• tarkovsky önderliğinde bilinçaltına çıkılan bir yolculuktur. solaris, insanları mutlu eden şeyleri gösteren adeta bir afyon da uyuşturucu olarak resmedilmektedir ve bu yanıyla komunist rusya tarafından kapitalizme yapılan bilinçaltı bir propagandadır. solaris'in kişiler üzerinde yarattığı etkiye uzay mekiğine sonradan gelen chris'in kolayca adapte olması da kapitalist dünyaya kolayca uyum sağlanabileceğini temsil etmektedir. uzay üssünde bulunan iki profesör de chris'i solaris'in bu etkisine kapılmaması konusunda defalarca uyarmasına, bunların birer yanılsama olduğunu anlatmasına rağmen chris kapitalizmin o hayalsi mutluluğuna kendini çabucak kaptırır. filmde kapitalizm 'aslında olmayan şeyleri önce yaratıp sonra da bunlara kolaylıkla ama ufak bir bedelle (rasyonel düşünebilme yetisinin kaybolması koşuluyla) sahip olunabileceği bir sistem olarak anlatılmaktadır ki gerçek hayatta da bundan farksız mıdır, değildir. filmdeki belki de en önemli repliği uzay üssündeki profesörlerden biri olan snout, chris'in ağzından söyletmektedir. yemek odasında filmin 4 karakteri de toplanmış snout'u beklerken, chirs elinde bir kitap okumaktadır. yemek odasına gelen snout chris'in okuduğu kitabı görür ve elinden alarak yere fırlatır. ona tozlu kitapların arasından bir kitap çıkartır ve bir sayfasını seçerek okutur. okuttuğu bölüm şöyledir:

    "bildiğim bir şey var. eğer uyuyabilirsem ne korkuyu ne umudu ne işi ne de kutsanmayı hissederim. tanrı uykuyu icad edeni kutsasın. ağırlığını ve dengesini basit olanı bilgelikle eşitleyeni ve çobanla kralı. uykunun sahip olduğu tek kötü taraf ölüme tehlikeli biçimde benzemesidir."

    bu metinle yönetmen kapitalizmi uyku üzerinden anlatmaktadır. uykunun aslında yarı güdülenme sağladığını hatta yaşayan ölüler yetiştirdiğini betimlemektedir. kapitalizm yani uyku ile korkunun olmadığını yani dış ülke tehdidi, ülke içi ayaklanma gibi siyasi korkuların yaşanmadığını; umudu hayali olmayan bir hayat yaşandığını yani geleceği değil, plansızlığı ve anın; işsizliğin, tüketimin-hiçliğin yaşandığını ve günahkarlığın baştacı olduğunu anlatır.

    ve snout bu paragrafı chrise okuttuktan sonra belki de filmin manşet cümlesini yapıştırır:

    "insanın ihtiyacı olan insandır".
    yani kapitalizmin sunduğu yanılsamalar dünyasındaki anlık mutluluklarla değil humanist bir gerçeklik ile yaşabiliriz.
  • tarkovski'nin solaris'i çekmeye başladığı yıl 1971'dir. film gösterime 1972'de girer. filme, sovyet sinema bürokrasisi daha senaryo aşamasına müdahale etmiş, filmin bütçesinden dağıtımına, gösteriminden uluslararası festivallere gönderilmesine kadar pek çok konuda zorluk çıkarmıştır.

    bu tarih, hobsbawm'ın kısa 20. yüzyıl, aşırılıklar çağı kitabında, 1945'de başlatıp 1973'de bitirdiği reel sosyalizmin bu bitiş tarihinden bir yıl öncesine denk geliyor.
    hobsbawm biraz da -iletişim yayınlarının son dönem en iyi işlerinden olan sovyet yüzyılı kitabının yazarı- moshe lewin'in tezlerine dayanarak bilinenin aksine, stalin dönemini bürokrasinin iktidarı olarak görmez. o, stalin dönemini rusya'nın tarihinin başat özelliklerinden olan(peki ya bizim) otokratik yönetiminin bir mirasıdır der. hatta bolşevizm stalin'le beraber bitmiştir ona göre. bürokratik değil otokratik olduğunu söyler stalin döneminin.
    sonra çok ikna edici bir sürü kanıt verir, bürokrasinin hukuk devletiyle olan ilgisi, istikrar, bürokratik kuşakların devamlılığı, ekonominin örgütlenmesinin tahmin edilebilir, akılcı değil savaş ekonomisi olarak planlandığını, işçilerden insanüstü bir çalışma verimlilik beklenildiğini falan söyler.

    stalin dönemi bürokrasisinin kendini sürekli yeniden üreten bir dengesizlik, anomali olduğunu söyler.

    şimdi solaris, stalin otokrasisi ne alaka? demeye fırsat vermeden hemen solaris'i izleyen merkez komite kültür bölümünün filme yönelttiği 35 eleştiriyi sıralayacağım. lewin'i bilmem ama hobsbawm'ın yaşayan en büyük jazz eleştirmenlerinden olduğunu ve onun jazz'ı ciddiye almayan marksist eleştirmenlere selam ettiğini söyleyerek ama ki sinema üzerinden, akılcı bürokrasi değil rus otokratizmine yakışır delisaçmaları:

    1. geleceğin dünyası ile ilgili daha net bir imaj olmalıydı. filmde bunun nasıl olacağı ile ilgili bir gösterge yok.

    2. geleceğin dünyasının çeşitli bölgelerinden görüntüler olmalıydı.

    3. kelvin'in hareket noktası toplumun hangi formuydu-sosyalizm mi, komünizm mi, yoksa kapitalizm mi?

    4. snaut uzay hakkında çalışma yapmanın anlamsızlığından söz etmemeliydi. bunun sonu çıkmaz sokaktır.

    5. tanrı kavramı filmden çıkarılmalı.

    6. beyin tomografisi sonuna kadar devam etmeliydi.

    7. hristiyanlık kavramı filmden çıkarılmalı.

    8. konferans, yabancı oyuncular filmden çıkarılmalı.

    9. final: a) chris'in babasının evine dönüşü daha gerçekçi olamaz mı?
    b) görevini tamamlamış olduğu daha açık olamaz mı?

    10. chris'in aylak olduğunu ileri süren öneri hiç olmamalıydı.

    11. gabaryan'ın intiharına neden olan şey onun kendini arkadaşları için kurban etmesi olmalıydı.

    12. bir bilim adamı olarak sartorius insanlıktan yoksun.

    13. kari bir insan olmak zorunda değil.

    14. kari'nin intiharı daha kısa olabilir.

    15. anne ile olan sahneyi kes.

    16. yatak sahnesi daha kısa olmalı.

    17. chris'in pantolonsuz etrafta gezindiği sahneyi kes.

    18. gidiş-geliş uçuşu ve kahramanın işi ne kadar zamanını aldı?

    19. filmin herşeyi açıklayan yazılı bir açıklaması olmalı.

    20. çekim senaryosundan çıkarılan berton ile babası arasında geçen gençlikleri üzerine konuşma yeniden eklenmeli.

    21. kolmogorov'un insanın fani dünyası ile ilgili alıntıları konmalı.

    22. yeryüzü çok uzun.

    23. bilimsel konferans duruşma gibi.

    24. konferansta durumu olay örgüsüne göre açıklığa kavuşturmalı.

    25. solaris'e uçuş gösterilmeli.

    26. snaut ve sartorius niye chris'den korkuyorlar.

    27. okyanusun içinde bulundukları durumdan sorumlu olduğu açık değil.

    28. bilim insalcıl mı değil mi?

    29. "dünya bilinemez. uzay anlaşılamaz. insan yok olmak durumunda"

    30. "seyirci şaşkına dönecek"

    31. solaris nedir? ya ziyaretçiler?

    32. iletişim kurma gerekliliği daha açık verilmeli.

