• tip 2 olanı çağımızın en büyük salgınıdır. gizli şeker hastası olanları da eklerseniz halk sağlığını en çok etkileyen hastalık olarak bile tanımlanabilir.
    tek başına bile çok tehlikeli olsa da başta kalp hastalıkları, kanser, alzheimer dahil akıl ve nerolojik hastalıkların ve daha bir çoğunun ortaya çıkma riskini arttırır. çok yüksek oranda insan ömrünü kısaltır ve yaşam kalitesini düşürür.

    çözümü vardır ama maalesef ilaç ve gıda sanayisinin tıp bilimini ele geçirmesi yüzünden halka çözümü anlatılmaz. doktora giderseniz size sadece şekeri azaltmaktan, egzersiz yapmaktan, ilaç ve insulin kullanmaktan bahseder. eğer yemek tarzınızı değiştirmeden ilaç hatta insüline başlarsanız hastalığınız muhtemelen sürekli olarak ilerleyecektir.
    çözümü hastalığınız seviyesine göre kontrollü şekilde sadece şekeri değil bütün karbonhidratları, rafine yağları ve işlenmiş gıdaları tüketmekten vazgeçmektir. zaten karbonhidrat ve rafine yağ tüketmezseniz muhtemelen herhangi bir işlenmiş gıda tüketemezsiniz çünkü neredeyse hepsinin temel maddeleri karbonhidratlar ve rafine yağlardır.
    karbonhidrat ve rafine yağ tüketmezseniz yiyeceğiniz gıdalar ağırlıklı olarak hayvansal yağlar ve kimyasal işlem görmemiş zeytinyağı ve hindistan cevizi yağları, etler ve düşük karbonhidratlı sebzeler olacaktır. bu tip bir ketojenik beslenme ile vücudunuzun enerji sistemi şeker yerine yağ temelli çalışacaktır, kandaki şeker seviyenizdeki dalgalanma azalacaktır. muhtemelen zaman içerisinde hastalık gerileyecek ve seviyeniz düşecektir. hastalığa karşı en etkili bilinen çözüm budur.

    bu tip bir beslenmenin yanında egzersiz yapmanız da fayda sağlayacaktır. fakat eğer çok düşük karbonhidratlı beslenmeye başlamazsanız, ilaçlar ve egzersizle hastalığı geri götürmeniz mümkün değildir. muhtemelen ömrünüz boyunca artan oranda ilaç kullanmanız gerekecektir. zaten ilaç ve gıda endüstrisinin çok düşük karbonhidratlı yüksek sağlıklı yağlı beslenmenin hastalığın çözümü olduğunu anlatmamasının sebebinin bu ilaçların en karlı ilaçlar, karbonhidratın da gıda endüstrisinin temel girdisi olmasıdır.

    bir çok ödül kazanmış, hayatını diyabetik hastaları iyileştirmeye adamış, ingiltere'nin açık ara en yüksek tedavi oranına sahip diyabet kliniğini işleten dr. david unwin'in tip 2 şeker hastalarını nasıl iyileştirdiğini anlatan sunumu. tabii ki düşük karbonhidrat diyetiyle.
    https://www.youtube.com/watch?v=olkdm3sdhpa
    video ingilizce ama ayarlara girip inglizce altyazı oluşturup sonra onu türkçe'ye çevir diyerek büyük ölçüde sunumu anlayabilirsiniz. dr. unwin başka sunumları olduğu gibi low card down under sitesindeki diğer sunumları ve onları yapan diğer doktorları da tavsiye ederim.
  • (bkz: diyabet)
  • son zamanlarsa sosyal medyada "şeker hastalığının tedavisi bulundu" başlığıyla bir grup orospu çocuğunun kafadan uydurma kocakarı tarifleri dolaşıyor ortalıkta. işin kötüsü bu hastalığın ne kadar tehlikeli ve boktan bir şey olduğunu bilmeyen insanlar da bahsi geçen içerikleri paylaşmakta beis görmüyorlar.

    annem şeker hastası, anneannem de şeker hastasıydı ve bu yüzden kaybettik. bu öyle boktan bir hastalık ki; vücut dengesi biraz bile bozulduğunda yataktan çıkmak bile inanılmaz bir zor hal almaya başlıyor. herşey hesaplanarak yenmeli, yorulmak yasak, stres yasak, her gün düzenli olarak kan şekeri ölçülecek, ona göre yemek ve ilaç saatleri hesaplanacak vs vs.

    lütfen biraz daha dikkat, bilinçsizce yapılan bir paylaşım hiç beklemediğiniz şekilde sevdiğiniz birinin kalıcı olarak zarar görmesine ve hatta ölmesine dahi neden olabilir...
  • 8 ay önce teşhisimi koydurduğum ata yadigarı hastalığım... babamı şekerden kaybettim. anneannemi ondan 16 önce şekerden kaybetmiştim. yani iki taraftan da genetik yatkınlığım çok yüksek... korkuyor muyum? evet, anneannem ve babam gibi, son yıllarımın sıkıntılarla dolu geçmesinden korkuyorum. onların yaptıkları hataları yapmamak için dikkat ediyorum; tatlı yemiyorum, kola-fanda v.s. içmiyorum, biraz kilo verdim v.s... ama er ya da geç bir gün gözlerim görmeyecek, ayaklarım şişecek, ayağımda yaralar çıkacak ve aylarca-yıllarca iyileşmeyecek... belki anneannem gibi gözümü alacaklar, bacağımı kesecekler, belki babam gibi sadece bir parmak kaybıyla kurtulacağım... bilemiyorum. ama bunun lanet bir hastalık olduğunu biliyorum.
  • göz ameliyatınının tarihini erteletme gücüne sahip ciddi bir rahatsızlık. sürprizli.

    bir katarakt ameliyatı bile kimi zaman kalp, şeker ve tansiyon rahatsızlıklarına bağlı olarak yapılan tahlil ve tetkikler doğrultusunda bir kaç kez ileri bir tarihe atılabiliyor. pazartesiden itibaren yanında refakatçi olarak kaldığım hastamla birlikte diğer hastalardaki gözlemim de bu gerçeği pekiştirecek nitelikteydi.

    örneğin şeker hastası bir hanfendi, diyalize girdikten sonra göz ameliyatına alınacaktı. ancak saatler boyunca fistül yapılamaması sonucu, her iki kol da delik deşik edilince 6 ayda 3 kez ertelenen göz ameliyatı 4. kez yine başka bir sefere kaldı. üstelik yarım elma yemesi gerekirken bir bütün elma yemesi sebebiyle şekeri şaşırtıcı derecede fırlamıştı. yapılan ölçümlerin ameliyata izin verecek düzeyde olması şart.

    özetle, yenilip içilen şeylerde kuyumcu terazisi gibi bir denge gerektiren rahatsızlık bu şeker. iradesizce davranmak ve homini gırtlak olmak maalesef kötü sonuçlara yol açmakta ve ya tedavi sürecini geciktirmekte ya da ters durumları tetiklemekte. zor.
  • ciddiye alınması gereken hastalık. lütfen ciddiye alınız. tatlı pasta vs. hiçbiri gözünüzden böbreğinizden ayağınızdan yani canınızdan değerli değil. daha çok bilginin olduğu şu başlığa bakınız
    (bkz: diyabet)
  • malesef ismi kadar sempatik olmayan hastalıktır.
  • kronik kan şekeri yüksekliği ve damarsal komplikasyonlarla seyreden metabolik bir hastalıktır. obezite ve sedanter yaşam en büyük risk faktörlerini oluşturmaktadır. tip 1 ve tip 2 olarak adlandırılan alt tipleri yaygın olarak görülmektedir.

    tip 1 diyabette insulin salgılayan pankreas hücrelerinin otoimmun harabiyetine bağlı olarak azalan insulin salgısı hastalığın oluşmasını sağlar. otoimmun bir hastalık olduğundan genetik tip 2 diyabete göre daha önemli bir risk faktörüdür.

    tip 2 diyabette ise insulin salgısına karşı direnç gelişmiştir. bundan kaynaklı olarak da kan şekeri yüksek seyrediyordur. obezite ve hareketsiz yaşam ile daha yakından ilişkilidir. ve toplumda en fazla görülen diyabet tipidir.

    şu anki bilgilerimiz ile hastalığın kesin bir tedavisi bulunmamakta. bu yüzden etraftaki kesin çözümculere inanmayın! eğer öyle bir şey olsa zaten dünyada diyabet hastası kalmazdı.

    hastalığın oluşumundan çok, ileri zamanlardaki komplikasyonları önemlidir: kronik böbrek yetmezliğine kadar yol açabilen nefropati, görme kaybına kadar ilerleyebilen retinopati ve eldiven ve çorap bölgesinde his kaybı sonucu gelişen nöropati

    diyabet hastalarında yara iyileşmesi gecikmiştir. bu yüzden herhangi bir şekilde yaralanmamaya son derece dikkat etmelidirler. nöropati denilen sinir hücrelerinin harabiyetinden dolayı oluşan yaraları farkedememektedirler. ayaktaki yaralar ise hem konumundan dolayı hem de dikkatsizlikten dolayı geç farkedilebilmekte. bu yüzden eğer bir şeker hastası iseniz, lütfen ama lütfen her gün ayaklarınızı yara açısından kontrol ediniz. çünkü travmatik olmayan uzuv kaybına en sık neden olan şey diyabet hastalığıdır.

    son olarak allah düşmanımın başına dahi vermesin dediğim hastalıktır.
  • typ 2 ise kilolu insanlarda kilo verince çoğunlukla iyileşen durum. ilaçlara insüline atlamadan önce boğazınızı tutup kilo verin, hayvan gibi yemeyi bırakın.
  • ailesinde şeker hastalığı olan kişiler hastanın (bkz: şeker koması) geçirebileceğini aklında bulundurmalılar!

    şeker koması ile karşılaşırsanız nasıl anlarsınız ve ne yapmalısınız: (bkz: şeker koması/@strong)
hesabın var mı? giriş yap