• süleyman hilmi tunahan:

    “bir milletin ıslahı, kötülerin imhâsıyla değil, yeni neslin eğitim ve terbiyesiyle mümkündür.”

    doğru söz, eskimez. doğru söze şapka çıkartılır.
  • "ayasofya açılmadan, türkiye’nin felaha ermesi mümkün değildir. eğer açılırsa kurtulur. çünkü orada, peygamberimizin iziyle beraber, yetmiş bin ruhani vardır." demiş kişi.
    [kaynak: #111492088 ]

    çok kerametli sözmüş. hakikaten öyle bir felaha erdik ki, böyle bir felah görülmemiştir..
    felah: kurtuluş, iyileşme
  • 1888-delçevo (bulgaristan) doğumludur. 16 eylül 1959'da istanbul'da ölmüştür.

    (bkz: süleymancılar)

    (bkz: arif ahmet denizolgun)
    (bkz: mehmet beyazıt denizolgun)
    (bkz: fatih süleyman denizolgun)

    --- alıntı ---

    erdoğan’ın çalıntı mezarlığı
    (06.08.2014, soner yalçın, sözcü gazetesi)

    süleyman hilmi tunahan-hafize tunahan çiftinin iki kızı oldu.
    bedia, kemal kaçar ile evlendi.
    ferhan, h. kamil denizolgun ile evlendi.
    süleyman hilmi tunahan efendi sağlığında postnişini damadı kemal kaçar’a bıraktı. kaçar’ın 2000 yılında vefatı süleymancıları böldü.
    enişteleri kemal kaçar’ın vefatı iki kardeş arasında; mehmet beyazıt denizolgun ile arif ahmet denizolgun’un “taht kavgası” yaşamasına sebep oldu. öyle ki…
    anneleri ferhan denizolgun’un ölümü miras bölüşümünün mahkemeye taşınmasına neden oldu. konu, süleyman hilmi tunahan’a bağışlanan üsküdar kısıklı’da boğaz’a nazır milyon dolar değerindeki köşk idi. miras kavgasına kız kardeşleri ayşe gülderen kuriş de katıldı. neyse konumuz bu değil; üsküdar 5. asliye hukuk mahkemesi’ndeki davanın detaylarına girmeyelim; çok tatsız; arif ahmet bey’in hiç evlenmemesi bile konu edildi. sonuçta, mahkeme eşit paylaşıma hükmetti.

    iki kardeş 2000 yılı itibariyle farklı siyasal partileri tercih etti.
    arif ahmet denizolgun rp milletvekilliği ve bağımsız milletvekili olarak 55. mesut yılmaz hükümeti’nde ulaştırma bakanlığı yaptı.
    bir yaş büyüğü ağabeyi mehmet beyazıt denizolgun ise akp kurucusu oldu. aynı partinin istanbul milletvekilliğini yapıyor.
    süleymancılar arasında “gerçek lider kim” tartışması hâlâ sürüyor.
    arif ahmet denizolgun mhp’ye destek veriyor.
    istanbul kanadı akp milletvekili mehmet beyazıt denizolgun nedeniyle erdoğan’a yakın.
    artık tenzile erdoğan’ın mezar meselesine gelebiliriz…

    mezar siyaseti
    “kayıp sicil” kitabımı okuyanlar tenzile erdoğan hakkındaki bilgilere sahiptir.
    ahmet erdoğan’ın, eşi havuli ve iki oğlu mehmet ve hasan’ın üzerine getirdiği bir kuma idi. kızlık soyadı mutlu’ydu ve 29 yaşındaydı. terziydi. imam nikahıyla evlendiler. havuli 1980’de ölünce resmi nikah kıydılar. recep tayyip bu evlilikten doğdu.
    tenzile erdoğan, 7 ekim 2011’de ölünce vasiyeti gereği karacaahmet mezarlığı’ndaki süleyman hilmi tunahan’ın yanına defnedildi. bedia-kemal kaçar ve ferhan-h. kamil denizolgun’un mezarları da oradaydı.
    tenzile erdoğan neden buraya defnedilmek istedi?
    iddialar muhtelif; yaşarken süleyman hilmi tunahan’ın kısıklı’daki köşküne gidip elini öptüğü söyleniyor.
    kimine göre ise ferhan hanım’ın ilk halkası içinde yer alıyordu. bu gerçeği yansıtmıyor gibi; çünkü ferhan hanım oğlu arif ahmet denizolgun ile yaşıyordu ve eğer bir samimiyet olsa idi erdoğanlar partiyi, mehmet beyazıt denizolgun ile değil arif ahmet denizolgun’la kurarlardı.
    arif ahmet denizolgun’u “efendi” kabul eden büyük çoğunluk, tenzile erdoğan’ın, süleyman hilmi tunahan’ın yanıbaşına defnedilmesine çok kızgın. onlara göre, erdoğan süleymancıları yanına almak için siyasi bir rant amacıyla annesini karacaahmet’e defnettirdi.
    kimine göre ise “erdoğan, 2011 genel seçimi’nden sonra cemaat ile kavga etmenin hesabını yapıp süleymancıları yanına çekmek için mezar diplomasisi uyguladı.”
    gerekçe ne olursa olsun tenzile erdoğan’ın karacaahmet mezarlığı’na defnedilmesi kolay olmadı. şöyle…

    alevi mezarlığı
    karacaahmet mezarlığı’nda yıllardır yeni mezar yeri açılamıyor; mezarlık dolu. bu nedenle…
    tenzile erdoğan’ın, süleymancıların yanına defnedilmesi için karacaahmet mezarlığı’ndaki osmanlı dönemine ait mezarlar kaldırıldı. “taşınmaz kültür varlıkları” kapsamındaki mezar taşları kaybedildi. oysa buradaki şahideler ve lahitler değişik türlerdeki başlıklarıyla önemli bir sanat özelliği arz ediyordu.
    yetmedi. yeşil alan biçildi. oysa bilinir ki, dine göre mezarlıktaki yeşil otları, dalları koparmak mekruhtur. ayrıca…
    planda yol olarak gözüken yerler, erdoğanların aile mezarlığına katılıverdi! 10 kişilik mezar yeri böyle ortaya çıkarılıverdi.
    erdoğanların aile mezarlığına bu nedenle “çalıntı mezarlık” deniyor!
    peki…
    insan sormadan edemiyor, tüm bunlar niye? öyle ki…
    ahmet erdoğan 8 aralık 1988'de vefat etti.

