• taksim metrosunda bir kez daha birebir yaşadığım, kanımca id'i error vermiş hasta insan eylemi.

    taksim metrosunun talimhane çıkışı tünel gibi uzayan ve genelde sadece bir iki insanın geçtiği bir koridordur. çok da uzun sayılmayan merdivenlerle sokağa çıkarsınız. ben bu koridoru ortalama bir buçuk dakikada geçiyorum, dinlediğim müziğe ve moduma bağlı olarak kırk saniyeye kadar çıkabiliyorum.

    bugün de arife günü olmasından kelli çok az insan vardı metroda. benim ofise gelmem gerekiyordu ve normal bir iş günü de olmadığından, gayet rahat ve sportif giyinip, üstüme ceketimi ayağıma spor ayakkabılarımı çekip çıktım. ayaklarımı zaten sürüye sürüye gidiyorum bok gibi uykum var, olabilecek en gayriçekici kılıf içindeyim...

    neyse. ben tın tın tın müziğimi dinleye dinleye koridordumu bitirdim. arkamdan gelen biri vardı, ama dönüp bakma ihtiyacı hissetmedim. her arkamda yürüyen vatandaşa dönüp bakmaya başlarsam, psikolojimi ciddi şekilde bozacağımı biliyorum çünkü. e gece de değil, e ben de gayet nötr bi görüntüdeyim. tehlike yok.

    bok yok.

    metronun dışına çıkan son merdivenleri tırmanıyorken, arkamdaki kişinin koşmaya başladğını duydum. ve bunu fark eder etmez de kıçımda bir el. oha noluyoruz derken kıçımı olabildiğince sıkıp koşa koşa kaçmaya başladı bu arkadaşımız. neye uğradığımı şaşırdığım için, etrafta da kimse olmadığı için, reflekslerimi toparlayana kadar eleman aşağı merdivendeydi bile. elimde kapalı halde taşıdığım şemsiyeyi direk üzerine fırlattım, ona çarptı ama lavuk hemen köşeyi dönüp kaçtı.

    küfür bile etmedim. peşinden koşmadım. gidip yerden şemsiyemi aldım. geri çıktım merdivenlerden ve ofisime geldim.

    ne ki bu?

    o elemanı yakalamayı çok isterdim. bu kez dövmek için değil. ona sormak isterdim çünkü, neden? benim kıçımı mıncıklamanın ona ne hissettirdiğini anlamak isterdim. beni takip edip kıçıma yapışmak, bir tür adrenalin mi? bu pantolon içinde gayet de şekilsiz duran, gayet de cinsiyetsiz duran bi kıçın peşinden gitmenin anlamı ne?

    o kadar yolu tepip, sabah sabah kendi halinde bi kadını takip etmek için verilen emek, neyin dengi?

    onunla yüzleşmek isterdim- benimle yüzleşmesini isterdim.
    kaçarken yüzüme baktı. hayatımda, bir erkek yüzünün bu kadar çok korku taşıyabileceğini düşünmemiştim. çok zavallı bi yüzü vardı... çok aciz.
    aşağı yukarı otuz yaşlarındaydı.

    başın göğe erdi mi diye sormak isterdim ona. henüz, bana tecavüz edecek kadar cesaretin yok; bir sonraki aşama, sabah değil de belki gece oradan çıkan bir kadını kıstırıp ona tecavüz etmek mi?

    nasıl göründüğü, saat kaçta nerede olduğu değil, "kadın varlığı" motive ediyor bu insanları... yani, "varlığımız yetiyor."
    bundan daha tehlikeli ne olabilir.
    kadın olduğun için, saldırılmayı hak ediyorsun.

    dişisini yok etmeye çalışan kaç tür var daha?
    bu saldırganlık, gün içinde, "üzerine doğru yürünmesi", "omuz atılması kasten çarpılması", "laf atılması", "trafikte kadın sürücü = boktan sürücü" muamelesi, "araç beklerken veya herhangi bir şeyle durup ilginiyorken göz hapsine alınmak", "eskortlar", "takip edilmek", "koluna yapışıp çeşitli teklifler yapanlar" gibi türlü şekillerde vuku buluyor.
    sözlükte bile kadın cinsine karşı ne denli saldırgan olunduğunu gördük. bu dahi gündelik hayat tecrübelerimizin üstüne tahammül edilmesi zor ve acınası diğer bir sahne olarak çıkıyor karşımıza.

    evet, hergün gelip kıçınızı sıkıştırmıyorlar ama, sürekli ve sürekli atağa maruzsunuz... bitmiyor..

    dişisinden içten içe nefret eden kaç tür var daha? onun varlığına kast etmenin ne gibi bir açıklaması olabilir?

    çoğunu görmezden duymazdan gelmeye çalışyorsunuz..

    istanbul'da yaşayan toplum, karma bi toplum. türlü türlü adetleri, türlü türlü ahlaki değerleri ve "kadın algıları" olan sosyokültürel katmanlardan geliyor buradaki insanlar.

    tanımlayamıyorsun. bir yere koyamıyorsun. kendilerinden geçmişçesine agresifler, vandalizmin dibine vurmuşlar. hoş veya düzgün olan hiç bir şeye tahammülleri yok.
    -
    paranoyak ve nefret dolu olmamak için savaş veriyorum...
    zorlanıyorum...derin derin nefes alıyorum, sigarayı azaltamıyorum.

    "herkes yaşamak zorunda değil, yaşamak bir insan hakkı değildir"e doğru gidiyorum.. bazıları olmasa da olur çünkü.

    bazıları olmasa da olur.
  • şu yaşıma kadar kimseyi taciz etmedim -en azından bilinçli olarak. yerine göre adım atsan, su içsen taciz olarak addediliyor olabilir-, sokaktan geçen hiç kimseye laf atmadım. arkadaşlarımdan herhangi birinin yaptığına da denk gelmedim. sadece izmir'de 4 kişi beton kafayla alsancak mıydı nereydi bilmiyorum gezerken arkadaşım biri kadının birine "yavruuuuu" diye böğürmüştü, o var. gerçi belamızını bulmuştuk. meğer o böğürülen kadın adammış. ekmeğinin derdindeymiş. abi geldi ne haber şekerler, sizi gidi yaramazlar filan diyerek ama samimi değil ki. benden geniş omuzları var adamın, sizi gidi yaramazlar deyip kıkırdıyor amına koyim. abi pardon, bilemedik deyip boyun büktük lan. ne diyonuz lan amınırznı siktiklerim dedi, topuklarım götüme vura vura kaçtım. öhm. terbiye ve kişilikle alakalı bir aciziyet sanırım bu taciz.

    ha böyle ben hiç yapmadım, yapan kimseyi de tanımadım dedim diye sanılmasın ki yok taciz, abartıyorlar diye denyo denyo konuşacağım. bilakis, olduğunu, çok yakinen gördüğüm bir olay vasıtasıyla da memlekette tacizin vehametini anlatmaya çalışacağım. mahalleden bir komşumuzun eşi rus. kadına semt pazarında elemanın biri salça oluyor. rus ya, domalmış tekmil kainat götünü siksin diye bekliyor zaten. rus kadınlar daha soğukkanlılar bu meselelerde, kadın evli olduğunu söylüyor, elemanı siklemeyerek alışverişine devam ediyor. eleman bir kaç daha yelteniyor ama kadın sınırını çekiyor, aldırmıyor. ertesi gün kadın markete giderken bu romantik serseri ile yine karşılaşıyor. oğlan yine "arkadaşlık" teklif ediyor "evli" kadına. kadın yine hayır diyor. bu amınırzını yolunu yordamını siktiğiminin hayvanı kadını öldüresiye dövüyor güpegündüz. sokak ortasında. istanbul'un göbeğinde. evli bir kadın arkadaşlık isteğini reddetti diye. olay şikayetle karakola taşınıyor, elemana dava açılıyor. o komşumuz da taşınıyor mahalleden. bir orospu çocuğu yüzünden hem düzenleri bozuluyor, hem huzurları kaçıyor. işin en korkunç tarafı da kadın 2 aylık hamileymiş. yakın ilişkide olduğumuz bir komşumuz değillerdi. o yüzden ana rahmindeki çocuğa ne oldu bilmiyorum, davanın akıbetini de öğrenebileceğimi sanmıyorum. ama aklım fikrim almıyor. hapis filan paklamaz, asmak lazım o orospu çocuğunu.

    maruz kaldığım birkaç muameleye istinaden kadınların yeni tanıştıkları her insana sapık muamelesi yapmalarını hem komik, hem aptalca bulurum ama söylenecek söz yokmuş meğer. o kadının yaşadığı korkuyu hayal edemiyorum. benim karımın, çocuğumun, sevgilimin, yakınımın başına gelse öyle şey mahalleyi yakarım lan, şehri kıtayı yerle yeksan ederim. tacize, tacizciye karşı kanunen koruma gelmezse, toplum bu konuda tepki göstermezse yarın yukarıda yazanan sizin veya sevdiklerinizin başına gelmeyeceğinin garantisi yok. taciz sadece tacize uğrayanın değil, hepimizin problemi. ateş sadece düştüğü yeri yakmasın.

    bizimkiler "tecavüz mahsülü çocuğa devlet bakar" diyor gerçi, ne anlatıyorum ki ben.
  • bu durum karşısında ne yapsam ne etsem diye düşünüp, genel olarak belli bir tavır takındım.

    şimdi gündüz, kalabalık bir yolda yürürken sözlü taciz durumunda dönüp tepki veriyorum. o günki ruh halim ve tacizin niteliğine bağlı olarak ya bağırıyorum ya laf sokuyorum. ama genelde buna bile gerek kalmıyor, sinirli bir şekilde o tarafa doğru bakınca, tacizilerin çoğu hızlı adımlarla kaçmaya başlıyor. diğer kısmı da sözlü tepki kısmında kaçıyor. daha kaçmayanına rastlamadım. kısaca, anladığım kadarıyla, sözlü tacizcilerin çoğu, salt yapabildikleri için taciz ediyorlar.

    elle taciz durumunda ise, genelde tacizcinin bileğinden tutuğum gibi "poliisss" diye bağırmaya başlıyorum. ben bağırınca, genelde koşarak kaçıyorlar, bileklerinden zaptedemiyorum. bir kaç olayda çevredeki insanlar adamı yakalayıp polis gelene kadar tuttular. polis gelince şikayetçi oluyorum ama tanık bulunamadığı için hiçbir şey olmuyor.

    bir de en kötüsü, taş çatlasın 11-12 yaşlarındaki çocukların tacizleri var ki, gerçekten o konuda ne yapacağımı bilmiyorum.

    bir de bunların gece vakti tenha sokaklarda taciz edenleri vardır ki, bunlara daha farklı yaklaşmak lazım. diyelim ki arabasının içinde beni taciz edeni, evimin ya da gideceğim yerin yakınlarına gelene kadar bekleyip, sonradan arabasının diğer camından yaklaşıyorum. "puufff" diye arabanın içini biber gazıyla dolduruyorum. sonra da eve doğru koşuyorum. böylece hem hıncımı alıyorum, hem de beni eve kadar takip eden adamın evimi öğrenmemiş olmasını sağlıyorum, mazallah adam kafayı takarsa geceleri evinin önünde takılıp, sürekli taciz edebilir. bununla neyi başarıyorum? bir, çok eğlenceli! iki daha önce takip edilip bir süre sonra saldırıya uğrayan arkadaşlarım oldu.

    bir de arabasız yaya olarak gece tenhada sözlü taciz edenler vardır. uzaktan çok yaklaşmadan sözlü tacizde bulunuyorlarsa tepki vermiyorum, hızlıca uzaklaşıyorum. ama bir de bana yaklaşıyorlarsa biber gazı+elektroşok+tecavüz düdüğü kombinasyonlarını kullanıyorum. biber gazını suratına suratına sıktıktan sonra, elektro şok cihazıyla bayıltıyorum, bazen 10 saniyede bayılıyorlar, bazen uzun bir süre şok vermek zorunda kalıyorum. o yüzden cihazın pillerini düzenli olarak değiştirmek lazım. bu arada bir süre düdüğü çalıyorum, insanlar dışarı çıkarlarsa polisi aramalarını söylüyorum, bir kaç adam aşağı iniyor, bu şekilde polisi bekliyoruz. yok kimseye ulaşamıyorsam, ben polisi arıyorum. 10 dakikada falan geliyorlar, bu kadar hızlı gelmeleri için anahtar sözcük "adam bana saldırdı", taciz falan dersen uzun sürüyor gelmeleri. polis gelene kadar arada sırada, hareket edebilmeye başladıkça kısa şoklar veriyorum. polis geliyor, karakola gidiyoruz, dava açılmıyor, adamı sabaha kadar nezarethane'de tuttuktan sonra salıyorlar. çünkü yine tanık yok.

    e hiçbir şey olmuyor da ben bütün bunları niye yapıyorum? tekrar başkalarını taciz etmesinler diye... gerçekten sadece yapabildikleri için taciz eden erkek sayısının çok fazla olduğunu düşünüyorum. tacizcinin bir daha taciz ederken iki kere düşünmesini istiyorum. taciz etmesinin fiili hayatta bir cezasının olmasını istiyorum. ve en önemlisi başka bir şey yapamıyorum.
  • bugün 121a-mecidiyeköy/beykoz (yanlış hatırlamıyorsam) otobüsünde şahit olduğuma inandığım olay.

    önünü direğe verip yaslanmış bi ablamız var, ablamızın dediğine göre onu arkadan rahatsız eden bi abimiz var ve yine ablamızın dediğine göre bu durumu görüp de ses çıkarmayan biz koyun sürüsü varız.

    kadın bi anda garip hareketler yapmaya başladı, çıkardım kulaklığı, bağırıyo, sitem ediyo. kime biliyo musun? bize. seyir halinde, hiçbir şeyden haberi olmayan insanlara. "10 dakikadır tacize uğruyorum, biriniz bile ses çıkarmadınız!" diyo. rahatsız ettiği iddia edilen adamsa mal gibi millete bakıyo. diğer yolcular da mal gibi adamla kadına bakıyo.

    napıyosunuz lan siz? 10 dakikadır dayıyosa sana beynin 9 dakika önce nerdeydi? o amına kodumun çocuğu sana neden dayıyo? biz niye size bakıyoruz tepki vermeden mal gibi?

    işin ilginç tarafı, olay kapanır gibi olduktan sonra 1-2 adamın tacizde bulunduğu iddia edilen adama "tamam, arkaya geç, arkaya geeeçççç" diye komut vermesi ve adamın da süt dökmüş kedi gibi geçmesi; ardından kadın susmayınca adamın otobüsün ortasına alınması, suratına öküz gibi 10 kişi tarafından bakılması, 2 dakika sonra 1 kişinin adamı ittirmesiyle 10 kişinin adama yumruk atmaya başlaması ve 2 durak sonra adamın otobüsten aşağı atılması(!) (kapı açıldı ve adam gayet sakin bi şekilde indi).

    nası bi toplum lan bu? yemin ediyorum ruh hastasısınız.

    tanim: yapilanin da "yapmayanin" da bir sekil maruz kaldigi adi hareket.
  • ruhum daraldı bu "zenginin yaptığı taciz değil, fakirin yaptığı taciz" zırvasından artık. daha önce bin kişi yazdı, ben de yazmayayım demiyor adam, inanmış. kadını iten erkeğin fakirliği değildir. bir dünya şey itici bulabilir, sonuna kadar haklıdır kadın ama sizden kaçma sebebi gerçekten fakirliğiniz değil.

    eşimin bir arkadaşı var. babası seneler önce çekmiş gitmiş, annesi pazarda bir şeyler satıyor, kendisi de çok düşük maaşlı işlerde çalışıyordu. aşırı eğlenceli, çok fazla kitap okuyan, değişik konulara merak salan ve bu konuları en ince ayrıntısına kadar okuyan (dolayısıyla anlatacakları hiç bitmeyen), vücuduna çok iyi bakan ve her imkansızlığa rağmen deli gibi spor yapan biri. bu adama (ben de şahit oldum) kadınlar deli oluyorlardı. en sonunda çok zengin bir iş kadını kendisiyle evlendi, şu anda istanbul zekeriyaköy'de oturuyor. tabii size sorsak "zengin tabi evlenir, parasız kızlar para peşinde koşar" gibi manyakça matematikleriniz var, halbuki bu adamın peşinde her yaştan, maddi durumdan, tipten kadın vardı. adamda "fakirim bakmazlar :(((((" kafası yoktu da ondan. adam dünyayla ilgili, kendine bakan, aynı masada oturduğumuzda bizi sabahlara kadar kahkahalarla güldüren bir adam. siz nesiniz acaba da bu kadar eminsiniz fakirliğinizin önünüzdeki tek engel olduğundan? bu adamla siyaset, edebiyat, sağlık ya da her ne konuda isterseniz sabaha kadar konuşulabiliyorken, sizinle ne konuşulabiliyor? bu adamın emekle, binbir fedakarlıkla kazandığı vücuduna herkes bayılıyorken, siz vücudunuza ne yatırım yaptınız? bu adam internete çok az giren ama çevresi inanılmaz geniş bir adamken, siz, size güvenen kaç kişi edinebildiniz?

