• (bkz: strazburg)
  • buyuk bir sehir olmasına ragmen masal sehri kadar guzeldir. keyifli bir ogrenci sehridir aynı zamanda; ha kısın hatta baharda bile poponuz donar, o baska.

    tekneyle sehir gezisi keyiflidir. ozellikle yagmur yagarken çok keyifli oluyor, ustune damlalar dusunuyor ama kapalı oldugu için ıslanmıyorsun. sehir hakkında pek çok bilgi ediniyor ve yorulmuyorsun. bir de kanal içindeki asansorde yukselmek pek keyifli.

    restoran olarak au coin des pucelles'i tavsiye ederim. klasik alsace mutfagını uygun fiyatlara tadabiliyorsunuz, ayrıca dekorasyonu da pek sık. alsace sarap yolu(bkz: route des vins d'alsace) ustundeki itterswiller koyunde uretilen gerard metz'in enfes saraplarını bulabiliyorsunuz burada. zuem strissel(5 place de la grande boucherie) de iyi bir adres, ozellikle flammekueche yemek için.

    strasbourg'dayken vaktiniz ve imkanınız varsa sehre bir buçuk saat uzaklıktaki wattwiller koyunu ziyaret edin derim. suyuyla unlu, sirin bir yerdir.
  • ömrüme talip şehir. istanbul'un en küçük semti kadar. evet binaları çok eski, çok tarihi üstünüze yıkılacak gibi duruyor. tam bir ortaçağ şehri.
    sokakta türkçe konuşmalar duymak ve türklere rastlamak çok sıradan bir şey. dönerden eğlence mekanlarına kadar birçok alanda türkleri görecekseniz.
    bunun dışında londra'ya yakın havası var, bir yağar bir dolar bir güneş açar. yağmur yağarken çimenleri sularlar.
    şehri ayakta tutan üniversitesi ve parlemento.
    almanya'nın kehl şehrine(diğer bir köy) sıklıkla otobüsler kalkar. kehl daha ucuzdur, alman çikolatalarna ulaşmanın en kolay yolu.

    alsacelıların fransızcası biraz değişik ilk başta anlaşılmaz ama sonra alışınılır.

    son olarak, şehirde ulaşım aracı olarak tramway kullanılır, burdakiler "tram" der. trama ihtiyacınız var mı peki? bence yok, her yer yürüme mesafesinde zaten.

    gelindiğinde petite france ve katedral ziyareti tavsiye edilir bunun dışında pek de matah bir yer değil.
    üniversite kapalıyken gelmeyin derim, zira karşılaşacağınız tek şey 2.dünya savaşı'na şahitlik etmiş yaşlılar ve onların kanişleri.
    ha bide gelmişken tuna'da yada ren'de piknik yapın.
  • fransa'da bir yer. allah aşkına hiç bu şehre fransa'da der misin? almanya'da dersin. hollanda'da dersin en olmadı avusturya'da dersin. ayıp ya. ismi germen germen kokuyor. yok efendim zaten almanya sınırında imiş de bir fransa'da bir almanya da gösterilmiş de zaten şehre gidip baksan fransa'ya ait olduğu anlaşılırmış da... ayıp. biraz edep. brooklyn'den sonra ikinci şokum. kesin ingiliz derken... bir anda amerikan çıkmasın mı.

    bunlar yanlış şeyler.
  • fransa'nın kuzeyinde yer alan nufüs yoğunluğu yüksek bir şehir strasbourg. ilk önce bir paris 'i görelim derseniz ki ben ilk gittiğimde öyle yapmıştım. paris' den frankfurt 'a giden hızlı trenle buranın merkezine iki buçuk saatte gelebilirsiniz. direkt buraya gelecekseniz de basel'e uçup yine trenle kırk dakikada burada olabilirsiniz.
    şehrin bir tarafı dokusu korunmuş ortaçağ kasabası iken diğer tarafı la fayette, hermes gibi mağazaların yer aldığı bir metropol. en keyifli yeri tabi ki la petit france. ben hem ilk bahar da hem de noel döneminde gitmiştim. aralık ayı çok soğuk ama o kadar güzel ki sanki bir masalın, simli kartpostalların içindeymişsiniz gibi. gezmek için iki gün yeterli. palais de rohan, musee de notre dame, notre dame katedrali, christmas marketler görülesi yerler. tarte flambee ve odun ateşinde değişik bir sosla yapılan somonlu sandwichler de tadılmalı. alsace bölgesi genel olarak üzüm bağları ile meşhur olduğu için soğuk ve sıcak şaraplar oldukça bol ve ulaşılabilir. stockholm, prag gibi yerlerde de noel pazarları görmüştüm ama burası tartışmasız en iyisi. birde l'atelier diye bir fırın var çok kalabalık ve sıra olur ama mutlaka uğranmalı. orıgın diye de bir yer vardı orayı da sevmiştik, tatlıları çok güzeldi. yazın da gezilebilir belki ama en güzeli noel dönemi tabii ki..
  • the rakes şarkısı.

    i'll meet you in west germany
    october 1983
    i know that freedom was a lie
    and your husband was a spy
    you say that words are impotent
    but they can help us pay the rent
    i knew for sure there was nothing left
    except the vodka on your breath
    we meet in strasbourg
    in strasbourg
    dann sind wir helden
    we meet in strasbourg

    the courage that your father plucked
    from inside a cattle truck
    will help us fix the exit polls
    our children must have rock'n'roll
    surveillance cameras captured dawn
    breaking on the autobahn
    i knew for sure our chance was blown
    when rifles made us feel at home

    we meet in strasbourg
    in strasbourg
    dann sind wir helden
    we meet in strasbourg
    we meet in strasbourg
    in strasbourg
    dann sind wir helden
    we meet in strasbourg

    eins, zwei, drei, vier

    ideas can change the government
    but they never listen to our arguments
    on tv our friends smashed cement
    and pulled down the bastards monuments
    i went outside for a cigarette
    i could see things i had tried to forget
    the news showed us who we had left
    and i could smell the vodka on your breath
  • son 1.5 senemi verdiğim platonik sevgilimdir. olayı karşılıklı yaşamaya başlayabilirsek çok mutlu olacağım artık..
    harika bir sınır şehridir. alışveriş için genelde almanya'ya gidilir. önemli avrupa kurumları bu şehirde olduğundan güvenlik yüksektir. türkiye'den iltica etmiş insan sayısı oldukça fazladır.

    marché de noel ününü son iki yıldır terör tehlikesi yüzünden başka memleketlere kaptırdı.. en azından birkaç gün geçirmek ve çevre köyleri şehirleri gezmek için güzeldir. tavsiye edilir.
  • bir burası bir de colmar'da fransızlar turistlerden nefret ediyor diyebilirim. paris daha kozmopolit o yüzden onu o kadar hissetmiyorsun ama burası gibi daha kompakt yerlerde milliyetçilik ile ırkçılık karışımı bir tadı dibine kadar hissediyorsun.

    edit: haksızsın fil
  • sokaklarında dolaşmak ömrünüze ömür katar. evleri, sokakları, her türlü mimari yapıyı korumuşlardır. her bir sokağı tarih kitaplarında dolaştığınız hissini verir.
  • geçtiğimiz hafta sonu bulunduğum şehirdir,
    ancak kafamı toplayıp fırsat bulabildim bir kaç şey yazayım.

    plan değişikliği nedeniyle schengene bir kez almanyadan başvurmuş bulundum, uçağa 6 saat kala vize çıktı pasaportu alarak direkt* havaalanına gittim.

    cumartesi sabah otobüsle baselden geldik strasbourga, pazartesi sabah ise tren ile tekrar basele döndük, yaklaşık 48 saatimiz vardı, kısa süremizde yapılabilecek bir çok şeyi yapmaya çalıştık. bu şehri çok beğendim, ren nehri kıyısındaki mimarisi ile, petite france ile, parc de l'orangerie ile, avrupa konseyi aihm gibi önemli kurumlara ev sahipliği yapması ile.

    tramvay hatları ile ulaşım da oldukça kolaydı ama iki binişlik biletin 3,5 euro olması ile biraz *pahalıydı.

    tarte flambe, çeşit çeşit croissantlar yenildi, farklı farklı peynirler denendi. birer çocuk olundu* çok güzel zaman geçirildi dönüldü. biraz üşündü alsace havasından ama tadı da damağımızda kaldı.
hesabın var mı? giriş yap