• türkiye'de yok. s'si, s'sinin kıvrımı dahi yok.

    felçli bir adam var elimizde. ayağa kalkamayacak kadar hasta. ateşi 40. ayağı da kangrene dönmüş. eve gelen doktor kesilecek diyor. acil hastaneye gitmemiz lazım.

    112 aranıyor. onlar biz gelemeyiz, durum acil değil, biz ölümcül vakalara bakıyoruz, siz hasta nakil aracını arayın diyorlar. eyvallah diyoruz, verdikleri telefonu arıyoruz, büyükşehir belediyesi bizim böyle bir hizmetimiz yok diyor. onlar da başka bir numara veriyor, burda bilmemne servisi eve araç yolluyor diyor. bilmemne servisini arıyoruz, ordakiler de "eskidendi abla o yeaaa, artık yok araç, taksi çağırsanız ya?" diyorlar.

    günüm aydınlanıyor gerçekten. ben nasıl düşünemedim 20 senedir yatalak olan, ateşli, baygın, ayağı açık yaralı, kangrenli, 100 kiloluk babamı taksiye bindirmeyi? vay anasını. analar neler doğuruyor.

    evde hasta bakıyoruz diye bangır bangır reklamlar dönüyordu ya bir ara televizyonlarda..
    hah, o servisi arıyoruz şimdi de. önce ilçenizdeki bilmemne hastanesine kayıt yaptırmanız gerekiyor diyorlar. eyvallah deyip koştur koştur kayıda gidiyoruz. sonra tekrar numarayı arayıp eve doktor istiyoruz. biz size döneceğiz diyorlar. aradan 6 gün geçiyor, ses seda yok. dönen tek şey bizim nevrimiz.

    sonra bir başkasından duyuyoruz, ilçe bilmemne bilmemnesinden de evde sağlık hizmeti sunuluyormuş. arıyoruz. ilgileniyorlar. sonra aylık gelirimizi soruyorlar. söylüyoruz. biz asgari ücret altında geliri olanlara bakıyoruz, siz özele gidin diyorlar. neyse parası verelim, ya da ilgilendiğiniz başka hastaların giderlerini biz karşılayalım, yeter ki gelin hastamıza bakın, bizim halimizin parayla ilgisi yok, adamı dışarı çıkartamıyoruz diyoruz, gülüp geçiyorlar.

    aradan bir hafta geçiyor, başımızı vurduğumuz her taş boşa çıkınca, dört yetişkin erkeğin kucağında zar zor arabaya indiriliyor babam. merdivenli evimize küfrede küfrede.

    tam üç devlet hastanesi geziyoruz. her gittiğimiz bizi bir başka yere yönlendiriyor. acildeki doktor polikliniğe, poliklinikteki acile, acildeki küfreder gibi evimize yönlendiriyor bizi. doktorların gözündeki tiksinir ifadeyi anlatmaya ise kelimeler yetmez. içinde zerre insan sevgisi taşımadığına yemin edebileceğim sağlık çalışanlarından medet umuyor, kapısını her çaldığımız doktordan azar işiterek geri dönüyoruz evimize.

    devlet öl diyor vatandaşına.
    burda sana yerim yok diyor. geber diyor, ananı mı alırsın, yedi sülalenle mi gidersin, tek mi gidersin bilmem ama nereye gidersen git, başının çaresine bak diyor.
    bir doktoru "bu hastanın mutlaka hastanede olması lazım, evine giderse ölür." diyor, ama hastaneye yatışı yapılamıyor. "ne olacak peki" diyoruz. silkinen omuzlar görüyoruz.

    iflahım kesiliyor. soluğum kesiliyor. defolup gitmek, başka bir yere yerleşmek, hasta babamın hasta muamelesi görebileceği, uyuz köpekler gibi kapılardan tekmelenmeyeceği bir ülkede yaşamak istiyorum.
  • az once yasadigim olayi anlatayim.

    hamburg'ta yasiyorum. bekar evini bilirsiniz iste ne olacak ki evde. yemek falan yoktu her zamanki gibi, meyve ve abur cubur disinda. -hic kullanmadigimiz- buzluga baktim sonra ve iglo balik gordum. iyi bari deyip kizarttim yarisini, yedim. sonra mutfakta kirlettigim tabagi canagi yikarken kutusuna baktim, 2011 tarihi yaziyor. son kullanim tarihi de yok nedense. bi tuhaf oldum onu gorunce, (kuzenimle beraber kaliyoruz) kuzeni aradim.

