• skammen'in, bugune dek izledigim en rahatsiz edici filmlerden biri oldugunu soylemek sanirim benim adima pek zor olmayacak. savasta insanlarin olmesine, kamplara goturulmelerine, cocuklarin olmelerine falan ve de filana alisik! oldugumuzdan cogu zaman rahatsizlik duymuyor insanoglu artik. en azindan ben filmlerde birinin olmesini, vurulmasini izlerken rahatsiz oldugumu hatirlamiyorum. hayir, siddet yanlisi degilim. hayatimda kavga ettigimi bile hatirlamiyorum. peki -kisisel olayim- beni ne mi rahatsiz ediyor? en basitinden bir hayvanin oldurulmesine kesinlikle katlanamam. muhtesem bir film bile olsa bu plan-sahne cok uzun suruyorsa filmi birakirim, kacarim. kendimden utanir, saklanirim. bir digeri de sanirim skammen'de anlatilan tarzda durumlar olsa gerek. ne mi anlatiliyor?

    --- spoiler ---

    filmin konusunu anlatmayacagim, ben daha cok karakter analizi ve gelisimi uzerinde duracagim. filmin baslarinda kemancimiz cok pasif bir adam. savasin anlamini bile bilmiyor desek yeridir. son derece sinik bir tip ve bundan oldukca memnun. karisi biraz daha sert, bebek yuzunun arkasinda guclu bir kisilik yattigi belli oluyor. savasin baslangicinda kocasina ''delikanli ol''vari bir cumle bile soyluyor. adamin rahatsizligi oldugunu ogreniyoruz bu esnada, panik oldugunda veya cok fazla korktugunda kendisini kaybediyor. karisi en buyuk dayanagi. ha unutmadan, bir de cocuk yapmakta herifin problemli oldugunu ogreniyoruz, bundan cok rahatsizlik duymasa da bir problemi oldugu kesin ve bu eva'yi oldukca korkutuyor. eva 30'unda bir kadin ve kiz cocuk sahibi olmayi her seyden cok istiyor. neyse savas ilerleyip siddet arttikca savasta oldukca yetkili bir adam -yetkisi nedir bilmiyorum- adamla yakin arkadaslik kurmak ayagina eva'ya yavsiyor. basta eva korkudan herifle beraber oldu gibi gozukuyor. amaci kocasini ve kendi hayatini kurtarmak. buraya kadar her sey guzel. ancak daha sonra bu herifcioglu eva ile bir kez daha beraber olmak icin bunlarin evine geliyor ve iste benim dayanmakta zorlandigim anlara geliyoruz. kocasi fazla saraptan siziyor ve eva ile bu herif sevismeye gidiyorlar. basta eva istemiyor gibi gozukse de daha sonra sevismek istedigini oldukca belli ediyor ve burada kesinlikle bence sevisme sebebi bir kiz cocuk sahibi olmak istemesi. ve bunu kocasinin veremeyecegini dusunuyor. bingo! kocasi bunlari goruyor ve aglamaya basliyor. bunun ardindan bir para meselesi sayesinde -ki bence cok onemli degil- herif oluyor. adam da kismen intikamini aliyor. bu andan sonra herifte cilgin bir degisim basliyor. onceden tehlike aninda heyecanlanan adam rahatlikla insan oldurmeye, karisini hic onemsememeye basliyor. ve bir daha hic konusmuyor.

    burada beni rahatsiz eden kisimlar maalesef bir tane degil;
    oncelikle kocasinin canavarlasmasindaki en buyuk sebep karisinin onu bir baskasi ile aldatmasi. sebebi ne olursa olsun. ve isin daha da kotusu onceden belki oleceklerini biliyordu bu cift ama en azindan beraber oleceklerini biliyorlardi. maalesef kadin olmemeyi seciyor -ki bunun sebebi tekrar kiz cocuk sahibi olmak olabilir- ve hayati boyunca iskence cekiyor. herif de karisini tamamen siliyor. hakli olarak.

    ve evet, itiraf ediyorum. ben bergman filmlerinde uyumaktan oldukca hoslanan biriydim bu geceye tek. ancak bu film o kadar derin anlamlar iceriyor ki, skammen'in bugune dek izledigim en guzel filmlerden birisi oldugunu gonul rahatligiyla soyleyebilirim. ve evet, kesinlikle cok rahatsiz edici. savas elestirisi filmi demek oldukca yavan kacar. ben sahsen olen insanlari gordugumde hic ama hic empati kurmadim ancak kadinin, kocasiyla yasamak zorunda olmasi her seyden beterdi bence.

    --- spoiler ---

    hastasinim bergman, uyudugum her filmin icin ozur dilerim.
  • --- spoiler ---
    film başlarken ilk planda öfkeli, telaşlı ve sert bir eva* vardır, buna karşın diğer ana karakter jan* ise sakin, uzalaşmacı ve zayıftır. ancak film ilerledikçe ve savaş adaya sıçradıkça, özellikle de savaşın görülür etkileri jan'ı etkilemeye önce kemanını, sonra sevdiği karısı evayı tahrip etmeye başladıkça bu durumun değiştiğini görürüz.

    eva aslında son derece "insanı", savaşta bile acıma duyguları olan, çaresiz bir insandır. savaşın onun üzerindeki etkileri duyduğu korku ile belirginleşir.
    öte yandan jan ise insanlığını yitirip, nedensiz cana kıyacak, sırf kendi menfaati için hareket edecek bir utanç kaynağına dönüşmektedir..
    --- spoiler ---
  • toplumsal olaylara bulaşmış bergman filmi.. savaş görüntülerinden önce, karı-koca nın şarap ve müzik tutkusuna,tavuklarına, "savaştan sonra mı çocuk yapsak" masumiyetine hayran olmamak mümkün değil.. o kısım daha çok bir "italyan" filmi tadında, tesadüf ki orada kadın da italyanca öğrenmek istediğini filan söylüyor..

    "bu, benim rüyam değil. başkasının rüyası. bizi rüyalarında görenler, ne hisseder acaba, utanç mı?"
  • persona ve vargtimmen ile birlikte bergman'ın ikinci üçlemesini oluşturan film.

    --- spoiler ---

    ingmar bergman'ın filmografisinde ayrı bir yeri vardır bu filmin. genelde karakterlerin etrafında dönen filmlerden farklı olarak, utanç'ta bergman toplumsal ve politik bir kompozisyon ortaya koymuştur. karakterler yine her zamanki gibi gelişmiş ve derindir, ama bu filmin öne çıkan noktası, persona'da ve tystnaden'de var olan savaş ve şiddet karşıtı sahnelerin, artık bir tema olarak izleyicinin karşısına çıkması ve savaşın, bulaştığı adada karakterlerin iç dünyaları ve birbirleriyle olan ilişkileri dahil her şeyi yakıp yıkmasıdır. kişiler, dağılıp giden bir çevrenin ortasına yerleştirilmiştir, ve yapacak birşeyleri yoktur, bu utanca bulaşmak zorundadırlar. savaş, onları kuşatmıştır.

    muhteşem bir final sahnesi seyirciyi (beni) koltuğuna çivilemektedir bu filmde, ve liv ullmann bu sahnede olayı özetlemektedir:
    "bir uçak geldi ve gülleri yaktı. korkunç değildi, çünkü çok güzeldi. yanan güllerin sudaki yansımalarına bakıyordum. kollarımda bir bebek vardı. bizim kızımız... dudaklarını yanağımda hissediyordum. bütün bunlar boyunca birisinin bana söylemiş olduğu birşeyi hatırlamam gerektiğini biliyordum... ama unutmuştum."

    --- spoiler ---

    ayrıca, ingmar bergman, max von sydow ve liv ullmann ile tanıştığım film olmuştur, gönlümdeki yeri çok çok başkadır bu yüzden.
  • ingmar bergman'in yonettigi; liv ullmann ve max von sydow'un ba$rolunu oynadigi 1968 yapimi drama. en iyi yabanci film dalinda altin kureye aday olmus
  • yakınlıktaki uzaklık + ulaşılamayan ötekine çaresizce bakış : görsel
  • isveç iç savaşından uzaklaşmak isteyen müzisyen bir çiftin isveç yakınlarındaki bir ada'daki yaşamından ki bu ada bergman'ın bir dönem yaşadığı ve 66-69 arası yaptığı filmlere karakteristik bir mekan olan faro adasıdır, kesitler sunar ve bir müddet sonra bir düşman uçağının adaya düşmesiyle savaş adaya da sıçramış olur, bundan sonrası savaşın insan ruhundaki etkilerini gerçekçi bir üslupla anlatmak biçiminde ilerler...
  • utanç, savaş hakkında yapılmış en iyi filmlerden biri olarak gösterilmektedir. aynı zamanda yönetmen ingmar bergman'ın da en iyi filmlerinden bir, denilmektedir.
    savaş filmi dendiğinde aklımıza gelen (ya da getirtilen) çoğu klişeden arınmış bir filmdir. bergman hem iç savaş hem de ülkelerin savaşından bahsederken, geneli ve özeli başarılı bir şekilde filme yansıtmış.
    kesinlikle savaş hakkında yapılan mükemmel bir film olduğunu düşünüyorum.
  • --- spoiler ---

    bergman filmlerinde zaten genelde elit kesimden insanları işlemiştir, ana karakterler çoğunlukla sanatçıdır. bu özel filmde de böyledir, ancak küçük bir farkla. bergman, bu karakterleri almış, savaşın göbeğindeki bir adaya koymuştur, ve sanatlarını icra etmelerine izin vermemektedir; bu ortamda sanatçılar, dünya için güzellikler üretmekten alıkonulmakta, kriz ortamında hayatta kalmak için mücadele etmeye zorlanmaktadır. insanlığın yok olduğu bu süreçte, yaşanılan her an bir utanç kaynağı olmaktadır.

    --- spoiler ---

    bergman, toplumsal konulara eğilmediği sebebiyle çokça eleştirilmiştir; bu filmi biraz da bu eleştirilere cevaben çekmiştir. açıkçası, skammen'in bergman'ın en iyi filmleri arasında gösterildiğine çok şahit olmadım, ancak bence ortaya çıkan eser, sadece bir "tepki" filmi olmayı çok çok aşmış, belki bergman'ın düşündüğünden bile çok daha yüce bir sanat yapıtı olmuş. izleyip de beğenmezseniz beni suçlamayın, ancak bu övgüleri yazmak zorunda hissediyorum kendimi, çünkü ben bu filmden daha iyisini izlemedim.
  • ingmar bergman'ın 1968 yılında çevirdiği, her filmi gibi dehalığını konuşturduğu bir başyapıt. savaşın vahşetini çok güzel yansıtmış. liv ullman ve max von sydow'un oynadığı film, kırsal kesime yerleşen iki müzisyenin savaşın etkileriyle nasıl hayvanlaştıklarını anlatıyor. bu hayvanlaşma da akabinde ikisinin utancını yani 'shame'i doğuruyor.
hesabın var mı? giriş yap