• annem derdi, oğlum şu tohumları saçalım, vakti gelince kendiliğinden çıkarlar. bahçeye inerdik ve toprağa bırakırdık. günler geçerdi ve bahçede marul, maydanoz, roka, tere, kuzu kulağı ve birkaç ot daha yeşerirdi. şimdi hatırladım, turp yaprağını bile yerdik. sebzeleri günün her öğününde yiyebilirsiniz. misafir oldukları sofraya ferahlık katarlar. domates, biber, salatalık, kabak, patlıcan, bamya, fasulye ve patates gibileri daha kurallı ekerdik. kışın ise ufak bir sera yapardık. sera, kar altında kaybolur gibi olurdu. ıspanak ve pırasayı anımsıyorum. kara gömülmüş seraya girerdik. tipi ortalığı inletirdi. kara kış kadar güzel çok az şey var. kasım ayında son yaz pırasalarını toprağın altına gömerdik. ilk kar yağar, kar suyu toprağa sızar, pırasalara ulaşırdı. sonra babamla özenli şeklide küreği toprağa batırır ve pırasaları çıkarırdık. karın temas ettiği her şey temizlenir ve lezzet alır. o pırasaların tadını kelimelere dökemem. sebzeler çoğunlukla yeşil olur, çünkü yeşil en güzel renktir. sebzeler leziz olur, çünkü toprak ve sudan biter. sebzelerin hepsini severim, çünkü onlarla büyüdüm.

    edit: kurallı ekime dair bir fotoğraf buldum. bir 20 haziran günü:

    görsel
  • hiçbir şey
    hiçbir kimse değilsem bile
    farkında olduğum* her şey varoluş*unu bana borçlu ne mutlu ..
  • yonetmen - kufur edebilirsin di mi?
    sebze - am.na bile korum.
  • saklamasının, tüketilmesinin ve hazırlanmasının özen ve zahmet istediği sağlıklı besin grubudur.
    çocukluğumdan bu yana babamın üzerimde takıntı getirdiği bir mevzu: sebzeleri çürütmeden tüketmek. daha olumlu bir tabirle, tazeyken tüketmek.
    bu sebze denilen tatta ve kaloride hafif olan mereti tüketeceğin vakte yakın alıp kullanacaksın ancak ki bazısının zahmeti hiç bitmiyor. mesela salata malzeme ve yeşillikleri buna dahil.

    geçtiğimiz aylarda müzmin bir twitter kullanıcısının profilinde benzer olarak şöyle bir isyan okumuştum: “yıkaması, kurutması, doğraması… yoruyorsun be salata!”
    salatayı çok tüketen özellikle maydanoz delisi biri olarak; sebzeyi vaktinde tüketmenin marifetini bilmiyorsan taze tutmanın marifetini öğrendim.
    bilen bilir, maydanoz hemen çürümese de kokusunu çok çabuk kaybeder ve o muazzam kokusunu kaybettikten sonra bildiğin bomboş bir ota dönüşüyor. öte yandan kıvırcık ve marul da çıtırlıklarını kaybettiğinde salatanın hiçbir cazibesi kalmıyor. kıvırcık, marul, lolorrosso gibi yeşillikler çürümeden önce yumuşayıp kendini bırakır. hem taze tutmaya çalışıyorsun hem de tam yemek öncesi telaşta yıkayıp süzdüreyim, doğrayım, soslayım derken bir zaman sonra yıldırıyor sizi hayattan.

    işte romalılar! salata, sebze aşıkları, egeliler, veganlar! bu yükünüzü hafifletecek, yalnızca birkaç yöntemle maydanozunuz dereotunuz kokusunu kaybetmeyecek, yeşillikler hayata küsmeyecek üstelik mise an placeı kolaylaştıracağız.

    marketten, manavdan pazardan aldığınız sebzelerinizle eve gelir gelmez bir güzel soğuk suyla yıkıyoruz. bahsettiğim sebzeler yukarıda adı geçen ve benzeri yeşilliklere tekabül eden sebzelerdir. soğuk suda yıkanılan tüm yeşillikleri temiz bir havlu serdiğiniz masa üzerinde sularını süzdürebilir ya da en güzel ve pratik yöntemle salata kurutucu aparat ile suyundan arındırabiliriz. buradaki en önemli ayrıntı bu. yapraklar sudan nemden arındırılmalı. ardından cam veya kalitesine güvendiğiniz plastik saklama kaplarının altına kağıt havlu serip örnek olarak: kıvırcıkları ayrı bir kaba, maydanozları ayrı kaba olacak şekilde ayıklayıp yerleştiriyoruz. ben marul ve kıvırcık benzeri yapraklıları köklerinden ayırıp yıkıyorum ve düzgünce saklama kabına yerleştiriyorum. maydanozu direk saplı haliyle de yerleştirebiliyorum.
    inanın ki bu saklama yöntemi önceden denediğim tüm yöntemlerden çok daha etkili oldu. kilitli poşetlerde de sakladım, kökleri suda kalacak şekilde kaplara yerleştirerek de sakladım ama hiçbirinden bu kadar etkili sonuç alamadım. en fazla 4 güne kadar sağlıklı duruyor sebzeler ardından kendini bırakıyorlar. ama bu yöntemle 10 zorlarsanız 15 güne kadar taptaze, çıtır çıtır kalıyorlar. ne maydanoz kokusunu kaybediyor ne de kıvırcığın rengi dönüyor. üstelik tam yemek öncesinde hemen çıkartıp yalnızca tertemiz doğraması kalıyor.
    ben kıvırcık, marul, lolorosso gibi yeşillikleri ikeadan aldığım 3.1 litrelik kocaman cam saklama kabında saklıyorum. aynı takımın birer küçük kabında da diğer yeşillikleri. hem dolapta yer kaplamıyor hem de her daim hazır ve taze yeşilliklere ulaşma imkanı oluşturuyorsunuz.
    afiyet olsun.
  • "muhasebeden çok pis anlarım", "okulda muhasebeyi öttürürdüm", "muhasebeciler kraliçesiyim" söylevlerine inanarak ve güvenerek sorduğum çok basit bir soruya hiçbir şekilde cevab veremeyen, bu rezilliğini de yüzüne vurduğumda gözümün içine baka baka şahsıma küfür eden insandır.. bilgisizliğini ve cehaletini küfürlerinin arkasına saklamayı da okulda mı öğrenmiştir, sormak istiyorum kendisine..

    ayrıca verdiği örnek de süperdir "stoğundaki ürünleri giriyosun. dalamar'ın üç tane yatı var diyelim. 3000 dolar. 1 ini sattın, 2 yatın kaldı. şu kadar paraya sattın. stokta 2 yatım var, yelkenleri yok" acaba kendisi bundan bişey anlar mı, onu da sormak istiyorum.
  • farsça "sebz" (yeşil) kelimesinden gelen sözcük. yeşil olan şey, yeşillik anlamı taşır.
  • sebze: yaliym mi?
    susayaci: yala yala
    şlapss şlopsss
    sebze: e olmuyor ki!
    susayaci: icine sok o zaman.

    bir zarf nelere gebedir. kim bilebilir ki..
  • gerizekali gibi muhabbet edip, ahı ahı ahı diye güldügüm insan. baska da kimseyle boyle eglenemem. herkes cok akilli cunku.
  • kesinlikle çok sıcakkanlı bir kişi olduğuna kanaat getirdiğim, hem içi hem dışı çok güzel insanlardan biri. henüz 15 dakikadir konuşuyor olsak da ömür boyu sürecek bir dostluğa adım attığımdan ve ilerde kendisi ile kırlarda koşacağımdan eminim.
  • her ne kadar soylemem gereksiz olsa da; (bkz: seviyorum ulan)
hesabın var mı? giriş yap