• dream theaterin 1999 cikisli ve nicholas isimli bir gencin basindan gecen esrarengiz olaylari anlatan konsept albumu. asil adi metropolis part 2 scenes from a memory'dir. kisalatma olarak sfam kullanilir. 2000 yilinda live scenes from new york adiyla yayimlanan bir canli dvd'si cikmi$tir. tek kelimeyle mukemmeldir.

    hikaye victoria olarak gecen victoria page, the miracle olarak gecen senator edward baynes, the sleeper olarak gecen karde$i julian baynes ve hipnoterapistin ba$indan gecmektedir.

    gelelim konusuna :

    --- spoiler ---
    nicholas genc ve yagiz bir delikanlidir. isinde basarili, kendine ait bir evi ve arabasi olan bir demokrat bir amerikalidir. ancak sik sik garip ruyalar gormekte, kendini isine veremeyecek denli halusinasyonalize olmaktadadir.

    "every time i close my eyes
    there`s another vivid surprise
    another whole life waiting
    chapters unfinished, fading"*

    "alone at night
    i feel so strange
    i need to find
    all the answers to my dreams
    when i sleep at night
    i hear the cries
    what does this mean?"*

    bir gun bu problemlerine deva olsun diye her modern amerikalinin yaptigi uzere bir psikiyatra gider. basindan gecenleri anlatir ve psikiyatr nicholasi bir hipnoterapi seansina katilmaya ikna eder. nicholas once bu fikre pek sicak bakmaz ancak babasindan kalan ciftlikte gozu olan amcaogullari kendisine deli deyip ciftlige el koymasinlar diye koltuga oturur ve kendisini doktorun telkin edici sesine birakir.

    "close your eyes and begin to relax. take a deep breath, and let it out
    slowly."*

    bir sure sonra nicholas kendinden gecer ve anilari arasinda yolculuk etmeye baslar.

    "safe in the light that surrounds me
    free of the fear and the pain
    my subconscious mind
    starts spinning through time
    to rejoin the past once again
    nothing seems real
    i`m starting to feel
    lost in the haze of a dream
    and as i draw near
    the scene becomes clear
    like watching my life on a screen
    hello victoria so glad to see you
    my friend"*

    nicholas ilk baslarda kendisini daha iyi tanimaya ve bir nevi unuttugu acilarini hatirlayarak rahatlamaya baslar. ancak bir yerlerde bir eksiklik, rahatsizlik verici bir durum vardir. nicholasin cektigi acilarin sebebini kendi hayatinda aramak gaflettir, dalalettir. hipnoterapist bunu bilmektedir ve su veciz lafi eder :

    "now it`s time to see how you died. remember that death is not the end but
    only a transition."*

    evet sevgili arkadaslar olum bir son degildir. iste bu duygularla nicholas daha da gecmise donmeye baslar ve hayallerinde yavas yavas sekillenen bir kiz gorur. hikaye gelistikce victorianin aslinda nicholasin onceki yani reenkarne hali oldugunu anlariz. nicholas bir detektif edasiyla arastirdigi onceki hayatinin nasil da aci verici bir huzunle sona erdigini farkeder.

    "she never really had a chance
    on that fateful moonlight night
    sacrificed without a fight
    a victim of her circumstances
    now that i`ve become aware
    and i`ve exposed this tragedy
    a sadness grows inside of me
    it all seems so unfair"*

    "murder, young girl killed
    desperate shooting at echoe`s hill
    dreadful ending, killer died
    evidently suicide
    a witness heard a horrifying sound
    he ran to find a woman dead and
    lying on the ground
    standing by her was a man
    nervous, shaking, gun in hand
    witness says he tried to help
    but he`d turned the weapon on himself
    his body fell across that poor young girl
    after shooting out in vain
    the witness ran to call for assistance
    a sad close to a broken love affair"*

    victoria aslinda bir ask ucgeni icerisinde kalmis bir kizceyizdir. miracle adli bir adamin sevgilisi olmasina ragmen kalbini miracle'ın karde$i sleeper'a kaptirmi$ ve gercek a$ki onda bulduguna inanmi$tir. e noolmustur bu durumda? miracle bu durumu erkeklik gururuna yedirememis, ya benim olacaksin ya da kara topragin diyerek echo tepesinin oralarda bi yerde hem victoriaya hem de kendi kafasina sikmistir resmen. boylece genc yasta bedeninden ayrilmak zorunda kalan victorianin ruhu nicholasla ekspres donus yapmis dunyaya ve nicholasin beynini de bu olayi aydinlatmasi icin kurcalayip durmustur.

    olay cozulmustur saniyorsaniz yanilmaktasiniz sevgili dostlar. victoria donmustur donmesine ama miracle da donmustur. hem de tesaduflerin en buyugune bakiniz ki nicholasin kendisini emanet ettigi psikiyatr olarak. bu herif de kendi kendisine terapi mi uygulamis nedir bilinmez, kendisinin onceki yasamini hatirlamis ve alip eline silahi, rahatlamis ve huzur icerisinde eve donup cnn izlemekte olan nicholasin beynine bir tane daha sikmistir. rahatlamistir besbelli ama arabasina atlayip eve geri donerken issiz yolda kendisini ceviren trafik polisinin nicholasin yeni versiyonu oldugundan da habersizdir.

    the end...
    --- spoiler ---
  • şimdi icy canlı dance of eternity videosu paylaştı, çok uzun zamandır baştan sona dinlemediğimi fark ettim, özlemişim. ya bu ne güzel bir albümdür. bundan 18 yıl önce dediğim gibi gerçekten eskimiyor. insanlık dışı.
  • her ne kadar bir müzikal fanı olmasam da konsept albümlere karşı ayrı bir saygım var. benim gözümde the wall ile çıtayı uzaya çıkaran pink floyd'un ardından bu çıtaya en çok yaklaşabilen hatta kafa kafaya kapışan albüm scenes from a memory'dir. queensryche'ın operation mindcrime albümü de üçüncü olarak gelir.

    scenes from a memory albümünün hikayesi hakkında kafası karışanlar için yazının sonuna karakterleri ve hikayedeki rollerini kısaca yazdım. sadece kim kimdi diye hatırlamak isteyenler hikayeyi atlayıp oraya da bakabilir. bunun dışında biraz daha detay isteyenler için scenes from a memory'nin hikayesi çok uzatmadan kısaca şu şekilde:

    dream theater'ın 1992 senesinde çıkardığı images and words albümünde metropolis part 1: the miracle and the sleeper adında bir şarkı vardır. şarkının orjinal adı aslında crumbling metropolis'tir ama grubun gitaristi ve şarkının söz yazarı john petrucci sırf trollük olsun da insanlar hikayenin gerisi var mı merak etsin diye şarkının adını metropolis part 1 olarak değiştirir. şarkının hikayesi ise roma mitolojisinde roma'yı (yani metropolis'i) kurarken anlaşmazlığa düşen romulus ve remus adındaki ikiz kardeşlerin yaşadıklarını anlatır. merak edenler için söyleyeyim, romulus bu olayda ikiz kardeşini öldürerek galip gelir ve şehre kendi isminin kısaltılmış halini, yani roma adını koyar. dream theater'ın bu şarkısı insanlar tarafından inanılmaz olumlu tepkiler alır ve çok beğenilir. petrucci'nin trollemesi de işe yaramıştır çünkü insanlar şarkıdaki hikayenin devamını merak ederler ve devam şarkısı yapılması için yoğun baskı yaparlar. dream theater fanlarını kıramaz ve devam şarkısını bestelemeye başlar. metropolis part 2 adını verdikleri bu devam şarkısı falling into infinity albümüne konması planlanan 20 dakikalık epik bir beste olarak hazırlanır ama şarkı bu albüme yetişmez çünkü şarkının sözleri daha yazılmamıştır ve şarkıya ait tek kayıt prova sırasında aldıkları bir kayıttan ibarettir. sonunda bu 20 dakikalık şarkıdaki parçalar geliştirilerek metropolis part 2: scenes from a memory albümüne evrilir. sanırım müzik tarihinde bir şarkıya ait hikayenin devamı olarak kaydedilmiş başlı başına bir albüm daha yoktur.

    scenes from a memory albümü metropolis part 1'in devamıdır ama hikaye olarak değil, konsept ve tema olarak. yani albümde yine birbiriyle rekabete düşen iki kardeş (part 1: romulus ve remus / part 2: julian ve edward) ve paylaşılamayan bir unsur (part 1: roma yani metropolis / part 2: victoria) vardır. yani scenes from memory'nin paylaşılamayan metropolis'i victoria'dır. karakterler konusunda kafası karışan varsa yazının en altında karakterleri ve hikayedeki rollerini kısaca yazdım. sadece kim kimdi diye hatırlamak istiyorsanız hikayeyi atlayıp direkt oraya bakabilirsiniz. albümün hikayesi ise şu şekilde:

