• çok gezmiş, çok görmüş, çok şey öğrenmiş, ağzı iyi laf yapan ve hatta iyi niyetli bir adam dahi olabilir, ancak ekşi sözlük hakkında söyledikleri, nihat genç'in söylediklerinden daha fazla ciddiye alınacak seviyede değildir.
    (bkz: http://www.gazeteodtulu.com/haberler.php?id=1309)

    "zaman kaybı; çöplük. oralar laf atma yeri. umumi tuvaletlere giriyorsun kapıyı kapatıyorsun oralarda çeşitli yazılar yazılıyor. tuvalete girdiğimde o yazıları hiç okumadım o yüzden ekşi sözlüğü de hiç okumuyorum." demiş. hiç okumadığı bir yerin çöplük olduğunu nasıl da anlamış hemen sunay akın, bravo gerçekten. sözlükte eleştiriler zaman zaman oldukça sertleşiyor, buna katılıyorum, ancak türkiye'de popüler kültürün en yapıcı eleştirilerine rastlanan yer olduğuna inandığım sözlüğü bir kalemde böylesine silip atmak, çöplük olarak yaftalayıp aşağılamak, kendisinin kalitesini göstermektedir bence.

    "ekşi sözlük yazarlarına iletmek istediği bir şeyin olup olmadığını sorduğumuz akın: “bir de yazarları mı var? yakında imza günü de düzenler bunlar” diyerek sorumuza esprili bir dille karşılık verdi." hakikaten esprili bir insanmış. eski güzel günlerin geride kaldığından bahsedip, gönül adamlığına soyunarak nostalji yapar hep sunay akın. bu açıklamaları zamanın ne kadar gerisinde kalmış, ilerleyememiş olduğunu göstermekte.

    annem kendisini çok sever, bayılır. bana sıkıcı geliyor, kaldıramıyorum. bayıyor beni. sanırım sunay akın'ın gözünde annem "elleri öpülesi, o eski mahallelerin arnavut kaldırımlı yokuş sokaklarında seksek oynama cesareti gösteren bir kadın" iken, ben tuvalet duvarlarına bunu yazan tosun okuyana kosun yazan bir kişiyim. eleştiriye kapalılığının aynen süreceğine inancım tamdır.
  • " ne yani, papatyada bir yaprak daha olsaydı beni sevecek miydin "
  • böyle bi adama itici demekle hatamı etmis bulunuyorum ama gercekten itici buldugum sahsiyet. televizyoda kimle sohbet ederken görsek, karsi tarafın actıgı her konunun sonrasında "eskiden hede hedeler ne güzeldi değilmi" deyip suratına aptal bi gülücük yerlestirmesi felakettir.

    örnek verecek olursak**
    -biz simdi bi gün dönmedolapa bindik
    sunay akın lafa girer
    -eskiden üsküdar meydanında dönmedolap vardı orada insanlar eglenirdi mutlu olurduk benim oyuncaklarımda vardı...

    konuk
    -simdi biz bigün arabayla gidiyoruz
    sunay akın
    -eskiden oyuncak arabalar vardı ben trabzondayken annem bana almak istemisti ama paramız yoktu

    konuk
    -ucakla turkiyeye geliyoruz bi gün
    -eskiden ucak yoktu gökyüzü tertemizdi kuslar yalnız yalnız ucardi ne güzeldi o zamanlar

    konuk
    -havai fisekleri izliyoz bigün
    -kuslar cok korkar havai fiseklerden. eskiden yoktu bu ahh eskiler ne güzeldi

    konuk
    -ebeninki artık desem sunay abi
    -eskiden evlere ebeler gelir bebekleri dogurturdu. sıcak su kaynatırdı emine teyzeler hatice yengeler
  • "iki rayı gibiyiz
    aynı tren yolunun
    yakın olması
    neyi degistirir
    son istasyonun"
    okudugumda vuruldugum dizelerin yazari.
    sair.
  • beyaz adam ozgurluk adina
    dev bir kadin heykeli dikti
    dogu denizinin kiyisina
    ve her gece altinda dans ettigimiz yildizlari
    bayrak diye tutsak etti bir bez parcasina
    ...
    beyaz adam ozgurluk gibi adaleti de
    bir kadin heykeliyle simgeledi
    ama elinde terazi tutan zavalli kadin
    gozleri bagli oldugu icin
    kendisine tecavuz edenin kim oldugunu goremedi
    sunay akin
  • 2005 ya da 2006 arkadaşlarımla göztepe'deki oyuncak müzesine gitmiştik. siz de gidin çok güzel bir yer, ben en çok üçüncü kattı sanırım oradaki voltron maskesini gördüğümde mutlu olmuştum. siz de mutlaka kendinizden bir şey bulacaksınız eminim.

    neyse müzeden çıktığımızda sunay akın bahçede bir kaç arkadaşıyla oturmuş bir şeyler anlatıyor. biz de önemli biriyle sosyalleşmenn heyecanıyla sohbete dahil olduk.

    o aralar sözlükle yeni haşır neşir oluyorum, benim hayatımdaki yeri çok büyük ben de bir şekilde konuyu internete getirdim. bana: "ben internete güvenmiyorum. geçenlerde bi çocuk geldi bir şey okumuş, bilmiş bilmiş anlatıyor. dedim nerede okudun? bilmemnekom sitesinde. ben öyle yerlere güvenmem, ben internete güvenmem, kitap okuyacaksınız, kütüphaneye gideceksiniz." minvalinde bizim nesili küçümser bir cevap verdi. o gün tavrından çok rahatsız olmuştum.

    şimdi bakıyorum gün olmuş, devran dönmüş sayın akın şikayet ettiği bilmemne.com kuşağının peşine takılmış.
  • az önce genç bakış'da bir öğrencinin hukuk ve edebiyat arasındaki ilişkiyi sorması üzerine anlattığı berlin'de hakimler var kıssası çok güzeldi. özellikle de sonunu harika bağladı. şairliğini bıraktık, yaptığı işleri hepten bıraktık. "çok konuşuyor yeaa" seviyesinde eleştiri almak hakkı değil bence. güzel adam vesselam.
  • 40 dakikadır başbakan'ı kitleyen adam. başbakan bırak cevap vermeyi nefes alamıyor. arada elini kolunu bile kaldırıyor sunay akın , koca bakanlar valiler önünde boynu eğik dururken adam'lık dersi veriyor adeta.
  • çok güzel adamdır. gezi direnişi sırasında, yanlış hatırlamıyorsam 3 haziran günü bir arkadaşımla parktan istiklal'e doğru yemek almaya gitmiştik. geri dönerken kendisine rastladık. ben yanına gidip ''kitaplarınızı okudum ve yaptığınız işi beğeniyorum söylemek istedim ekü ekü'' dedim. meğersem adam telefonla konuşuyormuş. benim omzuma sarıldı ve meydana kadar 15 dakika öyle yürüdük. tam meydana geldiğimizde konuşması bitti ve ''sağol, lazımsınız bize, pes etmeyin.'' dedi ve bir ihtiyacımız olup olmadığını sordu. zaten sinirler altüst olmuş, adam o kadar içten söyledi ki ilaç gibi gelmişti.
  • başbakanı olumlu bir şekilde bu inat ve öc alma hissinden vazgeçiremezse, artık yapacak hiç bir şey kalmamış demektir. sunay akın'dan etkilenmeyen, onun humanizmini hissetmeyen birisinin gözünü kan bürümüştür. nefretle dolu olması gerekir.
    diren sunay akın. diren büyük şair, yazar, insan.
hesabın var mı? giriş yap