• banyolarımıza aldığımız da sünger'in kendisi değil spongin adlı esnek proteinden mamul iskeletidir. canlanıp sağımızı solumuzu kapması gibi bir ihtimal yok, deli olmayın.
  • denizlerde niye sünger vardır?
    sular taşıp da kentlere zarar vermesin diye.

    özdemir asaf
    yuvarlağın köşeleri
  • bu dunyaya sunger olarak gelmek varmis. sungerler asla kotu bir gun gecirmezler. burdan butun dunya sungerlerine en icten sevgilerimi ucuruyorum.

    (bkz: ne diyon lan ne anladiyon)
  • kapiler su basıncı, yani suyun yüzey gerilimine bağlı olarak kılcal çatlaklarda yukarı tırmanma hevesi olmasa ticari veya fonksiyonel değeri olmayacak ürün.
  • sungerler 1830 yilina kadar bilimadamlari tarafindan bitki olarak kabul ediliyorlardi. fakat daha sonra en basit yapili hayvan olarak hayvanlar alemine ilave edildi. iyi gelismis bir doku sistemi olmamasina karsin, bircok tek gozenekli hayvancigin olusturdugu bir koloniyi andiran yapisi arasinda isbirligi ve isbolumu vardir. sindirimleri tumuyle hucre icinde solunum ve bosaltimlari difuzyon yoluyla olur. ozel bir sinir sistemi yoktur, uyarilan kisim tepki verir. akinti yonune gore zamanla sekilleri degisir. dunyanin tum denizlerinde bulunur. en sig yerlerde yasayabildikleri gibi derinligin 8600 metreye ulastigi yerde de yasayabilirler.
  • efendim yıllardır dalış yapan ve sualtı canlı dünyasını inceleyen bi birey olarak bu türlere yoğun bir ilgim olduğu ve detaylı bi yazı yazacağıma dair ön bir uyarı yaparak yazıma başlıyorum:

    sünger türü çok hücreli hayvanlar aleminin en az gelişmiş ve en ilkel türüdür. tabiri caizse yaşayan fosildir(540 milyon yıldır buradalar).

    öncelikle morfolojilerine değinelim. asimetrik hayvanlardır. yani: çok hücreli hayvanların tümünde hox geni mevcuttur. bu gen, vücut yapı ve simetrisini belirleyen bir gendir. yani hayvanın büyürken asimetrik yapıya sahip olmasını engelleyen ve her hayvanda olan bir gendir. farklı olarak süngerlerde bu gen bulunmaz. bundan mütevellit süngerler asimetrik morfolojiye sahip hayvanlardır.

    türleri arasında şekilsel olarak oldukça farklar mevcuttur.. fizyolojik yapıları ise hemen hemen aynıdır. süngerlerde hücresel özelleşme çok azdır. yani bizdeki gibi yüzlerce farklı tip hücre yoktur bilakis 3-5 farklılaşmış hücre tipine rastlanır. biraz detaylandırtayım:

    hayvan dokuları 3 tip dokudan köken alır. bunlar endoderm, mezoderm, ektodermdir. süngerler ilkel olup tam bir doku organizasyonu göstermezler. ve mezoderm yapısı yoktur. dış cephelerinde yassı epidermis hücreleri vardır. epidermis hücreleri ektoderm ve koanosit hücreleri ise endoderm tabanlıdır.

    hayvanın dış kısmındaki epidermis tabakasında sık sık küçük deliklere rastlanır. bu deliklerde porosit adı verilen hücreler mevcuttur. bu porlardan içeriye su geçişi sağlanır. içeri giren su, koanosit hücreleri tarafından kamçıları ile süzülerek gerekli besinler hayvanın bedenine sokulur.]. koanositlerin sindirim özellikleri yoktur bunun yerine koanositler epidermis ile koanosit arasında kalan ve mezoderme benzer bir yapı gösteren, içinde amip benzeri gezici hücrelerin olduğu bölgeye bu besinleri transfer eder. bu amip benzeri hücreler bu besin maddelerini bünyelerine alır ve sindirir. süngerlerde sindirim süreci bu şekilde işler. gerekli enerji bu hücreler tarafından sağlanır. ortaya çıkan boşaltım artıkları ise vücut iç boşluğuna yine koanositler sayesinde tekrar bırakılır. iç boşluklar tepe kısımda 'osculum' adı verilen büyük delikler ile sonlanır. bu deliklerden sindirilmeyen parçalar ve boşaltım artıkları dışarıya salınır. yani su, gözle görülemeyecek kadar küçük porlardan içeriye alınıp iç boşlukta işlem görüp osculum denilen büyük boşluktan dışarıya salınır. por sayısı binlerce olabilirken osculum sayısı süngere göre değişmekle beraber 1 veya bir kaç tane olur.

    koanositlerin bulunduğu konum ve süngerin iç organizasyonuna göre süngerlerde 3 farklı tip gözlenir. bunlardan en basiti ascon tipidir. bunda epidermis ve koanositler arka arkaya ve tek sıra halinde dizilmiş şekildedir. bu sünger tiplerinde filtrasyon çok düşüktür. sycon tipinde ise bu doku benzeri tek katlı yapı katlanmalar gösterir. katlanma basit düzeydedir. amaç filtrasyonu bir nebze daha arttırmaktır. leucon ise en kompleks katlanmaların olduğu ve filtrasyonun en iyi gerçekleştirildiği sünger tipidir. daha iyi algılamanız için görseli şu şekildedir.

    tepedeki osculum şekil ve konumlarına dikkat ediniz..

    bununla birlikte süngerler eşeyli ve eşeysiz üreme gösterirler. hermafrodit karakterlidir. süngerin içinde bulunan amipsi hücreler farklılaşarak dişi ve erkek gözeleri oluşturur. bu gözelerden dişi gözeler porların etrafına konumlanır ve diğer süngerlerden gelen spermaların porlardan içeri girip döllemesini beklerler. farklılaşan erkek gözeler ise sperma üretip boşluğa bırakırlar. spermalar diğer süngerlerdeki dişi gözelere gidip dölleyerek eşeyli üremeyi gerçekleştirirler.

    artık sünger yapısını iyi anladığınızı düşünerek sünger türlerine geçebilirim sanırım:

    süngerler sedanter yaşarlar. yani bitki gibi sabit bir yerde yaşayan hayvanlardır. kendilerine bir kayalık bulup bu kayalıkta ömürlerini tamamlarlar. aslında teknik olarak süngerler ölümsüzdür(kaynak-ataların hikayesi,syf:486) yani hiç bir sorun yaşamadıkları sürece aynı kayalıkta sürekli yaşamlarını sürdürebilirler.

    süngerlerde basit tipte iskelet mevcuttur. iskeletleri kalkerli,silisyumlu veya spongin protein bazlı olabilir ve sınıflama bu yapılara göre yapılır:

    calcispongiae: bu sünger ailesinin iskeletleri kalsiyum karbonattan yani kalkerden oluşmuştur. kalkerli kayalıkların yoğun olduğu bölgelerde yetişir. genel görünümleri yuvarlak şekilli ve biçimsizdir. en bilindik örneği şudur.
    ve şu.

    hyalospongiae: bu sünger ailesinin iskeleti silisyum bazlıdır. ve silisyum yoğunluklu kayalıklarda bulunur. şuda örnek olarak xenoporid.
    şuda venus çiçeği.
    buda yakından görüntüsü.

    demospongiae: bu sünger ailesi spongin ve silisyum karışımı iskelet yapısına sahiptir. yaklaşık 5.000 sünger türü vardır ve 4.200 türü bu cinse aittir. spongin bi çeşit kollajen benzeri destekleyici fibriler proteindir. iskelet sistemini silisyum ile beraber destekler. bu sayede süngerin dallı budaklı bi şekil almasını sağlar. bu türlere örnek olarak:
    spongia officinalis. en çok bulunan ve heryerde karşınıza çıkabilecek olan süngerdir. banyo süngeri olarak bilinir
    yeni pek sık rastlanan türlerden.
    buda egzantrik bir türmüş.
    aplysina locunosa
    kocaman bir osculum yapısı..
    varil süngeri..
    bir sünger ne kadar büyüyebilir?

    sclerosponges: ve son sünger ailemiz.. bu ailenin iskeletinde silisyum ve kalsiyum mineralleri ortak görülür. kısa ve öz bi şekilde örneklendirip geçeyim.