    33. buhran aşılmalı.

    34. kari neden yok oldu.

    35. filmin mesajı: " insanlığın kendi pisliğini galaksinin bir ucundan öbür ucuna sürüklemesinde hiçbir anlam yok."

    en komiği ise listenin sonunda yeralan şu not:

    "başka itiraz yok"

    yine de tarkovski bütün bunlara direnir. bir buçuk ay sonra kendisine altı maddelik yeni bir liste gönderilir:

    1. filmi en az 300 metre kısalt.

    2. kari'nin intihar sahnesini çıkart.

    3. şehri çıkar.

    4. anneyle olan sahneyi çıkar.

    5. chris'in kestiği elbise dar olmalı.

    6. en sondaki akan sulu sahneyi çıkar.

    tarkovski direnmeye devam eder. film onun istediği şekilde gösterime girer. çünkü stalin otokratizmi sona ermek üzeredir.

    malumuz tarkovski kanserden ölür...
    yedinci ve son filmi "kurban"'da kendisi gibi kanser olan bir adamın oğluyla ilişkisini anlatır.
  • film her yonden anlasilmasi ve hazmi zor ogelerle doludur ve bu sadece anlamlar yuzunden degil baska sebepler yuzunden de boyledir. ornegin su bahsedilen meshur 5 dakikalik otoyol sahnesi, zamaninda cogu insan icin bir 4 tekerli araba sahibi olmanin neredeyse utopya oldugu dis dunyaya kapali komunist rusyada futuristik bir gorsel solen iken (japonca yazilar, yuksek binalar, uzun modern isiklandirmali tuneller vs.) ayni sahne batili izleyici tarafindan (bizlerde dahiliz buna) "ee bu neki simdi 5 dakka boyunca yol cekmis adam" seklinde karsilanmistir.
  • çok güzel bir giriş sahnesine sahiptir bu film. ancak yağmurun başlamasıyla sanki bir çuval incir berbat olur. hava pırıl pırıl güneşliyken, yapraklar, otlar güneş ışığıyla parıldarken sağnak yağmur yağmaktadır. yağmurun başlangıcı da o kadar yapaydır ki, hiç bir yağmur ya da fırtına o kadar ani bastıramaz. bir de üstüne üstlük evin çatısında olduğunu tahmin ettiğim yağmur makinası, çalıştırıldığı ilk anda hafif bir tekleme yapmıştır. neyse meterolog değilim ama güzelim sahnenin böyle heba olmasına içim elvermedi.

    otoyol sahnesi osaka'da çekilmiş olup, gelecekte kara ulaşımının nasıl fantastik olacağını göstermektedir. o zamanın (1972) japonya yollarını görenler sahnenin gerçek değil kurgu olduğunu sanmışlardır! ben bile şüphelenmedim degil yani.
  • kendimce sahnelerini ayırdım, şöyle oldu:

    iki bölüm, 33 sahneden oluşan film.

    1. bölüm 1.15.58

    1) jenerik.............................................................2:50
    2) baba evi, tanışma............................................7:50
    3) solaris videosu...............................................13:00
    4) film sonrası konuşmalar....................................2:55
    5) anne, at ve çocuk.............................................0:37
    6) burton'la konuşma...........................................2:40
    7) burton'la telefon görüşmesi.............................2:02
    8) highway scene.................................................4:36
    9) baba evi, notları yakma....................................4:38
    10) solaris üssüne iniş..........................................2:40
    11) tanışma ve ilk sanrılar.....................................6:47
    12) video...............................................................4:55
    13) 3.kişiyle tanışma..............................................4:35
    14) kızın peşine düşme..........................................1:16
    15) snout'la konuşma............................................2:35
    16) videonun kalanını izleme, uykuya dalış............4:55
    17) hari..................................................................6:58

