• ah pek garip bir adam idi şemsettin sami bey; yaptıklarının anılmasından hiç hazzetmez, entelijansiya ortamlarından şiddetle kaçınır ve tam bir münzevi hayatı sürer idi; tek aşkı, gönülden bağlı olduğu emine hanım'ın fotoğrafına anbean bakarak..

    şemsettin bey'in en büyük korkusu "cumartesi" günüydü; zira sekiz kardeşinden her birinin vefatı cumartesi gününe denk gelmişti.. heyhat o da, 1904'ün haziran 18 no'lu cumartesisinde gözlerini ölümden yana açtı..
  • ali sami yen beyin de babasıdır..
  • yine ilginç bir anekdot: bolşevik devrimi sonrasında şemsettin bey, sosyalizme yakın durduğuna delalet eden birkaç makale de yazmıştır, şöyle ki:

    "sosyalizm ıstılahı fransızca bir kelimedir ki, cemiyet-i beşer manasına olan sosyete (societe) kelimesinden müştaktır. ünvanından dahi anlaşılır ki, sosyalizm cemiyet-i beşerin hüsn-ü idaresiyle refah ve saadetini ve bilâ istisna bütün efrad-ı beşerin hürriyet ve müsavatını ve hiç kimsenin hukuk-u tabiiyyesinin paymâl olmamasıyla hak ve adlin meydana çıkmasını ve nizam-ı tabiiyyeden herkesin mütenaim ve hissemend olmasını arar bir tarîk-i selamettir." demiştir bir yazısında..

    lakin şemsettin beyin bu fikirleri, osmanlı entelijansiyasında tepkiyle karşılanmış ve dönemin diğer aydınları tarafından nedense tukaka edilmiştir.. misal, yine o vakitlerin ünlü akedemisyen ve liberallerinden olan, hatta mülkiye dersleri okutan sakızlı ohannes paşa bile, marx bey hakkında "eşkıyanın kumandanı" zikrine katılmıştır.. şemsettin bey ise, hepsine bir ortaçağ abdalı edasıyla gülüp geçmiştir bittabii..
  • bir tanzimat aydını, modern bir insan. eminim yarın dirilip kalksa çoğumuzla oturup sosyalizm, modernite, devlet, islam veya avrupa birliği hakkında tartışabilecek ve muhtemelen ayar mağduru da yapabilecek bir aydın. ilk türk romanı olan taaşşuk-u talat ve fitnat'ın yazarı. rahmetli, arnavutların ünlü fraşeri ailesinin bir ferdiydi ve üç anadili vardı: rumca, arnavutça ve türkçe. imparatoluğun sonuna kadar ayakta kalan ve en uzun süre yayınlanan sabah gazetesini çıkartan da kendisiydi. ikili bir milliyetçilik anlayışı olan şemsettin sami (arnavut ve türk), diğer birçok tanzimat münevveri gibi osmanlılığı imparatorluğun salahı için kıymetli görüyordu. evet, bağımsız ya da özerk bir arnavutluk'un geliyor olduğunu iyi saptamıştı, ama orhun yazıtları'nı çevirmeye kalkışacak kadar da imparatorluktaki asıl ögenin türklük olduğunu düşünmekteydi. ermeni güllü agop'la beraber besa (akideye vefa) adlı arnavut milliyetçiliği üzerine olan bir oyununu türkçe olarak sahnelemiştir. bu açıdan çeşitli cemaatlerden gelen tanzimat dönemi osmanlı aydınının birbirlerinin dillerine ilgi göstermesi, yeni yeni filizlenen osmanlılık düşüncesini göstermek açısından önemlidir, der tarihçiler...
  • hadi ben de bu garipliklere bir yenisi daha ekleyeyim: efendim şemsettin bey, her nevi gereksiz teferruattan kaçındığı içün olacak ki, kendi açtığı bir kamış kalem ve yine kendi imal ettiği mürekkepten gayrı bir yazı malzemesi kullanmaz idi.. hatta, aharını da kendi bulduğu formüllere göre yapar; mürekkebinin bir mikro milim bile dağılmasına izin vermez idi..

    şamsettin bey, ana zebanı olan arnavutça da dahil sekiz dil bilirdi ayrieten; böyle bir gönül adamıydı yani anlayacağınız..
  • (bkz: ukte dolduruyorum)
    sozlükçülerin dedesi ilk osmanlı sözlük (kamus) yazarlarından
    kamus-u fransevi yani fransızca sözlüğün yazarı
  • efendim, hugo'nun sefiller'ini türkçe'ye ilk kazandıran bir beşerdir şemsettin bey; dahası bu çalışmasından önce orhun yazıtları'nın ve kutadgu bilig'in de ilk türkçe söyleyeni olarak gönlümüzün mütena bir yerini çoktan haketmiştir..

    şemsettin bey üzerine ilk kapsamlı araştırma 1934'de, hikmet turhan dağlıoğlu bey tarafından yapılmıştır.. fotoğraf ve belgelerle destekli bu eserin, sahafi değeri hayli yüksektir..
  • şemseddin sami bey'in sabah gazetesi yayınladığı biliniyor (1876). ama yanına mürettib olarak aldığı kayserili cin mihran efendi gazetenin patronu olmuş. sami bey ise kendi gazetesinde yazar olmuştur. para pul işlerinden zerre anlamazdı rahmetli. rodos'ta mühürdarlık da yapmıştır.

    gelelim garipliklerine ayda bir kez sokağa çıktığı için bir elbiseyi bir ayakkabıyı 10-15 yıl kullandığı, kravatını parçalanıncaya kadar taktığını, yazılarını mum ışığında (petrol lambasını sevmezdi) ve yer minderine oturarak kamış kalemle dizinin üzerinde yazdığı, berberlere güvenmediği için saçını sakalını kendi kestiği biliniyor.

    her gün 15-16 saat çalıştığı için laf kalabalığı üretmek yerine kitap yazmıştır.
  • 54 yıllık ömründe türk dili ve kültürüne önemli katkılar sağlamış araştırmacı, yazar, filolog, sözlükçü ve çevirmen kişi.
    osmanlı devleti'nin çağdaşlaşmasını kadınların durumunun iyileştirilmesine bağlayan aydın bir insan.

    kadınlar (1879) risalesinde şöyle bir saptama yapmış:
    ''erkeklere verilen eğitim yalnız kendi şahıslarında kalır, ölümleriyle yok olur. kadınlara verilen eğitim ise çocuklarına ve gelecek nesillere de geçer. erkekleri eğitmek gölge veren bir ağaç dikmek, kadınlara eğitim vermek ise hem gölge hem meyve verecek bir ağaç dikmektir. gölge, kendi eğitilmişliğinden topluma yapılacak iyilik, meyve ise yetiştirilecek eğitim görmüş çocuklardır. kadınları eğitmeksizin yalnızca erkekleri eğitmeye çalışan bir toplum kum üzerine temelsiz bir köprü kuran, yağmur yağdıkça köprünün yıkıldığını görüp yeniden yapmaya mecbur olan bir adama benzer. bir toplumun eğitiminin temeli kadınların eğitimidir. kadınlar toplumun esasıdır. uygarlığın oluşumu, toplumun mutluluğu kadınların eğitilmesine bağlıdır.'' sayfa 46, 47.
    (bkz: profeminizm)
  • ilk ekşimsi sözlükçüdür.

    şemsettin sami bey'in zevcesi, bu ölümsüz arnavutun kitaplarını hiç sevmezdi. ölür ölmez karısı tarafından bütün kitapları ve defterleri hurda kâğıt imalatı/alımı yapan birine satılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap