suskun
-
bir de ahmed arif anlatır suskunları...bir vakitler fikret kızılok da bir kısmını bestelemişti bu şiirin...tamamını yazmak gerekirse şiirin;
(bkz: rüya bütün çektiğimiz)
(bkz: bir mısra boyu macera)
"...
sus, kimseler duymasın.
duymasın ölürüm ha...
aydım yarı gecede
yeşil bir yağmur sonra...
yağıyor yeşil...
en uzak, o adsız ve kimselersiz,
o yitik yıldızda duyuyor musun?
bir stradivarius inler kendi kendine,
yayı, reçinesi, köprüsü yeşil...
önce bendim diyor ve sonra benim...
ölümsüz, güzel ve çetin...
ezgisidir dolaşan bütün evreni,
bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları...
canımı, tüylerimi sarmada şimdi
kendi rüzgarıyla vurgun...
sarıyor yeşil...
rüya, bütün çektigimiz...
rüya kahrım, rüya zindan...
nasıl da yılları buldu,
bir misra boyu maceram...
bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
bilmezler nasıl sevdik,
iki yitik hasret,
iki parça can...
çatladı yüreği çakmaktaşının,
ağlıyor gök kuşaklarının serinliğinde
çağlardır boğulmuş bir su...
ağlıyor yeşil...
yivlerinde yeşil güller fışkırmış,
susmuş bütün namlular...
susmuş dağ,
susmuş deniz...
dünya mışıl-mışıl,
uykular derin,
yılan su getirir yavru serçeye,
kısır kadın, maviş bir kız doğurmuş,
memeleri bereketli ve serin...
sağıyor yeşil...
aydım yarı gecede,
neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat,
ve sezarsa, bir ad, yıkıntılarda...
ama hançer taşı sanki
koca kartaca!
hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne
bak nasıl alıyor, yigit,
binlerce yıl da sonra
alıyor yesil...
vurur dağın doruğundan
atmacamın çalkara,
yalın gölgesi...
kuş vurmaz, tavşan almaz,
ama aç, azgın
köpekbalıklarıydı parçaladığı
bak, tiber saygılı, suskun...
bak nilüfer dizisi zinciri...
bunlar bukağısı, kolbağlarıdır,
cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi,
ve ilk gerillası spartakus'un...
susuyor yeşil...
sus, kimseler duymasın,
duymasın, ölürüm ha...
aymışam yarı gece,
seni bulmuşam sonra...
seni, kaburgamın altın parçası...
seni, dişlerinde elma kokusu...
bir daha hangi ana doğurur bizi?
ruhum...
mısra çekiyorum, haberin olsun...
çarşıların en küçük meyhanesi bu,
saçları yüzümde kardeş, çocuksu...
derimizin altında o ölüm namussuzu...
ve ahmed'in işi ilk rast gidiyor...
ilktir dost elinin hançersizliği...
ağlıyor yeşil...
..." -
...susmayı seçen, sessiz... **
ayrıca hicri izgören'inde bir şiiri.
"susardın ve kar yağardı
gözlerinde başlardı gece
yarım kalmış kitaplarda sürerdi
alnımızda bilenen kör bir bıçaktı günler
zaman kırılmış aynalardı
susardın, durmadan susardın ve kar yağardı
ocak ağaran saçlarımdı üşürdüm
şubat hayırsız bir evlattı kaçaktı
ve uzaktı yaz bir anaydı
mart`ın izlerini taşırdım bedenimde
aynı masalın ikizleriydi günler
nisan saçlarımda ıslanırdı hep
susardın, durmadan susardın ve yağmurlar başlardı
çok bekletti bizi
hiç vaktinde gelmedi mayıs
haziran aram`dı ya da öyle biriydi
yaraları sarar gibiydi
temmuz bir düştü belki
ağustos yıldızlarla basardı gecemizi
bir gül suçüstü yakalanırdı
eylül bir çocuğun çığlıklarıydı
susardın, durmadan susardın ve rüzgarlar başlardı
yolunu yitirmiş bir yaprak gibiydi ekim
sürgünlere uğurlardık kendimizi
kalan mı bizdik, giden mi bilinmezdi
kasım rüzgarda bir peşrevdi
ve biraz itri
aralık kendi sesiyle irkilirdi
soluksuz bir düş gibi geçse de
hiçbir mevsim gözlerin kadar
acımasız kullanmadı neşteri
susardın, durmadan susardın ve kar yağardı..." -
mahpus iken yeşile özleme duyulan özlemi anlatan ahmed arif şiirdir..yeşil mahpus iken en görülmesi zor renktir..zindan renksizdir, ya da sihaytır..nedir tam bilmiyorum..ama pis bir renktir..tüm bu mahpusluktan bir nebze olsun kurtulmanın yolu görülmesi en zor yeşili düşünmektir..suskun suskun..hem de sırf konuşmuş ve suskun kalmamış olmaktan dolayı mahpusluk çekmekteysen sonuna kadar kısılmışken; hayatı yeşil yeşil düşünürken suskun kalmak zorundasındır..aradığın yeşil stradivaryusta da olabilir, kartacada da..belki de yarin gözlerinde.. ama yeşili düşünmeye başladıktan sonra renkler karışır, darmadagın olur..sonra sen yeşil olursun..hayat olur mısra çekersin..dizelere akarsın..yeşili düşünenleri düşünürsün..artık rüyadır zindan..
-
ahmet kaya, bu güzel ahmed arif şiirini bestelemiştir bir güzel. hastasıyımdır bestesinin de, sözlerinin de... ağlama bebeğim albümünde.
rüya bütün çektiğimiz,
rüya kahrım,
rüya zindan.
nasıl da yılları buldu,
bir mısra boyu maceram
sus kimseler duymasın,
duymasın,
ölürem ha.
aymışam yarı gece
seni bulmuşam sonra
sus kimseler duymasın,
duymasın,
ölürem ha.
yağar bir yağmur sonra,
yağıyor yeşil yeşil
bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
bilmezler nasıl sevdik birbirimizi.
bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
bilmezler nasıl sevdik birbirimizi.
iki yitik hasret
iki parça can
sus kimseler duymasın,
duymasın,
ölürem ha.
aymışam yarı gecede,
seni bulmuşam sonra.
sus kimseler duymasın,
duymasın,
ölürem ha.
yağar bir yağmur sonra,
yağıyor yeşil yeşil.. -
özlemin en derin hallerini anlatan şiirlerden. ahmed arif şiiri.
"..bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
bilmezler nasıl sevdik,
iki yitik hasret,
iki parça can.." -
ahmet kaya'nın ağlama bebeğim'den sonra yıldızlar ve yakamoz albümünde de yer verdiği şarkı. fakat ahmet arif'in ailesinin açtığı dava sonucunda şarkı albümden çıkarılmıştır.
-
hani çok şiir vardır da ahmed arif'in bu şiiri bir başka bence. gün içerisinde yer-zaman farketmeksizin aklıma düşüyor. ve diyorum ki bizim şairlerimizden-sanatçılarımızdan bazıları yaşadıkları acıları gerçekten sanata dönüştürmeyi bilmişler.
''en uzak, o adsız ve kimselersiz,
o yitik yıldızda duyuyor musun?
bir stradivarius inler kendi kendine,
yayı, reçinesi, köprüsü yeşil...
önce bendim diyor ve sonra benim...
ölümsüz, güzel ve çetin...'' -
sen sustukça tanrı evrenin sesini kısıyor sanki
-
ahmet kaya denince aklıma ilk gelen şarkı budur nedense...
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap