• 1980 doğumlu brezilyalı besteci ve gitaristtir. asıl olarak “violão de 7 cordas” denen yerel telli enstrümanı çalmaktadır. tek türde çalmaz. bossa nova, milonga, tango, samba, chamamé ve choro gibi janrlara bulaşmıştır.

    alakasız ek, yamandu, dünyadaki tüm suların öncüsü/müjdecisi demekmiş.
  • çok yaman bir klasik gitarist, ama caz, bossa nova her boku çalıyor herif muhteşem. özellikle brezilyalı bestecileri harika çalıyor. bu zamanın efsane gitarcısı. ben artık robot gibi çalan klasik gitarcıların döneminin geçtiğini düşünüyorum. böyle adamlar bu işin geleceği.

    öyle yattığın yerden deşifre yapıp çalmak yok artık, yaratıcı olacan, komple müzisyen olacan. ben iyi gitaristim diyorsan işte meydan bu adam şu anki seviyeyi belirliyor. ve de brezilyalı!!

    harika örnekler:
    (bkz: https://www.youtube.com/watch?v=qg2fxqfknyy)

    (bkz: https://www.youtube.com/watch?v=90ayu-r2l-0)

    (bkz: https://www.youtube.com/watch?v=pwi4iargdn4)
  • klasik gitarda çok farklı bir tekniğe sahip müzisyen. lakin şöyle bir şey var gitara ve perdelerine hunharca girişmektedir kendisi. bu yüzden kendisini dinlerken gerilmekteyim her an bızlama duyacağım veya tel kopacak diye. bu tarzı klasik gitarda pek beğenmiyorum. bazı aranjmanlarda da şarkıyı akora boğuyorlar . yani klasik gitarda amaç duyguyu hissettirmekse costa abimiz ben de öfke duygusunu hissettiriyor. gitarımı istese ödünç vermem. çatır çutur girişiyor maşallah.
  • keyifle gitar çalan brezilyalı abimiz.

    https://youtu.be/exehpumpm2u
  • porto alegre'li, 7 telli klasik gitar çalan müzisyen. porto alegre'de yaşadığından dolayı* yalnızca brezilya yerel müziğine değil; milonga ve tango gibi, arjantin ve uruguay'da yaygın olan yerel müziklere de hakimdir. genelde latin amerika'nın yerel müziklerini çalar, yerel müziklere gerçekten aşıktır kendisi. bunlar arasında choro, samba, milonga, tango ve bossa nova vardır.

    şöyle bir durum var ki, brezilya müziği diye bir tanımlama yapmak zor bir şey. her şeyle etkileşimli diyebiliriz bu bahsettiğim yerel müzikler adına. kökenlerine inersek, brezilya'ya getirilen zenci kölelerin kendi kabile müzikleriyle, ki oldukça kompleks ritimli müziklerdir bunlar, geldiklerinde duydukları avrupa kökenli müzikleri sentezlemeleriyle oluşmuş. harbiden, biz dünyaca afrika'dan getirilen kölelere ne çok şey borçluyuz yahu **. geldiklerinde polka duyuyorlar, waltz duyuyorlar ve choro diye ilginç bir müzik ortaya çıkıyor. bir yandan ritmi canlı, oynak falan; öbür yandan ise aşırı buruk, melankolik bir yanı var. zaten ağıt demek choro. amerika'da yapılan cazı duyuyorlar, bossa nova gibi bir tür ortaya çıkıyor. samba bence bunlar arasında özünü afrika'dan en çok alan tür. her neyse, uzattıkça uzattım. yine de yamandu costa'yı anlamak için bu konulara değinmek önemli.

    müzikal açıdan böyle zengin bir arka plandan gelen yamandu'nun monoton, statik bir müzik yapması pek tabii beklenemezdi. armonik açıdan, yamandu sürekli şarkıyı ilerletir. bir noktada tekrar ettirmez. özellikle, guitar salon international kanalındaki canlı kayıtlarına bakarsanız 21.yüzyılın en başarılı solo gitar performanslarından bazılarına tanıklık edeceksiniz. biraz iddialı oldu ancak deneyin ve görün.

    7. teli c (do)'ye akortlu gitarının. çaldığı eserleri geleneksel 6 telli gitarlarda çalmak zor, bazen imkansız. çünkü 7.teli oldukça aktif kullanıyor ve geleneksel gitarda çalamayacağınız voicing'ler çalıyor. mesela, samba pro rapha diye bir eseri var, bu eseri kendisini oldukça etkilemiş bir diğer brezilyalı virtüöz raphael rabello'nun anısına yazmış. dinlerseniz 7.teli bu şarkıda çok akıllıca kullanıyor. oldukça dinamik bir çalışı var, tekniği güzel, ritmi kusursuz.

    en çok hoşuma giden şey ise, dinlerken bir çiğlik hissediyorum. ilkel bir çiğlik diyebilirim. bu işte brezilyalı olmasının getirdiği bir şey. sanırım tam ifade edemiyorum, kastetmek istediğim şey: sanki balta girmemiş bir ormanda yürürken ormanda duyabileceğiniz bir müziği çalıyor. çiğ ve primitif bir yanı var. bazen canlı kayıtlarında kendisi ıslık çalarak eşlik ediyor melodilere, o zaman zaten hiç bu dünyalı gibi gözükmüyor. kendisi benim en çok beğendiğim gitaristtir. kanıyla çalar, canıyla çalar. ömrü uzun olsun.
  • yedi telli klasik gitarı inanılmaz bir tuşeyle çalan brezilyalı gitarist. legatolarına hayran bırakan adam.farklı tarzlardaki müzikleri kendi tekniğine ve çalış stiline göre çalması onu çok başarılı ve özgün bir gitarist yapıyor.umarım bir gün canlı olarak dinleme şansına sahip olurum.ayrıca bir konserinde paco de lucianın ayakta alkışladı gitaristtir kendisi.
  • bu dünyaya dair sevdiğim şeyleri kısaca özetlemek gerekirse "çok katmanlı" şeyler. yamandu ise yaptığı müzik özelinde resmen sanki bu "çok katmanlılık" misyonu yerine getirmek için gönderilmiş bir elçi. gerçekten bu adamı dinlemek büyük bir şans. bunlardan yüzyılda bir iki tane geliyor; dünya şanssız bir periyotta ise parıldayamadan ölüyorlar savaşlarda, açlıkta falan filan...

    tık

    bunu normal bir insan yapamaz. bu kadar karanlık, çok katmanlı, şeytansı ama aynı zamanda güzel bir müzik paketini tek bir enstrümanda böylesine icra etmek çılgınlık. geçmişte böyle işleri bill evans, monk, miles davis, bach falan yaptı işte. seviyeyi düşünün...

    neyse gelelim şarkıya. minör bir tonda başlıyor. şakkadanak aynı tonun majörüne geçiyor. sürekli modal işler, sürekli modal işler... 0:56'da hooooop geldi kromatik, hayvani güzellikte bir kadans. tekrar majör ton ve minör tonda (3:29) sonlanış. ayrı bir parantezi de 7.teli kullanışına açmak gerek. her babayiğit o 7.teli öyle rahat kullanamaz. acayip dinamik bir şekilde müziğine entegre ediyor. bas vasıtasıyla gerilim yaratması gereken zamanlarda 7.tele yükleniyor. bazen de harika open chord voicing'ler çalıyor 7.tel vasıtası ile.

    (bkz: paco de lucia) boşa ayakta alkışlamadı ey ahali. cidden bambaşka bir şey bu adam.
  • ara sıra hakan gündaya benzeyen 21st century django.
  • brezilyanın bozlakçısı gibi dusunulebilir. ritm üzerine argümanlar oluşturuyor ve çok başarılı tabi. kendisi bir ekolün devamı fakat bu bossa, jazz vs noktasında bunun bir teknik oldugunu da unutmamak gerekiyor. yani bu müziğin arayanı daha niche bir grup normal olarak. ama unutulmamalıdır, muzik duygu işidir, çok zor ya da mümkün olmayan şeylermiş gibi görünen teknikler, teknikten öteye de gidemez duygu yoksa. amac kimsenin basamadığı tuşeye basmak olmamalı, yoksa hiper realist ressamlar odalara kapatilip incelenmeliydi örneğin. duygu da görecelidir tabi. mesela bana göre bu tarz müziklerin yöre halkı ve niche grup dışında bir duygu bağıntısı oluşturması zor. bunu neden yazıyorum, bu tarz müzisyenleri görüp de enstruman noktasında, müzikten soğumanın gereksiz olduğunu izah etmek ve belki ilgili kişilere motivasyon noktasında faydası olacağını düşündüğümdendir. neyse yani eleman çok yetenekli ve kendi janrında pek denk gelmek de mümkün değil diğer pencereden bakıldığında.

    örneğin manolo reisin daha az efor sarfediyormuş gibi görünen rondena'sı ya da paco'nun los pinares'i.. bunların ötesine geçmek zorlukla vs olacak şey değil. bu konunun çok ötesinde, üzerinde bir yerde. çok örnek var tabi.

    https://youtu.be/qjem5hrc7fc?t=97
    https://www.youtube.com/watch?v=psf-kjcg004
hesabın var mı? giriş yap