• müzik jargonunda çok fazla teknik yeterlilik gerektiren pasajlar, cümleler, "groove"lar için kullanılan terim. ayrıca bu tür sakatlıkların üstesinden kolaylıkla gelen müzisyenler de böyle sıfatlandırılır. örnekler;
    - baba, laço tayfa'nın harmandalı yorumunda hüsnü*'nün çıktığı notaları duydun mu?
    - abi, duymam mı... ne onlar öyle; çok sakat olm!

    ya da

    - aydın esen'in son albümünü dinledin mi?
    - çok sakat olm o herif, ben trip oluyom dinleyince, almıycam bi daha albümlerini...
  • sakat değil özürlü.
    özürlü değil engelli.
    engelli değil sakat.

    evet argo değil gerçek anlamıyla geri dönmüş kelime. geçtiğimiz günlerde konuşmasını izleme şansına eriştiğim bir kekeme meslektaşımdan duydum bunu. ben kekemeyim, bunu biliyorum ve biri bunu söyleyince rahatsız olmuyorum dedi.
    çünkü kekeme olmak bir durumdur, kör olmak, sağır olmak bir durumdur. bu bizim gerçeğimiz. ancak bana konuşma engelli dersen bu durum değildir, senin yorumundur.
    bahsettiğim kişinin 50 dakikalık konusmasinda kekemeligi söylemek istediklerini söylemesine engel olmadı.
    şu an için spektrumun öteki ucuna gitmişken en başa dönmek tuhaf geliyor, farkındayım. insanlar sakat demeye başladığında yine birinin çıkıp sakat değil özürlü demeyeceğinin de garantisi yok. belki tek bir doğru da yok ama böyle bir bakış açısı var. bilin istedim.
  • bedensel ozurlu..
  • bazı dağlar vardır aşılmaz etrafından dolaşayım dersin dolaşılmaz. kaynamayan kemikler vardır kırılırken parçalanmıştır misal, bazı sular boyunu aşar insanın da yetmez girdaplar vardır bir de, içine çeker, kulaçların iş görmez, bazı lokmalar vardır bin yıl çiğnesen yine de dişlerin öğütmez, yutulmaz, büyür de büyür ağzında, bıçaklar vardır, bıçaklar içinde bir de komando bıçağı, dikiş tutmaz yarası, bazı geceler vardır, güneşten bağımsız, ne yaparsan yap aydınlatamazsın.
    bazı kavşaklar vardır, ileriden dönülmez, kaçırdıysan kaçmıştır artık, o yol, hiç hesap etmediğin bir yere doğru uzar gider, bazı sözler vardır canımın içi, tüm bunlardan daha imkansız telafisi, hasarı daha ağır, bazı sözler, parça tesirli, ne yazık ki. sen istiyorsun pimi çekip attığım bomba düştüğü yerde patlamasın, kan çıkmasın, sakat kalmasın karşımdaki. ama üzgünüm. her yerimden sakatladın beni. değdi mi peki.

    mavi tuğba karademir.
  • bozukluk:anatomik,psikolojik veya fizyolojik yapı veya fonksiyonda oluşan herhangi bir kayıp veya anormallik durumu.

    sakatlık:insan için normal olarak kabul edilen sınırlardaki bir etkinliği yapmada oluşan herhangi bir kısıtlama hali veya(bozukluğun sonucu olarak ortaya çıkan) bu etkinliği yapamama durumu.

    engellilik:bir kişinin yaşı,cinsiyeti,sosyal ve kültürel durumuna göre normal olarak kabul edilen bir rolü gerçekleştirmesine engel olan veya bu rolü kısıtlayan bir bozukluk veya sakatlık sonucunda gelişen durum.

    temel epidemiyoloji;r.beaglehole,r.bonita,t.kjellström
  • tersinden okununca takas olur.
  • argo'da tehlikeli/riskli.. orn: "hamit abi o i$ sakat be"
  • street fighterdaki bir dovu$cuye aterici muptelalarinin verdigi isim. (bkz: sagat)
    ayrica, (bkz: aksak) (bkz: malul) (bkz: kusurlu) (bkz: colak)
  • argoca saglam olmayan, guvenilir olmayan durum veya hadise icin kullanilabilen bir kelimedir.

    (bkz: sakata gelmeyelim)
hesabın var mı? giriş yap