• bir mimar olarak, isin hic de teknigine girmeden, sel gibi bir doga olayinin nasil da insanlarin rant ve talan hirsi ugruna doga felaketine dönüstügünü anlatmak istiyorum:

    1) dere yataklari ve taskindan koruma tesislerinin veya kesitlerine bina dikmek

    surada görülebilecegi üzere görsel, normalde 400 metre olan dere yataklari, 15 metreye düsürülmesi demek, su yükseldigi zaman bu bölgenin sular altinda kalmasi demektir.

    peki bu bilinmiyor muydu? elbette biliniyordu. 1975-2010 arasinda 695 adet taskin yasadik. peki ne önlem aldik? 6200 sayili yasamiz uygulandi mi? 4373 numarali kanun uygulandi mi? 2006 ve 2010 yilinda yayimlanan basbakanlik genelgeleri uygulandi mi? bu genelgelerde dere yataklarindaki yapilarin kaldirilmasi söylenirken aksine daha da fazla yapilasmaya gidildi. buna hem halk hem de yerel yönetim göz yumdular. sorumluluklarini yerine getirerek halki korumadilar. taskin ile alakali yasal düzenlemeleri anlattigim entry icin: (bkz: #126898626)

    2) taskindan koruma tesislerin tahrip edilmesi

    bir yerel yönetim düsünün ki, taskin koruma tesisine boru dösesin... görsel 1
    görsel 2
    görsel 3

    veya projesiz ve kontrolsüz gecis yapisi yaparak kesit daraltilsin...
    görsel 4

    taskindan koruma tesisine kacak insaat,sanayi ve evrensel atiklarin atilmasi...
    görsel 5
    görsel 6

    tesisin üstüne rekreasyon tesisi yapilmasi...
    görsel 7
    görsel 8

    tesisin üstüne veya dibine bina yapilarak kesitin daraltilmasi... ayrica bilinmelidir ki dere yataklari, su taskinlarinin tahliye yollaridir fakat üstü kapatilip, kesitler daraltildigi zaman sel felaketi kacinilmazdir...
    görsel 9
    görsel 10
    görsel 11
    görsel 12
    görsel 13
    görsel 14

    dere yatagina kanalizasyon sebesi dösenmesi...
    görsel 15

    görülebilecegi üzere ne halk ne yerel yönetimler ne de devlet su isleri genel müdürlügü, taskindan koruma tesislerimize sahip cikmamaktadir.

    3) topragin asfalt, tas vb. sekilde mühürlenerek yagmur suyunun emiliminin düsürülmesi

    su görselde görülebilecegi üzere, dogal örtünün oldugu yerde yagmur suyunun 25%'i cökerken, sehirlesmenin oldugu yerde sadece 5%'i cökmektedir. suyun dogadaki izinin engellenmesi, degistirilmesi, bozulmasi veya yok edilmesi de doga felaketini tetiklemektedir. su, gidecek yer bulamayinca sehirlerimize akmaktadir. suyun dogadaki hareketini engelleyen her türlü yapilasma, taskinin bir afete dönüsmesine sebep olur.

    örnegin izmir karsiyaka'daki deniz dolgusunun oldugu bölge: görsel

    sehirlesmenin neticesinde topraklarimiz mühürlendigi icin dere kesitleri ve menfezler günümüzün ihtiyaclarini karsilayamaz duruma gelmistir. kesitlerimizin yenilenmesi ve genislestilmesi gerekmektedir:
    görsel 1
    görsel 2
    görsel 3
    görsel 4
  • derenin ağzını kapamak insanı susturmaya benzemez evet sel bunun adı.
  • öfkeli su birikintisi.
  • suların arasında çırpınıp duran ve sulara karışıp giden bir insanı seyrederken hiçbirşey yapamamaktir. bütün tartışmaları bir yana koyunca doğanın tıpkı depremde olduğu gibi aldığı feci karşılıktır. yani bir deprem mühendisi arkadaşımın zamanında söylediği şeyi yeniden hatırlıyorum. doğa hıncını alır demişti. geçirgen topraklara çok katlı evler, dere yataklarına fabrikalar, siteler, sahil şeritlerine dolgular, göllere yatak değişiklikleri, ormanlara talanlar, suların üzerini kapamalar, toprağa zehirli suni gübreler ve daha kimbilir ne kadar çok akla zarar doğayla oyun. doğa kendine yapılan baskıyı kabul etmiyor. mutlaka ama mutlaka üzerinden kendine yapılan her suni baskıyı atıyor.

    köprülerden bahsediyorlar. dalga kıranlar yapılmış eski köprülerden hiç mi öğrenmiyoruz. dere üzerini kapamayı marifet bilen bir ülkenin çocuklarıyız. biz hangi felaketten öğreniyoruz ki?
  • sel ister büyük nehirlerin kıyısına yerleşmiş, ister dağ yamaçlarında yaşıyor olsun, isterse çöllerde bulunsun her yerdeki insanların rastlayabileceği türde bir doğa olayıdır. yerleşilen yerledeki çeşitlilik görülme sıklığını değiştirmesine rağmen özellikle sel olayını dikkate almadan kurulan altyapılar bu doğa olayının bir faciaya dönüşmesine neden olabilmektedir. ülkemizde sadece 1995 yılında üç bölgede görülen sel olayı 160 kişinin ölümüne neden olurken her yıl can kaybına neden olmayan seller sonucu milyarlarca liralık ekonomik kayıplar yaşanmaktadır. bu amaçla gelişmiş ülkeler sel riskini en aza indirmek için erken uyarı sistemleri geliştirerek özellikle can kaybını en aza indirmeyi başarmışlardır.

    sel'in en sık rastlanan sebebi kuvvetli ve uzun süreli yağıştır. seller kar erimesi sonucu oluşan kuvvetli akışlar veya drenaj kanallarının tıkanması sonucunda da meydana gelebilir. günümüzde rastlanılan en yaygın sebep ise; kuvvetli yağmur fırtınalarında drenaj sistemlerindeki yetersizlik sonucu ana nehir kanallarının tamamen dolu olması ile meydana gelen taşmalar sonucu oluşan sellerdir. dağlık bölgelerde ise seller kar erimesi veya yağışla birleşen karsuyundan meydana gelir. çok nadir olarak da barajların çökmesi ve taşmasından kaynaklanan sellere rastlanılmaktadır.
    akarsuların su taşıma miktarı değişkenlik gösterir. bazen uzun süre yağış olmayan veya az yağış alan bir alanda akışlar yavaşlar bazende aynı alanda yağışlı bir periyotta güçlü akışlar olabilir. sellerin miktarındaki değişkenlik yağışın yoğunluğuna, yağış miktarına, kar erime oranına ve/veya diğer faktörlere bağlıdır.
    iki akarsu havzası arasındaki yağış toplamı veya toplama alanındaki depolama miktarı sel potansiyelinde önemli rol oynar.

    seller oluş hızlarına göre sınıflandırılır;
    kuvvetli yağışlardan sonraki birkaç saat içinde veya bir yerdeki suyun aniden serbest kalması ile oluşan seller ani seller olarak isimlendirilir. bu tip seller örneğin dağlık bölgelerdeki küçük nehirlerin ani ve kuvvetli bir yağışa maruz kalmalarıyla oluşur ve çok hızlı bir şekilde en üst değerine ulaşır. sel ise genellikle daha yavaş gelişir ve haftalar boyu etkili olur. örneğin büyük nehirler boyunca görülen seller bu tip sellerdir.

    sele en çok nehir yataklarından taşmalar sonucu rastlanır. ani ve kuvvetli yağışlar ve kar erimesi sonucu taşmalar oluşmaktadır. nehir yataklarına gelen suyun sele dönüşmesine yatakların amacı dışında kullanılmasıda çok etkili olmaktadır. günümüzde çarpık kentleşme sonucu dere yataklarının gecekondulaşma bölgesi haline gelmesi, ağaçlandırılması, doldurulması veya nehir yataklarının değiştirilmesi sonucu her yıl ülkemizde büyük mal ve hatta can kayıplarına rastlanmaktadır.
    dağlık alanlarda yağış ve tepelerdeki karın erimesi sonucu dere yatakları taşıyamayacağı miktarda su ile dolar ve ani seller oluşur. özellikle dağ eteklerindeki yerleşim yerleri için heyelan tehlikesi de yaratan bu seller oldukça tehlikeli olmaktadır.
    şiddetli rüzgarla birlikte tropikal fırtınalar ve harikeynler (hurrican) özellikle atlantik okyanusu kıyılarında kuvvetli kıyı selleri oluşturur. sürekli ve şiddetli rüzgar büyük bir dalgaya sebep olarak suyu karanın içlerine kadar sürükler. göl bölgelerinde de benzer atmosferik şartlar veya depremler göl seviyesinde değişimlere ve sellere sebep olur. diğer yandan okyanustaki depremler ve volkanik patlamalar sonucu oluşan tsunami adı verilen dev okyanus dalgaları karaların iç kesimlerine kadar girerek etkili olur.

    ani bir sel sırasında;
    1. evin dışında bulunuyorsanız, hemen yüksek bir yere çıkmalısınız.
    2. su yatağı veya çukur bölgeleri hemen terketmelisiniz.
    3. sel bölgesini hemen terk etmelisiniz fakat asla suda karşıdan karşıya geçmeye çalışmamalısınız.
    4. sel sırasında arabanızdaysanız asla su ile kaplı yoldan gitmeye çalışmamalısınız. (ani sellerin meydana getirdiği ölümlerin yarısı araba ile ilişkili olduğundan asla sel sularının bulunduğu bölgelerde araba kullanılmamalıdır.)
    5. arabanızda herhangi bir arıza oluştuysa hemen terk ederek yüksek bir yere çıkmalısınız. ( yollar akan sular tarafından doldurulacağı için eğer arabanız 60 cm yükseklikteki hareket eden suda kalmışsa su onu kaldırıp sürükleyebilecektir.)
    6. özellikle geceleri, selin tehlikelerini görmek güçleşeceğinden daha dikkatli olmalısınız.

    kaynak: http://www.koeri.boun.edu.tr/
  • irmaklarim olmadi hic omrumde
    selmis onlar, deli gibi akip giden, gelip gecen...
    yuzduremedim hayallerimi hicbirinde
    hayalmis onlar, kayigimi yaparken kaybolup giden...

    *
  • mevsim seçmeden, mevsim normallerinin çok üstünde seyreden hava yeryüzüne aktı, akıyor. yağmur o kadar hızlı ve yoğun ki, damlalar perde olmuş 2 kilometre öteyi görmeye izin vermiyor. matrix'te dalgalanma olduğunda akan kodlar gibi hıphızlı.

    derelerin debisi arttı. denize kavuşan sular denizlere çamur taşımakta. rengi değişen deniz "bunu da mı görecektim" diyor. doğanın öfkesi diyeceğim. ama ortada imari, mimari ve siyasi yanlışlar var. dere yatağına ev yapılırsa, mahalle kurulursa, şehir merkezi inşa edilirse olacağı bu. sel dile gelse "önümden çekileceğinize, daha fazla rant için yerleşim yerleri yaptınız" sitemi eder. haklı da.

    bitmedi insanların açgözlülüğü, doğayla uyum içinde yaşamak varken ona meydan okumaya çalışması. insanın doğayla inatlaşması iki keçinin karşılıklı düellosu şeklinde geçmiyor. ortada bir keçi varsa bu insan. karşısındaki varlık olaraksa; doğadan, tabiattan, yeryüzü ve gökyüzünden bahsediyoruz. gökyüzünü delen binalar yapınca gökyüzü delinmiyor. sarsıntı olmaz denilen yerin deprem geçmişine bakınca ne kayıtlar çıkıyor. geçmişte, aynı yerde yaşanan sel felaketlerinden ders alınacağına, kulak üstüne yatılıyor.

    şiddetli yağmurun sesi yüksek volümden gelmekte. martılar bile uçarken sağa çekiyor. aerodinamikleri bozulmuş halde. ufukta nuh'un gemisi görünüyor esprisi yapmayacağım. fakat temmuza 4 kala, metrekareye bu kadar yağış düşmesi hayra alamet değil.
  • bu konuda amerika'da bi tanıdıkla konuştuğumda şunu söyledi burada bir kaç yerde normalden biraz alçakta devasa yeşil alanlar var dedi. aşırı yağışlarda sular bu bölgede toplanıp toprağın emmesi sağlanıyor. okulun bahçesinde, park alanlarında vs. türkiye'de ise konunun uzmanı değilim ama her yer asfalt iken oraya yapılan ızgaraların bu sel sularını toplamak mümkün mü? bakınız italya'da pompei kavmi(helak olan bir kavim) yağmur sularının akıp gitmesi için yolların yanına yaklaşık yarım metre yükseklikte kaldırım yapmış. sonra yolun ortasına karşıdan karşıya geçmek için iki taş koymuş. bu taşlar sayesinde insanlar suya girmeden yollarına devam ediyorlar. ayrıca bu taşlar at arabalarının da geçebileceği şekilde yapılmış. şimdi asırlar önce bunlar yapılırken(eminim osmanlı'da buna önlem almıştır) siz yöneticiler bu kadar beceriksiz olup pişkin pişkin bu olanlara doğal felaket demekten hiç mi utanmıyorsunuz?
  • şimdi benim kafamı meşgul eden birşey var. diğer doğal afetler sözkonusu olduğunda - özellikle deprem - zibilyon tane simülasyon falan yapıyor ya adamlar. işte şu kadar şiddetinde olursa etkisi şu olur, şu şu bölgeler şu kadar hasar alır falan diye. her türlü veri var adamların elinde çünkü. zemin etüdüydü, bölgenin jeolojik yapısıydı, önceki depremlerin şiddeti ve verdikleri hasardı falan di mi?

    e peki bu simulasyon ve projeksiyonlar neden sel felaketleri için yapılmıyor amına koyim? veri mi yok elimizde? kralı var lan. sor meteorolojiye söylesin abi nereye ne zaman ne kadar yağış düşmüş. elinde topografya haritan var bokun püsürün var, bin tane mühendisin var. ne işe yarar abi devlet su işleri, iski falan? bilimadamına soruyorsun hocam küresel ısınma sonucu eriyen buzlar deniz seviyesini 20 santim yükseltirse ne olur diye, adam sana 100 yıllık senaryoyu çıkartıyor yahu. bütün gezegenin kıyı şeritlerine olan etkisini böyle film gibi gösteriyor kardeşim.

    tamam abi. sel önlenebilir birşey değildir. su akacaksa akar. durduramazsın. ama ne kadar akacağını, hangi yolu izleyeceğini, nerelerde birikeceğini, şiddetini her bokunu bilirsen öncelikle can kaybını, elinden geldiği kadarıyla da mal kaybını önlersin.

    derenin intikamı diyorsun, bu şiddette yağarsa yapacak birşey yok diyorsun iyi güzel de bunun dörtte biri yağdığında da anası sikilmiyor mu istanbul'un her seferinde? ne kinci dereymiş lan bu böyle?

    bu sel denen mereti, herhalde alışık olmadığımızdan mıdır nedir, felaketten saymıyoruz biz. ben bunu anladım. derenin intikamı falan demek böyle bir anlayışın mahsulü çünkü.
  • sel, insanın asgari ücretle çalışan 4 çocuk sahibi bir babanın sulara kapılıp gitmesidir..

    sel, hükümetin bu belediye görevlisinin cenazesini karıştırması ve ailesine verememesidir.

    sel, koltukları yukarlardaki insanlara yağmura daha yakın olmalarına rağmen bir şey yapamayandır.

    deprem de bunun kardeşidir..
hesabın var mı? giriş yap