• --- spoiler ---

    filmde iki adet kırılma noktası var. bunlardan biri benzinlikte katilin bir kadını arabaya binmeye ikna ettikten sonra bayıltmak üzereyken hapşırıp mendili kendi kullanması ve planın yatması. bu yüzden kurban değişiyor ve saskianın ve daha da kötüsü çiftin kaderi sonsuza dek değişiyor. ikinci kırılma noktası ise rex'in katille arabada giderken pasaport kontrolünden geçtikleri an. burada katil rex'e 'bizi durdurmazlarsa sana her şeyi anlatacağım' diyor. bunu söylemesinin nedeni pasaportların kontrol edilmesi halinde rex kaybolduktan sonra kimle seyahat ettiğinin polisler tarafından hatırlanacağıdır. eğer orada pasaportlara bakılsaydı katilin b planı ne olacaktı çok merak ediyorum. bu iki nokta filmdeki 'tesadüfler insanın hayatını bir anda değiştirir ve hatta sonlandırır' temasını çok iyi biçimde destekliyor. bunun üstüne filmde üzerinde durulması gereken birçok öğe var. hepsi inanılmaz derecede başarılı işlenmiş. gerçekten etkileyici.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    bana göre filmin kırılma noktası saskia ve sevgilisi rex'in bir ağaç dibine bozuk para gömmesi. sonrasında saskia otomata yönelir, bozuk parası olmadığını farkeder ve devreye soğukkanlı katilimiz raymond girer.

    --- spoiler ---
  • izlediğim en iyi gerilim filmi.

    --- spoiler ---
    bana kalırsa filmdeki karakterin sosyopatlığı yaptığı hesap kitaptan değil, klinik anlamda klostrofobik olduğu için kurbanlarını klostrofobik bir biçimde öldürmesinden geliyor.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    george sluizer, raymond'un polis tarafından yakalandığı bir final sahnesi daha çekmiş ancak böylesi bir sonun hikayeyi mundar edeceğini düşünerek filmi bu şekilde sonlandırmaktan vazgeçmiştir. çok da iyi yapmıştır.
    --- spoiler ---
  • ne varsa eskilerde var deniyor ya hakikaten öyle. bir bu filme bak, bir de 2000'lerde çekilen gerilim filmlerine. aradan çok zaman geçti, seyirci profili değişti, yaşamın hızı arttı. sinemacılar da bu değişimlere ayak uydurmaya çalışıyorlar ama açıkçası ayak uydursalar da spoorloos gibi aynı anda zeki, gerilimli, sürprizli, heyecanlı, tatmin edici bir film ortaya koyamıyorlar. neyse bırakalım mukayeseyi.

    sürprizli filmi sevenler bu filme bayılacaklardır. ama tabi 2000'li yılların gerilimlerine benzer bir gerilim beklenmemeli. öncelikle film sadece bir kaç yerde geriyor. genelde yavaş tempolu bir film. ama finale kadar sabredilirse filme hayran kalmak olası. ama tabi tek meziyeti sürprizli finali değil. karakter derinleştirmede bir hayli başarılı. flashback tekniğini kullanış biçimini de pek sevdim. hiç beklenmediği bir anda geçmişe dönülüp bu sosyopat karakterin hayatı anlatılmaya başlanıyor. daha sonra iki hikaye, yani sevgilisini arayan ama bulamayan adamla sosyopat herifin hikayeleri birleşince film daha heyecanlandırıcı bir hale bürünüyor. tesadüfler ve küçük şeylerin yaratacağı büyük etkiler (saskia ile sevgilisinin ceplerindeki bozukluklardan bazılarını ağacın altına gömmeleri ve daha bir sürü küçük şey/tesadüfün saskia'nın hayatına etkisi büyük oluyor) üzerinde epey düşündürtüyor film.

    spoiler

    o paraları ağacın altına gömmeselerdi...
    polis pasaporta baksaydı...
    sosyopatın saskia'dan önce kaçırmak istediği kızı kaçırabilseydi...
    o istasyonda durmasalardı...

    saskia ile sevgilisi hayatta olacaklardı. bu arada tabi erkeğin tabutta, yerin altında uyanması akla hemen buried'i getirecektir. film bundan sonra devam etmiyor. buried'in bu filmden farkı tam da karakterin toprağın altında uyanmasından sonrasını anlatması. iki film de çok iyidir.

    spoiler
  • --- spoiler ---

    tünelde ve benzinlikte kadraja giren mavi tır ne için gözümüze sokulmuş acaba. filmde hiçbir etkisi yoktu.

