• annemin, filmin metroyu kaçırma sahnesinde yanındaki arkadaşıyla koyu bir sohbete dalmış olduğundan, filmin kalan kısmından hiçbirşey anlamayıp arada "ne biçim film bu hiçbirşey anlamadim, ikiz mi şimdi bunlar??"!! yorumunu yapıp beni koparttığı film..
  • --- spoiler ---
    son anda yakaladığınız bir tren sayesinde aldatıldığınızı farkedip, kendinizi bundan sıyırabilir, iyi bir işe, güzel bir yaşama, sadece rüyalarınızda gördüğünüz bir sevgiliye sahip olabilirsiniz. bunun nedeni şanstan başka birşey değildir.

    öte yandan o treni kaçırıp, aldatılmaya devam edebilir, sevmediğiniz bir işte çalışıp yolunda gitmeyen ilişkinizle mutsuzluğa itilebilirsiniz. paralel evreni birkaç saniye ile kaçırmışsınızdır.

    hayatınızı bu şekilde değiştirebilen şans, bir daha devreye girer: her açıdan kusursuzmuş gibi görünen hayatınızı elinizden alır ya da herşey berbatmış gibi görünürken asansörde biriyle yaşadığınız bir an sonucunda akışı dipten zirveye taşır.işin içinde bu kadar bilinmeyen varken, kötü olaylar iyileri tetikleyebilirken, anlık bir olay tüm güzel şeylerin sonu olabilirken kapanan kapılar yüzünden büyük bir fırsatı kaçırmış olmanıza üzülmekle sevinmek arasında bocalarsınız.
    --- spoiler ---

    "şansa inanmıyorum, insan kendi şansını kendi yaratır" diyenlere "lütfen zırvalamayı kes" şeklinde yanıtı yapıştıran bir film.
  • benim bugün izleyebildiğim 1998 yapımı muhteşem film. muhteşem diyorum; bir film için "muhteşem" kelimesini çok rahat kullanamam şahsen. ancak bu filme bayıldım.

    --- spoiler ---

    film, fatalizm kavramını sorguluyor. bize "kader" hakkında söylenen bir şey vardı: insanın kaderinde ne varsa o olur. mesela senin öleceğin varsa kaderinde eğer, her şekilde ölürsün. yoksa da, istersen kafana sık, ölmezsin. film, aşağı yukarı bunu anlatıyordu. ama gayet eğlenceli ve sürükleyici bir biçimde.

    helen, her iki paralel evrende de aslında aynı kapıya çıkıyordu. her iki paralel evrende de kendi kaderini yaşıyor, kendi kaderinde ne varsa oraya gidiyordu istemsizce.

    bir de, the curious case of benjamin button'ı hatırlattı; orada daisy'nin kaza geçirdiği sahneyi tam olarak. orada da aynı vurgu vardı; "daisy ya azıcık geç kalsaydı" türünden. sliding doors, aynı sorgulamayı bütün bir film boyunca yaptı. fazlası bu.

    --- spoiler ---

    izleyin, izletin. tavsiye ediyorum ben; izlenilesi bir film her yönüyle.
  • başından beri susup, ciddi ciddi seyreden halamın, filmin sonuna doğru, "bu kızcağızın saçları niye bir uzuyor bir kısalıyor yahu" diye sorduğu film. *
  • evrenin genislemesi hakkinda bir film..
    soyle ki..
    bir para havaya atildiginda evren iki ye bolunur..
    bir tane evrende o para yazi gelmisdir..dierinde de tura..
    boylelikle iki ayri paralel evren olusur..
    ve her saniye.. yeni bir olasilik icin yeni bir evren olusur ve boylelikle bildigimiz evren devamli genisler genisler genisler..(bkz: elde patlamak)
  • zamanında adını unuttuğumda google'da "metroyu kaçıran kadın" olarak aratıp bulduğum film.
  • gwyneth paltrow'un başrolunu oynadığı 98 yapımı peter howitt filmi.. esas bayan isinden evine giderken binmesi gereken metroyu son saniyede kaçırır ve hayatı bu andan itibaren 2 ye bölünür.. birinde metroyu yakalamıştır evine erken gelir ve kocasını başkasıyla görür.. öbüründe taksiyle trafikte cartta curtta kalarak gecikir ve kocasının aldattığını bilemez.. bayağı hoş filmdi, vakit geçirirdi..
  • kieslowski 87de ayni konsepti cekmistir. filmin orjinal adi przypadek ingilizcesi ise blind chance. ayni sekilde adam treni kacirir ve yasami uc farkli sekilde gelisir. birinde kominist birinde fasist birinde normal bir insan olur.
  • 2 gün önce mr.nobody, 2 saat önce de sliding doors. şu saaten sonra sorularıma cevap veren ulu bir kişi istiyorum.

    (bkz: şeytan ayrıntıda gizlidir)
  • erkeklerin aldatırken ne kadar yapmacık sevgi gösterilerinde bulunduklarını ,kız tavlamanın en iyi yolunun esprili,komik,ısrarcı olmaktan geçtiğini ,doğru aşkın öyle ya da böyle bulunucağını bu yüzden tasalanmamak gerektiğini ,sevişirken korunmassan başına neler gelebileceğini gösteren fevkalade bi romantik komedi ,gywneth paltrow a tapılası filmlerdendir ,zaten bi sürü ödül de almıştır bu filmdei oyunculuğuyla ,john hannah* ın aksanı çok hoştur ayrıca . senaryosu zekice yazılmış olup ,peter howitt in debut filmidir .bulunup izlenesi filmlerden..

    soundtrackinde jamiraquai , dido ,aqua ,olive ,elton john gibi isimler bulunur, bu yönüyle de standartların üstündedir.
hesabın var mı? giriş yap