• where mr and mrs brown go to in every first chapter of my childhood.
  • kışın ortasında denize özlem duymaya neden olan the kooks şarkısı, güzel bi de.
  • tho kooks şarkısı olan ara sıra insanın aklına hiç olmayacak yerde gelip gülümsetir. i'm not trying to say that everybody wants to go kısmını söylerken yapılan vurgu çok hoştur.
  • deniz kenarinda saatlerce oturma istegimi costuran, hayallere daldiran, bir yandan da hüznüyle icimi burkan the kooks sarkisi.
    uzaktaki deniz kenarina, uzakta kalmis olan insanla bir kez daha gitme ricasi sanki, cok rica da degil öyle ortaya atilmis bir istek daha cok. ne de olsa herkes deniz kenarina gitmek istemez belki de
  • denizinin suyu buz gibi olduğu için göt dondurmaktan başka bir işe yaramayan cıvır dolu plaj.
  • cesme'nin en guzel koylarindan birini kapmis mekan. su buz ama deniz akvaryum gibi. yuzdukce yuzesi, cikmayasi geliyor insanin. dag basinda oldugu icin arabasiz gitmek zor. en iyisi tabi her yerde oldugu gibi hafta ici gitmek, gereksiz kalabaliktan uzak kalmak. boylece sabahin erken saatlerinde havuza girme keyfine benzer bir deneyim yasanabilir. plajda guneslenirken depeche mode calmistir, yoksa bu bir tesaduf mudur, ben olmadigim zamanlar demet akalin ve turevlerini mi bangirdatmaktadir bilemiyorum ama muzik konusunda da sinavi gectigini soylemeliyim. bu arada giris bu yil 25 liradir ve aya yorgi'de olup da hemen hemen ayni parayi alip kum yerine beton ve avaz avaz serdar ortac vaadeden birtakim mekanlara (bkz: sole mare) tercih edilesidir.

    ayrica 23 temmuz da cranberries'in konser verecegi yerdir.
  • istanbul-kartalda, sahilde tansaşın yan tarafında bulunan bowling salonu.seaside bowling.
  • bir the kooks şarkısı.
    buyrunuz sözleri:
    do you want to go to the seaside?
    i'm not trying to say that everybody wants to go
    i fell in love at the seaside
    i handled my charm with time and slight of hand

    do you want to go to the seaside?
    i'm not trying to say that everybody wants to go
    i fell in love at the seaside
    she handled her charm with time and slight of hand, and oh

    but i'm just trying to love you
    in any kind of way
    but i find it hard to love you girl
    when you're far away
    away

    do you want to go to the seaside?
    i'm not trying to say that everybody wants to go
    but i fell in love on the seaside
    on the seaside
    in the seaside
  • sikica giyinmis ve kirmizi burunlu bir sekilde; yagmur hafifce ciselerken ve soguk-ilik ruzgar yuzunuze dokunurken bu tori amos sarkisiyla denize dalar gidersiniz. geride birakilanlari ve dunyayi dusunursunuz.*
  • mr and mrs brown'in periyodik olarak gittikleri yerdir. (bkz: mr and mrs brown went to the seaside)
hesabın var mı? giriş yap