• rivayet edilenlerden aklıma gelen laflarından/anekdotlarından bazıları:

    "aslında annenle gelir konuşurdum ama ben de çok güvenilir bir adam değilim" -parlak bulduğu, yurt dışına göndermek istediği bir kız öğrencisine ailesi müsaade etmeyince (sene 1974)

    o dönemde kız öğrenci konseptli çok hikaye anlatılır, hocanın da bir anısı varmış böyle. iki kız bir erkekten müteşekkil bir grup proje teslim ettiğinde kızları sözlüden muaf tutmuş, öteki eleman için kızlardan birine "senin bu adama bir sempatin var mı?" deyip "hayır hocam" cevabı aldıktan sonra herifi sözlüye alıp kızlardan daha düşük not vermiş...

    yaw şimdi geç kaldık hocanın dersine, ayıp olur girmeyelim deyu geri dönen öğrencilerini pencereden görünce camı açar seslenirmiş

    bölümdeki kodamanlara kapılarındaki ünvan kısaltmasıyla hitab edermiş. "bşıkyard" ve sair

    en çok anlatılan hikayelerinden biri kahve muhabbetine benzer. "yaw hoca o kadar mühendis olmuşsun bi motor yapamadın mı şimdi" sorusuna cevaben "yaw yapayım da ne isim vericem, sıpa gibi bişey olacak. kalsın..." demesidir (izah mizah bozarmış ama teknik bir ayrıntı olduğu için anlatayım, motor dizayn eden yaratıcılık yoksunu mühendisler isim soyadlarının ilk hecelerinden isim verirlermiş projelerine)
  • eskişehir devlet mühendislik mimarlık akademisinde (anadolu, akabinde osmangazi üniversitesinin o zamanki ismi) ders verirken tanıdığı bir öğrencisine teknik üniversiteye (itü) doktoraya gitmesi için referans vermiş. itüdekiler hocanın hatırını kıramamışlar ama içerlemişler ucube yerlerden öğrenci gönderdi bize deyu. kel alaka çalışılması pek akıl karı gözükmeyen bir konu vermişler, fakat öğenci azmedip bitirmiş doktorayı, bitirir bitirmez tezi iki dile birden çevrilmiş (biri ingilizce değil ama olsun). fakir ama gururlu genç gibi oldu şimdi de, hoca haybeye referans vermezmiş...
  • inkılap yayınlarından çıkmış olan 'satranç kitabım' adlı muhteşem eserin yazarı.

    satranca merakı olup yeni başlamak isteyen, biraz bilgisi olup da kendisini geliştirme niyeti olan, hatta iyi düzeyde oynayıp daha da iyisini hedefleyen herkesin başucu kitabı olacak kalitede bir kitaptır. ilk bölümlerinde satranca ait temel konular ve natosyonla ilgili bilgilerin verildiği kitap, sistematik olarak, oyun sonu, oyun ortası ve açılışlara ait bölümlerle devam eder.

    yazarın esprili ve akıcı üslubuyla sıkılmadan faydalanılabilecek bir kitaptır, tavsiye ederim.
  • öğrencisi olan insanları tanımam (tanımak zorunda kalmam mı desem) sayesinde pekçok hikayesini dinlediğim insan. rusya'da hocayken tanıştığı, öğrencisi biriyle evlenmiştir. makina fakültesinden diplomasını aldığında hiçbir işe yaramadığını düşünüp saklamış, birkaç sene gemilerin kazan dairesinde işçi olarakçalışmayı, sonra üniversiteye dönmeyi yeğlemiştir. komünist rusyadan türkiyeye dönüşü çok zor olmuştur. türkiyeye geldiğinde kendi seviyesinde satranç oynayan adam bulamamıştır. aynı zamanda virtüöz derecesinde piyano çaldığı da rivayet edilir

    hocanın babası mikrobiyoloji profesörüymüş, babasının elinden hiç çikolata yememiş dediğine göre, hep yere atarmış çünkü babası o türden şeyleri, hoca da yerden alıp yermiş. hatırladığım kadarıyla devamını kendi ağzından yazayım "amma da yanı mikrop yiye yiye ben de mikrop oldum"