    utanmıyor musunuz, 70 yaşında kadının evine girip ona tecavüz edip, parasını çalıp kaçan 20'lik genç adamların olduğu bir ülkede, sokakta taciz edilmeden 25 yaşını görmüş bir kadının pek bulunmadığı bir ülkede tacizi yok saymaya, kendinizi aklamaya ve kadınlara üstü örtülü orospu demeye? size bu cüreti, pişkinliği, inanılmaz saygısızlığı veren kültürün yok olmasına az kaldı. biraz daha ağlayın, hayatınıza hiç yatırım yapmadan biraz daha kadınları suçlayın, biteceksiniz.

    edit: buraya "taciz yoktur, orospuluk vardır" kafasında yazan adamın (return of the kedi) "eşine konserve yemek yediren kadın" ile ilgili fikri şu:

    "kadının suçu yok. yemek diye önüne konan konserveyi kadının yüzüne çalmayan "erkek"te hata."

    senin o kadın, erkek, evlilik algılarını yesinler kod hatası.
  • öyle bir ülke ki burası kadın, erkek, çocuk fark etmez kimin başına gelirse gelsin sebebinin bunu yapanda değil buna uğrayanda arandığıdır.
    lise 1. ya da 2. sınıftaydım ki bu demek oluyor 15 yaşında bir çocuktum. tıka basa dolu bir otobüsteydim. bilirsiniz o dolu otobüsleri, kimin çantasının kime sürttüğünün belli olmadığı, herkesin diken üstünde olduğu, arkanızda ya da önünüzde kim var fark edemediğiniz, aman kıpırdamayayım da önümdeki insan rahatsız olmasın diye dikkat ettiğiniz türden bir kalabalık...
    en arkada, ayakta duruyordum arkadaşlarımla ve bir teyze omzumdan dürtüp "kızım dikkat etsene kendine." diye bağırdı. neye uğradığımı şaşırdım ve o anda fark ettim arkamdaki adamın telaşla elini kalçamdan çekip kendisini otobüsten attığını. o kadar utandım, o kadar çaresiz kaldım ki hiç bir şey diyemedim döndüm önüme.
    o zamandan beri mantıklı bir açıklama getiremem o teyzenin beni azarlamasına.

    -herkesin içinde utanması gereken taciz etti diye o adam mıydı yoksa taciz edildi diye 15 yaşındaki çocuk muydu?

    -elini çekmesi için adama mı bağırması gerekiyordu yoksa dikkat etmedi diye 15 yaşında çocuğa mı?

    -çocuğun bu saflığından yararlanan adam mı suçluydu yoksa etrafını kontrol etmedi ya da ona çarpan başkasının çantasıdır zaten diye en ufak şüphe duymadığı için çocuk mu suçluydu?

    öyle bir ülke ki burası etrafımız bu üç soruya da cevabı hep ikinci seçenekte olanlarla dolu ve ne yazık ki kadın, erkek, çocuk fark etmez hepimiz diken üstünde yaşamaya devam etmek zorundayız...
  • bu kelimenin halen tam olarak ne anlama geldigini bilmeyen ve daha da onemlisi bir insan uzerindeki etkisini bilmeyen bir guruh var.

    taciz, cinsel istismarla sinirli degildir. taciz sozlu olabilir, cinsel olabilir, fiziksel olabilir. sizin taciz olarak gormediginiz bir sey, bir baskasini rahatsiz ve tedirgin ediyorsa, yine de tacizdir.

    taciz sanilanin aksine kadinlar tarafindan ici bosaltilmaya calisilan bir kelime degil. bana kalirsa bircok insan tacizin yaratabilecegi etkiyi anlamakta zorluk cekiyor.

    bu etkiyi kendi tecrubem uzerinden anlatacagim icin ornekleri kadinlar uzerinden kuracagim, ona gore hazirlikli olun.

    sizin "adam gulse kendisine halleniyor sanan kezbanlar" dediginiz kadinlar, yillar boyunca o kadar cok tacize ugruyorlar ki, tacize karsi refleks gelistiriyorlar. bu kadinlar korkuyorlar.

    ben de korkuyorum.

    su ana kadar yolda yururken laf atmis her adami hatirliyorum, korkuyorum.

    dolmusta kasiklarini omzuma dayayan adamdan rahatsiz olup ayaga kalktigimda, dolmusun diger ucuna gelip ayni bicimde penisini sirtima dayamasini hatirliyorum, korkuyorum.

    ayrildiktan sonra eski erkek arkadasimin tum sifrelerimi degistirmesini, ona geri donmezsem bir daha hicbirini geri alamayacagimi soyleyisini, hayir dedigimde once israr edisini, giderek ses tonunun degisisini, en sonunda bas bas bagirisini ve kolumdan tutup beni sarsarak onunla beraber olmak zorunda oldugumu soyleyisini hatirliyorum, korkuyorum.

    kalabalik besiktas otobusunde bir adamin penisini cikarip koluma surtmesini, can havliyle kendimi otobusten disari atisimi, ayni adamin vapura kadar beni takip edisini, polise kosusumu hatirliyorum, korkuyorum.

    aksam hava karardiktan sonra evime giderken adamin birinin beni koseye kistirip "sus yoksa bicaklarim" dediginde o basimin donusunu, "burada olecegim" duygusunu, koseyi donen arabanin farlarini, adamin kacisini hatirliyorum, korkuyorum.

    turkiye'den ayrilali seneler oldu. su an en ufacik bir tacize bile hapis cezasi verilebilen bir ulkede yasiyorum ama hala reflekslerim ayni. ne kadar guvende olursam olayim, hala o adam bana mi bakiyor, digeri yanimdan gecerken kasiklarimi mi avuclamaya calisacak, gece gec saatte eve donersem basima bir sey gelir mi, dusunmeden edemiyorum, korkuyorum.

    evet, taciz kucucuk de olsa bu yuzden sesimi cikariyorum, bu yuzden avazim ciktigi kadar bagiriyorum. cunku ben tacizle bu sekilde tek basima bas etmek zorunda birakilmamaliyim, benim kadin olarak dunyaya gelmemin cezasi bu olmamali. tacize ugradigimda insanlar benim sucumun ne oldugunu sormamali, "kuyruk sallamistir" dememeli. tacizde suc tacizciden once taciz edilende aranmamali. taciz edilene sesini cikardigi zaman saldirilmamali, bu insan ayiplanmamali.

    bu kadar laftan sonra umarim biraz da olsun empati kurabilmissinizdir ve umarim bir sonraki taciz vakasinda (emin olun cok kisa sure icinde karsiniza cikacaktir) siz de sesinizi cikarirsiniz.
  • bir insanla kendisiyle iletisim kurulmasini istemedigi sekilde iletisim kurdugunuzda, onu insana rahatsizlik vermis olursunuz. taciz etmis olursunuz. cinsel tacizdir, degildir; hukuken nereye koyariz, daha bunu tartismadan once, yetiskin bir insandan beklenmesi gereken en basit seyden bahsediyorum: bir insanla, kendisiyle iletisim kurulmasini istemedigi sekilde iletisim kuruyorsaniz, onu rahatsiz ediyorsunuzdur.

    burada yapilacak en "yetiskin" sey, icten bir sekilde ozur dileyip, kendisiyle o sekilde konusulmasini istedigini zannederek onu "yanlis anladigini" kabul etmektir.

    bir insanin sunu icinden gelerek yapmasi ne kadar zor olabilir?
  • çok basit: bir insanın izni olmadan onun kişisel alanına girmektir.
    gidip daha önce muhabbetimin olmadığı veya belli sınırlar içerisinde muhabbetimin olduğu herhangi bir yazara ne renk iç çamaşırı giyiyorsun diye mesaj atarsam bu tacizdir mesela.
    küfürlü mesaj gönderirsem tacizdir.
    özel hayatı ile ilgili üstüme vazife olmayan sorular sorarsam tacizdir.
    vücut hatlarını sorarsam tacizdir.