    sünger dünyası böyle bir dünyadır. yaklaşık 10 metrelerde karşınıza çıkmaya başlar. 7.000 metrede yaşadığı bile gözlemlenmiştir. 540 milyon yıldır yani ilk çok hücreli canlıların dünya üzerinde görülmeye başladığı dönemlerde ortaya çıkmıştır(700 milyon yıl). her tür birer birer yok olurken süngerler günümüze kadar gelmiş yaşayan bir fosildir. sanırım bu sebepten dolayı sualtında en çok dikkatimi çeken ve yanından geçerken saygı ile eğildiğim bi canlı türü olmuştur. düşünsenize 540 milyon yıldır dünyada hüküm sürüyor.. ve 540 milyon yıl öncede o kayalıktaydı..

    son olarak birine selam göndermek isterim:

    endüstri gelişmeden önce banyo süngeri olarak bu süngerler toplanır kurutulurdu. süngerleri dalıp çıkartıp daha sonra ayak ile ezip içindeki sütü çıkarmanız gerekir. eğer dövme işini iyi yapmazsanız sünger sert kalır ve kullanılamaz. dövme işini iyi yapar ve hayvanın içindeki sütü çıkartırsanız yumuşacık ve güzel bi sünger elde edersiniz. daha sonra güneşe bırakıp kurutmanız gerekir. kuruyan süngerler kötü kokar, genelde tekne arkalarına asılır o sebeple. eski çağlardan beri bu işlem tekrarlanırdı. yunanistan, türkiye ve italya sünger avcılığında lokomotif görevindeki ülkelerdi. türkiye de sünger avcılığı ve ihracatı çokça yapılırken şuanda yasaktır. sebebi 1980'lerde gelen sünger vebasından dolayı kıyılardaki süngerlerin büyük çoğunluğunun yok olmasından ötürüdür. yeni yeni kıyılarımızdaki sünger toplulukları kendini toparlamış durumda. zaten yapay banyo lif ve süngerleri sebebi ile sünger avcılığı artık tamamen yok oldu. böyle bir sektör yok artık, sadece turistik bölgelerde meraklılar için çıkartılıp satılıyor. türkiyede bu işi yapan sadece bi kişi kaldı. son süngerci aksona mehmet'e burdan selam olsun.

    aksona mehmet ve süngercilik kültürü ile ilgili meraklılar için bir link.
  • bir toplantıda edison’a, büyük bir mucit olduğu için, iltifatlar ediliyordu. edison, kendisine iltifatlar yağdıran kimselere şu açıklamayı yaptı:

    -beyler, ben iyi bir süngerim. çevremdeki fikirleri emer ve kullanırım. fikirlerimin büyük bir kısmı, onları kullanmasını bilmeyen başkalarınındır.

    insan, sünger’in suya aç olması gibi, bilgiye ve fikre aç olmalıdır. duyduğu ve öğrendiği faydalı bilgileri hayata geçirmelidir.
  • süngerler en basit hayvanlardır. 540 milyon yıllıktırlar. yaşam alanları çok geniştir. biçim, renk ve yapısal olarak farklılık gösterebilirler. belirli bir simetrileri yoktur. dokuları pek gelişmemiştir. vücutları torba şeklinde olup por adı verilen delikleri vardır.deniz suyu porlardan geçerken mikroskobik besin parçaları vücutlara alınır. bu besinler sindirilir. gaz alış verişi ve boşaltım atıklarının atılması vücuda giren suyla hücreler arasında difüzyon gerçekleşmesi ile olur. çevresel uyaranlara tepki gösterecek sinir sistemleri yoktur. eşeyli veya eşeysiz (tomurcuklanma) ile üreyebilirler. organik ve inorganik maddelerden oluşan iskelet iğneleri vardır. metal eşyaları parlatma, temizlik, ilaç ve kozmetik alanlarında kullanılırlar. spongia officinalisler banyo süngerleridir.
  • kiminin singer dediği, denizden çıkan yumyumuşak bişe. bulaşık yıkarız, üstünde uyuruz. madem var kullanalım diği mi.
  • denizlerin akciğerleri.
hesabın var mı? giriş yap