• asli suffrage olan kelime oy kullanma hakki demektir. suffragette deki ette eki minik, ufak gibi anlamlara gelir. 1903 te ingiltere'de emmeline pankhurst ve kizlari christabel ve sylvia pankhurst un baslattigi kadinlara oy hakki verilmesine dair eylemlerde bazi gazeteler cephe almis ve dalga gecercesine bu kelimeyi kullanmaya baslamislardir. bu 3 kadin ve arkadaslarinin siddet de iceren eylemleri ile karsi eylemler de olusmaya baslamis, karsitlari bu kadin hareketi ile dalga gecen, eglenen afisler hazirlamaya baslamis bunlarda da asagilayici olan suffragette kelimesini kullanmaya baslamislardir. 1914 e kadar cok siddetle suren bu hareket birinci dunya savasi'nin baslamasi ile kesilmisitir. emmaline ve christabel savasin daha onemli oldugu icin geri cekilmis ancak sylvia durmamalari gerektigini soyleyerek direnisine devam etmistir. en sonunda 1918 de savasin bitiminde 30 yas ve uzerindeki kadinlara yerel secimlerde oy kullanma hakki verilmis, 1928 de haklar erkeklerle ayni duruma getirilmistir.
  • avustralya, kanada, amerika birleşik devletleri, irlanda, ingiltere, irlanda gibi büyük britanya'nın hakim olduğu topraklarda etkin olan kadın aktivist hareketi. 19. yüzyıl sonlarından 20. yüzyıl başına, önce seçme (şubat 1918'de 30 yaşından büyük kadınların oy hakkı tanındı, 1928'de ise oy verme yaşı erkeklerde süregeldiği gibi 21 yaşa düşürüldü) sonra da seçilme (kasım 1918 de) hakkını elde edene kadar pek çok badireler atlatan yürekli kadınların hareketidir.

    bu dönem sufrajet hareketinin 100. yılına denk geldiği için bol bol bu kadınların hikayelerini dinleyeceğiz zaten. bbc'nin konu ile ilgili hazırladığı üç bölümlük "suffragettes forever!" belgeseli konuya yabancı olanlar için oldukça doyurucu:
    1. bölüm: https://www.youtube.com/watch?v=rcty50zagro
    2. bölüm: https://www.youtube.com/watch?v=recg9fl-ctq
    3. bölüm: https://www.youtube.com/watch?v=m128ouqbbeu

    sözlükte de çok beğenilen yazarların bazen "burası erkeklerin dünyası, burada sözünün geçmesini istiyorsan bizim yaptığımız gibi savaşacaksın, kanla terle yazdığımız toplumu yine kanla göz yaşıyla değiştireceksin" gibisinden yazdıklarını hatırlıyorum. kadınlar olarak o kanı göz yaşını teri akıttık biz, bazılarımız bunu yapmaya devam ediyorlar ama görünmüyor bunlar sizin gözünüze. dünyayı yerinden sarsan kadınları insanlar ya akademik çalışmalarında rastlarlarsa öğreniyorlar ya da kişisel merakları varsa. tarih kitaplarında ne zorla yemek yedirilen kadınlara, ne açlık grevi yapanlara, ne de diri diri fabrikalard ayakılan kadınlara yer var. o gezi sırasında "ana akım medya bizi anlatmıyor, yanlış yansıtıyor" diye ağlaştığınız şeyi siz sizden olmayana hep yapıyorsunuz ki kuzum. why so mağdur?
  • biz kolay kazandik secme secilme haklarini (turkler olarak), tabiki bunu sufrajet hareketini baslatan ingiliz kadinlarina borcluyuz, onlar ilk emsallerden biriydiler.

    bu sene filmi gelmistir.
  • ayni zamanda bu kelime pankhurst lerin kurdugu women's social and political union (kadinlarin sosyal ve politik birligi) uyeleri icin de kullanilirdi.
  • protesto eylemlerini açlık grevi ile sürdüren üyelerine karşı hükümet cat and mouse act yasasını çıkarmıştır.

    (bkz: wspu)
  • kadınların oluşturduğu bu hareket o kadar çok tepki almış ki kadın baskısından bunalan erkekler üzerinde "mom's a suffragette!" yazılı bir pankart taşıyan ağlayan bebekli broşürler hazırlatıp dört bir yana dağıtmaya başlamışlar. savunma ile karşılaşan kadınlar da birinci dünya savaşı vesilesiyle bu hareketi devam ettirmekten vazgeçmişler. yaklaşık on yıl sonra da istedikleri oy verebilme hakkı kendilerine verilmiştir.
  • kendilerinden bir tanesi, protestosunu national gallery'e kadar taşımıştır..

    (bkz: mary richardson)
  • gözaltına alındıktan sonra açlık greviyle protesto etmişlerdir. bir çeşit oral tecavüzle ağızlarına boru sokulup zorla beslenmeye çalışılmışlardır. halktan gelen tepki sonucu hükümet durumları ağırlaşanları serbest bırakıp, toparlayanları tekrar gözaltına almıştır. işte buna "cat and mouse act" ( kedi fare yasası) denmiştir.
  • uluslararası ilişkiler mezunuyum ve 20. yy ingiltere'si o kadar ilgimi çekerken bu terimi ilk defa (bkz: peaky blinders)'da görmem beni çok aşağıladı. yaşasın kadın hakları!
  • kadınların ilk çağdan bu yana ötekileştirildikleri su götürmez bir gerçek. eski zamanlarda sesi çıkmayan kadın hakları savunucularını birleştirmeleri hasebiyle farkındalık yarattılar.
    çağımız kadını özgür gibi lanse edilse de pek çok mecrada yoklar. eksikler.
    erkeklerin hegemonyalarının gölgesinde daha ne kadar susulabilirdi.
    kavram olmaktan öte, hayat felsefesi olması gereken oluşum.
hesabın var mı? giriş yap