spent the day in bed
-
adam kışın istanbul'da metrobüsle işe giden herkesin hayalinden şarkı yapmış; no bus, no boss, no rain, no train. spent the day in bed.
vay anasını. -
alt metni the king is back bitchez olan morrissey bebeğimin daha iki gün önce çıkan şarkısı. insanı hayatta pasif olmaya, mücadele etmemeye bile bile iten sanatçı ve şarkılardan uzak durmaya çalışıyorum ve bunun sıradan bir pazar günü şarkısı niteliğinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. zira sözleri de yeterince politik. şarkının son kıtası, ingilizce'nin kafiye düzenine göre yazıldığı için, çevirisi türkçeye uygun, anadiline anlam olarak bağlı kafiyelerle yapıldı, şimdilik basitçe çevirisi aşağıda.
günü yatakta geçirmek,
mutluyum yaptığıma, evet,
çalışanlar köleliğe devam ederken,
günü yatakta geçirdim.
pek tipi değilim kendimin,
ama aşığım yatağıma.
ve tavsiye de ederim sana.
kes haber izlemeyi,
haberler seni korkutmaya çalışır,
küçük ve yalnız hissettirmeye seni,
aklın sana ait değilmiş gibi.
günü yatakta geçirdim,
bu bir teselli.
rüyalarımın tümü yasalken
parasını ödediğim nevresimlerde
uzanıyorum şimdi,
ve tavsiye de ederim arkadaşlarıma.
zaman, ne istiyorsam onu yap,
" "
günü yatakta geçirdim.
gönlünü hoş tutabilirsin kendinin.
günü yatakta geçirdim
yastıklar yoldaşım
hayat sonlanıyor ölümle
iyi davranmakta bir sakınca yok kendine
bir kerecik olsun, iyi davran kendine.
otobüs yok, patron yok, yağmur yok, tren yok.
ne hadım var, ne yıkım,
ne otoyol, ne karambol.
otobüs yok, patron yok, yağmur yok, tren yok. -
trala lal laaa bir morrissey güzellemesi. kanaatimce -ki kanaitim kıttır- sözleri de baya dokundurmalı.
e hadi o zaman sözleri de yazayım tam olsun *
spent the day in bed
very happy ı did, yes
ı spent the day in bed
as the workers stay enslaved
ı spent the day in bed
ı'm not my type, but
ı love my bed
and ı recommend that you
stop watching the news!
because the news contrives to frighten you
to make you feel small and alone
to make you feel that your mind isn't your own
ı spent the day in bed
ıt's a consolation
when all my dreams
are perfectly legal
ın sheets for which ı paid
ı am now laid
and ı recommend to all of my friends that they
stop watching the news!
because the news contrives to frighten you
to make you feel small and alone
to make you feel that your mind isn't your own
oh time, do as ı wish
time, do as ı wish
oh time, do as ı wish
time, do as ı wish
oh time, do as ı wish
time, do as ı wish
oh time, do as ı wish
do as ı wish
ı spent the day in bed
you can please yourself
but, ı spent the day in bed
pillows like pillars
life ends in death
so, there's nothing wrong with
being good to yourself
be good to yourself for once!
and no bus, no boss, no rain, no train
no bus, no boss, no rain, no train
no bus, no boss, no rain, no train
no emasculation, no castration
no highway, freeway, motorway
no bus, no boss, no rain, no train
no bus, no boss, no rain, no train
no bus, no boss, no rain, no train -
heaven knows i'm miserable now'dan beri çizgisini koruyan morrissey'i tekrar görmemizi sağlamış şarkıdır.
reyis 7 de olsa 70 de olsa, çalışmaktan tiksinmektedir. parayı vurdun tabii rahatsın biz napacağız doğalgazı kim ödeyecek? -
low in high school'un beş nümerosu, ilk göz ağrısı.
patronsuzluk iyidir, kendi satın aldığın çarşaflarda, kendi yatağında kalmanın kötü bir tarafı yok, bunun için kendine kızma, kendine iyi davran diyor pek sevgili marquis de morrissey*
"ı'm not my type, but
ı love my bed" -
morrissey babanın, adeta biz yataksever ve yuvarlananlar kulübüne ithaf ettiği bir eylül parçasıdır.
-
no bus, no boss, no rain, no train kısmında hafiflemişlik hissi veren şarkı.
-
bu günlerin şahane şarkısı.
-
enteresan bir şekilde joey barton'ı görebileceğiniz klibi yayınlanmış olan, moz'um, bebeğimin vasat şarkısı.
https://www.youtube.com/watch?v=1rmai9xmlio -
şarkının hikayesini, tüm dünyadan önce ekşisözlük ahalisine açıklayacak olmak benim için gururdur. işte o hikaye:
“morrissey bir gün herkesten kaçarak istanbul’a gelir. ingilizce konuştuğu için kendisine sürekli sultanahmet’i tarif eden (düz git, metroya bin indin mi sağa dön sağaaaaa) insanlara uyarak, metroya biner. ardından metrobüse binmek için durağa yürür. tek geçiş biletini basıp, merdivenlere yönelmek isterken, ilerleyemediğini farkeder. iş çıkışı metrobüse binme görevi, morrissey’in leveli yetmediği için açık değildir. gördüğü manzara karşısında geri dönüp ilk uçakla ingiltere’ye döner. döner dönmez de bu şarkıyı yazar.
“no highway, freeway, motorway
no bus, no boss, no rain, no train”
metrobüsü anlayamadığı için yazamamıştır.”
yüzyılın icadı metrobüs, canım morrissey’e süpersoniksli şarkı yazdırmıştır; teşekkürler.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap