654 entry daha
  • "stoacılık, kinikliğin devamıdır. onun bütün ahlak kuramım tek bir cümle veya tavsiye ile özetlemek mümkündür: dış şeylerden etkilenmemeyi, onlara karşı kayıtsız kalmayı öğren!
    stoacılar kadercidirler. bu dünyada meydana gelen herşeyin karşı konulmaz bir biçimde önceden tayin edilmiş olduğuna inanırlar. ancak öte yandan iyimserdirler, çünkü bu karşı konulmaz kader, tanrı tarafından belirlenmektedir. öte yandan stoalılar tann’mn evrenin dışında, ona aşkın bir varlık olduğunu düşünmezler. çünkü stoalılar panteisttirler ve tann’yı evren veya do ğayla bir tutarlar. tanrı, onlara göre, evrenin iç mantığı, yasası ve canlı gücüdür. o, evrende iş gören canlı ve akıllı güçlerin toplamıdır. daha basit olarak akıldır, (logos) akılsaldır ve iyidir. dolayısıyla bu dünyada meydana gelen herşey akla uygundur, akılsaldır ve iyidir. bu durumda bir stoacı için ahlaklılık veya erdem ne olabilir? dışımızda, evrende olup biten-leylerin tanrısal aklın ve iradenin ürünü olan şeyler olduğunu kabul etmek ve onlara bilinçli, istekli olarak, bilgece rıza göstermek, katlanmak." (arslan, ahmet. "felsefeye giriş (12. b.)." ankara: adres yayınları (2009)., s. 159).

    benim anlamadığım nokta: dış dünyada meydana gelen olaylar bizim irademiz dışında meydana geliyorsa ve bunlar hakkında en ufak etkinliğimiz yoksa, zihinsel bir özgürlük ne işe yarar ki? yani demek istediğim, zihinsel olarak özgür olan biri kaderini nasıl kabul edebilir? bu zihinsel özgürlüğü doya doya kullanmak istemek de zihinsel özgürlüğün bir parçası değil midir? kafamın içinde uçu sonsuza erişen özgürlükler dünyası yaratabilmemle delirmem arasındaki farkı bana kim açıklayabilir? sonsuza erişen hayal alemime kimse dokunamaz, ama maddi dünyanın nedensellik ilkelerini aşamıyorum (?) daha da önemlisi özgür bir insan, maddi dünyadaki nedensellik zincirini anlamak ve özgür zihni doğrultusunda onu şekillendirmek istemez mi?
hesabın var mı? giriş yap