    sözlükte sürekli birbirinizi taciz ettiğiniz için size tacizle ilgili şikayetlerin boku çıkarılıyormuş gibi gelmesi doğal. çünkü taciz algınız bozuk, kişisel alana saygı nedir bilmiyorsunuz.
  • kadınların ve hatta ne acıdır ki çocukların türkiye olsun başka başka memleketler olsun yaşadıkları en acı tecrübelerden biridir. her kadının başından yaşı kaç olursa olsun bir taciz geçmiştir. bu sebeple, kız kardeşlerinizin , kızınızın akşam vakti eve dönüşünde sizi asabi yaptıran bir güce sahiptir

    taciz neden kötüdür ?
    mahrem alanınıza girmeleri , bilmediğiniz iğrenç suratlı insanların size el sürmesinin hissiyatının verdiği tiksinti, fiziki ve psikolojik ozgurlugunuzu almalarıı ,rüyalarınızda bile korkutabilmeleri , sizi içinize kapanık biri yapması, erkeklerden nefret etmenize sebep olması, paranoyak yapması, giyinme özgürlüğünüzü alması ,kadınsı düşünme hareketlerinizi sınırlaması,kendinizi suçluymuş gibi hissettirmesi .. saatlerce sayılası sebepler verilebilir.

    peki tacizden korunayım derken nasıl manyaklaşıyorsunuz?
    aksam vakıtlerı dısarı cıkmak gerektıgınde erkek kılıgına gırıyorsunuz , vitrin camekanlı yerler secıyorsunuz , aynadan her daim arkanızı kontrol etmesini ögrenıyorsunuz, arkanızdan, sagınızdan ,solunuzdan gecen adamların konusmalarını analiz etmekle ugrasıyorsunuz,hızlı yurumesını ogrenıyorsunuz , aniden durup marketten gereksız alısverıslşer yapıp arkanızdakının gitmesini beklıyorsunuz , kalabalık yerlere mahkum yolculuk yapıyorsunuz , kelebek kullanmasını ögrenıyorsunuz,savunma sporlarına baslıyorsunuz , gıdıp geldıgınız yerlerı herkese haber vermek zorunda kalıyorsunuz , merdıvenlerden cıkarken en kenardan yuruyorsunuz, yururken elinizin hatta ceketınızın arasına bıcak saklıyorsunuz ,yazın ortasında lahana gibi kat kat giyiniyorsunuz, aynadan saatlerce "acaba teshir ediyor muyum "diye bakınıyorsunuz,

    tacize ugradığınızda şikayet ettığnızde neler oluyor ?
    hiç birşey çünkü şikayet ettiğiniz polisler sizi soyup çıplakmıssınız gibi bakıp , begendıyse guzellıgınıze, begenmedıyse tacız edenı tahrık ettıgınız için fırca atıyor .. bir tacizi de şikayet ettiğiniz kurumlarda yasıyorsunuz ki onun korkunclugu, inancınızın yitimi devlet , polis hukuga kadar devam edıyor ..

    ben ne mi yapıyorum?
    yaşımı alıp bunları öğrendiğimden beri birinin bana taciz etmesi için yollarda yuruyorum. neyıme guvenerek? cınnet gecırme gucune ..!!!
    evet 6-7 kişilik tacizlerde aglıyorsunuz ama birebir taciz edilebilme durumumda cebımde tasıdıgım bıcagımla bırı saldırsada batırsam dıyerek gayet basım , omuzlarım dik yuruyorum .arkamdan biri geldiğinde duruyorum , gozunun ıcıne baka baka , onume gecmesını beklıyorum, arkasından agır agır yuruyorum , herkesın ıcınde yururken bagırıyorum , kıck boks ogrenıyorum,ruhsatlı silah alıyorum, nişan dersi alıyorum,korumalarla dolasıyorum, erkeğin cinsel uzuvlarına ilk hamlede nasıl etkısız hale getırılır bılıyorum,her kadın benım kadar sanslı değildir belki ama karsıma cıkacak o erkekte sansız olacaktır onu bılıyorum .. gozumu daha da karartıyorum, cınayet planları anlık cınnet ruyaları goruyorum bırı tacız etsinde içimdeki yılların nefretını suratına kusayım diye bekliyorum ..

    taciz nedir mi ?
    bazen hayattan vazgeciren seylerdendir sizi güçlü yapmaktan fazla mafya babası gibi etrafta dolanmanızı sağlıyor ınsanlıktan uzaklastıyor.nasıl mı uzaklasır ortalıkta delirterek .
    kendinize guvenınızı şahlandırarak , korkunuzu basınızın altına alıp giderek ...
hesabın var mı? giriş yap