• "erkekler zamanla cekici buldukları kadınları sevebilir, kadınlarsa sevdikleri erkekleri zamanla çekici bulabilir."
  • sinemalarda "seks yalanları" adıyla gösterilen bu filmi zamanında, ankara maltepe'de, uzun bir aradan sonra çarşı iznine çıkan ve "topluca seks filmine gidiyoruz, hobarey" diyerek bir hışımla salonu dolduran onlarca acemi erin arasında seyretmiştim ki, isminden kıllanıp gelmek istemediği halde "çok güzel film" ısrarlarıma dayanamayıp gelmeye razı olan ve bir salon dolusu abazan erin bakışları ve "ulam, filmin neredeyse yarısına geldik, daha bir sik göremedik anuna koyim" şikayetleri arasında filmi izlemek zorunda kalan kız arkadaşlarımdan ziyade, bu askerlerin hayal kırıklıklarına üzülmüştüm.
  • "seks sadece abazanken güzel moruk.” -sir charles bukowski

    --- spoiler ---

    filmin girişinde ann karakterinin seks hakkındaki düşünceleri, filmi anlamak açısından önem arz ediyor. seksin abartıldığı kadar büyük bir karşılığının olmadığını, dolayısıyla niye bu kadar büyütüldüğünü anlamadığını söylüyor. seksin bir erkekten ziyade bir kadına ifade ettiği değeri anlamak için hangi tarafın daha şiddetli orgazm yaşadığına bakmak yeterli. yani böyle bir düşünceyi bir kadının söylemesi de aynı oranda dikkate değer. ann'in bu düşüncesi aslında filmin ana teması. yönetmen, seks/cinsellik aslında nerede? sorusuna bir cevap öneriyor. bunu graham ve graham'ın videoya çektiği kişilerin beyanları ile dört kişi arasında gerçekleşen ilişkiler üzerinden gerçekleştiriyor.

    video kasetin birisinde, bir kadın uçakta yaptığı mastürbasyondan söz ediyor örneğin. herkesin içinde yaptığını ve kimsenin bunu fark etmediğini söylüyor.

    cynthia orospusu ise sekiz yaşındayken, kendisine penisini göstermesi karşılığında bir elemanın onu işerken izlemesine izin verdiğini anlatıyor.

    bu iki olaya baktığımızda, her ikisinde de bir sikişin olmadığını ama inanılmaz bir cinsel gerilimin varlığını görüyoruz. tıpkı graham'ın kadınlarla seks hakkında konuşması ve bunu videoya kaydetmesi gibi. götünü memesini falan ha açtı açacak gibi dans eden fakat bir türlü açmayan bir kadının, sadece donla striptiz yapan bir kadına oranla insanı daha fazla tetikletmesi, cezbetmesi gibi.

    yönetmen, cinselliğin bütün hazzının işte bu gerilim olduğunu iddia ediyor. tam da bu noktada john ile cynthia karakterinin pompalarının işleniş biçimine bakalım. cynthia için haz, aslında kız kardeşinin kocasını götürüyor olmasında. fakat yine de pompanın kendisinden ibaret bir cinsellik, adamın kıza gömdüğü ve sonra pantolonunu giyip evine gittiği şeklinde anlatılıyor. yani ruhsuz, yani gerilimsiz. tek gerilim mevzunun illegal bir mahiyetinin olmasında. onun dışında yönetmenin cinsellik, cinsel cazibe anlayışına dair hiçbir şey yok. bu nedenle de izleyicide yılların fantezisi olan baldız baldan tatlıdır olayı bile sönük bir etki yaratıyor. ee sikiştiler de ne oldu, böyle sikişin amk diyorsunuz. çünkü ruh yok ortada. tutku yok. bu ikili arasındaki tek tutkulu pompanın, cynthia kahpesinin graham'la video kaset doldurduktan ve hem graham'ın hem de kameranın karşısında mastürbasyon yaptıktan sonra gerçekleşmesi bir tesadüf değil.

