• labirent metaforu üzerine : görsel

    haruki murakami, "sahilde kafka", doğan kitap, 2009.

    ayrıca (bkz: hansel ile gretel /@hanging rock)
  • “biz, hepimiz sürekli değerli bir şeylerimizi kaybediyoruz; önemli fırsatları, olasılıkları, bir daha yerini asla dolduramayacağımız duyguları. hayatta olmanın bir anlamı da bu işte. fakat kafamızın içinde öyle şeyleri bellek haline getirebilmemiz için küçük bir oda var. herhalde, kütüphanenin depo kısmı gibi. dahası, bizler kendi yüreğimizin ne durumda olduğunu doğru şekilde takip edebilmek için, sürekli arama kartları yapmak zorundayız. o odayı temizlememiz, havalandırmamız, çiçeklerine su vermemiz de gerekiyor. başka bir deyişle, sen sonsuza kadar kendi kütüphanende yaşayacaksın.”

    h.murakami/sahilde kafka, s.646
  • türü fantastik kurgu olsada felsefe, müzik, doğa her şeyden bir parça bulabileceğiniz haruki murakami kitabı. yaptığı betimlemeler ve ara ara genel kültür serpiştirdiği satırlar ben de burdayım diyen ağdalı dilini solda sıfır bırakıyor. saflık ve dinginlik abidesi nakata ve ayaklı kütüphane oşima karakterleri için bile okunabilir.
  • murakami’nin okuyacağım ilk romanı.
    uzun süredir işten güçten başlayamadığım romandı. sonunda başladım ve ilk iki bölümünü bitirdim. o bölümlerde bile kendime ve aileme dair birçok şey buldum.

    --- spoiler ---
    belleğimde, ailecek denize gittiğimize dair bir anı yok. ailecek başka bir yere gittiğimizi de anımsamıyorum.”
    --- spoiler ---

    bitirince editleyeceğim.
  • mutluluğun tek bir türü vardır, ama mutsuzluk bin bir şekilde ve büyüklükte gelebilir.
  • okunmasi gereken kitaplardan kanimca.

    kafaniz allak bullak oluyor cogu yerde. ha cozuldu ha baglandi ha tanisacaklar diye beklerken el elde bas basta kaliyorsunuz. belki de guzel yapan yeri bu. kitabi cozumlenmesi icin degil de yolculugu icin okumaniz gerekiyor.

    ben firsat bulunca ikinciye okuyup meragimi sifira cekip cumlelerden keyif almaya bakacagim.
  • bununla alakalı kendi fikrimi açıkalamaya çalışacağım. kitabın sonunun anlamsız ya da kitabın tamamımın anlamsız olduğunu düşünenler için belki ilginç bir fikir olabilir.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    şimdi öncelikler karakterleri ele alalım. kafka, saeki, oşima ve kardeşi, sakura, 2 asker, nakata, hoşino, saeki'nin sevgilisi, kafkanın babası ve kedi kesen adam.
    romanda söylenen bir giriş taşı var. saeki de bu giriş taşını zamanında açtığından bahsediyor. başka bir olay da zamanında nakata'nın her şeyi unutması. kitaba göre de bu, nakata'nın öğretmenin çocukları ormana götürdüğünde üstlerinden anlamı bilinmeyen bir şey geçtiğini görmeleri ve öğretmenin nakata'ya vurması vs.

    nakata ve öğrencilerin ormana gittiklerinde gördükleri şey büyük ihtimalle zamanında açılan giriş taşı yüzünden bu dünyaya geçen ruhlar. o gün çocukların hepsi bilincini kaybediyor. ama yetişkinlere bir şey olmuyor. bunun sebebinin de çocukluğun sonu isimli bir kitaba vurgu olduğunu düşünüyorum. o kitabı da okumadıysanız mutlaka okuyun.

    yani aslında olay giriş taşı kullanıldığında yani açıldığında ruhların bu dünyaya geçmesine izin vermek oluyor. saeki zamanında bu giriş taşını kullandığını söylüyor. büyük ihtimalle kaybettiği sevgilisini geri döndürmek için kullanıyor. aslında tam olarak ruhlar bu dünyaya geçiyor demek doğru değil, ruhların bu dünyaya yansıması demek daha olur. zamanında saeki sevgilisini kaybettikten sonra bir sürü erkekle beraber olduğunu hatta evlendiğini söylüyor. fakat kafka 4 yaşındayken annesi evi terk ediyor. saeki'nin kafka'nın annesi olduğunu düşünürsek, büyük ihtimalle saeki giriş taşını bulduktan sonra evi terkediyor. ne pahasına olursa olsun kaçıyor. çünkü sevdiği adamı tekrar geri getirebileceğini düşünüyor. ama düşünmediği tek şey, bu dünyaya geldiğinde sevdiği adam kimin bedenine gelecek bunu bilmiyor. giriş taşı saeki tarafından açıldığı zaman ruhlar bedenlere bürünüyor.
    kafka - saeki'nin sevgilisinin ruhu
    sakura - saeki'nin ruhu
    oşima ve kardeşi - 2 askerin ruhu
    hoşino - nakata'nın ruhu
    kafkanın babası - kedi kesen adamın ruhu

    yani aslında saeki kendi oğluna, sevgilisinin ruhunu bahşediyor. o ruh kafka'nın içinde belirdiğinde de kafka evden kaçarken rastgele seçtiği ve gittiği yer o kütüphane oluyor. saeki de bunu beklediğini söylüyor. çünkü sevgilisi yıllarca o kütüphanede yaşadı. ve ruhu bu dünyaya geçince geleceği yerin tekrar o kütüphane olacağını biliyor.

