aynı isimde "şubat (dizi)" başlığı da var
  • mükemmel bir canfeza şarkısıdır. scriptleri harika.
  • "ben bu içimin yankısı, ben bu içimin koruyla
    bu narı daha fazla taşıyamam.
    düşecek ellerimden, dağılıp dökülecek odaları,
    dayanamam.
    benden sana mevsimlerden anne, uykularımdan tüller,
    ömrümden ağrılar sızmıştır.
    bu aşk bende bir imkânsızlık tasarımı gibi kaldı,
    kaldıramam.
    adı şubat olan bu şiirde kalbim
    uzun bir nehir gibi ağrıyor. inat yumağım çözüldü.
    sol omzundan siyah atımı, sana düştüğüm o eski şubattan
    çukurumu alıyorum.
    benden kalan boşluğa kırmızı bir araf düşüncesini koy.
    nasıl hatırlanırsa bir yaprakta bir orman
    bu kez o olsun beni sana hatırlatan.
    bir gün olur senin de düşerse elinden nar
    aşk bir gün seni de alır bir yerden bir yere koyar
    ne zaman ki kaplar gönül mülkünü kar
    çağır o zaman, anlatırım sana,
    bir ömürden nasıl döne döne geçer turnalar.
    sanma ki inadımda sarı bir safra
    dilimde uçuşan rüzgârlı bir sayfa
    sözlerimde silinmiş şifre vardır.
    sökmedin beni çölden, yolum araftır."

    birhan keskin
  • doğduğunda gözlerini açtığın soğuksa tenine değen, artık hiç bir zaman ısınmayacak ellerinin ve ayaklarının sebebini yürek yangınlarına değil de bir mevsime, mevsimlerden bir vakit aralığına bağladığında sunduğun bahanedir şubat.
  • birincisi kişiden kişiye değişmekle birlikte ikinciliği herkes için sabit olan mübarek ve kutlu ay, şubat: yılın en güzel ikinci ayı.
  • bir öğrenci dergisinin reklam karikatürü idi kedi şöyle diyor "yaşasın şubat sonna mart".
  • maaştan diğer aylara göre iki-üç gün kar edilmesi dışında hiçbir esprisi olmayan ay.
  • akadça "vurma, çarpma" demekmiş.
  • sınıfın en kısası olup tüm aksilikleri yapan haylaz bir çocuk gibi. adeta bir drama queen!

    arkadaş hem sadece 28 günden oluşuyorsun ama bir o kadar da bitmek bilmiyorsun. demek ki imkanı olsa ne fırtınalar estirecek kim bilir.

    hiç sevemedim kendisini. her yıl bir başka sürprizle karşıma çıkıyor. kar beklersin yağmaz, güneş beklersin soğuktan hareket edemezsin, 14 şubat'ı ise apayrı bir derttir. şubat benim için bu romantizm kokan günü değil, genelde ayrılıkları hatırlatıyor. şimdiye kadar tüm ayrılıklarım bu aya denk geldi. 28 gün var diye, yıl ya da yaşam bitiyormuşçasına telaş edip bir an önce ayrılmak mı istedim ya da benden ayrılmak mı istediler belirsiz. hep bir ayrılık telaşı yaşadım ki buna 14 şubatta yaşadığım efsane ayrılığım da dahil.
    işin kötü yanı ise kendisinden sonra gelecek ayın da pek umut vaat etmemesi. hep diyoruz ya "mart kapıdan baktırır" diye, ne demektir bu? dikkatli ol, kolla kendini. bir şubat değilim ama ben de fena sayılmam.

    bak şimdi de bir güzel havalar ki sorma gitsin. kış mevsimine mensup bir aysın sen, kar yağmalıyken şu şımarıklık nedir?
  • türklerde eskiden ay adları şöyle gibiymiş: "ocak, gücük, yelin, açaray, gülay, bozaran, biçim, derim, verim, ekim, kasım, aralık."

    şubat, birçok sami dilinde aynı kökenden türemiştir. kökeni kesin olmamak ile beraber akadcadaki “vurma, çarpma, yıkma” anlamlarına gelen şabatu sözcüğü ile aynı kökten gelebilir. ibranicede "şevat" , aramice (süryanice) "şebat" ve arapça'da "şubat" olarak geçmiştir. türkçeye bu dillerden geçmiştir.

    bazı yörede şubata güdük ay dendiğine göre güdük gücük ile etimolojik bağlantılı olmasın?

    günlerden 9 şubat, şubatın üçte biri bitti, koşuyor gücük ay. (bkz: gücük/@ibisile)

    "ateş, arındırma amaçlı bir boşaltım hareketidir ve stahl sözcüğünün etimolojisini hatırlatır: februare, ölülerin ruhlarını bir evden ayinle kovmak."michel foucault - naissance de la clinique

    (bkz: february), februar, februum, febris
  • 4’e bölübilen yıllar hariç fakat 100’e bölünebilen yıllar dahil lakin 400’e bölünebilenler hariç olmak üzere kalan örneklerinin 8 faktöriyel dakikaya sahip olduğu ay.

    (28)(24)(60) = 8!

    bu bilgiyle ne yaparsınız bilmem.*
hesabın var mı? giriş yap