    özü, yönetmen cinsellik nerededir diye sormuş, sonra da işte aslında buradadır yanıtını vermiş. ki kendisine ben de katılıyorum. seksin kendisinden ziyade, ona gideceğiniz yolun inşasında döşenen taşların niteliği çok daha önemli. bir götü lönk diye insanın kafasına vuran, yetinmeyip suratına çalan, böylece çok acayip seksilik yakaladığı düşünülen twerk gibi bir rezillğe, aşağıdan esen rüzgarın, beyaz eteğini gökyüzüne doğru havalandırması karşısında nafile bir mücadeleye girişen marilyn monroe hallerini yüz kere tercih eder, bu leziz görüntüye şapka çıkartır, alkışlama eylemine farklı bir boyut kazandırır ve bugs bunny'nin havuç kokusuna doğru uçması gibi uçarım.

    bir parantez de graham'a ve onun kutlu uğraşının niteliğine açmak şart. graham meseleyi anlamış bir adamdı. filmin en idealize tipiydi bu nedenle. ann, bunu onu ilk gördüğünde fark etmiş ve kendisini baskılayan unsurlara karşı özgürleşmenin yollarını aramaya koyulmuştu. kız kardeşinin kayıp küpesini kendi yatak odasında bulduğunda özgürleşti ve direkt graham'a koştu. bu noktada zizek'in şu kutlu sözlerini anmadan geçmeyi vicdanıma yediremiyorum: özgürlüğün kendiliğinden gelmesini beklemek beyhudedir. özgürlüğe zorlanmalısınız. özgürlük acıtır! ann'de tam olarak bunu görüyoruz. büyük bir acıyla özgürleşti. böylece, başından beri bildiği, hissettiği doğru seçime koşmakta tereddüt etmedi.

    çünkü aklı sadece ne yapsam da şu karıyı siksem'in ötesine geçmeyen kişiler, dünyadaki en leziz şeyi kaçırdıklarını bilmezler; herhangi bir kadının tavırlarını izlemek, onun hal ve hareketlerinin bir olaydan başka bir olaya nasıl da değiştiğine şahit olmak, bir şeyi anlatırken takındığı yüz ifadesindeki gerilimleri gözlemlemek, kıkırdamayla bezeli utanma, gülme, meydan okuma, sinirlenme ve benzeri insani durumların onda nasıl gerçekleştiğini seyretmek dünyanın en müthiş, en keyifli şeyidir aslında. bir insanı gerçekten anlamanın ve böylece sevmenin en temelinde yatan şeydir bu. graham'ın, ann ile ilgili yüce tespiti de bu noktada önem kazanıyor: "takıntılı olduğunu biliyorum çünkü evinize geldiğimde her hareketini sürekli izleniyormuş gibi yaptığını gördüm." yani kadını izlemiş, gerçek anlamda bir insanı izlemek böyle bir şey; o insanı anlamaya tekabül eden bir şey.

    yönetmen, tüm bunları çok başarılı bir şekilde sunmuş. konuyla ilgisi yokmuş gibi gözüken ama sonunda bağlayacağım bir anekdot ile bitiriyorum.

    bir arkadaşım, bir yazardan okuduğu şöyle bir anekdotu nakletmişti: bir kafede/barda, garsonun size istediğiniz şeyi istediğiniz gibi getirmemesinde, sinirin ve istediğinizi alamamanın çok ötesinde başka bir duygu vardır. sorun mantarsız istemeniz ama mantarlı gelmesi değildir, sorun garsonun sizi dinlememiş olduğudur. adam beni dinlemiyor, sikmişim mantarını diye düşünürsünüz. işte bir ilişkide de bu tip detaylar oldukça önemlidir. birçok kaşarlanmış evliliğe baktığınızda, orada iki insanın birbirlerini aslında dinlemediklerini ve daha da önemlisi birbirlerine neredeyse on yıldır gerçekten bakmadıklarını görürsünüz. yine çoğu ilişkinin beli bir ruhun ve inceliğin üzerine değil başka şeylerin üzerine inşa edildiğini görürsünüz. birbirlerine gerçek anlamda hiç bakmamış iki insan bir siki doğrultmaya çalışırlar, iki yıl, beş yıl, on yıl boyunca. sonra da nerede hata yaptıklarını bulamazlar. ziyan duygusunun daha iyi bir ifadesi olabilir mi? filmin benim için dokunaklı olması, bu durumu çok çaktırmasa da işlemesi. john ile ann'in evliliğine baktığınızda görmeniz mümkün az önce tasvir ettiğim ilişkinin bir benzerini.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    iktidarsız olduğunu baştan söyleyen bir adamın evli bir kadını ayartabildiği fantastik film.