    --- alıntı ---

    yazının devamı/tamamı şuradan okunabilir: >>>
  • "ayasofya açılmadan, türkiye’nin felaha ermesi mümkün değildir. eğer açılırsa kurtulur. çünkü orada, peygamberimizin iziyle beraber, yetmiş bin ruhani vardır."

    demiş.

    ayasofya açıldığından beri gün yüzü görmedik amk.

    tanım: cemaat lideri (r.i.p)
  • talebeleri meral akşeneri desteklemiştir ve akpli islamcılar çıldırmıştır.
  • sevenleri ve yolunda gidenleri halk arasında süleymancı diye anılır.
  • atatürk düşmanı mürit (düşünemeyen ve sorgulamayan robotumsu insan) üreticisi süleymancılar cemaatinin kurucusu!

    şeyh uçmaz mürit uçurur mantığıyla beyinleri yıkanmış süleymancı müritlerine göre süleyman hilmi de mürşid-i kamildir yani dünya üzerinde o anki seçilmiş kişi olduğunu iddia ederler aynen diğer yüzlerce cemaatin müritlerinin sadece kendi liderlerininin olduğunu iddia ettiği gibidir.

    tüm diğer cemaat ve tarikat liderleri gibi ingilizlere yakındır!

    bunların cemaatlerine göre türkiye cumhuriyeti devleti ; darü’l-harbtir yani kafir memleketidir. yani cihat etmeye açıktır. cihat etmek ne demek? bunu da kendiniz araştırın bir zahmet!
    konumuza gelirsek düşünün işte devlet kendine düşman yetiştiren bu ve bunun gibi cemaatlere içinde yaşamasına ve hatta palazlanmasına müsaade etmektedir.

    köklü bir sünnî ekol halindeki süleymancılar, türkiye’nin islam ülkesi olmadığını, bu nedenle fıkıh kitaplarının tarifine göre -müslümanlardan değil- gayri müslimlerden faiz alınabileceğini, kazanmanın kesin olacağı kaydıyla yine fıkha göre kumar oynanabileceğini, içki içilebileceğini, satılabileceğini vs normalde islamda haram olarak belirtilen bir çok yasağı kendilerine helal görüyorlar ve bunun da açıklamasını bu ülkenin islam ülkesi olmamasına bağlıyorlar. dünya üzerinde islam ülkesi olduğunu da düşünmedikleri için bu dinlerinde yasak olan şeyleri zevkle yapıyorlar.
    diyanetin camilerinde diyanetin hocaları tarafından kılınan cuma namazlarına katılmıyorlar.
    yaygın alarak sakal bırakmıyor, kravat takıyorlar ve kumaş pantolon giyiyorlar.
    ticarette ise yahudi tarzını benimseyip mümkün olduğunda birbirlerinden alıp satıp cemaat üyelerini dolayısıyla cemaatlerini güçlendirmeyi amaçlıyorlar. yardımlarını, zekat, fitre vs'lerini de dolayısıyla cemaatleri içinde değerlendiriyorlar.

    son not olarak ilginç bir şekilde 22 yıldır yani akp kurulduğundan beri siyasal islamın dünyadaki kalesi olan akp'ye hiç destek vermemişlerdir. seçimlerden önce üst yönetimden hangi partiye yahut adaya oy verileceğine dair tavsiye mesajı geçiliyor çeşitli kanallardan ve robotumsu müritler de hiç düşünmeden bu talimatı yerine getiriyorlar.
    ve hatta abartmıyorsam recep tayyip erdoğan'ı atatürk kadar sevmezler.

    zamanında yakınen tandığım bir müridine atatürk ve erdoğan denize düşse hangisini kurtartırsın dediğimde atatürk demişti. niye dediğimde ise en azından atatürk'ün safı belli demişti.
  • rabıtalı kafayla şu sözü söylemiştir:

    - güneşte sıcaklık ve ziya (ışık) yoktur. o billura benzer bir varlık olduğu için, arşı-alâdan dağılan nuru, alem-i ecsada(cesedler alemi, maddi alem) aksettirir. nitekim almanya'nın en büyük bir fen alimi güneşin sudan ibaret olduğunu söylemiştir. henüz hakikati bulamadılar fakat bulacaklar!
  • fetöden kıl kadar farkı olmasaydı onlarla birlikte hareket ederlerdi. bilhassa fetö tehlikesini hükümetten önce fark edip karşı çıkmış ve uyarmışlardır. ama dinleyen olmamıştır.

    iki üstteki yazara ithafen; hangi yetkili şu yazdıklarını söylemiş-ifade etmiş merak konusu?!

    "içki içilebileceğini, satılabileceğini vs normalde islamda haram olarak belirtilen bir çok yasağı kendilerine helal görüyorlar."

    kim, ne zaman, nerede söylemiş bunu? cevap yok, veremez. çamur at izi kalsın.

    parayla fetva satmayan, sadece nasibi olanların istifade edebileceği cemaatin hocası, evliya, mürşid-i kâmil. allah dostu.
hesabın var mı? giriş yap