• türk sinemasında aşkın, emek vererek kazanılmış sevgiye yenildiği ilk filmdir.
  • bu filmin bir sahnesi vardır ki, ben çok uzun zaman önce sadece bir kere izleyebildim. ondan sonraki izleyişlerimin hepsinde bu sahne kesilmişti. "ben hep kanal7de rastgeldim diğer kanallar verse kesmezler" diye kendimi avutuyordum, bu öğlene dek. bugün star'da gördüm selvi boylum al yazmalım'ı oley diyerek oturdum televizyonun karşısına. reklam meklam kabulum, oh be sonunda doğru düzgün izlerim filmi kesilmemiş kırpılmamış haliyle diyordum. ama olmadı. ağzına sıçayım nesi terbiyesiz, nesi ahlaka aykırı, nesi zararlıysa aynı sahneyi yine kestiler bugün. bahsettiğim sahne şudur efendim: ilyas asya'nın tanımadığı biriyle nişanlandırıldığını öğrenir. ama asya sen adamı tanımıyosun, ya adam topalsa diyerek topallamaya başlar, ya adam körse diyerek ellerini öne uzatıp gözlerini kaparatak yürür. bu sırada ilyas'ın eli asya'nın göğsüne değer, asya utanır. ama efendim bu göğüse dokunma sahnesi makaslanıyor, bir bakıyoruz ilyas ellerini uzatmış gözleri kapalı yürüyor, bir bakıyoruz asya mahcup mahcup önüne bakıyor. ben çok uzun zaman önce sadece bir kere izleyebildiğim için hayal meyal hatırlıyorum, belki sadece parmağıyla değmiyordur da avucuyla dokunuyordur, lan belki avuçluyordur, evet. ama yani nedir ki kesiyorlar anlamıyorum, sanki asya kıyafetini yırtıp göğsünü ilyas'ın ağzına sokuyor. neye dayanarak bunu yapıyorlar, bu sahne mi toplumun ahlakını bozacak? kör taklidi yapmak veya körebe oynamak vesilesiyle kızların göğsüne dokunan insanların sayısında bir artış mı olacak? nedir ki bu sahne "aman insanlar görmesin" deniyor? bir adet kıyafet altında kabarıklık(göğüs) bir adet el. el gelip göğüse çarpıyor. ilyas bunu kazara yapıyor, asya da utanıyor. evet çok pornografik di mi, ha bunu göstermişsin tv'de ha denizin buz gibi sularından gelen şahin k'yı..
  • hayatımın her dönemine farklı etki etmiş filmdir bu.
    ergenlik dönemlerimde, ilyas ve asya' nın birbirlerini ilk gördükleri anda ağlardım. hayatta hiçkimseye öyle güzel bakamayacağım, bakılmayacağım sanırdım.

    sonra istanbul jungle' ında yapayalnız kaldığımda, evde battaniyeye sarılmış, koca bir çöp poşedine burnumu sildiğim tuvalet kağıtlarını doldururken ve aklımdan sürekli " hastalandım ilaç hani, bir avuç su veren de yok" türküsünü başa sarıp sarıp dinlediğim günlerde izlediğimde cemsit' in samet' i kucağına aldığı, sobanın sıcaklığında üçünün "yaylalar" ı söylediği sahnede ağladım. hem ağlardım hem de onlarla bir söylerdim " bu tepe karlı tepe yaylalar...."
    yalnız yaşamak için yanıp tutuştuğum yılların ardından "evimi özledim" diye değil, ooo yaylalar diye ağlardım.

    sonra sevgili askere gitti. kafamda hep felaket senaryoları, kendi uydurduğuma inanıyorum, sonra frenlerim tutmuyor. o orada ben burada deliriyorum.
    işte o zaman da asya' nın ilyas' ı dilek' in evinde gördüğü sahneye ağladım.
    - ben kocamı hiç gögsünden öpmedim ki..
    zırıl zırıl ağlayıp isyan ederdim türk silahlı kuvvetlerine. daha yaşanacak çok şeyimiz var, ona birşey olursa ben sorarım size!

    birkaç sene sonra, asya' nın bebekleri olduğunu ilyasa söylediğinde utanıp yüzünü kapamaya çalıştığı sahneye ağlayacağım günleri bekliyorum.
  • köken olarak kitabın, aynı zamanda filmin; ispatlarcasına analiz ettiği konuyu tolstoy şöyle dile getirmiş:

    “bir kadının kaderi; sevdiği adamın ihanetiyle,
    sevmediği adamın sadakatı arasında çizilir..”
  • defalarca izledim.. izlemekten çok, dinledim bu filmi.. izleyen ve filmi seven hemen herkesin ortak görüşüdür sanırım, iç sesler, bu filmin olmazsa olmazıdır.. bu yüzden, filmin başrolünde türkan şoray, kadir inanır ve ahmet mekin'in yanı sıra üç isim daha sayılmalıdır..

