• (dikkat: yari-spoiler)

    --- spoiler ---

    dizideki hos esprilerden biri, kahramanlarin cok fazla yemek bulup olumune tikinmalarindan sonra foo'nun normal, minyon haliyle degil de bir nevi michelin man gibi resmedilmesi.

    --- spoiler ---
  • ana karakterleri gayet tınmaz aymaz olan animedir.animedeki ana karakterler iki samuray ve bir genç kızdır.genç kız gayet şirret olup şöferrr şöferrr kavga etmeyin kavga etmeyin diye bağırırken kalan iki karakterde başta içki , kumar ve kadın olmak üzere her yol vardır.dayanamadım bir tane de ana konuyu etkilemeyip bir bölümü konu alan spoiler vereceğim.

    --- spoiler ---
    önceki bölümlerde kumardan , adam soymadan ve çeşitli işlerden kazandıkları paraları gerek yan kesicilikle gerekse kadın aleminde kaptıran karakterlermiz bir geçiş noktasına gelir.bu noktada pasaport gerekiyordur ülkenin diğer noktasına geçiş için.iki samuraydan hip hopçıya benzeyen ve daha manyak olanı ne olacak keselim geçiş kontrolündeki bütün görevlileri geçelim der.sonra bunlar sahte bir pasaport satın alıp geçişte yakalanırlar.bunlardan manyak ve hip hopçı olan samuraya şimdi al şu kelleyi fırla git şuraya teslim et sabaha kadar işi bitirip geldin geldin yoksa arkadaşlarını çarmıha gerip idam edeceğiz yalnız dikkat et yollarda iyi sıhhatte olsunlar kol geziyormuş nihahaha derler.bizim eleman fırlar gider .askerler arkasına da bunun kaçıp kaçmadığını takip etmeleri için bir eleman takarlar.bizim zibidi samuray yolda iyi sıhhatte olsunlara yakalanır.ama o da ne bunlar yaratık ya da peri değil budist hasan sabbah türevi bir tarikatın adamlarıdır ve devasa haşhaş tarlaları vardır.zibidi samurayımız ve onu takip eden eleman budist haşhaşinlerin elinden kaçarken yangın çıkarır ve devasa haşhaş tarlaları yanmaya başlar büyük bir coğrafyada herkesin kafa bir milyar olur ve olaylar gelişir.
    --- spoiler ---
    edit : şaka gibi ama hepsi aynen oluyor.
  • her ne kadar daha önce hakkında türlü kişilerden "eski japonyada hiphoplu çizgifilm... peeeh" yorumları duymuş olsam da, bizzat izledim ve kararımı verdim ki; muhteşem bir animedir. zevk renk tabii ki tartışılır ama "bunu seven bunu da sevdi" örneği açısından ve watanabe'den dolayı sanırım yine şahsen ben cowboy bebop'u ne kadar sevdiysem bunu da o kadar sevdim.

    özellikle belirtmek lazım, gerçek tadını almak için mkv'lerini çekiniz. öncelikle akıcı animasyon, detay vs. açısından, ayrıca da ingilizce altyazı ve orjinal japonca seslendirmesi tavsiyemdir, mugen'in ve jin'in karizması bozulmasın. ingilizce dublajı çok yapay ve mekanik olmuş, kötü ilk intiba yaratabilir; kesinlikle uzak durulmalı.

    ayrıca her bölümün sonundaki shiki no uta parçasına da özellikle değinmek lazım. zira bu şarkısına olan beğenim sonrasında araştırıp öğrendiğim üzere normalde gayet rnb ve jpop'çu olduğunu farkettiğim minmi hanım söylüyormuş ve diğer hiç bir şarkısının da bununla alakası yok ne yazık ki. amma velhasıl vokalde öyle güzel bir iniş çıkış var ki bu şarkıda ve sözler de o kadar güzel ki, etkilendim, duygusallaştım, her bölüm bitişinde "mata yo gaakareba owakare.." diye girdiğinde muhallebi gibi oluyor benim gibi pis metalci gazlı bünye bile.. işte o derecedir.
  • cowboy bebop gibi tüm zamanların en iyi bir kaç animesinden birini yaptıktan sonra shinichiro watanabe samurai champloo ile karşımıza çıkmıştı. bu animenin benim için ayrı bir özelliği vardır. o da animenin 5. bölümü şu sözler ile açılır:

    1888 yılında sanatkarın biri, paris’te gördüğü ukiyoe*’den derinden etkilenmiştir. japon güneşi yüreğine işledikten sonra araştırmaya başlar ve arles’e gider. rüyası sanatkarlar tarafından kuşatılan yerde yaşamaktır. ama yalnızca bir kişi görünür ve bu yaşam biçimini sadece 2 ay sürdürürler. görünen sanatçının ismi paul gauguin’dir. ukiyoe’den etkilenen ve ayçiçekleri çizmeye devam eden adamın adı vincent van gogh’dur. ayrıca paul gauguin ile vincent van gogh ilişkisi için (bkz: #15966740)
  • hangi bölümde geçtiğini hatırlamıyorum ama şu repliğiyle beni düşündüren animedir.

    "paranın bir önemi yok diyen insanların hepsinin ortak özelliği, cepleri dolu olan insanlar olmasıdır."

    çok özel anime bu arkadaş. cowboy bebop 'tan sonra böyle özel bir lezzet yakalayabileceğimi hiç düşünmezdim. hiç bitmesin istiyor insan..
  • oturup normal bit tv dizisi gibi seyredilecek, tarihi, kültüren ayrıntıları yanında sağlam konusu, dram ve komedi barındıran bir animedir.

    mesela ana karakterlerden mugen'in el ve ayak bileklerindeki dövmeler süs değildir. o devirde hırsızlık, gasp vs gibi cezalara verilen el, kulak, burun kesme yerine getirilen bir cezanın işaretidir. mugen'de eskiden korsanlık yapmıştır neticede.

    anime 13-14 senelik ama kalite ortada.
  • genel olarak stand alone ilerleyen, zamanlar üstü bir anime serisi. ayrıca mugen karakteri çok güzel şerefsiz der.

    http://missi-dominici.blogspot.com/…serrrefsiz.html
  • uzun sure sonra ilk defa gerizekali bir bicimde bitirilmemis bir animeye rastladim.

    gercekten de olmasi gerektigi gibi bitiyor. "kim oluyor kim kaliyor? jin ve mugen olurse cok uzuluruz ancak kliseden de kacmis oluruz. ha eger yasarlarsa o zaman guzel olur ama klise olur" olayi degil ancak bu demek istedigim sey.

    genelde bazi animeler, serinin sonunu acik birakirlar. insanin kafasinda binbir soru isareti birakarak, ne hikayeyi tamamlarlar, ne de baska birsey yaparlar. hack sign bence boyle bir animedir mesela. veya berserk (sadece ilk birkac manga sayisinin seriye donusturulmesi nedeniyle gerci, ancak mangayi okunmamis kabul edelim simdilik).

    samurai champloo ise hakikaten "olmasi gerektigi gibi", yani kafamizda milyarlarca soru isareti birakmadan, hikayeyi cekip cevirerek, oyle veya boyle sonlandirarak bitiyor. tabii icerigini begenirsiniz, begenmezsiniz farketmez (ben sahsen begendim, ancak cok da dramatik bulmadim, gayet "normal" bitmis, sanki en basa donulmus hissiyati yaratti).
  • jin'in serideki en karizmatik haliyle boy gösterdiği, mugen'in serideki en uzun dövüşünü yaptığı ve fuu'nun da ayçiçeği kokan samurayı arayışının sonuna geldiği 26. bölüm ile sona eren sanat eseri.

    bir kez daha teşekkürler watanabe..
  • shinichiro watanabe, cowboy bebop referansı ile üzerine büyük bir yük almıştı ve bu yükü üzerinden attığı işi de samurai champloo oldu. animasyondan montaja bir sürü yeni şeyin denendiği bu anime dizisinde özellikle müzikler muhteşem. kimin aklına cowboy beboptan önce hisli hisli çalan bir saksafon ve yüksükle çalınmış bir gitar uzayda kendi halinde salınan bir astreoidi getirirdi? sanırım kimsenin. blues ve hiper uzay yolculuğu nasıl birbiri ile örtüşen unsurlar haline geldiyse cowboy bebopta, samurai champlooda da kılıç dövüşleri ile acid jazz ve hip-hop, tarihi japon kasabaları ile turntable melodileri ilginç bir şekilde uyuşan materyaller oluveriyorlar. aslında tarihi unsurlar içerse de watanabe yine zamanı istediği gibi kırmış hibrid bir zaman dilim yaratmış; baseball oynayan samurai'lar, grafitici ninjalar, rap yapan bir ronin gibi birçok absürd unsur söz konusu ama watanabe'nin kendi oluşturduğu japonya'sında hiç de garip durmuyorlar. sonuç olarak bir cowboy bebop değil ama oldukça eğlenceli, akıcı ve komik. özellikle 23. bölüm beni kırıp geçirmiştir. son üç bölümünü ise en azından beş kere seyrettim sanırım.
hesabın var mı? giriş yap