçiyor, polisini seçiyor ve ülkeyi yavaş yavaş ele geçirmeye devam ediyor. ve sokaktaki bütün eylemcilere bir anda meşruiyetlerini kaybettirdin.

    çok pis kokular alıyorum, çok pis yetmez ama evet kokuları. aynı beyinsiz tavır, aynı naif ve hümanist kamuflajlı tayyip yalayıcılığı. talep listesi sanki bu protestonun akp için en az zararla kapatılması için hazırlanmış.

    bakalım zaman beni haklı çıkaracak mı?

    ek: hızımı alamadım, çok sinirliyim sövmem lazım. eğer bir şekilde bu direnişin sadece gezi parkının kurtarılması ve hiç bir siyasi kazanım elde edilememesi ile bitmesine yol açarsanız, ölen kardeşlerimizin kanı elinizdedir. kim ve ne olduğu belirsiz değişikler sizi.
  • bu akşam yapılacak etkinlikten önce ya da doğru düzgün bir açıklama yapılmadan önce konuşulması erken olabilir belki. fakat saatlerdi okuduklarıma anlam veremiyorum. uyuyamadım bile düşünmekten, geri kalktım belki ben yanlış anlamışımdır diye, tekrar okudum. ama yok, olayın hiçbir mantıklı açıklaması yok.

    öncelikle şunu söyleyeyim; ben ilk talepleri gayet mantıklı bulmuştum. darbe olsun, hükümeti devirelim diyenler muhtemelen onları beğenmemiştir. hatta birkaç yerde denk geldiğim çok abartılı listeler de hazırlamışlardı bu taleplere karşılık. onların o abartılı istekleri karşısında gayet makul taleplerdi dayanışmanın talepleri. hatta hatırlatalım onları da:

    * gezi parkı, park olarak kalacaktır. ne taksim’de topçu kışlası’na ne de tüm doğa ve yaşam alanlarımızın talanına izin vermeyeceğiz.

    * gezi parkı’ndaki direnişten başlayarak halkın demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan, yüzlerce insanın yaralanmasına neden olan sorumlular, başta istanbul valisi, emniyet genel müdürü olmak üzere derhal istifa etmelidir. gaz bombası kullanılması yasaklanmalıdır.

    * ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı, haklarında hiçbir soruşturma açılmamalıdır.

    * taksim başta olmak üzere türkiye’deki tüm meydanlarında, kamusal alanlarda toplantı, eylem yasaklarına son verilmelidir.

    evet ilk talepler bunlardı. dün akşama gelmeden önce, bir de şimdiye kadar yaşanan polis saldırıları sonucunda neler olduğunu yazayım: (türk tabipler birliği raporu)

    • istanbul: olaylarda 1.845 kişi yaralandı. 23 kişinin ağır yaralandığı olaylarda 1 kişi öldü, 6 kişi ise atılan biber gazı kapsülü ve plastik merminin isabet etmesi sonucu gözünü yitirdi.

    • ankara: 1.297 kişinin yaralandığı olaylarda, 19 kişi ağır yaralandı.
    6 kişi kafa travması sonucu yoğun bakımda tutulurken 3 kişi gözünü kaybetti. durumu kritik olan ethem sarısülük 12 haziran’da öldü.

    • izmir: 800 kişinin polisin attığı biber gazı ve biber gazı kapsülünden yaralandığı olaylarda 2 kişinin durumu ciddiyetini koruyor.

    • antakya: 161 kişinin yaralandığı gösterilerde 3 kişi ağır yaralanırken abdullah cömert isimli genç öldü.

    • adana: 152 kişinin yaralandığı olaylarda 6 kişinin durumu ağır. 1 polis memuru ise köprüden düşerek şehit oldu. gösterilerde polisin attığı biber gazı sonucu 10 yaşında 1 çocuğun kalçası kırıldı, 5 kişi ise kafa travması sonucu hastanede tedavi altında tutuluyor.

    • eskişehir: 300 kişinin yaralandığı polis müdahalesinde 2’si yoğun bakımda. 3 kişinin durumu ağır.

    • muğla: 50 kişi yaralandı, 1 kişi görme kaybı riski ile karşı karşıya.

    • mersin: 17 kişi yaralı, 1 kişi kafa tramvası sonucu tedavi altında.

    • balıkesir: 155 kişi yaralandı. yaralıların tedavisi hastanelerde tamamlandı.

    • antalya: 150 kişinin yaralandığı gösterilerde, 1 kişi ağır yaralandı 1 kişi de gözünü kaybetti.

    • bursa, kocaeli, rize: 3 ilde yapılan gösterilerde 20 kişi yaralandı. olaylarda 1 kişi gözünü yitirdi.

    evet durum bu kadar korkunç. ama ne yazık ki hepsi bu değil. hayvanlar da zarar gördü; kediler, köpekler, kuşlar... doğruluğundan emin olmamakla birlikte şöyle bir bilgiye denk geldim; "taksim'de 17 günde biber gazından 8 köpek, 63 kedi, 1028 kuş ölümü tespit edilmiştir"

    ilk talepler açıklandıktan sonra geçen sürede bu kadar korkunç bir sonuç ortaya çıkınca normal olarak daha kararlı, daha öfkeli olmak gerekir değil mi? bunca zaman neden harekete geçilmediği sorusu ve de tüm bu olanların hesabının sorulması gerekir. yani o talepler dursun eyvallah da, peki vali, emniyet müdürü suçlu da sen suçlu değil misin diye sorulur o başbakana. gencecik çocuklar ölmüş, sırf sen inat ettin diye ölmüş, onların konusu açılır değil mi? insanların gözleri kör olmuş, kafaları yarılmış, kolu bacağı kırılmış, neden diye sorulur değil mi? sorulur ki en azından bu insanlar ''boşuna değilmiş'' diye bir teselli bulsun. mantıklı olan budur, bunu bekledim haliyle ben de. fakat şimdi elimizde şunlar var:

    1. gezi parkı için yargı kararı beklenecektir. yargı kararının aleyhte olması durumunda hükümet halk oylaması talebindedir.

    2. hükümet tarafından polis şiddetiyle ilgili gerekli soruşturmaların yapılacağı ve önlemlerin alınacağı sözü verildi.

    3. görüşmenin sonuçları yarın akşam taksim'de yapılacak etkinlikte halk tarafından değerlendirilecektir.

    bırak ilk talepler açıklandıktan sonra yaşananların hesabını da eklemeyi, bir de olanlar da azaltılmış. üstelik bu bir zafer gibi sunuluyor. dahası birçok ''teşekkür'' mesajları gördüm twitter'da bu sonuca dair. arkadaşım eğer ben salaksam, anlamadıysam, bir şeyi kaçırdıysam rica ediyorum bana da anlat. siz neye teşekkür ediyor, ne için seviniyorsunuz? ''yargı kararı'' beklenecektir dedikleri için mi mutlusunuz? zaten tek çivi çakılamaz şu aşamada o parka. senin kaşının gözünün hatrına, dayanışmanın hatrına verilmedi o karar. sen o görüşmeye gitsen de gitmesen de onlar zaten sonucu bekleyeceklerdi. ha yok o kısma değil referanduma mı sevindin? bak sana bir referandum videosu göndeyim. al izle bunu bak bakalım neymiş bunların referandumdan anladıkları. melih gökçek yapmış zaten aynısından; otobüslerle taşınan insanlar, ne için referanduma gittiğini bile bilmeyenler, başka şehirlerden getirilenler... o da kesmezse şimdiye kadar yapılan seçimlerde neler olduğuna bak; çöplerden toplanan oy pusulaları, oy kullanan ölüler, başka yerlerde kaydedilen seçmenler... o kadar zayıfsa hafızan, bunları unuttuysan söyle bana ben tek tek bulayım o haberleri, sokayım gözüne. kaldı ki başbakan kendisi demedi mi ''insanların %95'i o parka gitmemiştir'' diye. diyemedin mi parka hiç gitmeyen %95'e neden soruyoruz bunu?

