• hava aniden soğumuşsa kendinize bir iyilik yapın ve bu albümü dinleyin.
  • kafka'nın sandalye altı şubesi olan yazar. fikrinize katılmıyorsa hemen geçmiş entry'lerinizi okur aradan bulduğu kendince hataları 18. yy alman bir filozofun düşüncelerinin tartışıldığı başlığa taşır. sonra neden iq düşük dediniz bana mağduriyeti kasar.
  • dün gece rüyamda gördüğüm albüm. bir de dün cd'sini aldım, onun da etkisi olacak.

    öncelikle (bkz: #45928495)

    yukarıdaki entry'de the cure'un herhangi bir albümünün, tam olarak en iyi albümü olarak lanse etmenin pek doğru olamayacağından bahsetmiştim. bir de dönemsel olarak değişir hep cure albümlerinin dinlenilme sıklığı. bunu yine yukarıdaki entry'mi referans alarak söylüyorum. the cure dinlemeye başladığımda en sevdiğim albümü wish'ti. çünkü wish, müzikal açıdan o yaşlarımda (20-21) beni o -nasıl demeli- çeşitlilikle beni çok etkilemişti. apart vardı, from the edge of the deep green see vardı, trust vardı, to wish impossible thing vardı,-hadi yalan söylemeyim- o yıllar için friday i'm in love vardı.

    ardından disintegration'u dinledim ki, tamam dedim bundan öte bir albüm olamaz. south park'ta ki kyle'ın kafasındaydım yıllarca; 'disintegration is the best album ever' der gezerdim. disintegration, kafamdaki en temiz cure albümü oldu. tamam oldukça bunalım bir yapısı vardı, ama elimin ilk gittiği cure albümü her defasında disintegration oluyordu. homesick, pictures of you, the same deep water as you, lullaby, fascination street gibi anlamsız derecede iyi hitler çıkarmış bir albümdü disintegration ve daha ötesi olamazdı. 23 yaşımda böyle düşünüyordum.

    sonra 24, 25 yaşımda bir kırılma yaşadım ve iki albüm beni çok farklı yerlere götürdü, bir daha da getirmedi. faith ve pornography'den bahsediyorum. hatta faith'i bir a yüzü, pornography'i de bir b yüzü olarak tek albüm perspektifinde görüyorum. ilginçtir, faith'i ne zaman dinlersem dinleyim, hemen ardından pornography'i dinliyorum. bu dün de böyleydi, bugün de böyle.

    bu iki albüm, benim hayatıma etki eden iki albüm oldu. the cure'un en sevdiğim iki albümü varsa, bunlar bugün wish ya da disintegration değil, faith ve pornography'dir. gerçek cure budur gözümde.

    yaklaşık iki yıl evvelse seventeen seconds'ı çok fazla dinlememiş olduğumun farkına vardım ve dinlemeye başladım. birdir, ikidir... her dinlediğimde de 'allah allah' diyorum, 'nasıl olur da ben bu albüme gereken özeni vermemişim?'.. şu son iki yılda last.fm'ime göre en çok dinlediğim cure albümü seventeen seconds olmuş...

    hala anlamlandıramıyorum; mesela secrets'ı neden bu denli seviyorum? ya da neredeyse tek bir riff'ten oluşan in your house, neden en sevdiğim üç cure şarkısından biri? a forest nasıl oluyor da bu yaşımda beni hala çekebiliyor (32 oldum bu arada). albümün gizli hazinesi m, neden gitarı elime aldığımda ilk çaldığım şarkılardan biri oluveriyor hep, bilmiyorum... seventeen seconds biraz, faith ve pornography'nin b-side'ıymış gibi geliyor bu bağlamda bana. ya da afilisinden bir outtake gibi.

    the cure'un onlarca albümü olsa da, cure kokan çok fazla albümü yok. yukarıda dökümlediğim albümler tamamen cure kokuyor. o kadar baskın ki bu koku, çürük kokusu ve kırmızı renk birleşiyor imgelemimde. bunu gerçekten cure dinleyen adam anlayabilir belki. o dediğim kokuyu ne the top veriyor çünkü, ne japanese whispers, ne kiss me, kiss me, kiss me... düşündüm de tekrardan, belki bir bloodflowers'da o koku var.

    seventeen seconds'a gerektiği önemi verin hanımlar, beyler. gerçekten keşfedilmeyi bekleyen bir hazine bu albüm. iki yıldır durmadan dinlememe ve albümün aslında oldukça basit olmasına rağmen, 'nasıl oluyor da bıktırmıyor?'un cevabını beraber arayalım. sevim, öpün, koklayın seventeen seconds'ı. en iyi beş albümünden biri olarak görün the cure'un. ama en çok da in your house'u dinleyin.
  • az bilinen ama güzel bir the cure albümü.

    tamamı şuradan dinlenebilir.
  • 1 (bkz: a reflection)
    2 (bkz: play for today)
    3 (bkz: secrets)
    4 (bkz: in your house)
    5 (bkz: three)
    6 (bkz: the final sound)
    7 (bkz: a forest)
    8 (bkz: m)
    9 (bkz: at night)
    10 (bkz: seventeen seconds)

    yıl (bkz: 1980)

    (bkz: the cure albümleri)
  • kendisi fiction records'tan çıkan cure'un ikinci albümüdür.. sonra 2006 (2005te olabilir) yılında yeniden basılmıştır.. bir de albümdeki şarkı sözlerinin tümü (bkz: robert smith)'indir..

    orjinal albümün a yüzü:
    a reflection(enstrumental) – 2:09
    play for today – 3:39
    secrets – 3:20
    in your house – 4:07
    three(nerdeyse tamamı enstrumental) – 2:36

    b yüzü
    the final sound (enstrumental) – 0:53
    a forest – 5:55
    m – 3:03
    at night – 5:54
    seventeen seconds – 4:02
  • insan denilen organizmanın belkide üretebileceği en mükemmel müzik albümüdür.

    https://www.youtube.com/watch?v=hnvldyhrcju
  • the cureun pek bilinmeyen, digerlerinin yaninda cok da onemi olmayan ama super bir albumu.
  • şu entrysi ile günümü şenlendirmiş yazar. yarattığı farkındalık sayesinde ben de radiohead dinlemeyi bırakıyorum artık. radiohead pişmanlıktır, acilen bırakmak için seventeen seconds'a ulaşın. ya da bırakın o sizi bulsun.
  • bazı albümler vardır ki bunlar çok nadir albümlerdir, boşu yoktur.

    çalmaya başlar ve biter, yerine mıhlar adamı.

    sürükleyicilik, tamamlayıcılık, duygu bütünlüğü ne dersen de.

    seventeen seconds, ilk kez dinleyişimde bile bana bunu hissettirmiş bir albümdür.
hesabın var mı? giriş yap