    kadir inanır'ın deli dolu bakışlarıyla birleşen, pekcan koşar'ın sesi.. ilyas'ın asya'ya bakarken, "elinden tutuversem, benimle gelir mi?" deyişini duyan kim vermez ki elini?

    türkan sultan'a ses veren tijen par.. gerçek bir aşık gibi "seninim işte.. alıp götürsene beni.." der ki, insan sahiplenir hemen, alıp götürmek ister.. "sevgi neydi? sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti.." o'nun tonlaması ile kafama kazınmıştır sevginin tanımı..

    ve ahmet mekin'in o müşfik bakışlarına müthiş uyum sağlayan ses, kamran usluer.. o'nun için ne söylesem az sanırım.. "hâlâ o'nu bekliyordu, biliyordum.. her iş dönüşü beni beklesin istiyordum.." der ya hani cemşit, asya'nın ilyas yerine kendisini beklemesini isterken.. boğazıma bir düğüm oturur o zaman benim, cemşit'i benim bekleyesim gelir..

    defalarca izledim.. izlemekten çok, dinledim ben bu filmi.. ömrüm vefa ettikçe de, her izlediğimde, bu güzel sesleri duyabildiğim için şükredeceğim..
  • türk sineması'nın en iyi filmi. sadece dört sebebi vardır bunun:
    -(bkz: cengiz aytmatov). senaryonun sağlamlığı.
    -başrol oyuncularının arasındaki kimya elektrik herneyse işte o.
    -ahmet mekin'in dünyada o role en uygun insan olması.
    -cahit berkay'ın müzikleri.
  • "elini tuttum sicacikti.. sanki yuregi elimdeymis gibi"
  • aşkın ihtiyaç mı yoksa ihtiras mı olduğu konusunda kapılar açan filmdir. hakkaten emeği geçen herkesten allah razı olsun.

    acizliğim ve fakirliğimle filmi tahlil etmeye çalıştım. beraberce görelim.

    filmin başında gitmek istemediği bir işe giden ilyas'ın hayatının 'aşk'ını görmesiyle başlıyor herşey. modern çağda hemen hemen her insanın başına gelen duygular. tarifi zor olduğundan en sağlamı sahneyi izlemektir.

    gariptir ki kimse ilyas'ın asya'yı gördüğünde yani 'aşık' oluşu esnasında dilek hanım tarafından sevildiğine dikkat etmez. yasak bir ilişki de olsa dilek hanım da insandır. hayalleri olan. ama gemileri yakmıştır ilyas çünkü 'aşık' olmuştur. şimdi buradaki 'aşk' masum mudur? ilyas'ın istediği ihtiyaç mıdır yoksa ihtiras mı?

    olaylar gelişir ve asya da ilyas'a aşık olur. ilyas kaçırır asya'yı. evlenirler. düğüne gelmez annesi ve babası. çünkü istediğini yapmayan asya artık onların kızı değildir. bu yaralayıcı tavır yaralamıştır asya'yı. ama olsun varsın ilyas vardır nasıl olsa...

    insan hiçbir zaman bu kadar sevme yeter artık sevmeyecem demez. zira ilyas ile asya'nın evliliği de böyledir. gün geçtikçe daha çok severler birbirlerini. hatta asya'nın şu sözü etkileyicidir: 'oğlan doğurcam ilyas'ıma. beni daha çok sevsin.' sonsuzu talep ettiği belliydi asya'nın.

    ilyas asya'nın doğuracağı gece yardım etmeyi seçti. ihtiyaç sahipleri vardı çünkü o gece. ilyas'a asya'dan daha çok ihtiyacı olanlar...

    yardım ettiği için kamyonunu aldılar ilyas'ın. ilyas kamyonsuz yapamazdı. işi bırakmayı düşündü. bırakamazdı. çünkü aşık olduğu asya ve biricik oğulları vardı. ama dilek hanım'ın sözleri kulağında çınlıyordu. onlar olmasaydı istediğini yapardın. onlar vardı. istediğini yapabilmesi için onların olmaması gerekiyordu.
    aşık olduğu kadın için kamyonundan feragat edemedi ilyas. göze alamadı bunu. buradaki aşk masum mudur? ihtiras değilse nedir?

    ilyas'ın hayatının kötüye gittiğini gören asya kontrolsüzce müdürden ricaya gitmişti. tek istediği aşık olduğu adamın iyiliğiydi. diğer ihtimali düşünmemişti. niyeti halis. fiili yanlıştı. nitekim usul yanlışlığının ceremesini çekti ve başarısız oldu. ona kontrolünü kaybettiren aşk değil de ne idi? aşk ise buradaki aşk masum mudur?