    polis şiddetine karşı soruşturma açılacakmış, önlemler alınacakmış. her taraf fotoğraf ve video dolu farkında mısınız? şiddet uygulayan yüzlerce polis zaten o görüntüler sayesinde tespit edilebilir durumda. ben beni tekmeleyen bir polisten şikayetçi olmak için başbakanın söz vermesini bekliyorsam yazıklar olsun o zaman böyle düzene. bunda sevinecek ne var? oturun ağlayın lan halimize. o kadar görüntüye rağmen ceza alamayacaklarsa, erdoğan'ın ağzından çıkacak lafla çözülecekse bu konu oturun ağlayın!

    ilk taleplerin birinci maddesi; ''gezi parkı park olarak kalacaktır.'' şimdi bu madde kabul edildi mi? hayır. velev ki onların lehine bir karar verildi. sonra referanduma gideceğiz. velev ki referandumda da onların istediği sonuç çıktı. o park yıkılacak. bu mu kazanım?

    ilk taleplerin ikinci maddesi; ''istanbul valisi istifa etsin, gaz bombası yasaklansın.'' olay sadece istanbul'dan ibaret değil. sen erdoğan ile görüşürken ankara yine polisin saldırısına uğradı. şimdi bakıyorum; ankara valisi yerinde, istanbul valisi yerinde, gaz bombası da yasaklanmadı. bu mu kazanım?

    ilk taleplerin üçüncü maddesi; ''gözaltına alınan arkadaşlarımız serbest bırakılsın, haklarında soruşturma yapılmasın.'' görüşmeden hemen sonra hüseyin çelik açıklama yaptı; etrafı kırıp dökenlere hesabı sorulacak dedi. bunun sınırı var mı? taş atan da alınacak, barikat kuran da alınacak, sosyal medyadan paylaşım yapıp güya halkı kışkırtan da alınacak... bu mu kazanım?

    ilk taleplerin dördüncü maddesi; ''eylem yasaklarına son verilsin.'' verildi mi? ''tamam bundan sonra gösteri hakkınıza müdahale etmiyoruz'' dediler mi? demediler tabii. demezler. bu mu kazanım peki?

    çıkıp bir de açıklama yapmışlar; ilk taleplerin hepsini ilettik diye. ilettin de ne cevap verildi sen bana ondan bahset. siz bunları sundunuz ve ne dedi onlar? ''yargı kararı beklenecek'' diye açıklama yapana kadar bunları açıklasana güzel kardeşim. yargı kararı varken karışamayacaklarını hepimiz biliyoruz zaten. bilmediklerimizden bahsetsene.

    olayı olumlu bir durummuş gibi yansıtmalarının en kötü yanı ise şu olacak; şu saatten sonra o parkta kalmaya devam edenler, şiddeti hak etmiş durumuna düşecekler. başbakan ile görüşüldü, görüşenler gülerek çıktı ama bu teröristlerin derdi başka, hala parkta bekliyorlar, o zaman bunlara müstahaktır şiddet diyecekler. son kez sorayım; bu mu kazanım?
  • taleplerinin ne olduğunu unutarak başbakan görüşmesinden ayrılmışlardır.
  • başbakanın karşısında suspus olmuş
    hiçbir taleplerini kabul ettirememiş dayanışma grubudur.
    yargı kararı beklenecekmiş ! ee lütfetmiş başbakan? hukuk devletinde olması gereken yargı kararına uymaktır zaten.
    siz buna sonuç mu diyorsunuz?
    4 insan öldü ! 2binden fazla kişi yaralandı.
    ethem'in , abdullah'ın katilinin bulunması için özel talepte bulunmadınız mı başbakana?
    ne alaka diyeni skerim yemin ediyorum ! bahçede ahkam kesip müdür odasına çağırınca kravatını düzeltip kafası önde içeriye giren öğrenci modundan ya çıksınlar ya da gönüllüleri değiştirsinler.

    bunca insan bu skindirik sonuç için mi direndi lan? gece gündüz bunun için mi biber gazı soluduk?
    kaç yıldır bu beyefendi başbakan. azıcık huyunu suyunu öğrendiysek o akmyi yıkar o kışlayı diker !
    şu an yapmak istediği tek şey parkı boşaltıp istanbul nezdinde tüm türkiye'deki olayları kontrol altına almak. o ara cadı avına çıkıp yine yüzlerce insanı içeriye tıkacak.
    yangını söndürecek kışlayı dikecek bu sefer 2.bir yangın için bu kadar güçlü olamayacağız.

    dayanışma bu kadar mı akılsızsın? yoksa bu kadar mı artık bu işin altından kalkamıyorsun?
  • şunu unutmayın yargı kararını beklemek kazanım değil bir gerekliliktir. öbür yandan dünden beri yazıyoruz referandumun yasal dayanağı yok yapılacak şey anket çalışmasıdır ve bunun da yargı kararlarına hiçbir etkisi yoktur. olumsuz bir yargı kararı çıkarsa ki yargının durumu ortada yapılacak anketin hukuki bir anlamı yok.

    taksim dayanışması kimseyi aptal yerine koymasın. elimizde sıfır kazanımla bu işi bitirmeye çalışırlarsa insan içine çıkacak yüzleri kalmaz.
  • başbakanla görüşüp ağızlarına birer parmak balla dışarı çıktılar!
    açıklamaları gezi parkı için yargı kararını bekleyeceklerini söyleyen bir başbakanı işaret ediyor. onlar aldıkları şeyden memnun görünüyorlar. bugün de direnişçilerle konuşacaklar ve "tamam hadi dağılalım" önerisini sunacaklar.
    iyi de canım kardeşim gezi sadece bir semboldü artık. sokaklara dökülen onca insan ve kanları özgürlük için, yaşam tarzına müdahaleye karşı çıkmak içindi. başabakanla yaptığınız görüşmede neden bunları dile getirmediniz?
    yoksa yapmaya çalıştığınız, başbakan topçu kışlası inşaasında geri adım attı istediğimizi aldık; ama bu adamlar dağılmıyor arkadaş görüntüsü vermek mi?
    ya da bu istekten sonra asıl amaçları özgürlük olan insanlar da isteklerini dile getirmek için meydanlardan ayrılmayınca terörist damgası yesinler diye mi?
    yoksa insanlarda hükümete karşı "elini verdi kolunu kaptırdı" intibası mı yaratılıyor?
    yoksa siz de akp'nin mağdur edebiyatı yapmasına olanak sağladınız?
    şiddeti meşrulaştırıyor musunuz?

    ethem, abdo, mehmet kardeşlerim boşuna mı gittiler?
    ankara, izmir, adana, hatay, antalya, türkiye boşuna mı direndi?

    söylesenize lan taksim dayanışma!
    lan sunay akın!
    lan ali sunal!
    yavuz, halit, ceyda, nebil lan konuşsanıza!

    tanım: dır.
  • sayelerinde ikinci nesil "yetmez ama evet"çilerimizin eli kulağındadır....
  • bu sonucu, daha doğrusu "sonuçsuzluğu" gezi ahalisine kabul ettirmeye kalkarsa kesin olarak söylüyorum meşruluğunu ve bizim aramızdaki kabul görürlüğünü kaybedecek oluşumdur. biz zaten tek bir ağızız orada, talepler belli, savunamayacaksınız çekilin biz bağırmaya devam ederiz.
  • suya gidip, susuz dönmek diye buna denir. uyutulup, gönderilmişler.

    tayyip'le toplantıya kendilerinden ve resmi yetkililerden başka birinin girmesini kabul ettikleri anda olay bitmiş zaten. "bu böyleyse, biz yokuz" diye oradan ayrılmalıydılar. sertab'ın orada ne işi var? mahsun'un orada ne işi var? oyuncak müzecisi neden baş köşede? sen neden upuzun masanın en dibine ötelendin? bu oturma düzenini içine nasıl sindirdin?
hesabın var mı? giriş yap