    2. bölüm 1.23.55

    18) roketle yollama................................................2:50
    19) ziyaretçiler hakkında........................................4:45
    20) rüya ve geri dönüş...........................................3:32
    21) kendini parçalama............................................3:43
    22) toplantı............................................................4:08
    23) amatör film.......................................................5:14
    24) yok etme-vaz geçme........................................4:43
    25) gerçek hari kim?...............................................5:43
    26) doğum günü...................................................12:24
    27) resim ve yerçekimsizlik.....................................5:46
    28) intihar...............................................................6:42
    29) ışıklı yol.............................................................5:36
    30) rüya..................................................................6:04
    31) mektup.............................................................3:30
    32) konuşma-kulak.................................................3:40
    33) son sahne-baba evine dönüş...........................5:30
  • anne figürünün filmin sonuna doğru yer almasının nedeni insanın içinden asla çıkmayacak olması olabilir. chris uyurken odada yer alanlar, annesi, hari ve köpeğidir. babası, at ve arkadaşları odada yoktur. çünkü onlar chris için kaybedilmesi bir anlam ifade edilmeyen öznelerdir.* yani chris annesine, hari'ye ve köpeğine aşıktır sadece. babasına, atına, mesleğine veya başka bir şeye aşık değildir. (nitekim babası ile ilişkilerinin kopuk olduğu filmin başında anlatılır. yine mesleği ile olan kopukluk da filmin içinde yer alır. chris karısıyla veya doğa ile karşılaştığında mesleğini unutur. mesleğini, görevini yapmadan önce her gün doğada gezinir).

    bir de anne, köpek ve eş figürleri insanın tabiatındaki en sadık olgular diyebiliriz. üçü de size aşık olan varlıklardır. bu nedenledir ki insanın vicdanını sorguladığı veya zor duruma düştüğü anlarda yanınızda yer alırlar. sizin sıkıntınız, yaranız ne ise anneniz soğukkanlılıkla onu düzeltmeye çalışır*.

    filme dönecek olursak; film bizim alışık olduğumuz bir bilim kurgu filmi değildir. 2001 kadar bile bilim yoktur içinde. bilim, filmin çok diplerindedir. "bilim kurgu filmlerinde olması gereken mantık ve açıklamalara ihtiyacı olan kişilerin" ihtiyaçlarını karşılaması için bilim filmin içinde yer alır. çünkü tarkovsky'nin asıl anlatmak istediği bilimsel formüller, normlar veya bunların dayanakları değildir. insanın yaşama nedeninin dayanağıdır. aşkın ve vicdanın daima insan ile birlikte olduğu, beyin uyurken veya uyanıkken bile başucundan hiç ayrılmadığı. hatta bazen vicdanın, istemdışı hareket edebilecek düzeyde olabileceğini** anlatmıştır. filmde hiçbir bilimsel makalenin okunmaması, uzay gemilerinde yer alan kullanım kılavuzları gibi bilimsel zırvalarla uğraşılmaması onun yerine sanat eserleri ve kitapların içlerinden varoluşlarla ilgili yazıların okunması bir kez daha tarkovsky'nin amacını vurgular.

    vicdanınızın hiç bir kapının arkasına saklanamayacağı, düşünmeyerek bile ondan kurtulamayacağınızı, gerçekten aşık olduğunuz öğelerin daima yanınızda olabileceğini anlamışsanız; filmi anlamışsınızdır.
  • filmin içinde geçen alt mesajlar okunduğunda daha bir hayran kalınası film.

    stanislaw lem filmi beğenmemiştir, tarkovsky için "gitmiş uzayda suç ve ceza'yı çekmiş" demişliği vardır. tarkovsky'den sade bir bilimkurgu beklemek asıl yanılgı olur. tüm filmlerinde tek konu vardır. varoluşu sorgular. bu filminde de tabiki ana olarak bunu sorgulamıştır, sadece bilimkurgu perspektifinden. filmin yaklaşık yarım saatlik bölümü romandan bağımsızdır. stanislaw lem'i kızdıran şeyleden biri de bu olmuştur.

    burada filmle ilgili değinilmemiş birkaç unsuru özetlemeye çalışayım, belki ne boktan filmmiş diyenler biraz aydınlanır da bu bakış açısıyla izlemeyi dener tekrar.

