• favori karakterlerimden biri, filmde sadece 3 saniye görünüyor olsa da, ev yıkılırken aşağıya düşen namaz kılan amcadır. adam yer yarılır içine düşer ama yine de istifini bozmaz, abdest gitmesin diye olacak namazına hiçbirşey olmamış gibi devam eder... ekol bi amcadır kendisi...
  • türk sinemasının o kadar üretken olduğu bir dönemde çekilmiştir ki, hızla çekilip bitirildikten sonra aynı ekiple çekilmiş iki filmin isimlerinin karıştırıldığını sanıyor insan. zira bu filmde isim salak milyoner olmasına rağmen bizimkilerin milyoner olması vuku bulmuş değildir film boyu. filmde ekibin köyden şehre inmesi ön plandadır. devam filminde ise parayı bulmuşlar, milyoner olmuşlardır. ancak bundan sonra başlarına gelen sakarlıklar, yapılan şaşkınlıklar konu edinir. ama bu filmin adına da köyden indim şehire uygun görülmüş. cidden bir terslik var gibi, isimleri değiştirince filmler cuk oturuyor.

    bu arada aynı sene içinde bu iki filmin yanına bir de mavi boncuk attırıveren ertem eğilmez ustanın önünde eğilirim ben.
  • yesilcam'da cok sik rastlanan "senaryonun kendi icinde tutarsiz olmasi" mevzusu bu filmin bir sahnesinde tavan yapar.

    munir ozkul'un canlandirdigi mehmet cavus, sakladigi kutudan cikan haritaya "yine kagit cikti" diye morali bozulan kardeslere;

    "uyumayin cocuklar milyoner oldunuz milyoneeeeeeer" diye bagirarak karsilik verir (bu milyoner kelimesinin e harfini de cok acayip telafuz eder munir ozkul)

    daha bir dakika gecmeden definenin yerini tartisip bunun uzerine "hadi gidip kazalim" diyen kardeslere;

    "durun bakalim o kadar kolay degil bu isler, aradan ikiyuz sene gecmis, isaretler kaybolmustur. biz bu gibi haritalarla ne defineler aradik da bulamadik, sans lazim, sabir lazim" der.

    e ulan madem nice boyle haritayla define arayip da bulamadin, ne diye "uyumayin milyoner oldunuz" diye hali hazirda gerceklesmis gibi haykirip adamlari heveslendiriyorsun?

    ayrica bu filmin cok enteresan bir atmosferi vardir, cok komik ve guzel bir film olmasina ragmen bariz bir donukluk vardir. artik cekilen kameradan mi yoksa kurgudaki kesmelerde kare fazlaligindan mi bilmem butun oyuncularin oyunculuklari tutuk gozukmektedir. ne demek istedigimi bunun hemen pesinden asagi yukari ayni kadroyla cekilen devam filmi koyden indim sehire'yi izleyerek anlayabilirsiniz. o filmde buradaki donuk atmosfer yoktur.

    tabii bu film ve devam filmi olan koyden indim sehire'de cok guzel sekilde islenen sark kurnazligi, kardesin kardese kazik atmak icin her firsati degerlendirip yakalaninca isi piskinlige vurmasi, havadan gelen parayi bile paylasmaya razi olmamasi, cikarcilik, bencillik, acgozluluk gibi temalar her ne kadar hicbirsey bilmedigi halde köylü romantizmi yaparak yuceltmeye calisan bazi avareleri rahatsiz etse de son yillarda daha cok goze battigi gibi cok yerinde ve zamaninin otesinde bir tespittir.

    surekli olarak bir ailenin yüz karası, bir ailenin akıl küpü ilan edilen saffet esliginde define aramanin ne kadar tehlikeli oldugunu cok gec anlayan kardeslerin hem define arayip hem de kimseye pay vermemenin yollarina bakmasini konu alan salak milyoner filmi ortalama bir turk insani gibi defalarca seyredip cok sevdigim filmlerdendir.

    çalıyordum ama ikimiz için repligi sanirim bu filmin ne kadar gercekleri yansitan ve zamaninin otesinde oldugunu anlatmaya yetecektir, paralar da ikiye bolunebilir, yanlis anlamayin yakaladiginizdan degil, kardessiniz diye.
  • az önce farkettiğim üzere bu filmde randevu evinde kızlardan ismi okşan olan kişi, tosun paşa'da dansöz (çıplak çengi) rolundedir. *
  • adım sayarken karşıdan karşıya geçmeye çalıştıkları sahneyi hatırlayıp hatırlayıp güldüğüm filmdir.

    - kırkbeş, kırkaltı, kırkaltı, kırkaltı, kırkyeeedi, kırkseee, kırkaltı!
  • bu filmdeki komiser bütün istanbula bakıyordur. misal kahramanlarımız inönü stadında yakalanır aynı komiser, cihangirde yakalanırlar aynı komiser, altunizadeye de aynı komiser bakar.

    edit: beyoglu ilce emniyet muduru gibi birsey sanirsam... helm hammerhand uyardi altunizadede sivil olarak karsimiza cikiyormus.
  • cast olarak, türkiye sineması'nın en demirbaş aktörlerini barındıran film. mavi boncuk'tan bir at başı kadar öndedir bana göre kadrosuyla.

    kemal sunal
    zeki alasya
    metin akpınar
    halit akçatepe
    münir özkul
    adile naşit
    hulusi kentmen
    ali şen
    perran kutman
    arap celal.

    bir tek şener şen eksikmiş.
  • "himmet aga, goç!" repligi benim açımdan türk sinema tarihinin unutulmazları arasındadır. bir de "bir yerde bu kadar cok dumseh olursa orada define bulunamaz" vardır ki onu yeri cok cok ayrıdır.
  • 1974 yılında çekilen, kemal sunal, zeki alasya, metin akpinar, munir ozkul, hulusi kentmen, halit akcatepe, adile nasit, perran kutman ve meral zeren'in oynadığı, yönetmenliğini her zamanki gibi ertem egilmez'in yapmış olduğu mukkemmel film...

    kayseri'de saffet ve emine evlenirler. dugun gecesi saffet’in babasi kalp krizinden olurken askerlik arkadasina vakti zamaninda biraktigi define kagidindan bahseder. 4 kardesin istanbul 'da define arama macerasi boyle baslar...
  • - altınları alinca gayrı emine'nin yanına varırım de mi?
    - höst len! babamizin gırkı cıhmadan emine'ye elini bile sürmeh yoh!
    - nasıl cıhar ki gırkı?
    - gırk gün bekleyeceen
    - yandık desene
hesabın var mı? giriş yap