    --- spoiler ---
  • sadece spoiler yazmak olmaz. o nedenle izledigim ve buyuk ihtimal izleyebilecegim en saf gerilim filmi diyerek tanim camiasina kontribusyonumuzu yapalim.

    --- spoiler ---

    elemanimizin o kahveyi icmeden onceki yasadigi 2 dakika herhalde sinema tarihinin en gerilimli anlarindan birini barindiriyor. basit bir durum degil. hepimiz icecegini biliyoruz. sonunda da korkunc bir sekilde ölecegini biliyoruz. eleman da biliyor. teslimiyeti, orada belirttigi temel felsefe sorusunun cok otesinde bir durum. filmi rahat koltugunda izlerken "icme amk. sana hatun mu yok?!" demek ne kadar kolaysa, ayni durumda oldugunu dusununce de icmek bir o kadar kolay geliyor.

    --- spoiler ---
  • bir filmde sosyopat bi karakter çizmek için, oyuncunun sürekli gözleri açtırıp dört dönmesine ya da sakin sakin duruken bi anda dellenmesine gerek olmadığını gösteren, her ne olursa olsun, beğenilse de beğenilmese de akılda kalma oranı çok yüksek, çok çok sağlam bir filmdir spoorloos. bu durumun filmin orijinal isminin manasıyla çok güzel bir çakışma içinde olduğunu da belirtmezsem entelektüel bir çatlama yaşarım.
  • 1988 yapımı bir gerilim klasiğidir. filmdeki diyalogların büyük bir kısmı fransızca, bir kısmı da flemenkçe geçmektedir, bu şekilde rutin hollywood atmosferinden uzaklaşır, filmin sade havasına kendinizi kaptırıp başlarda göze çarpmayan, ancak parçaları birleştirirken kilit rol oynayan ayrıntıları kaçırmazsınız.

    tamamen özel efektlerden, kandan, devasa bıçaklardan, ve bilimum gerilim klişesinden yoksun, sadece ve sadece atmosferiyle, karakter tahlilleriyle, ve kusursuza yakın sonuyla seyirciyi geren bir filmdir. haddinden fazla duygusal saskia, mantığıyla duygularını zaman zaman ayıramayan rex, ve bu ikiliye kaderin bir cilvesi sonucu musallat olan, iyi bir aile yaşantısına ve kariyere sahip olmasına rağmen saplantılı, ancak oldukça zeki raymond filmi çekip çevirirler. raymondun karısı, kızları, ve saskianın kayboluşundan sonra rexin hayatına giren lieneke pek bir vasfa sahip değildirler.

    yaklaşık %80lik kısmında diyalog ve monologlarla konuyu enjekte eder, ancak bahsettiğim gibi tamamen independent bir yapıya sahip olduğundan seyirciyi koltuğuna çivilemekten geri kalmaz. olay örgüsünün şekillendiği esas oğlanların karşılaşması ve boşlukların doldurulması ile birlikte yükselen atmosfer, tüyleri diken diken eden son sahneyle birleşince inanılmaz gerilim yaşatır bir süre, ardından kusursuza yakın bir film izlemenin verdiği doygunluk rahatlatır izleyeni.

    yazık ki amerikalılar tarafından keşfedilmiş ve tekrar çekilmiştir, anlatılanlara göre de içine edilmiştir, her iyi ve underground avrupa filminin başına gelebileceği gibi. neyse ki ben o versiyonu hiç izlemeyeceğim.
hesabın var mı? giriş yap