    1) filmin başlangıcında "bu filmde bach'ın f minör no:5 konçertosu kullanılmıştır" yazar koca puntolarla. bugüne kadar hangi filmde kullanılan müziğin filmin başında yazıyla gösterildiğini gördünüz? tarkovsky yeni yetme bir yönetmen olmadığına, bu da onun 3'üncü filmi olduğuna göre film başlamadan bir mesaj vermek istiyor. bach bu konçertosunu görünenin önünde olan şeyleri hisssettirmek amacıyla bestelediğini söyler. tarkovsky'nin de bize ilk mesajı bu filmde görünen ötesinde daha içsel bir şeylerin sogulanacağıdır.boş yere o kare orda durmaz.

    2) her büyük yönetmenin yaptığı gibi tarkovsky de aslında ilk 15 dakikada görsel unsurlarla filmin tüm konusunu özet geçiyor. açılışta akan suyun altında yeşil bitkiler vardır. su akmasına rağmen bitkiler yerinde ısrarla kalır. akıp giden hayatımızda bizim de kendi yerimizde kımıldamadan kendimizi hayatın bir parçası sanmamız gibi. su akarken kurumuş bir yaprak geçer üstünden. bu yaprağa dikkat, çünkü kapanışta da karşımıza çıkacak. sonrasında kamera yavaş yavaş dışarı çıkarak bitkileri göstermeye başlar. ve mavi mont giymiş bir adamın elini görürüz. mavi renk kadına ve hüzne dairdir tarkovsky filmlerinde. yani adamda bir kadına dair hüzün olduğunu tahmin ederiz. adamın ilk karede elini görmemizin sebebi onun özünde iyi bir insan olduğunu gösterir. ayağını görseydik bu kötülüğe işaret edecekti.

    adamı gördükten sonra tekrar ilk karede olan suyun içindeki bitkilere döner kamera. o bitkileri yeniden gördüğümüzde içlerinde çürümüş dalların da olduğunu görürüz. halbuki filmin ilk açılış karesinde tüm bitkiler yemyeşildir. adamı gösterdikten sonra bitkilerin çürümüş tarafını görmemiz adamın içinde çürümüş, ölmüş bir şeye işarettir. adam kadrajı sola doğru yürüyerek geçer, bu adamın kötü bir deneyim yaşayacağını bize gösterir. ilerlediğinde sis içinde bir eve bakar, evin gölde yansımasını görürüz. yansıma ve sis bu evde kötü bir şey yaşandığını temsil eder. daha sonra koşan bir at görürüz. at filmlerde yeniden doğuştur. bu hikayede yeniden canlanacak bir şeye işarettir. filmi izleyenler filmin ana konusunu özetlediğimi anlamıştır. bu bize tarkovsky'nin hiç replik olmadan sadece ilk 4 dakikada gösterdiğidir.

    3) yağmur yağdığında herkes yağmurdan kaçarken kahramanımız kelvin yağmurdan kaçmaz. çünkü o yeryüzünde acının en büyüğünü görmüştür yağmur ne ki. 10:22'de masa üzerinde duran yenmiş elma ve yenmemiş elma gösterilir. 10:38'de masayı tekrar gördüğümüzde üzerindeki cisimler farklıdır. tabiki çekim hatası değildir, bir önceki kare adamın iç dünyasıdır, bütün olan elma gölgede kaldığı için iç dünyasını gerçek olarak yansıtan çürümüş elmadır.

    4) 15:27'deki sahneye bakalım. 3 kişi oturmuş daha önce solaris'e giden pilotun videosunu izliyorlar. videodan kadraja döndüğünde pilotun arkasındaki çiçek büyümeye devam eden, saçılmış, özgür bir çiçektir. yani videoda izlenen her şeye açık görüşle inandığı temsil edilmektedir. kahramanımız kevin'in arkasındaki çiçek bir fanusun içindedir. kevin belli doğrular çerçevesinde videoya inanmaktadır, her söyleneni zihni kabul etmez. kevin'ın üvey annesinin arkasında ise saksıya ekilmiş küçük bir yeşillik vardır. o da onun anlama kapasitesinin darlığını temsil eder.

    5) odada kafesin içindeki 3 kuş, solaris'teki 3 kişiyi temsil eder. mavi kuş kevin'dır. stalker filmi de 3 kişi üzerine kurulmuştur. 3 kişilik sistem hristiyanlıktaki hypostatic union'la bağlantılıdır. daha sonra anlaışlamayan bu yöntem isa'nın sağında ve solunda birer kişinin resmedilmesiyle ifade edilmiştir. 1 kişi dünyevi olanı, diğer kişi ise uhrevi olanı temsil eder. solaris'te de profesörlerin biri daha duygusal, yüce şeylerle ilgilenir, diğeri ise sürekli deney yapmak isteyen dünyevi bir kişiyi temsil eder.

    6) uzay gemisinin içindeki sarı ve kırmızı kablolar ölümün işaretidir. sarı telefon iletişimsizliktir. 48:01'de düşen top ve almanca "ein-zwei-drei" şeklindeki şarkı fritz lang'ın m filmine göndermedir. (m filminin açılış sahnesi ve 7'inci dakikadaki yuvarlanan top.)

    7) 01:57:32'de doğum günü partisinde profesör snout'un elindeki siyah kitap don kişot'tur. arkada duran at üstündeki şovalye biblosundan kitabın ne olduğunu anlarız. ismini görmemize gerek yok.

    8) tarkovsky bu filmde pekçok ressamın tablosuna gönderme yapmıştır. doğum günü yemeğinde odada bulunan tüm tablolar pieter brueghel'in "cycle of the year" tablolarıdır. tüm tablolarda kahramanların başına olumsuz bir şey gelmiş olsa bile hayatın devam ettiği tüm detaylarıyla resmedilmiştir. örneğin hunters in the snow tablosunda avcılar yorgun argın ve ellerinde bir şey olmadan avdan dönerken ilerdeki karede hayatın akışı tüm detaylarıyla devam eder. filmde de onlar solaris'in içinde hapsolsa da hayat devam etmektedir.

    bir diğer tablo göndermesi ise kapanış sahnesinde kevin'in babasına diz çökerek sarıldığı andır. dakika 2:45:43. bu sahne rembrandt'ın ölmeden önce çizdiği son tablo olan "oğlunu affeden baba" tablosudur. bu arada tarkovsky filmlerinde köpek, isa'yı temsil eder.

    9) son olarak kapanış sahnesi 02:46:08'de uzaktan gördüğünüz görüntünün ne olduğuna bir bakın. sonra da açılış sahnesinde nehrin üzerinde yüzen kuru yaprağı hatırlayın.
  • bir bas yapit.

    filmin degerini anlayabilmek icin biraz sabirli olmak gereiyor. 5 dk lik otoyol sahnesi sabirsiz insanlari elimine etmek icin konulmus. otoyol sahnesini asan insanlar filmin sonunda odullendiriliyor.
  • stanislaw lem tarkovski'nin filmi hakkında ''o solyaris'i değil, suç ve ceza'yı çekti'' demiştir.
  • zihinde bir yerlere takılıp, nadiren hatırlansa da senelerce orada duran film.

    tarkovsy'nin kendi filmini beğenmemesi beni yaşadığım kararsızlık konusunda biraz rahatlattı fakat her şeye rağmen filmi beğendim.
    anlamadım, sadece beğendim.

    - beş dakikalık otoyol sahnesini bir sabır testi olarak görenler olmuş.
    iddia ediyorum: filmin en akıcı sahnesi beş dakikalık otoyol sahnesidir. otomobil camının arkasından o dönemin tokyo'sunu izleyebilmek bi sabır işi değil bi keyif işi.
hesabın var mı? giriş yap