    --- spoiler ---
  • bir ilişkide tarafların ancak kartlarını açık oynadığı, yalan söylemediği müddetçe haz alabileceklerini, aksi takdirde orgazm denen olayın hayal olacağını kafalara sokan film. (bkz: bliss)
  • filmi neyin önemli kıldığını anlamak için yirmi yıl öncesine, 1969'a bakmak gerekir. stüdyoların hollywood ürünleri üzerindeki sıkı kontrolünün son günlerinde, kanıksanmış sinemasal eğlence üzerine eski moda fikirler, yeni seslerin itirazlarına maruz kaldı. stüdyolar hala yavan komediler, şişirme müzikaller ve yıldız üreten formüllerle filmler çekiyordu; 1969'un en çok gişe geliri kazandıran filmleri, bir arabanın başrolde olduğu güldürü the love bug ve bir broadway hit'i uyarlaması olan funny girl olmuştu. ama aynı zamanda baby boon kuşağının sürüklediği karşı kültürün etkileri de, 1960 sonlarının the graduate, bonnie and clyde ve 2001* gibi ilerici filmlerinde görülüyordu. ancak temmuz ayının ortasında perdeleri sarsan filme göre bu filmler sadece bir karşı kültür tavrının yansımalarıydı, çünkü 'easy rider' seks-uyuşturucu-rock'n'roll çizgisinden, dinamik ve doğaçlama sinematografisine kadar her şeye gençlik tarzını sindiren, baştan sona hippi filmiydi. easy rider'ın gösterime girmesine değin amerikan sinemalarında karşı kültür, dikkate değer örnekler sunmuştu ama easy rider, kusurlarına rağmen yeni neslin sinema döneminin başlangıcının simgesi olmuştu. benzer bir biçimde soderberg'in cinsel sorun draması ise yirmi yıl sonra diğer bir kuşağın döneminin açılışını simgeledi, gen-x sinemasının devrini açtı.
    kaynak: the cinema of generation x, sy.13-14
  • herkesin izleyip bayılacağı, çok çok süper bir film değildir bu ama önemli bir filmdir elbette. nedeni basit, bağımsız sinemanın tekrar doğuşuna vesile olan 2-3 filmden biri olduğu için. iki haftada yazılan senaryosu, dört ana karakteri ve mütevazi bütçesi ile soderbergh'in altın palmiye alması, zamanında bir çok hevesli genci harekete geçirmiş, ben neden yapmayayım sorusunu sordurtmuştur kendilerine, sonuç: birçoğu çöplük olsa da kaliteli bağımsız yapımlar çıkmıştır ortaya, stüdyoların kastırıcı denetiminden uzak, canları nasıl istiyorsa öyle olabilen filmler. az buz bir katkı değil sinema tarihine, ondan yeri her zaman ayrıdır. haa, şunu hatırlatmak lazım tabii, her zaman bir james spader bulamazsınız, o yüzden çok şanslıydı soderbergh.
  • bir film de bu kadar mi cool biter kardesim dedirten indie. filmin sonunda yagmur yagar ama siz gormezsiniz*.
  • indie filmler akimini baslatan indie.
  • evlenmeden önce izlenilmesi gereken bir başka film. böyle gerçekçi senaryolar insanların ilişki beklentilerini doğru şekillendirebilir diye düşünüyorum. ayrıca laura san giacomo isimli ablamızın gençliği ne kadar merve boluğur diye düşünüyorum. filmden çıkardığım sonuçlar ise;

    --- spoiler ---

    erkekler ne kadar riskli olursa olsun sahip oldukları kadın dışındaki bütün kadınları çekici bulur ve elde etmek ister. bknz: john mullany
    kadınlar gizemli erkekleri 'ben iktidarsızım benden bir yol olmaz.' bile deseler, çekici bulur. bknz: graham dalton
    kadınlar kıskançlık ve ego tatmini yüzünden en yakınlarını bile çiğneyip geçmekten çekinmezler. bknz: cynthia patrice bishop
    ve yine kadınlar öfkelendiklerinde kendilerinden hiç beklenmeyen reaksiyonları soluksuz verebilirler. bknz: ann bishop mullany
    ve son olarak sorumsuz aldatma girişimleri her zaman enselenmekle sonuçlanır.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap