• bugün odtü'de, "türkiye'nin son iki yüzyılında büyüme ve bölüşüm" konulu henüz yayınlanmamış son çalışmasının taslağı üzerine konuşan iktisat tarihçisi, değerli bir hocamız.

    iki savı dikkat çekiciydi:

    1- 1923'ten günümüze kadarki süreçte kişi başına düşen milli gelir amerikan dolarının 1990 yılı değeri cinsinden ifade edilecek olursa 800$ iken 6000$ civarına yükselmiştir ki bu yaklaşık 8 yahut 8,5 kat artış olduğu anlamına gelir. fakat '23 temsili bir sene değildir, enkaz devralınmıştır; zira 1913-14 yıllarına bakacak olursak bu değerin 1200$ olduğunu görürüz ve bu da yaklaşık 5 kat artışa tekabûl eder*. fakat ilgi çekici olan 1951 yılının kırılma noktası olduğu nitekim bu yıla kadar artış yaklaşık %0.7 iken 1951 itibariyle eğrimizin eğimi değişiyor ve 51'den günümüze yaklaşık %2,5'luk bir artış hızı ile karşılaşıyoruz. fakat türkiye'nin kişi başına düşen milli gelirini merkez bölgeler kabul edilen amerika ve batı avrupa ülkelerinin kişi başına düşen milli gelirlerinin ortalamasının yüzdesi cinsinden hesap edecek olursak 1914'le aynı yerde olduğumuzu görüyoruz. bu da demek ki, yakınlaşım* (geri kalmış bir ekonominin hızla büyüyüp gelişmiş ülkelerle arasındaki farkı kapatması) bazı ülkeler için gerçekten geçerliyse bile bizim için geçerli değil. yani, reel değerlerde dahi büyümüş olsak bile görece büyümüş değiliz. *

    2- türkiye, son iki yüzyıllık tarihi boyunca kesimlerarası* nüfus ve kaynaklar dağılımında yapısal bir değişim* geçirmiştir. üç tane eğri gösterdi şevket hoca. sonuçlar şunlar: kent ekonomisinde* verimlilik artış oranı düşük. tarım kesiminde de verimlilik artış oranı düşük. fakat bu ikisinin ortalamasının verimlilik artış oranı yüksek. burada paradoksal gibi görünen bir durum var fakat sorun şu ki büyüme, varolan kaynakların daha verimli kullanılmasından kaynaklanmamış, fakat işgücünün tarım kesiminden kent ekonomisine kaymasından kaynaklanmış.

    evet, kısaca bu iki hususu gündeme getirdi şevket hoca; ellerine, ağzına sağlık olsun..
  • osmanlı imparatorluğu'nun kuzey afrika'da da hüküm sürmüş olduğunu unutmayan sayılı tarihçiden birisidir. bu kadarı bile ne kadar büyük bir tarihçi olduğuna delalet eder..
  • ders anlatırken her yanını tebeşire bulayan, kahverengi pantalon ve yesil pöti kare ceket kombinasyonunu hiç bozmayan, karizmatik, dersine koşa koşa gidilesi, tarihi tarihten nefret edene dahi sevdirecek kadar sıkı hoca. dani rodrik'le ortak makaleleri, roger owen'la ortak yazdığı bir kitabı olan bu aşmış akademisyenin orhan pamuk'u kitaplarında mütemadiyen döven (bkz: benim adım kırmızı) (bkz: istanbul hatıralar ve şehir) abisi olduğunu düşünmek gariptir.
  • 2018’de princeton university press tarafından basılan "uneven centuries, economic development of turkey since 1820" kitabıyla ingiltere’de “book prize in middle east studies” ödülünü kazanan iktisatçı.
  • çok kral adam. bi' kere bunu bi' kenara koyalım *

    bu zamana kadar dersini aldığım en iyi hocalardan. ama işin esas hoşuma giden kısımları bunlar değil. onlar şöyle...

    birincisi şevket hoca'nın tepkileri çok iyi. ama böyle insanın bi' kafası karışıyor hoca'nın tepkileri karşısında. zaman içerisinde daha rahat diyalog kurulabilir gibi duruyor. bu tarz, hoca'nın hem ağır duruşu ama bi' yandan da öğrencilere sıcak yaklaşması insana iyi hissettiriyor. buradaki tek mevzu hoca'nın tepkilerinden emin olamama, ama sanırım zamanla o da çözülecek *

    öte yandan ders anlatış biçimi yüce bir gerçeği sunar gibi, şevket hoca'nın. bazen bir anda ellerini havaya bi' kaldırıyor, o an namazdaymışsın gibi secdeye gidesin geliyor. halbuki alt tarafı bir dönemin ekonomisini konuşuyoruz *

    ders anlatışıyla alâkalı olarak, tabii ki hoşuma giden başka bir husus da hoca'nın düşünmeye yol açması. düşündürtmesi bile değil bakın, düşünmeye yol açıyor. o yoldan gidersen, ne âlâ. gitmezsen kendi bileceğin iş.

    velhâsıl, çok sevdiğim hocamdır... şöyle söyleyeyim: derse geç gelen öğrencilere ''bi' daha şu saatten sonra yok!'' gibi kesin bir tavır koymak yerine ''arkadaşlar isterseniz şöyle yapalım...'' gibi bir cümle kurması, o yaşta bile mücadeleyi bırakmaması hepimize örnek.

    var olsun...
  • orhan pamuk'un abisidir.
  • ingilizce, türkçe farketmez zor şeyleri kolayca anlatabilen kişi. eserleri herkese tavsiye edilir, kitapta-makalede şevket pamuk ismini görür görmez elinize alınız ve okumaya başlayınız, sıkılmayacaksınız.
  • en hasindan ekonomi profesoru.. bogazici universite'sinde simdilerde sanirsam.. ozellikle osmanli imparatorlugu iktisadi, sosyal hayati vs konularinda uzman, bu konuda yaka silktiren derslerin kitaplarini yazan.. guncel yayinlarin "100 soruda" serisinden osmanlı ekonomik hayati veya benzer baslikta bir kitabi da cikmisti, kitap karinca duasi gibi basildigindan hipermetroplu gozlere hitab etmez, zaten oyle alinip da roman gibi okunacak bir kitap degil.. arada bir karistirmakta fayda var gibi gelir gider bana..
  • kardeşi orhan pamuk'un istanbul* adlı eserinde sık sık andığı ve lakin pek de hayırla anmadığı tarihçi.
  • dersine her gidişimde "ileride hoca olursam böyle bi hoca olmalıyım" dediğim,
    üniversitenin kütüphanesine bir yığın kitap bağışlamış olan,
    dersini almadan boğaziçi'den mezun olup giderseniz çok şey kaybedeceğiniz,
    tavsiye edilen dersi ec315 olan,
    yaz günü bile gömlek ve ceket ile ders anlatan ve
    dersi çok keyifli olan güzide hocamızdır.
hesabın var mı? giriş yap