• şu hayatta tek kıskandığım adam olabilir.
    karizma = var
    ses = var
    huzur = var
    para = var

    sonuc (bkz: para var huzur var)
  • yaşayan son büyük müzisyenlerden. berlin'de kaydedilen symphonicities tour dvd'si *, gezegen tarihinde kayıt altına alınmış en iyi konserlerden birisidir. ölmeden önce muhakkak baştan sonra izlenmelidir, konser nasıl olmalı adı altında müziğe gönül vermiş öğrencilere ders olarak gösterilmelidir. bütün konseri izlemeye üşenenlerin all would envy, whenever i say your name, every little thing she does is magic, desert rose, a thousand years yorumlarını dinlemeleri yeterli kabul edilebilir.

    edit: konserden bahsedip link koymamışız terbiyesiz gibi. buyrun efendim: https://www.youtube.com/watch?v=m0boju2coxm

    edit 2: link güncellendi

    edit 3: link patlamış

    yıllar sonra gelen edit 4: link güncel
  • bildiğin şaraptır.
  • doğru kararların insanı bir şarkıcıdır. şöyle ki, bu kimse the police'i bırakıp rock aleminden terk-i diyar eyleyip pop alemlerine yelken açmıştır. ''rock'a ihanet, bize ihanettir..'' mantığının hararetli bir sempatizanı olan bana dahi müspet gelmiştir bu aksiyon. güzel bir hanımla izdivaç edip, toscana ellerine gitmiş, akılda kalan bir rezalete adı karışmamıştır, şatafatın rahmine dalmak gibi eylemlerden ırak durmuştur, vaktiyle büyük umut beslenip sonra fos çıkan ingiltere'nin burak kut'u craig david'in elinden tutmuş-adam yerine koymuştur, ''ne şam'ın şekeri ne arabın yüzü..'' demeden arapla şarkı söylemiştir. (berberiler arap mı salak herif seni,ne arabı ?)

    çok sağlam ve doğrulukta rijid, gönül işlerinde bebek teni hassasiyetinde, yüreği asil bir insandır sting efendi. çok ateşli hayranlarının ''sting'in mekanı cennet, kesin cennetlik bu adam..'' dediklerine şahit olunmuştur.

    diyeceksiniz ki şimdi, the police denen çılgın gençlerin dilinden roxanne mı güzel, don t stand so close to me mi güzel, yoksa yek başına sting'den mad about you mu, moon over bourbon streetmi diye...

    vallahi de billahi de the police'li işler daha güzeldir. amma sting bir rocker olarak devam etse idi bugün götünün kılları pişmaniye olmuş mick jagger gibi bişi olacaktı; şimdi ise tam bir efsane...
    hayranları cennet'te onunla buluşmayı umuyormuş, kefere cennete gider mi lan?
  • "if i ever lose my faith in you
    there'll be nothing left for me to do.."
    (bkz: eski sevgiliden dost olur mu)
    bir de bir aralar gunde sekiz kez dinledigim shape of my heart var...
  • şimdi ibneleşmek gibi olmasın akşam vakti ama benim gözümde en karizmatik erkek bu abidir. bak şarkılarında yaptığı edebi-tarihi referanslara falan girmiyorum. iki klibini ele alalım. benim bildiğin hayatımı etkilemiş eylemler barındırır bu iki klip

    1) englishman in new york : şarkı aşmış bir şarkı biliyorsunuz. lakin o klipte giydiği uzun pardesüyü yana yakıla aramaktayım hala. ayrıca " a gentleman will walk but never run" diyor ya o şarkıda. işte o yüzden ben koşmayı bıraktım. eylemde polis kovalayınca koşuyorum sadece artık. ingiliz aristokrasisi ulan. koşacak mıyız kıro gibi bi de?

    2) desert rose : ben araba kullanmıyorum. daha doğrusu kullanamıyorum diyeyim şurda biz bizeyiz size mi artistlik yapıcam? gençken heves etmedim hiç. ehliyet kursuna gittim ama. sınavdan bi gün önce u dönüşü yapmayı beceremeyip kaza yaptım. ama sınavı geçtim saçmasapan bi şekilde düşünün işin halini siz. ehliyet nerededir kim bilir zaten şu an acaba. sonra istanbul trafiğinde cidden hiç gerek de olmayınca üstüne düşmedim. şimdi araba kullanamamanın ezikliğini atıcam ya bir şekil üstümden, bakınayım dedim neye tutunabilirim. freddie mercury'nin başkalarının ona hizmet etmesini sevdiğinden şöför kullandığını öğrendim. dedim o hafif ters benim kişiliğime, desert rose klibi yetişti sonra hızır gibi. muhtemelen sting acaip kullanıyodur araba fakat o klipteki kırmızı rujlu maskeli şöförü, ve kendisinin oldukça karizmatik bir şekilde sağ arka koltukta el kamerasıyla çekim yapması falan acaip etkiledi beni. ona tutundum.

    kısacası sting karizmanın vücuda gelmiş halidir. hepimiz sevelim, sevdirelim.
  • desert rose'la beni onikiden vuran adam
  • sen git 15 tane dizi ya da filmde*oyna ya da seslendir, yüz küsur tane filme soundtrack hazırla ya da katkı sağla, yapımcılık yap, 200 civarında filmde kendin*olarak görün, özetle müzikteki başarının yanı sıra sinemaya da gönül verdiğini dünyaya kanıtla...
    sonra ntvmsnbc çıksın, keşke sadece şarkı söyleselerdi başlığı altında, britney spears gibi isimlerin arasında seni de saysın.
    sting hayranı sayılmam ama kısaca yuh diyorum. sting'e değil, ntvmsnbc'ye tabii ki.
    (bkz: emeğe saygı)
  • shaggy ile tiny desk concertse çıkmış. çok iyi çok güzel yapmış, içine raggae katılmış englishman in new york bir başka oluyormuş. buyurun
  • 13 eylul 2013 tarihli the guardian'in film ve muzik ekine verdigi ozel roportajda yeni albumu the last ship'ten bahsetmenin yani sira muzik piyasasindaki genc isimlere de onemli tavsiyeler veren gercek usta:

    "hit sarkilara sahip olmak cok keyiflidir. ancak sohret, ego ve para korkunc seyler yapabilir. bunun bir klise oldugunun farkindayim, ama hala bu surecten gecen insanlar goruyorsunuz. justin bieber'a bakin, adeta serbest dususte. umarim sag cikabilir, cunku bircok kisi kurtulamiyor. genc muzisyenlere tek bir tavsiye verecek olsaydim, o su olurdu: bu surecin keyfini cikarmaya calisin, cunku bu satafat sonsuza dek surmuyor."
hesabın var mı? giriş yap