• endülüs'ten kaçarak ege'ye manisa'ya yerleşen sefarad kökenli yahudi bir

    ailenin çocuğuydu moris. 1855 yılında manisa'da doğmuştu. fakir bir

    ailenin çocuğuydu. 9 yaşında yakalandığı ve o yıllarda öldürücü bir

    hastalık olan "kuşpalazından" şinasi adlı bir hekimin çabaları ile

    kurtulduğu için

    ailesi ismine şinasi adını da eklemişti.

    genç moris şinasi, önceleri yahudi mezarlığında bekçilik yapmış, ama

    okur-yazar olmadığı anlaşılınca işten çıkarılmıştı. daha sonra bir tütün

    tüccarının yanına çalışmaya başlamıştı. çalışkanlığı ile kısa sürede

    patronunun gözüne girmişti. 21 yaşında yanında çalıştığı tütün tüccarının

    iskenderiye kentindeki bürosunun başına geçti moris şinasi. tütün ve

    sigarakonusunda edindiği tecrübe ile kısa sürede tanınan bir tüccar oldu.

    25 yaşında amerika'ya göç eden moris şinasi, manisa'dan getirttiği

    tütünleri amerika'da pazarlayarak ticarete devam etti.

    ince kıyılmış tütünden hazırlanan sarma sigaraların kullanıldığı o

    yıllarda, otomatik sigara sarma ve paketleme makinesini geliştirip

    patentini aldı. yine bir yahudi olan arkadaşı philip'i de ortak alarak

    kurduğu şirket philip-moris tütün krallığının kuruluşuna kadar uzandı.

    şirket günümüzde de dünya sigara devlerinden biri olarak faaliyet

    göstermektedir.

    moris şinasi ege'yi ve manisa'yı unutmamıştı. salgın hastalıklardan ölen

    çocukları ve hüzünlü ailelerini de unutamıyordu. o yıllarda çocuk

    ölümlerine neden olan difteri, boğmaca gibi çocukluk çağı hastalıkları

    ile mücadele için servetinin bir kısmını doğup büyüdüğü, hastalığında

    bakıldığı manisa'ya vakfetti. kurduğu vakıf manisa'da zamanın en ileri

    teknolojisi ile çocuk hastalıkları hastanesi inşa ederek faaliyete geçirdi.

    1928 yılında ölen moris şinasi ne yazık ki hastanenin faaliyete geçtiğini

    görememiştir.

    günümüzde de ege bölgesinin sayılı çocuk hastalıkları hastanelerinden

    olanmoris şinasi çocuk sağlığı ve hastalıkları hastanesi sağlık bakanlığına

    bağlı olarak çalışmaktadır. moris şinasi'nin hastane için kurduğu vakıf

    hastanenin işletme giderlerine katkıda bulunarak bugün de faaliyetini

    sürdürmektedir.

    diğerleri gibi bir anadolu yahudisiydi moris şinasi. bir anadolu

    insanıydı.

    500 yıl önce engizisyondan kaçarak kendilerine kucak açan anadolu

    hoşgörüsüne sığınmış, anadolu insanı olarak yaşamış ve ölmüştü.

    günümüzde de birlikte yaşadığımız ancak gayrimüslim diyerek, azınlık

    diyerek biraz ayırdığımız, ötelediğimiz insanlardan biriydi moris şinasi.

    anadolu hoşgörüsünü tanımış, benimsemişti. etnik kimlikleri ne olursa

    olsun çocuklar ölmesin, aileler üzülmesin diye çabalayan vefakâr

    anadolu insanlarından biriydi moris şinasi...

    o, bu toprağın insanıydı...

    bu yazı, 15. kasım 2003 günü istanbul'da kanlı sinagog

    eylemlerinde ölenlerin anısına ithaf olunmuştur

    yahoo group/eskişehirlist'den alınmıştır.
  • sami'nin sesi enfestir evet,
    bununla birlikte sefarad müziğinde, sözkonusu müzik sadece dinsel olayları değil hayatın bütünü anlattığı için mizahi özellikler içeren,
    hatta argo ifadelere kaçan sözlerin olduğu şarkılar da mevcuttur,
    lakin ve lakinn, ilkörnek olarak ele alabileceğimiz, avram avinu gibi sözkonusu cemaat için kutsal denilebilecek bir şarkıya "bu yaz barlardaa bodrumdaaa yine seninleyiim" gibi türkçe sözler yakıştırılmasına hiç bir şekilde, misal musevi ya da 70 yaşında olmamama rağmen (şair burada "ne sözkonusu cemaattenim ne de muhafazakarım, bir kültürün popsofralarında para ve popülarite uğruna piç edilmesinden, bir dokunun ünlü olmak isteyen ve o kültüre sahip gençlerinden başka sahipleneni yok diye saçma bir şekilde içinin boşaltılmasından, bağımsız olarak içten bir rahatsızlık duyuyorum" adlı cümleye sesleniyor.) anlam verememekteyim ve ziyadesiyle sığ bulmaktayım.bildiğim kadarıyla sefarad grubu, bu albümün çalışmalarını 2 yıla yakın bir zamandır yapmakta, buna emek vermekte idi.ayrıca solist, sözkonusun şarkıların orijinalini gerçekten çok güzel icra etmektedir çünkü bu şarkıları çocukluğundan beri bilmektedir, ne güzel.
    fakat bu canım şarkılara saçmasapan sözler yazılmıştır ve dolayısıyla şarkının tüm içeriği ve halet- i ruhiyesi değiştirilmiştir , sözler her ne kadar "gideceksin zaten ne farkeder , aşığıım, meşiğiim" gibi çerezromantikpopşarkısısözlerisi kategorisinde olsa da, müziğin asırlık güzelliği ve lezzeti şarkıların, dinleyeni sarmasını sağlayacaktır, ne kötü.
    çünki, "bodruuummdaa barlaaar da diye bilinecek şarkı" , aslında öyle bir şarkı değildir efendim.
    asırlarca ibrahim 'in doğuşunu anlatmış bir şarkı, şimdi (sırf daha fazla insan dinlesin diye herhalde) bodrumda aşk meşk bilmemnesi anlatmaktadır ki, bu bir hikayeyi yok etmek, içini boşaltmak değil de nedir çay bardağım ve ben şu anda çok merak ediyoruz.örneğin ben, anın içindeki bir olayla ilgili "şimdi" bir türkü yaksam* ve asırlar sonra bu, sözde kültürü ve türküyü tanıtmak adına, o zamanın gençleri tarafından zaman makinasından/ufolardan/dijital günlüklerden ya da o zamanın ünlü bir tatil gezegeninde yaşanması mümkün bir aşk kaçamağından bahseden sözlerle yeniden düzenlense, şarkıyı oluşturan kişi olarak ziyadesiyle kızardım kanaatindeyim.zira asıl hikaye yok edilmiş olurdu, e nerede kültür?*nerede müzikal temizlik,güzellik?nerede o çok bahsettikleri özgünlük?

    sefarad şarkılarını önceden dinlememiş/önşartlanmamış ve ilk şartlanması da bu aranjman ve sözlerle gerçekleşecek olan, allaaah allaaah ne güzel diye direk bu hallerine göbek atacak olan atan kitle, rahatısızlığımı şüphesiz anlamayacaktır ve bu, sunulanı direk alan, dayatılanı direk kulağında misafir eden edilgen taraf oldukları içün,
    onlardan zaten beklenemez,burası kesin.
    ve fakat, bir şarkıyı, bir kültürü anlayabilmek için onu direk türkçeye çevirip üzerine göbek atmak zorunda, bir etnik lezzeti daha çok para kazanmak voliyi vurmak aman af buyurunuz elim sürçtü , yani;daha geniş kitlelere duyurmak için illa
    popeylemek zorundaysak; gerek yapımcılık gerekse de dinleyicilik anlamında zaten çok boktan bir doğrultuda gidilmekte, kimsenin zaten kimseden anlayış, müzikal dürüstlük ve temizlik beklememesi gerekmektedir ki, durum gerçekten de öyle.
    ünlü olacaklar.
    ve caanım avram avinu beyoğlu sokaklarında 'baarlar bodruum nırınırı nım' diye çalarak şarkının orijinalini bilenlerin kulaklarında dongi dongi etkisi yapacak.
  • ispanyolca ve turkce karisimi bir dil kullanirlar. cok sevimli oluyor. bir ornek:

    "las meseles del hukumet, no mos karisiyamos"

    tam turkce meali:

    "biz hukumet meselelerine karismiyoruz"
  • havra sokağı'ndaki sinagogları (dokuz tanesinden dördünü) halen aktif biçimde kullanan yahudilerin çoğu sefaraddır. "biz türküz, sadece dinimiz farklı" diyen çok çok tatlı insanlar. tabi onları tatlı kılan bu dedikleri değil, hoş sohbetleri, inadına inadına barışçıl söylemleri, vs.
    sefaradlar ve izmir yahudileri hakkında ayrıntılı bilgi için tatlı dilli eski turist rehberi sara pardo'nun izmir yahudileri kitabına bakılabilir.
  • (bkz: can bonomo)
  • ispanyol kökenli yahudilere verilen isim.
  • ispanya kraliçesinin ispanyadaki yahudilere soykırım yapmaya başlaması ve ülkeden uzalaştırmak istemesi üzerinde ispanyadan, osmalı, rusya ve diğer avrupa ülkelerine kaçan yahudi insanlara verilen isimdir.

    en fazla göç ettikleri yer osmanlıdır. selanik, istanbul başta olmak üzere çoğu memlekete yayılmışlardır. istanbuldakiler kuyumculuk, bankacılık (o zamanın bankaları tabi) ve ticaret ile uğraşmılardır.

    isimlerinin anlamı ibranicede ispanyadır.
  • yaşayıp yaşamadıkları bilinmiyor. bir anda parlayıp bir anda sönenler arasında yerini almıştır bu müzik grubu.
  • (bkz: yasmin levy)
  • müzikal anlamda müthiş eserlere imza atmış bir kültürdür.janet&jack esim (adio,antik bir hüzün,judeo espanyol ezgiler,birkaç sonsuzluk anı)
    ,los pasaros sefaradis-zemirot,los pasaros sefaradis-kapılar,yako taragano,los desterrados albümleri kesinlikle dinlenmelidir.pişman olmayacagınız ve türkçeye çevrilmiş onca şarkıyı da görünce şaşıracagınız albümlerdir
hesabın var mı? giriş yap