• başta almanya olmak üzere avrupa'da uygulanmaya çalışılan siyasi/ekonomik model.

    liberalizmin:
    - anayasacılık / hukukun üstünlüğü
    - insan hak ve özgürlükleri
    - demokrasi (çok parti, özgür ve adil seçimler)
    - piyasa ekonomisi / serbest ticaret

    gibi prensipleriyle,

    - işsizlik/sağlık/emeklilik sigortasını içeren sosyal güvenlik sistemi
    - herkese eğitim/sağlık/güvenlik gibi kamu hizmetlerinin sunulması
    - sendikaların ve çalışan haklarının desteklenmesi

    gibi sosyal adaleti iyileştirmeyi hedefleyen çeşitli elementleri birleştirir.
    piyasa toplumun yararına devlet tarafından regüle edilir, ama devlet oyuncu olarak piyasaya girmez, sadece kuralları koyar.

    *********

    bendenizin siyasi görüşü olmakla birlikte almanya'da uygulanan versiyonunu tam desteklediğimi söyleyemeyeceğim.
    bence de sağlık ve eğitim gibi kamu hizmetlerini devlet güvence altına almalı. ancak ben devletin bunu doğrudan kurumları kendi kurarak yapması yerine özel sektör ve sivil toplum örgütleri üzerinden gerçekleştirmesini savunuyorum.
  • bence çağın en büyük fikri. radikal değil, uygulanabilir ve uygulanıyor da. resmen mantığın sesi.
  • türkiye için konuşmak gerekirse; kendisi için "sosyal demokratım" diyen bir çok bireyin sahip olduğu asıl ideolojidir.

    uluslararası literatür bağlamında bakacak olursak sosyal demokrasi ve sosyal liberalizm arasında önemli bir nüans vardır:

    sosyal demokrasinin demokratik yolları kullanarak uzun vadede "sosyalizme geçme" bilinçaltı mevcuttur. sosyal demokrasiye göre bu geçiş süreci; devrimci sosyalizmin aksine kademe kademe, reformist ve hukuksal yollardan olmalıdır. sosyal demokrasi, bolşevik devrimi veya küba devrimi gibi "ani" radikal değişimleri dışlar. ancak yine de devrimci sosyalizm gibi sosyal demokrasinin de bilinçaltında sosyalist bir rejime geçiş mevcuttur. en azından uluslararası siyaset bilimi literatürü bize bunu söyler.

    sosyal liberalizmin ise sosyalizme geçmek gibi bir amacı yoktur, vahşi kapitalist ekonomi yerine alt tabakanın belirli bir refah düzeyine eriştiği "ehlileştirilmiş" liberal kapitalist ekonomiyi yeğler. günümüz avrupa ülkelerinin çoğu bu sistemi benimsemişlerdir.

    türkiye'de kendisine "sosyal demokratım" diyen kesimin çoğu da (özellikle de siyaset bilimi literatürü hakkında yeterli entelektüeli olmayanlar) katıksız sosyalizm yerine belirtilen sosyal liberal modeli (günümüz avrupası) arzu etmektedirler. bu bağlamda türkiye'de bir ideoloji karmaşası mevcuttur.
  • bireysel özgürlük ve sosyal adalet arasındaki dengeyi kurmayı amaçlayan, yer yüzündeki en mantıklı politik ideolojidir. (bkz: modern liberalizm)
  • kemal dervis'in bir zamanlar ortaya attığı ve uygulamak istediği, "devletin ekonomide liberal, sosyal politiklarda da sosyal demokrat" olma düşüncesidir. ayrıca bu düşünce ingiltere işçi partisinin uyguladığı ve özellikle tony blair'in politikası olan "üçüncü yol" ya da "yeni orta" olarak da bilinen düşünce akımıyla belirgin özellikler de taşır.
  • klasik liberalizm nedir? topluma sosyal darwinist açıdan bakan bir liberal bakış açısıdır. bir birey fakir ve açsa, bu onun kendi yetersizliğidir. ölüp toplumdan elenmesi doğaldır ve gereklidir.

    sosyal liberalizm ise olaya daha sosyal açıdan bakar. halka en azından temel seviyede sosyal destekler sağlayarak topluma* müdahale eder.

    ama sosyal liberalizmin bu "şefkati", klasik liberalizmin salık verdiği acımasız doğa koşullarına "öehh be o kadar da değil, yazık bu insanlara" yaklaşımından gelmez.

    liberalizmin "sosyalleşmesi", iki amaç taşır zannımca; birincisi, emekçi sınıfa "zincirlerinden başka" kaybedecek az da olsa bir şeyler vermek, ikincisi emekçi sınıfın tüketici karakterinin devamlılığını sağlamak.

    ilkini açarsak, malum, kaybedecek bir şeyi olmayan insan en tehlikeli insandır, her şeyi yapabilme ihtimali olur ve kontrol edilemez. emekçi sınıfa az da olsa imtiyaz tanımak, emekçinin bu imtiyazları kaybetme korkusuyla isyan etmesini engeller. en ufak bir ekonomik krizde zırt pırt bir hayaletin dolandığı ve her daim komunizm "tehlikesi" altında yaşayan avrupa'da karşı önlem olarak sosyal politikaların atlantik ötesindeki kuzenlerine göre daha yaygın olması bu şekilde de açıklanabilir.

    ikincisi, tüketim karakteri. belki de kapitalizm'in en yumuşak karnı günümüzde burası. sistemin temel mantığının, "emekçiyi ne kadar ezersen ez, üretimi satacak birilerini bulman gerek" olmasından dolayı, günümüzde tüketici hakları emekçi haklarına göre daha çok yankı bulur. kısaca devletler işsizlik maaşları dağıtmaz veya bankalar devlet güvenceli tüketici kredileri saçmazsa, emekçiye iphone bilmem kaç satmak mümkün olmaz.

    bu sebeple sosyal liberalizm, klasik liberalizm'in sosyal taleplere daha uygun hale getirilip sistemin devamlılığını daha fazla sağlamayı hedefleyen formudur.
  • komünizm yanlısı arkadaşlarıma bir türlü anlatamadığım politikal akım. ben bunu solcuların gerizekalı olmalarına bağlıyorum.
  • ortanın solu gibi birşey. bütün akımlar arasında en iyi olanıdır. yani kötünün iyisi.
  • türkiye'nin orta ve uzun vadede istikrara kavuşması için benimsenmesi gereken zihniyet ve pratik.

    ekonomiyi canlı tutmanın en temel yolu, talebi (alım gücünü) güçlü tutmaktır. bu ne demektir? maaşları aşağıya doğru baskılamamak ve maaş artışında tutucu olmamak, sosyal ödentileri yüksek tutarak devletin sosyal niteliğini güçlü tutmak, kamusal yatırımları tabana yaymak, adil bir vergileme ile alım gücünü yükseltecek kamusal harcamaları finanse edebilmek. üretilenler satılabilsin ki, çark dönsün, değil mi?

    öte yandan girişimcilerin önündeki bürokratik engelleri azaltarak yatırımı teşvik etmek ve iş hayatını şeffaf ve daha hukuki bir zemine oturtmak da ekonomik istikrarın şartları.

    sosyal ve kamusal fayda gözeten, bireysel ve kurumsal girişime destek bir model.
  • paradigması "liberalizmin ilkelerini uygulayalım; ama bireylerin piyasaya eşit bir şekilde girebilmeleri için fırsat eşitliği de sağlansın." olan siyasî fikir.
hesabın var mı? giriş yap