• adı, farsça şeb (gece) ve buy (koku) sözcüklerinden gelen mis kokulu çiçek.
  • meriç diye üçüncü sınıf bir popçunun şarkısıydı bu.

    "kaşına gözüneğğğ nazar değmesin
    kız sen kimin nesisin?
    şebboy çiçeği gibi açıl utanmağğğ
    işini bilir gibisiğğğğnn"

    diye bir nakaratı vardı. unutmak istiyorum, unutamıyorum.
  • uysal bir güzelliği vardır ya da kırılgan narinliği de denebilir.

    rumeli'de ana kokusu da denir... zaten bir çiçek güzelliği veya kokusundan başka ne anlatabilir ki anneyi?

    hani o yeni emzirilmiş bebek odası kokusu var ya, onun gibi bir şey işte bu şebboyun rumelilerde hissettirdiği koku.

    (bkz: anne kokusu)
  • (bkz: yarım elma)
  • sen game of thrones karakteri olan gillyi şebboy diye çevirirsen, o olmaz işte arkadaşım. gözümün önündeki o zayıf, çiroz, saftirik kız gitti, yerine yarım elma dizisindeki dombili kadın yerleşti. türkçe çeviri okuduğum güne lanet olsun...
  • glayölü andırır tip olarak bu da uzun uzundur ama hem saplarında hem de çiçeklerinde daha bol yaprak bulunur ve de güzel kokar.
  • üç dal şebboyla pazartesi sendromunu püskürtmek için olduğu kadar,
    bahara gel gel yapmak için de pek lazım, pek muazzam bir nebattır kendisi.
  • asoiaf'ın türkçe çevirisinde samwell tarly'nin kız arkadaşı gilly'nin çeviri adı. rahatsız edici gerçekten şebboy şebboy. evet gilly ismini gillyflower (şebboy)'dan alır ama gilly diye bıraksaydı keşke sibel alaş. bir dipnot koyardı ne bileyim.
  • bugün çiçekçiden 30 liraya, yaklaşık yirmi beş santim uzunluğunda, beyaz beyaz çiçeklenmiş bir şebboy aldım. evin önündeki masanın üstüne çiçeği koydum. boş duran büyük saksılardan birine gözüme kestirdim ve akşam üzeri şebboyun saksısını değiştirmek için minik bahçeye indim. sonra eşim, kucağında kızımızla, beni seyretmeye geldi. şebboyun o müthiş rayihasını ne kadar anladı ğını bilemeyecek olsam da, kızımın da çiçeğin kokusunu duyması için, burnuna yaklaştırdım. kokuya çok tepki vermese de ilk kokladığı çiçek olarak ileride anlatacağım, hiç unutmayacağım bir hatıramız oldu. sonra hızımı alamayıp lavantaların, kaktüslerin ve sümbüllerin de saksısını değiştirdim. yaklaşık iki metrekarelik minik bir alana birazcık da nane ektim. o ânlar öyle güzeldi ki, galiba unutamayacağım bir zaman daha hayatımda yer etti. düşünüyorum da insanın yanında sevdikleri varsa mutlu olmak için o kadar çok, o kadar çok yol var ki.. 30 lira fiyat biçilen bir şebboy paha biçilmez anılara vesile olabilir. o yüzden de çiçekleri çok seviyorum. inşallah her bahar şebboyumuz çiçek açar ve solmaz da kızımız gösterip bugünleri anlatmak nasip olur.

    şebboya gelirsek, belki hayatımda ilk defa bugün kendisini böyle yakından müşahede ettim. her çiçek gibi şebboy da benim aklımı başımdan aldı. bilmiyorum bunca zaman şebboyun kokusunu hiç duymadım mı, farketmedim mi.. aman yarabbi! bu ne müthiş bir koku gerçekten. allah isimlerinin cilvelerini, parıltılarını nakış nakış bu çiçeklere işlemiş, bunları tezyin etmiş. çeşit çesit renklerin her birinde allah'ın mülevvin isminin, tecellileri; insanın ruhuna bir merhem, bedenine, sıkıntılarına, dertlerine bir nefes gibi gelen şifayâb her iç çekişte de şafi isminin tecellileri... ne büyük bir nimet şu çiçekler. çiçekleri gördük şükür. şükür şebboyu teneffüs ettik.
  • kapalı bir balkonum var içini çiçek bahçesi yapmayı düşünüyorum. şebboy tohumları da aldım, bu akşam ekeceğim.
    keşke dört bir yanımız çiçek olsa.
hesabın var mı? giriş yap