• taklit kelimesinin, boynuna gerdanlık takmak, omzuna kılıç asmak anlamında olması hakikaten manidarmış.
    gece yatağa girince ikisi de çıkıyor. mezara girince tüm emanetlerin çıkması gibi...

    gece yatağa girdiği şey olmak ise, paha biçilemez.
  • "dost thou renounce the devil?
    i do renounce him.
    and all his works?
    i do renounce them.
    and all his pomps?
    i do renounce them."

    demek ki insanlar arasında yaşamak için gerekli sanılan dangalaklık yapma hakkından feragat ediyorum. ve demek ki insanların yaşamak için gerekli sandığı dangalakları reddediyorum. demek ki insanlığın var olmak gerekli sandığı dangalaklara sarfınazar ediyorum. demek ki taklit arzuyu ve taklit hareketi reddediyorum. demek ki sahih olmayandan vazgeçiyorum. demek ki arzumu taklit hareketle ikame ederek insanlar arasında değerli olmak için kendimi zayi etmekten vazgeçiyorum. demek ki insanlığın dangalaklarını yeniden kendimde var etmeyi reddediyorum. demek ki kendiliğime ait olmayan şeyi kendiliğime ait varsaymaktan vazgeçiyorum. demek ki kendiliğimden olmayan tarafından kapsanmayı reddediyorum. demek ki yüce bir dangalak olma hakkından vazgeçiyorum.

    "bu hatırlatma ve uyarı şöyle ki: ... birtakım dostun, bir yardımcının, bir âmirin bizzat kendilerine ve kendilerinden olan söz veya davranışlarına uyuvermeyiniz. ... başkalarının arkasından, izinden gitmeyin." *
  • zeka, başkalarını taklit ettikçe ölür. eğer zeki kalmaya devam etmek istiyorsan, başkalarını taklit etmeyi bırakmalısın. zekâ, kopya çekerek intihar eder. diğer insan gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu düşünmeye başladığın zaman zekânı kaybedip, aptallaşıyorsun.

    kendini bir başkasıyla kıyasladığın zaman, bütün doğal potansiyelini kaybediyorsun. artık hiçbir zaman mutlu olamazsın. bir daha asla temiz, net ve şeffaf olamazsın. kendi netliğini ve vizyonunu kaybedersin. ödünç gözlerin olur. ama bir başkasının gözünden nasıl görebilirsin? sana ait olan gözlere ihtiyacın var. kendi bacaklarınla yürümelisin. kendi kalbin çarpmalı. (osho)

    not: bebek nasıl başlangıçta ebeveynine muhtaçtır ama sonra yavaş yavaş bağımlılığı azalır, aynı şekilde aklı tedricen olgunlaşan kimse taklitten kurtulmaya başlar ve nihayet kendi orijinalitesi içinde kendi hakikatine ulaşır.

    hasılı, başlangıçta taklit caiz hatta zorunludur. buradaki sıkıntı, aklın donması ve bağımlılığın bir ömür boyu sürmesidir. ey mürit uyan artık!

    not2: sahlanankocun ikazı üzerine lüzumlu ek:

    hep taklitte devam eden, tahkike geçemeyen, donarak ölür ve çürür, yeterince olmadan/olgunlaşmadan dalından kopan ham kalır. islam orta yolu bulmanın rejimi...insanların çoğu yeterince tahkik istidadına sahip olmadığı cihetle onların taklidi bir ömür boyu sürecektir belki de...
  • hz. mûsa aleyhisselâm zamanında firavun’un yardakçılarından olan "haman", hz. mûsa aleyhisselâmı taklit ederdi. malum, hz. mûsâ aleyhisselâm vücudu kıllı, göbekli, başı dazlak bir zât-ı şerif idi.

    haman, bu nedenle, başına işkembe geçirir, karnına bir yastık koyar, elinde asayla hz. mûsa aleyhisselâmı taklit ederdi. niye, çünkü firavun’u güldürecekti. hz. mûsâ aleyhisselâm bu durumdan haberdâr olup allah teâlâ ile konuşması sırasında,

    “yâ rabbî ! bunu kahret” dedi..

    allah teâlâ hitap etti ki;

    “kahretmem, o, firavun’u değil, seni taklit ediyor.”

    (iktibas-ömer tuğrul inançer)
  • lir kuşu yer yüzündeki her sesi taklit edebilirmiş. bu kuşlardan özellikle birinin ustalığı, tuhaf, sessizliğin taklidiymiş. sessizliği, en ince detayına kadar, en hassas bir şekilde icra edermiş. bir diğerinin ustalığı da, işte sessizliği tam taklit edebilen o kuşun sesinin taklidiymiş. öyle ki, sessizlik, sessizliğin taklidi, ve taklitçinin taklidi arasındaki farkı duymaya muktedir kimse yokmuş o ormanda.

    edit: bu entry de bir taklittir aynı zamanda dcv
  • çeşit çeşit taklit vardır. ilki ve en faydalı olanı, öğrenme aşamasındadır ki bunu güzel sanatlar öğrencileri, aslında kısaca kendisini mesleğine veren ve bu uğurda çok çalışan herkes gerçekten bir şeyler üretmenin ilk kapısının üzerinde taklit yazdığını gayet iyi bilir. tıpkı elinize ilk defa kalem ya da boya alıyormuş gibi olursunuz bir süre taklit ettikten sonra ve işte o zaman içinizdeki derin kuyudan maddelerin dünyasına bir şeyler akmaya başlar.
    bir de mesleki açıdan, ya da eğlence için yapılanı vardır. ne kadar başarılıysa, o kadar amacına ulaşır, insanlar eğlenir vs. bir de bazı sanatçıları karalamak için zaman zaman onun bilinçli taklitleri üretilir, politiktir, vesairedir.
    bir de başkasına ait bir şeyleri sırıklayıp kendisininmiş gibi göstermek vardır. işte bu bir insanın kendisine yapabileceği en kötü şeydir. çünkü taklit eden insan, kendisine değer verilmesini istiyordur aslında ve bunun için olabilecek en yanlış yöntemi kullanıyordur, çünkü yaptığı şeyin aslı, kendi değerini reddetmektir. hayatı boyunca hiçbir şey üretmeden, başkalarının ürettiklerine konup, yine başkalarından aşırdıkları değerlerle makyaj yapan, bu makyajdan elde ettiği zamkla birilerinin hayatlarına yapışarak parazit gibi yaşayan kişilerin kendi benliklerini reddederek, tamamen kurtarılamayacak duruma düşmeleridir. keşke herkes içindeki kuyuya biraz bakmaya gayret edebilse de, dünya daha güzel bir yer olsa dedirtebilecek bir şeydir.
  • gavur diyarlarında bunun ürün olanına kirf de denir. ayrıca görünüşe göre cidden karlı bir iştir.

    (bkz: #22037838)
  • böyle bir fiil olmasa ve bunu tanımlayamasak daha mutlu, daha huzurlu, daha gelişmiş, daha bilmemne olabileceğimiz hadise.
    allah rızası için mantık çerçevesi içinde bir düşünelim, olanca düz haliyle hemide. aha isim de vereyim, bkm mutfaktan bir adam, memedalibirandın taklidini yapıyor, olanca insan da gülüyor. iyi de, gerçeğine uyuz olduğum bir insan evladına benzemeye çalışan insanın nesine güleyim allaaşkına ben? taklit ne mnakoyim ya, memedalibirandın, erman toroğlunun, fatih teriminin aynısını yapmaya çalışarak sahneye çıkmak neden? off.
  • yaraticiligin ilk evresi. ögrenmenin temeli
  • post-kolonyel düşünürlerin, romancıların ve yazarların kültürlerarası etkileşimi- kültür emperyalizmini-incelerken kafa yorduğu bir kavram. jacques lacan, frantz fanon ve v.s naipaul'a göre taklit, taklit ettiği şeyden bağımsız görünebildiği sürece, bir kamuflajdır. yani, bir orijinden esinlenerek yeni bir imge yaratma hamlesine girmiş bireyimiz, kültürümüz ya da toplumumuz, taklit ettiği şeyin kendi kültürel mirasına ya da zihnine düştüğü izi ve bunun sonucunu yeni bir gerçeklik olarak algılar. lakin bu yeniliğin arkatarihiyle uzlaşamadağını veyahut senteze giremediğini görünce de bir kimlik savaşının eşiğine gelir. bu savaşı gidermek için de nevi şahsina özel "farklılığı", ve deviasyonu her daim belirtip, bazen de aşırılığa kaçarak altını çizer ve varoluşunu sağlamlaştırır.

    edward said denilen şahsa göre taklidin iki yönünü işte bu kimlik arayışına olan büyük ilgi (ya da synchronic panoptical vision ) ve kimliğin taklit yoluya sürekli değişmesi arasında kurulmuş ironik bir konsensus oluşturur.

    her ne kadar lacan bu kamuflaj meselesini kültürlerarasındaki sıcak savaşla açıklasa da, herhangi bir toplum içerisindeki altkimliklerin egemen kültürle olan ilişkisinde de bu savaşın soğuk hali görülebilir. mesela toni morrison'un verdiği örnekte belirtildiği gibi, saçını kuaförde düzleştirmeyi düşünebilmiş afrikalı-amerikalı kızların yaptığı şey beyaz-egemen bir toplumda beynine ideal bir güzellik olarak kazınmış beyaz prototip-güzel-sarışın kıza öykünmektir. ya da homi bhabha'nın da bahsettiği almanya'da sürekli türkçe, türkiye'de de almanca konuşma eğilimi gösteren türk asıllı almanlardır. her iki konumda da taklit var... ya da eurovision'daki milli gururumuz, dahi türk'ümüzün ingilizce bilmemesine rağmen ingilizce şarkı ezberleyip şarkı söylemesi, ve şarkı esnasında da bağıra bağıra bakın ben nasıl da farklıyım egzotiğim demesidir.
    burada dikkat edilecek husus bu insanların hem kendinlerini farklı göstermeye olan tutkuları, hem de kendi kimliklerine sadık kalma konusundaki insanı hayrete düşüren ironik çabalarıdır. bu hiç kimse için iyi veya kötü bir şey olmamalıdır belki de esasında. sadece bu olay böyle olmuştur, böyle gelişegelmiştir.
hesabın var mı? giriş yap