• kibar feyzo filminin koparan,süper repliklerinden biri.
    -sen!
    -ben.
    -sen!
    -ben.
    -sen!
    -e ben?
    -sen.
    -e ulaan been?
    -sen gelme ulan ayı.!
  • kibar feyzo'nun "ayi babaydir" karsiligini verdigi sozdur bu.
  • "sen gelme ulan ayı"dan sonra tam olarak "ayı babaydır itoğluit" der yüce insan kemal sunal.
  • bu sözü mevlana'dan duymak çok kırıcı olsa gerek.
  • nuh peygamberin kullanamadığı bir replik.
  • sizin arkanızdan otobüse binmeye çalışan arkadaşınızı dışarı doğru ittirip ağız dolusu "sen gelme ulan ayı" demek gibisi yoktur. lise yıllarını andığımız arkadaş buluşmalarında da muhakkak bir bar kapısında uygulanır bu olay.

    (bkz: kemal sunal filmleriyle büyümek)
  • (not: bu yazıyı 7 haziran'da yazmışım, ancak polisin abartılı orantısız şiddetine karşı nefsi müdafaa halinde olan biz ankara'lıların derdi, polis saldırısından azade 6 gün geçirmiş istanbullu direnişçiler gözünde bir "şiddet övgüsü" olarak anlaşılır, bir şekilde direnişin bütününe halel gelir diye yollamamışmışım.)

    "sen gelme ulan ayı" polisin taksimden okan bayülgen'in okuduğu kitap ve bunun capsini alıp twit geçmek filan ile püskürtüldüğünü sanan orta sınıf konformizmi ifadesidir diye düşünüyorum. seçilen sıfat da olağanüstü; eskiden göbeğini kaşıyan ayı vardı, şimdi taş atıp bizi haklıyken "haksız duruma düşüren" direnişçi ayı. bu ayı o mahallede de olsa, "bizim mahalle"de direnişte de olsa, ayı olduğundan bize yaramıyor. bize yaranamıyor.

    çarşı da otobüs araba devirdi, bu ayılar da. çarşı da barikat kurdu, ateş yaktı, ses çıkardı; bu ayılar da. çarşı da taş attı, ayılar da.

    ama birden çarşı kahraman, ötekiler ayı oldu. tuhaf gelmiyor mu?

    çünkü çarşı, tribün kültürüne sahip, yerli. onların derdi başka. beşiktaş gibi görece lüks bir semtte normal şartlarda, dededen babadan ev kalmasa oturup yaşayamayacak denli orta sınıf, hatta düşüşte olan arkaik bir orta, orta alt sınıf. olağanüstü direngenliği buradan geliyor. ve pek tabii, çarşı'nın insanlara "bizdenmiş" gibi gelen özelliğinin bu proleterleşen orta sınıflık olduğunu düşünüyorum.
    "ayı"lar ise sizinle/bizimle aynı cafede barda içki içecek paraya sahip olmayan, işsiz, ya da haftada 800 lira paraya haftanın 6 günü çalışan, sizler/bizler gibi ekonomik sermayeye sahip olmadığından kültürel sermaye edinememiş, alt sınıf devrimciler ile hayatı boyunca horlanmış, horlanmasını da otobüs durağına taş atarak çıkartan öfkeli "lümpen"ler.

    devrimciler ve lümpenler; alt sınıf ya da sınıf dışı. mizahları yok. zaten geçim derdi, yaşama savaşı içinde güçlü bir mizah mümkün mü? tam da bu sebepten gözden çıkarılabilirdir o "ayılar".
    onlar yediği onlarca gaz sonrası barikatın arkasından bir adım çekilmezler. barikatı da onlar kurmuştur zaten. en çok gözaltına onlar alınır.
    polis püskürtülür.
    sonra ne mi olur. polisin paketlemediği alt sınıf, sınıf dışı, "ayı" olarak kodlanır. polisin başladığı işi, maalesef, orta sınıf tamamlar. ayılar ayıklanır. semt, direniş, park mutenalaşır: "aramızda taş atan yok. hepimiz ağaç hassasiyeti gösterebilecek denli karnı tok, sırtı pek insanlarız."
    buna mukabil çarşı kutsanır. çünkü çarşının kendini ifade edebilecek bir tribün kültürü, mizahı ve yaratıcılığı vardır. halbuki alt sınıf devrimcinin ve lümpenin bu imkanları yoktur. gözden çıkarılırlar. birinde "abi, çarşı pomayla toma kovalamış" "davulcu vedat toma 7'yi sikertmiş" olan ifade diğerine "abi, ayılar gelmesin ya, taş atıyolla; ben bi taş bile atmadım. onlar provokatör" olarak yansır.

    evet arkadaşlar. taksimi, okan'ın okuduğu kitap, senin attığın tvit, ötekinin duvara yazdığı mizah kaçırdı. orantısız zekaya yenilip gitti polis. ayılar espri bile yapamıyor.

    ***

    yahu görmüyor musunuz? ne tek başına orantısız zeka/mizah, ne de "ayı"nın canhıraş mücadelesi tek başına yeterli. iki tek başınalığı da yaşadığımız olaylar üzerinden gözlemleyebiliriz. şimdiye kadar durdurmak istediğiniz hangi hoşuna gitmediğiniz uygulamayı, hangi meclis kararını orantısız zekanızla durdurabildiniz? akm'nin yıkılması? tiyatro opera yasası? alkol yasakları? 3. köprü'ye yavuz ismi verilmesi? ya da, tam tersi, hangi mücadele sadece barikat ve taşla kazanıldı? hes'lere karşı mücadele, dikmen vadisi, kentsel dönüşüm eylemleri?

    hepsi öyle ya da böyle yenildi.

    bugün taksimde biz kazandıysak bunu akılalmaz polis şiddetine karşı zeka ile meşru müdafaa hakkımız olan barikatı, canhıraş sokak mücadelesi ile sosyal medyayı etkili kullanabilmeyi beraber yürütebildiğimiz için kazandık.

    taksimdeysek, kızılaydaysak, bunu sağlayan bileşenler de biri de "ayı"lardır arkadaşlar. kırk defa gaz yedikten sonra dahi barikatın arkasına geçecek denli kararlılığınız yoksa -benim yok mesela- bunu yapabilen insanları, hem de alanlarda neyin olup bittiğini görüp ettikten sonra, bu denli çabuk harcamayın. harcamayalım.
    "çarşı süper ama ayılar kötü" diyorsunuz ya. kendini savunamayan, savunacak kadar kültürel sermayeye sahip olmayan kahraman ayıları orta sınıf hassasiyetlerinize yedirtmeyelim.

    hepimiz ayıyız!
  • öyle bir repliktir ki, 100. kez izlense yine güldürür, yine güldürür...
  • araba kullanırken yandan aniden pörtleyen bilimum araca söölenebilicek sözlerden biri
hesabın var mı? giriş yap