• "başkasını tanımanın şu özelliği vardır: yolu mutlaka kendini tanımaktan geçer."
    imza (bkz: italo calvino)
  • calvino’nun, yazarı seyir halinde, yerinden hiç kıpırdamadan şeylerin düzenine dair zihinsel alıştırmalar yaparken, kendisiyle sürekli bir çelişki oyunu oynarken izlediği tuhaf, kuraldışı, görsel özyaşamöyküsü. mösyö palomar görme biçimlerini deneyler, bir dalganın okunuşuna, rastlantının doğasına ilişkin spekülasyonlar geliştirir, doğumla ölüm arasında olan biten ne varsa hepsini belirli bir anlam bütünlüğü içinde yeniden okumaya çalışır, sonra birdenbire yaptığı işten sıkılır, düşünmekten sıkılır, kendisinden sıkılır, karşısına çıkacak, çok da uzaklarda olmayan bir sonraki karmaşıklığa, uyumsuzluğa kadar varolmaya ara verir.
  • gamze gamze bir gülüver şimdi
    beni göğsüne alıver şimdi
    mevsimi geldi susadım aşka
    benimle bir bütün oluver şimdi

    ikinci bahar yaşıyor ömrüm
    gel benim yarim oluver şimdi
    seni gül gibi öpe koklaya
    gözümden, dilimden, sakınır saklar
    bugünki aklımla severim şimdi

    şiirler, şarkılar söyleyerek
    mehtabı birlikte seyrederek
    benimle bir rüya kuruver şimdi

    ikinci bahar yaşıyor ömrüm
    gel benim yarim oluver şimdi
    seni gül gibi öpe koklaya
    gözümden, dilimden, sakınır saklar
    bugünki aklımla severim şimdi
  • 1- california teknoloji enstitüsüne ait ve pasadena'da bulunan bir gözlemevi. dünyanın en ünlü teleskobuna* sahiptir
    2- italo calvino'nun bir kitabının adı, kahramanı bir gözlemevi gibi titizlikle ve aşırı bir ayrıntıcılıkla herşeyi inceler
  • italo calvino'nun gözlemlerinden yola çıkarak yazdığı, üç bölümde evren ve bireyi irdelediği kısa fakat etkili eser. aslında miyop olan, dünyayı ve varlığı numaralı camların ardından gören palomar isimli karakter ve gözlemleri, karakterin ismini aldığı palomar gözlem evi ile oldukça hoş bir benzeşim kurularak net bir biçimde anlatılmış calvino tarafından.

    gözlemler, ilişkiler ve sonuçlar olarak üç kısımda palomar'ın evrene ve bireye bakışı ele alınmış. palomar'ın önce kendine, sonra çevresine ve en sonunda da evrene bakışı ile yolculuk tamamlanmış. eserdeki en etkileyici noktalardan biri, varlık kavramının ona anlam verecek bireyler olmadan varlığını sürdürüp sürdüremeyeceği ve buradan hareketle, insan varlığının, evren varlığı üzerinde ne derece önemli olduğu meselesinin işlenmesiydi. insanın zihninde "default"(ya da apriori her ne derseniz) olarak bulunan çevreyi anlamlandırma ve nedensellik mekanizması insanın kendini olduğundan fazla değerli ve gerekli görmesine neden oluyor belki de. palomar'ın ve perde arkasında calvino'nun anlattığı en önemli şey bu bence.

    öte yandan insanın varlık ve büyüklük kabullerinin algı düzeyi tarafından sınırlandığının vurgulanışı da önemli hususlardan biri. miyop bir adamla uzak galaksileri gözlemleyen bir teleskop arasında kurulan analoji bu noktada yazarın yaptığı bu hoş oyunla, ironik bir anlam kazanıyor. palomar'ın evren ve varlık hakkında ulaştığı çıkarımlara evvela kendinden başlaması, varlık kavramını anlamlandırmada temelin başka bir bakışla insanda olduğu çıkarımının yapılmasına da sebep olabilir pek tabii. ama varlık, gözlemciler olmadan da var olmaya devam edecektir (ki algı sınırlarımızın ötesinde kalan varlığın şu anda var olmadığını söylemek aptallıktan doğan bir böbürlenmeden öteye geçemeyecektir) fakat diğer taraftan anlam meselesi insana özgü bir şey olduğundan maddesel varlığın "anlam" denen şeye ihtiyacı olduğunu düşünmek de başka bir insani yanılgı olabilir. anlam meselesi, anlamlandıran birey için içinde yaşadığı kozmosun koşulları ile sınırlıdır. söz gelimi, içinde yaşadığımız evrende kütlenin oluşturduğu bir çekim mevcut ama başka bir evrende bu çekim söz konusu olmayabilir hatta bu farazi paralel evrenimizde, bizim algıladığımız anlamda bir maddesel varlık bile olmayabilir. yani newton keşfetmeden önce de yer çekimi mevcuttu, ya da avrupalılar ayak basmadan evvel de amerika kıtası vardı, süpernovalar yakın zamanda biz varlıklarını keşfetmeden önce de milyonlarca yıldır evrenin derinliklerinde terör estirmeye devam ediyordu falan filan. calvino okuyucu için burada frene basıyor ve "bir dakika dur orada" diyor; "sandığın kadar önemli olmayabilirsin".

    calvino'nun da destekleyeceği gibi, benliğimizi kaybetme noktasına geldiğimizde hayattayken çok sevdiğimiz elmanın biz göçüp giderken ona üzüldüğümüz kadar bizim için üzülmeyeceğinden büyük oranda emin olabiliriz. biz bırakıp gidince tabaktaki lokmalar da ağlamıyor yani. melekler de keza.
  • bu kitaptan cümleler benim aklımı alıyor, bazen de kendimi yetersiz, görgüsüz ve kör hissettiriyor bana italo calvino:
    "öğle sonrası ay'ına kimse bakmıyor, oysa ilgimize en çok gereksinim duyduğu zaman bu ayın, çünkü varlığı kuşkulu henüz."
    "ay, gözle görülebilir evrenin en değişken cisimlerinden biridir ve karmaşık alışkanlıklarını aksatmadan yerine getirir: sözünün eridir, ...."
  • son zamanlardahusserlokuyan calvinonun son romanı thomas l'obscur bir deneyimin metnidir. ""eğer zaman tükenecekse, anı anına anlatılabilir bu -diye düşünüyor palomar""
  • hayattaki ufak ayrintilari -ve o ayrintilardan cikarak genel anlamda hayati- kavramak icin gecirilen derin dusunceler uzerinden giden, agir olsa da keyifli calvino romani.
    aslinda iki karakter arasindaki diyagoglar uzerinden yazmayi planlamis bu romani, ancak bi sure sonra ikinci kisiyi yazmakta zorlandigini cunku her iki kisinin de palomar'da bulundugunu kesfetmis. ozellikle calvino'nun roma'da ve paris'te yasadigi da bilindiginde otobiyografik ozellikler tasidigi da gorulebilir. her bolum 3 bolume ayrilmistir. birincisinde sirf gozlemler, ikincisinde hayatla baglantilar, son kisminda ise varlik ya da evren hakkinda genel dusunceler yer alir. kuslarla, dalgalarla, barcelona'daki albinolu gorilin yalnizligiyla, kasap dukkanindaki -palomar aliveriste bolumu muhtesemdir mesela- dusuncelerle -peynir muzesi deyiiyle- kendi hayatina ve anlam arayisina varir calvino. keyiflidir.
    ayrintilari kullanimi sahsima gorunmez kentler 'i de hatirlatti elbette...
    sahsim icin bu kitabin bir diger onemi de turkcesini okumus olmadan okudugum ilk italyanca roman olmasidir.
  • ayrıntılı algı dünyasında yaşayanlar için iyi bir temsilcidir palomar. gözlemleriyle farklı bi dünya açılır, günümüz basite indirgenmiş bakış açısının ötesine geçer. giderek anlamsızlaştırılıp düz bir çizgi haline getirilen ayrıntılar yeniden canlanır, anlam kazanır.
  • calvino'nun palomar'ı hakkında yorum yazılamaz, içeriğiyle yorumlarüstü olmayı başarmış, belki de yazılmış en şey şeydir.. palomar bu yorumu okusa, ona 3-4 farklı açıdan bakar, palomar üzerine yorum yazmak nedir, herhangi bir boşluk bırakmaksızın, eksiksiz ve mükemmel, mütekamil retoriği ve uslamlamasıyla, ve tabii o, teorinin sirayet ettiği iç sıkıntısıyla, o pratiğin seyirttiği ama her nesneyi tamı tamına gören çiçek dürbünüyle bakarak ortaya sererdi.

    bay palomar'ın zihni ve gözleri, bay calvino'ya hayran bırakıyor bizi.
hesabın var mı? giriş yap