palomar

• 1- california teknoloji enstitüsüne ait ve pasadena'da bulunan bir gözlemevi. dünyanın en ünlü teleskobuna^* sahiptir
  2- italo calvino'nun bir kitabının adı, kahramanı bir gözlemevi gibi titizlikle ve aşırı bir ayrıntıcılıkla herşeyi inceler
• calvino’nun, yazarı seyir halinde, yerinden hiç kıpırdamadan şeylerin düzenine dair zihinsel alıştırmalar yaparken, kendisiyle sürekli bir çelişki oyunu oynarken izlediği tuhaf, kuraldışı, görsel özyaşamöyküsü. mösyö palomar görme biçimlerini deneyler, bir dalganın okunuşuna, rastlantının doğasına ilişkin spekülasyonlar geliştirir, doğumla ölüm arasında olan biten ne varsa hepsini belirli bir anlam bütünlüğü içinde yeniden okumaya çalışır, sonra birdenbire yaptığı işten sıkılır, düşünmekten sıkılır, kendisinden sıkılır, karşısına çıkacak, çok da uzaklarda olmayan bir sonraki karmaşıklığa, uyumsuzluğa kadar varolmaya ara verir.
• kel ve göbekli
• yer yer agir ve oturakli
• fırtına gibi bir giriş yapmış ve bugünden solaklığını kusmuş, okumuş cinsinden bir zat. bu temponun devamını diliyor tribünler, takımdan ayrı düz koşu yapıp biraz kondisyon depolasa iyi olacak. bir meksika dalgası vurmuş şehr-i istanbul'u, haberimiz olmamış. fortuna imperatrix mundi kulaklarımı tırmalıyor, yoksa kader ağlarını mı örüyor...
  (bkz: omnis determinatio est negatio)
• en buyuk canim; bizim canim!
• kendisi boğazkesen yaz şenliklerinin muhteşem açılış partisiyle asker ocağına uğurlanmıştır. partide iş, sanat, edebiyat, reklamcılık dünyasının seçkin isimleri bir araya gelmiş günümüz pop klasiklerinden alaturka tınılara kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan müzikler ile coşmuşlardır. gidişi bu şekilde hasıl olunca, dönüşünün de muhteşemliğinin kaçınılmazlığı ile zihinlerde yerini almıştır. ve, şüphesiz ki en kadife sesli asker, bizim askerdir!
• simdi istanbulda olmak vardi be palo! (bkz: tarih yazilirken orada olmak)
• ay may kumay, genel kurmay.
• "biz hep evdeyiz, aslinda!"