    nicholas adında genç bir adam son zamanlarda gördüğü rahatsız edici rüyaları yorumlamak için hipnoterapiste gidiyor. nicholas rüyalarında sürekli olarak victoria adında 1928 senesinde ölmüş genç bir kızı görmektedir. hipnoterapi seansları sırasında nicholas'ın aslında victoria'nın reenkarne olup tekrar dünyaya gelmiş hali olduğunu öğreniyoruz. yani nicholas bir önceki yaşamında victoria'ydı. bu önceki dönemde victoria erkek arkadaşı julian'ı içki ve kumar problemi yüzünden terk ediyor. ayrılık sonrası terk ettiği julian'ın erkek kardeşi edward'da teselli bulmaya çalışıyor ve ilişkiye giriyorlar. seanslar ilerledikçe hikaye daha da derinleşiyor ve nicholas victoria'yı kimin öldürdüğünü bulmaya çalışıyor. nicholas hikayeyi kafasında yorumlayıp kendince bir sonuca varıyor: julian'ın victoria tarafından terk edilmeyi gururuna yediremediği için önce victoria'yı hemen sonra da kendini öldürdüğünü düşünüyor. fakat seanslar ilerleyip hikaye detaylandıkça gerçeğin farklı olduğu ortaya çıkıyor. victoria julian'ı terk ettikten sonra pişman olarak aslında ona aşık olduğunun farkına varıyor. o sırada geçirdiği duygusal boşluk sebebiyle birlikte olduğu edward'la (julian'ın kardeşi) olan ilişkisinin yüzeysel ve aşksız sığ bir ilişki olduğunu anlıyor. bunun ardından gizlice julian ile barışıyor ama edward bunu fark ettiğinde hem victoria'yı hem de julian'ı öldürüyor. cinayeti işlediği an julian'ın cebine de kendi yazdığı sahte bir intihar notunu koyuyor ki herkes julian'ı terk edildikten sonra gururuna yediremediği için hem victoria'yı hem de kendisini öldürdü sansın. edward'ın mesleği de senatörlük olduğu için siyasi gücünü kullanarak gazetelerde haberin istediği şekilde çıkmasını sağlıyor.

    günümüze döndüğümüzde, nicholas cinayeti çözmenin rahatlığıyla hipnoterapiye son veriyor ve huzurla evine dönüyor. hipnoterapist gizlice nicholas'ı evine kadar takip ediyor ve oturma odasında kafasına tek kurşun sıkarak öldürüyor. neden mi? nicholas'ın victoria'nın reenkarne hali olduğunu öğrenen hipnoterapist de aslında senatör edward'ın reenkarne olmuş hali. geçmişte yaptığı gibi victoria'yı tekrar öldürerek kendince tekrar intikam almış oluyor.

    dream theater film çekmek yerine albüm yapmış resmen. müthiş bir senaryo ve anlatım tekniği. albümdeki şarkıların müzikal olarak ne kadar müthiş olduğundan bahsetmiyorum bile. "filmi çekilse süper olurmuş" diyenler eminim vardır. albümün hikayesini anlatan bir kısa film var onu izleyebilirsiniz. biraz amatör ve lisans sebebiyle dream theater'ın albümdeki şarkılarını kullanamamışlar ama yine de güzel. tabi bir de dream theater'ın albümü baştan sona bir tiyatro oyunu gibi canlandırdığı live scenes from new york'a bir göz atmanızı da tavsiye ederim.

    günümüzdeki karakterler:
    • nicholas: son zamanlarda rahatsız edici rüyalar görmeye başladığı için hipnoterapiye giden genç bir adam. önceki hayatında victoria diye bir kız olarak yaşadığını öğreniyor. yani victoria'nın reenkarne olmuş hali.
    • hipnoterapist: nicholas'ın terapisti. edward'ın reenkarne olmuş hali. geçmişte julian ve victoria'nın sorunlu ama aşk dolu ilişkisini kıskandığı için ikisini de öldürmüştü. günümüzde seanslar sırasında nicholas'ın victoria'nın reenkarne olmuş hali olduğunu öğrenince nicholas'ı yani victoria'yı bir kez daha öldürüyor.

    geçmişteki karakterler:
    • victoria: genç bir kız.
    • julian: victoria'nın alkolik sevgilisi. hikayedeki takma adı the sleeper.
    • edward: julian'ın erkek kardeşi. kardeşi alkolik julian'ın victoria'yı hak etmediğini düşünerek ilişkilerini kıskanıyor. hikayedeki takma adı the miracle.

    kaynaklar:
    metropolis part 1 (wikipedia)
    metropolis part 1 (dream theater wikia)
    scenes from a memory (wikipedia)
    scenes from a memory (dream theater wikia)
  • dream theater'in i$yerinde uc gundur loop'ta dinledigim a$iri guzel albumu..
  • bu albümü ilk dinlediğim günü unutamıyorum.akmardan, apaçi ayhan abi den kaseti aldıktan sonra bir hışımla çıkmıştım pasajdan.evime giden az sayıda otobüslerden birinin kalkmakta olduğunu gördüğümde başlamıştım depara, fuleli koşuya... tek istediğim bir an önce eve ulaşmak ve yeni aldığım dream theater albümünü dinlemekti.otobüse bindiğimde dilim dışarı çıkmış, soluk soluğa kalmıştım.eve kadar bekleyemeyeceğimi anladığım zaman kaseti walkmane koyup dinlemekten başka çarem kalmamıştı.volümü kökledim ve duyduğum ilk sesle tüylerim diken diken olmuş, gözlerim kısılmış, dudaklarım iki yana doğru kaymış, suratımda aptal bi tebessüm ifadesi hasıl olmuştu.ilk duyduğum bir saatin sarkacından çıkan tik tak sesleriydi. ardından bir insan sesi; gözlerimi kapamamı ,rahatlamamı ,derin bir nefes alıp yavaşça vermemi söylüyordu. ne dediyse yaptım.walkmenin durduğunu farkettiğimde yatağımda uzanıyordum.play tuşuna tekrar bastığımda ilk dinlediğimdeki aynı şeyleri hissettim.

    peki nedir bu albümün sırrı?onu şaheser yapan nedir?
    herşeyden önce enstrumanlarına son derece hakim 5 virtüozün ellerinden çıkma bir albüm.müzikal açıdan kusursuz olduğu kadar edebi yanı da çok kuvvetli.liriklerin hemen hepsi çok ince düşünülmüş ve zekice kotarılmış.beste ve güfte ahengi her dream theater albümünde olduğu gibi yine şahane.konsept bir albüm olmasına rağmen her şarkının kendine ait bir atmosferi ve kendini belli eden bir farklılığı var.ama bununla beraber tüm parçalar birbiriyle son derece uyumlu ve aradaki geçişler inanılmaz güzel.konsept albümlerin en büyük sorunu olan atmosferi yaşatamama ,hikayeyi dinleyiciye ulaştıramama gibi bir handikabı yok;bilakis atmosfer öyle güzel veriliyor, hikaye o kadar güzel anlatılıyor ki sanki bir müzik yapıtı dinlemiyor,sinema filmi seyrediyorsunuz. sadece kulağa değil,tüm diğer duyulara da hitap eden , hayal gücünü sürekli devingen tutan, zihne şifa bir albüm.
  • 12 senedir halen üzerine yapılmış daha muhteşem bir konsept şahesere rastlamadığım albüm.
  • muhtemelen yapılmış en iyi albümdür. baştan sona dek dinlemeye başladığınızda sizi esir alan duygulara yenik düşmemeniz olanaksız.
  • dream theater'ın (bence) en güzel konsept albümü.

    http://24.media.tumblr.com/…vpv1hn1rme8wko1_500.png
  • bu başyapıtın insanlığa sunulmasının üzerinden neredeyse 20 sene geçmiş. benim gibi bir çoklarının dream theater ile tanışmasına, dahası müzik zevkinin gelişmesine ve hatta bir enstrümana başlamasına vesile olmuştur.

    tam da bu yüzden kıçının kılları kadayıf olmuş ihtiyarlar bizim jenerasyonu beğenmiyorlar. neymiş efendim images and words varken lafı mı olur bunun, yeni yetme dtciler falan filan. kaç sene oldu hala sinirleniyorum bu muhabbetlere. yahu senin bahsettiğin o dönemlerde kısa donla geziyorduk belki. nerden bilelim anasını sattığımının grubunu. ama yine de kendimi şanslı sayıyorum. hiç tanışmayabilirdik.

    bu vesileyle ruhsuz makine mangini efendiyi esefle kınıyorum. dt müziği çok değişti, eyvallah ama sen gruba hiç yakışmadın. davulun da berbat. hayırlı geceler.
  • dream theater'ın film niteliğindeki albümüdür.

    oscar wilde, the picture of dorian gray in girişinde şöyle der:

    "biçim açısından tüm sanatların en üstün örneği müzisyenin sanatıdır. duygu yönünden en üstün olansa aktörün sanatıdır."

    scenes from a memory, hem yaratıda kusursuz biçime hem de icrada kusursuz bir duyguya ulaşmış müzisyenlerin yarattığı bir eserdir. bu sebeple albüm, dinlerken elle tutulur bir gerçekliğe erişir. hikayedeki tüm duyguları eksiksiz hissedebilir, tüm hikayeyi de baştan sona izleyebilirsiniz.

    oscar wilde'ın analizini doğru olarak kabul edersek, bu albüm üstün bir sanat eseridir.

    goygoyu bir kenara bırakırsam, bu albüm benim dinlediğim ilk dream theater albümüdür, hem de en kusursuz dream theater albümüdür, bence tabii.

    operation mindcrime ile yarışır mı, yarışır. he bence operation mindcrime birinci gelir, hem hikayesinin derinliğiyle hem de alabildiğine gaz olmasıyla.
hesabın var mı? giriş yap