    torba olmadığı için büzülemeyen avam insan gavat dedi bu masum rica için ilyas'a. ilyas da herkesin içinde dövdü 'aşık' olduğu kadını. bu aşk ise buradaki aşk masum mudur?

    ayırmaya çalışırken hoca bırak beni ben istediğimi yaparım dedi hocaya. istediğini yaptı sonunda ilyas. istediği gibi yalnız kaldı. eve gelmez oldu. sığınacak tek yeri ona gönül kapısı her daim açık olan dilek hanımdı. bu esnada da aşık idi ilyas. bu aşk masum mudur?

    asya hep bekledi onu. dilek hanım'ın evinde olduğunu öğrenince gitti oraya dilek hanım gördü geldiğini. asya'nın gördüklerine inanamadı. insan zaten gördüğüne inanmaz asya. gördüğünü bilir. biliyordun artık. aşık olduğun adamı ve sana aşık olan adamı biliyordun. aşık olurken de böyleydi bu adam. aşkınız masum mudur?

    dilek hanım git demişti sana. dilek hanım'ı senden feragat ettiren ne idi? aşk değildi ilyas. o asya'nın sana ihtiyacı olduğunu gördü. gözlerinden belliydi asya'nın. dilek hanım şefkat duymuştu asya ve çocuğuna. şefkat masumdur.

    asya ürkmüştü gitmek istedi kendini güvende hissedeceği bir yere. neresi olursa. gemileri yakmıştı artık. cemşitle karşılaştı asya. cemşit şefkatle yaklaştı asya'ya. çocuğuna ve kendisine şefkatle yaklaştı. ihtiyacı olanı sundu asya'ya. şefkat masumdur.

    ilyas kaybettiklerini farkedince deliye döndü. arandı durdu. aradı. fakat bekleyemedi. aşık olduğu asya'yı bekleyemedi. cemşit'in 1 haftalık sabrını gösteremedi ona. bu aşk masum mudur?

    asya geri döndüğünde bulamadı ilyas'ı. gene bulamadı. bekledi sonra. hep bekledi. cemşit'in bulduğu iş ile hayatını idame ettirerek bekledi. cemşit'e bunu yaptıran şefkattir. şefkat masumdur. peki aşık olunan kişinin gelmemesi nedir? bu aşk masum mudur?

    ilyas bir salıncak yapmıştı. samet'in büyüyünce bineceği. samet babası bilmişti cemşit'i. samet'e baba dedirten cemşit'in şefkati idi. şefkat masumdur.

    asya kendisine kocalığa samet'e babalığa seçmişti cemşit'i. bu seçimi yaptıran şey. sevginin emek olduğunu düşünmesiydi. sevgi emekse ilyas da az emek vermemişti asya için. sevgi emek değildi asya. sevgi karşılıksız emekti. karşılıksız emekse ancak şefkat duygusuyla verilir. şefkat masumdur asya.

    günler geçiyor samet büyüyordu. salıncakta da sallanıyordu samet. bir akşam ilyas yaralı kontenjanından gelmişti asya ve cemşit'in evine. eski kocası olduğunu bilsem de evime alırdım onu diyordu cemşit. cemşit'e bunu dedirten şefkatti. şefkat masumdur.

    ağladığını duydu asya'nın. müdahale etmedi cemşit. müdahale etmemesini sağlayan şey şefkatti şefkat masumdur.

    cemşit ilyas'a hiç kötü davranmadı. o sadece ihtiyaç sahibi bir konuktu cemşit için. cemşit ona şefkat duyuyordu. şefkat masumdur.

    sanki cemşit ilyas için hiçbir şey yapmamış gibi tüm ihtirasıyla herşeyi bırakıp sana geldim diyebiliyordu ilyas. bu aşk ise aşk masum mudur?

    ilyas hırsına yenik düşecek asya karşılıksız emeği tercih edecekti. karşılık beklememek şefkat duymakla olur. şefkat masumdur ya aşk?
  • her izlediimde sonunda beni zirilziril aglatmayi basarmis ender filmlerden biri. türk sinemasının basyapıtlarindan. "sevgi nedir? sevgi emektir?" der esas kiz ve asik olduu adamı, onu seven ve emek veren adam icin birakir. inanilmaz, siirsel bir anlatimi var, hem çekimler hem de replikler acisindan
  • cemşit'in eski kocası oldugunu farkettikten sonra hiç birşey yapmaması,
    hiç kıskanmaması, iyiliğini eksik etmeyişi.
    sadece içten içe asya'nın gidişinden korkması.
    nasıl melek gibi bekledi cemşit son dakıkaya kadar.şimdi olsa böyle mi yasanır herşey...

    sevgi iyilikti,sevgi emekti.
hesabın var mı? giriş yap