    burada tek kafa karıştırıcı kişi nakata. ama aslında nakata ilk giriş taşı açıldığında ruhunu zaten öbür dünyaya teslim ettiği için, iki dünya arasında bir bağ oluşturuyor. bu yüzden kedilerle ve taşlarla iletişim kurabiliyor. diğer özelliklerini de öbür dünyada bırakıyor. nakata öldüğünde de ruhu hoşino'nun bedeninde beliriyor. (hoşino da bir süre sonra bendeniz hoşino olarak bahsediyor kendinden ve kedilerle konuşabiliyor.)

    bir diğer olay da kedi kesen adamın ruhları bir kavalın içine toplaması. bunun sebebi de giriş taşının kullanıldığı biliyor. ruhların bu dünyaya geçtiğini de biliyor. bu yüzden bu dünyaya ait olmayan ruhları toplamaya çalışıyor. ruhların da insanlardan önce kedilerin bedenine girdiğini düşündüğü için kedileri kesmeye başlıyor. bu şekilde de ruhlarını topluyor. çünkü hatırlarsanız hoşino iyi de ben bunu nasıl yok edeceğim dediğinde, kedi demişti ki onu öldürmen gerekiyor. öldürdüğü şey de nakata'nın içinden çıkan ruh. bunun sebebi de nakata'nın iki dünya arasında bir köprü oluşturması ve bu köprüyü yok etmeye çalışıyor hoşino da. ama nakata ölüyor. bu yüzden ruh başka bir beden arıyor. ve bu sefer hoşino o ruhu öldürüyor.

    ha ayrıca hatırlarsanız bir yerde kafka'nın üstünde belirsiz bir kan vardı ve kafka bunu hatırlamıyordu. bu kanın da saeki'nin sevgilisinin ölme şekline yoruyorum. anlatılana göre saeki'nin sevgilisi zamanında bir yanlış anlaşılma yüzünden dövülerek öldürülmüştü. bu kan da aslında öbür dünyadan bu dünyaya geçmiş olan saeki'nin sevgilisinin kanı diye düşünüyorum. kafka da nakata da öbür dünyada olan şeyleri hatırlamıyor. nakata'nın bellek kaybı ve aynı zamanda kafka'nın hiçbir şeyi hatırlamamasının sebebinin bu olduğunun düşünüyorum.

    kehanetin en olası açıklaması buydu gözümde. ayrıca kafka kitabın sonunda hala hayatı anlayamadığından bahsediyordu, karga da ona resme bak demişti. çünkü resimdeki aslında saeki'nin sevgilisinin fotoğrafı. ve o da o anı anımsıyor çünkü saeki'nin sevgilisinin ruhuna sahip. aklınıza bahsetmediğim tek bir isim gelebilir o da hoşino'nun konuştuğu albay. onun da giriş taşı açıldıktan sonra karşımıza çıktığını düşünülürse o zaten bir ruh.

    bu tamamen benim düşündüğüm bir şey ne kadar doğrudur ya da haruki bunu yazarken bunları kurmuş mudur bilmiyorum. ama kendimce mantıklı gördüğüm açıklaması böyle.
  • murakami'nin romancilikta bitirme tezi.
  • genel olarak beğenmediğim roman.

    yer yer içerik bilgisi var buradan sonra.

    150 sayfada bitecek bir hikaye uzatılmış da uzatılmış. bana ne lan senin banyo detaylarndan, ekmak ısıtıp reçel sürmenden. ana karakter gerçel değil, ayrıca götü kalkık hıyarın teki. 15 yaşında maşallah her şeyi biliyor, her soruya müthiş doğru cevaplar veriyor. 50 yaşındaki kadınla birlikte oluyorvs. herkes de bunu pek bir ciddiye alıyor.

    bununla beraber aslında kitap iyi başlıyor. asıl orijinal öykü olan nakata'nın hikayesinin başlangıcı, öykülerin bölümsel dönüşümü güzel bir ivme veriyor. veriyor vermesine de, bu salak kafka tamura malı ne zaman susacak diye beklemeye başlıyorsunuz bir süre sonra.

    oldum olası, böyle filmi çekilsin, mangası çekilsin düşüncesiyle yazılmış bir sürü lüzumsuz detay verilen kitapları sevmem. dean r koontz, stephen king gibi yazarlar da böyle yaparlar. yok nike çorap giymiş de, yok mavi gözlük takmış da. reklam mı aldı ki romana? belki de almıştır. neyse. aynı şekilde kedilerin başına gelen olayların detayları da lüzumsuzdu. romanın bütününe uymadı.

    kitap, o kadar lüzumsuz detayla dolu ki, bazı nitelikli şeyleri gözden kaybetmek olası hale geliyor. arşidük üçlüsü, beethoven ve haydn'ın yaşamsal detayları, baz yakın dönem savaşları ile ilgili yorumlar vs. omurgadan uzak bazı konularda geçen sayfa sayfa gereksizlik. karga karakterinin zayıf sunumu.

    şu sıralar vaktiniz varsa okuyun ama şiddetle önerebileceğimi söyleyemem. başladık madem diye bitirdim. bir de onla sohbet edebilmek için.
  • okunmasına gerek olmayan şişirme roman.

    zaten yazıcısı da bitirememiş, bağlayamamış.

    sadece adamın kedilerle konuşabilmesi ilginçti.
hesabın var mı? giriş yap