• 80 le giderken arada bırakılan 40 metreye 5 araç artı bir tırın girme olasılığının yüksek olduğu ülkemizde geçerliliği ve pratikliği sorgulanabilecek kural... kuralın uygulamaya konmaya çalışılması durumunda ise sürekli olarak geriye gitmeniz sözkonusudur ki saatler sonra bakıp çıktığınız yere geri döndüğünüzü farkedebilirsiniz...
  • 2 tekerlekli motorlu araçlar kalkışta ve sürüşte bazı teknik sebeplerle birleşen ağırlık* avantajlarından dolayı çabuk devirlenirler. yüksek devire bu kadar çabuk ulaşan aracın devir düşürmesi de aynı süratte olur. yani gazı bırakır bırakmaz devir düşüverir motosiklette. bunu* doğru değerlendiren binici ve iyi tasarlanmış bir fren ekipmanı bileşimi ile durma mesafesi de şaşırtıcı derecede kısa olur.
    her ne kadar durum böyle olsa da motorcu çıplak olduğu için kabul edilenden biraz daha uzun takip mesafesi bırakır öndeki araç ile...
    ideal sürüşte makul takip mesafesi de yeterli olmaz, motorcu aracının gücüne, yol-trafik durumuna ve zaman içinde alıştığı sürüş biçimine göre öndeki aracın sol ya da sağ fren lambalarını takip eder ki bir sebepten durmak için yeterli zaman bulamazsa küçük bir hamle ile takip ettiği aracın sağından ya da solundan manevra yaparak çarpmayı bertaraf edebilsin.
    ancak öndeki aracı ortalayarak seyretmeyen motorcuyu şerit kullanmayı bilmiyor diye algılayan arabacılar genelde şeridin bir yanını kullanan binicinin diğer yanında gördükleri boşluktan araçlarının burnunu sokmak eğilimindedirler. motorcu eğer bir sebepten yolu ortalamış gidiyorsa da kendini güvende hissetmek için önünde bırakacağı takip mesafesi arkasından gelen aracın şöförüne batar.
    ya sağlayıp/sollayıp öne geçerek ya da korna/selektör ikilisi ile motorcuyu daha hızlı gidip önünde bıraktığı takip mesafesini kapatması için taciz* ederek sürüş emniyetini de minimize etmiş olur...

    şansa bak sen birkaç gün sonra aynı adam* arkama düşüverir* şehrin aynı yerinde.
    önce gaza biraz dokunarak arayı açıp adamın kaşıntısı arttırılır, hemen ardından hafif sol yaparak öndeki araç sollanacak gibi yapınca boşalan şeride geri dönme ihtimalimi düşünmeyerek yine sokmuştur o burnunu bulduğu yere. hakkım olmaya devam eden şeride geri girdiğimde ise jip ile refüj arasında kalan kıymetlisinin boyasının çizilme ihtimali ile karşılaşan adamımız isyana başlar hemen, kısa zaman önce %100 kusur ile beni öldürecekken umursamadan yola devam eden dikine solucan arabasının boyasına karşı geliştirmiş olduğu bu bağlılığı ile zerre şaşırtmaz beni.
    tabi kendilerinden üstün bir araçla bu dersi vermek çok bir şey ifade etmiyor aslında. bünyelerindeki dayak eksikliğini motordan inerek gidermeli ki şartlı refleks oluşturup bir daha motosiklet görünce uzaklaşmalarını temin edelim...
  • istanbul'da tırların birinciliği almasiyla beraber kamyon, dolmuş, otobüslerin bu mesafeyi 2-5 cm arasında tuttuğu mesafedir. adamlar takip mesafesini çok başka anlamışlar. arkadaş aklım almıyor, 90km hızla orta şeritte giderken önümde 4-5 araçlık mesafe var diye bu cahil adamlar götüme girip sellektör yakıp duruyolar ya içimdeki katil olma isteği tavan yapıyor. frene ucundan dokunsam adam beni ezip geçecek. fren yapmamı gerektirecek an olursa diye gözüm arabayı sokacak boş bir alan arıyor. sanki full akan bir trafikte sol şeritte 20yle gidiyorum anasını satayım.

    kesinlikle belli bir km. hızın üzerinde olan araçlar için yasal bir düzenleme gerekli. 50 km. olabilir. lanet ediyorum götüme giren araçlara. allah hepsini ıslah etsin.
  • bazi ülkelerde radarla ölcümü yapilmaktadir. (bkz: almanya)
    bu kurali ihlal etmenin hiz cezalarindan daha pahaliya patladigini da söyleyelim
  • yaklaşık iki saat önce bundan haberi olmayan bir dangalak arkadan çarptı bana.

    üç şeritli yolun ortasında 40-50 ile gidiyoruz. önümde de bir adet kolu dışarıda minibüsçü var. şerit yerine çizgi üzerinde gidiyor. ne yapmaya çalıştığı belli olmayanlardan. sonra minibüsçü aniden durma kararı aldı üç şeritli yolun orta şeridinde. trafik falan yok. biraz sert olsa da durdum ben de. tam kornaya basacakken arkadan gelen sesle beraber sertçe öne gittim.

    indim minibüsçüye bağırdım o sinirle "ne biçim yerde nasıl duruyorsun" diye. "müşteriyi indirmeyek mi" diye cevap verdi. "müşteri indireceksen sağa niye yanaşmıyorsun?" diye sordum cevap vermeden bastı gitti. o sinirle plakasını almak filan gelmedi aklıma. hayatımda ilk defa kazaya karıştım zaten.

    geçmiş olsun filan dedikten sonra arkadan çarpan adam haklı olduğunu, aracında 250 liralık hasar olduğunu ve bunu nasıl halledeceğimizi sordu. arkadan çarpmış, bir de para istiyor anlayacağınız. "sen takip mesafesi nedir biliyor musun?" diye sordum. abartmadan söylüyorum; adam ellerini iki yana açıp "aha bu kadar bir şey işte" dedi. takip mesafesini bomba zannedip karakola götürecek potansiyelde adama ehliyet veren sistemin amına koyayım ben. "yolun ortasında durmasaydın" dedi, "soldaki arabaya mı girseydim" dedi, "ben haksız değilim gardaşım" dedi. nedir bu özgüvenin kaynağı lan?

    cehaletin bu kadarı yasaklanmalı.
  • ülkemizde, arkanızdaki uyanık araç sürücüsünün sizi sollayıp önünüze dalması için gereken boşluk olduğu yönünde genel bir kanı vardır nedense.
  • arkadaki araç için bırakılan boşluk.

    bu kuralın türkiye'de uygulanabildiği gün, medeni olduğumuz gündür.

    torunlarım göremeyecek orası ayrı.
  • almanya'da gidilen hızın yarısının metre cinsinden 3/10'u kadar öndeki araca yaklaştığınızda ehliyetinize bir ay boyunca el konuluyor. (eg : 100km/h /2 =50m * 3/10 = 15m)

    2/10'da ehliyetinize iki ay, 1/10'da ise üç ay boyunca el konuluyor. cezası da €300 kadar.

    süper uygulama. (nasıl ölçüyorlar bilmiyorum ama alman bu ölçer bir şekilde :p)
  • insan ilişkilerine de uyarlanabilir kanımca, şöyle ki;
    insanın ne dibine dibine gidip ürkütmek, kaçırmak ne de uzaklarda durup ilgisizce uzuuun bi mesafe bırakarak soğutmak, ilgilenmiyomuş izlenimi vermek caizdir. kişiye yaklaşılacak mesafe, ilişkinin sağlıklı işleyiş derecesini belirler. denge esas unsurdur. *
  • bunu en güzel temple rundaki canavarlar koruyor.
hesabın var mı? giriş yap