    maikna parçalarını anlattığı dialarının arasına mayolu manken fotoğrafları koyduğu, derslerde öğrencileri kırıp geçirdiği rivayet edilir

    garip bir türkçesi vardır, sertaç dalkıranla yazdığı kitaplarında onun yazdığı bölümleri ayırt edebilirsiniz "beyazlar son hamlesiyle siyaha kiş söylemişlerdir" gibi gülümseten ifadeler geçer kitaplarında

    aynı zamanda öğrencisi olan erbakanın 1995 seçimlerini kazandığı gün ölmüştür, erbakan'ın zekasını övdüğü, fakat ders dışı faaliyetlerini hiç de tasvip etmediği söylenir, ölümünün bu yüzden olduğunu iddia edenler bile var, kahrından öldü adam derler...

    gemi makinaları konusunda otorite imiş, sulzerin senelerce daınşmanlığını yapmış

    (bkz: daha gider bu) aklıma geldikçe yazarım artık...
  • türk satranç tarihinin, türk satranç camiası için unutulmaz oyuncularından birisidir. demir büyüközkaya, necdet erconk, mübin boysan, kahraman olgaç, nevzat süer, ilhan onat ve daha birçok kişinin bilmediği unutulup gitmiş yüzlerce satranç tutkunuyla birlikte bir devre imza atmıştır. türkiye'nin ilk satranç şampiyonudur. 1995 yılında öldü.
  • türkiye'nin ilk satranç şampiyonu ve bildiğim kadarıyla türkiye'de namağlup şampiyon olmuş tek satranççı. bildiği dil sayısıyla iligili çeşitli rivatler bulunan (7 dil bildğini bizzat kendisinin söylediği de bunlara dahildir) makina mühendisliği profesörü.
  • rus imparatorluğunun ahıska şehrinde 1909 yılında doğmuş makine profesörü ve satranç ustası. 1932-33 yıllarında moskova'da sanayi bakanlığına bağlı teknik büroda çalışmış hatta birkaç defa stalin'le de yolları kesişmiş. 1943'te ailesi ile önce romanya'ya ardından türkiye'ye göç etmiştir.

    satrançla tanışması ve bu spora eğilmesi 1925 yılında moskova'da yapılan ve dönemin ünlü oyuncularının bulunduğu turnuvayı canlı izlemesi ile başlar. tahminimce 1900'lerin yıldız oyuncularını canlı görebilmiş tek türk oyuncudur. turnuvadaki bazı oyuncular şöyle:

    (bkz: emanuel lasker)
    (bkz: jose raul capablanca)
    (bkz: efim bogoljubov)
    (bkz: savielly tartakower)
    (bkz: richard reti)
    (bkz: akiba rubinstein)
    (bkz: frank marshall)

    bu turnuvadan sonra satranç öğrenmeye başlayan selim palavan üç sene içerisinde rusya'nın en kuvvetli satranççıları arasında yer alır.

    kendisinin tartakower ve 5. dünya şampiyonu max euwe ile oyunları da mevcut hatta euwe ile olan oyununu en çok heyecanlandığı ve zevk aldığı oyun olarak ifade eder.

    türkiye'ye göç ettikten sonra türk satrancına da büyük katkısı olmuş çok sayıda teorik kitap yazmıştır. bunlardan “satrançtaki piyon finalleri” kitabı benim de çocukken edindiğim ve gelişimime katkı sağlayan kitaplarından biri olmuştur. palavan'ın, satranç dışında profesor olarak dersler verdiği ve uzmanlığı olan gemi dizel motorları ve makine titreşimleri üzerinde de kitapları mevcuttur. satranç onun için asıl mesleğinin yanında sadece bir hobi olmuştur. 1995 yılının aralık ayında vefat etmiştir.

    bir tane de fotoğrafını bırakalım tam olsun.
    görsel
  • ülkemizde en azından 84'lü olan benim kendi dönemimde gördüğüm kadarıyla hakettiği değeri görmeyen muhteşem insan.

    türk satrancına çok büyük hizmetleri olmuştur. özellikle satranç kitabım adlı eseri satranç öğrenecekler ve orta seviyeye ilerleyecekler için şahane bir kitaptır, türkçede belki de eşsizdir.
hesabın var mı? giriş yap