    - ali kemal, buzlukta iglo gordum yedim ama bu dondurulmus urunlerin suresi nedir ki?
    + bilmiyorum ama yemeseydin keske, orda bir seyin oldugundan bile haberim yoktu. dedi.

    neyse bi on dk falan gecti. kendimce komedi olsun diye twitter'da iglo'nun sayfasini bulup,
    "az once iglo balik yedim, kutuda 2011 yazdigini sonradan fark ettim, ölür muyum acaba, ciddiyim?" diye tweet attim..

    cevap gelmedi...

    devam ettim kendi capimda eglenmeye. saglik bakanligi'nin hesabina da ayni seyi belirten bir sey yazdim.
    "az once bayat bir sey yedim olecegim galiba kendimi hic iyi hissetmiyorum" falan diye bir sey yazdim.

    cevap gelmedi...

    sonra biraz da almanlarla ugrasayim dedim. sıkıntı iste. bergedorf'un bir semt hastanesi var. semt hastanesi dedigime bakmayin, turkiye'deki devlet hastanesinden daha kapsamlidir. onun da twitter hesabini buldum ve

    "bayat balik yedim zehirlendim galiba olecegim, ne yapabilirim" dedim.
    bana donmeleri sadece 3-4 dakika oldu.
    "hemen acik adres ve numaranizi verin, ambulansi aradiniz mi? diye bir tweet geldi.

    lan elim ayagim birbirine girdi. nasil kiviracagim diye 3-5 dk dusunurken bir sey yazamadim tweeti sildim hemen. birden telefonum caldi. rehberimde kayitli olmayan bir numaradan. actim. kadinin biri dedi ki, "everest siz misiniz?" ben de "evet buyrun" dedim. ben x, ve x hastanesinden ariyorum. az once bir tweet geldi. hesapta yazan ismi arattigimizda sizin adinizla eslestigini gorduk.(daha onceden o hastaneye gitmistim) baska kimse yoktu bu isimde. (adim gercekten everest benim. baska kimsede yoktur tabii bu isimde) hemen adresinize bir ambulans gonderiyorum, iyi misiniz?" dedi. "iyiyim biraz daha. gerek yok ben disari ciktim zaten simdi bir hasteneye gidiyorum tesekkur ederim" dedim. kadini ikna etmeye calistim resmen iyi olduguma.

    konu uzerine kissadan hisse, almanlarin bana verdigi ayar: "saglik sakaya gelmez" oldu.
    ulkemdeki hastene kuyrugunda cile cekenleri dusundukce yuregim ciz ediyor...

    saglik sistemi icin tanim girmem gerekiyor simdi dimi?
    - turkiye'de olmayandir.
  • şimdi hastaneye nadiren gittiğim ve nadiren reçeteli ilaç aldığım için (3 sene içerisinde reçeteli ilaç almamışım) sağlık sistemimizi bizzat test etme şansını bugün elde ettim. sol gözümde küçük bir kızarıklık ve şişme vardı. senelik doktor ziyaretimizi yapalım dedim. aldım randevumu, gittim bir özel hastaneye verdim 32 tl muayene ücreti. doktor bir damla yazacağını söyledi onu da küçük bir karta 6-7 haneli bir kod şeklinde yazıp reçete diye verdiler. eczaneye gittim, 8 tl'lik damlanın 5 tl'sini ben ödeyecekmişim, geri kalanını devlet baba ödüyormuş, sağolsun. ama 2011'den bu yana çeşitli zamanlarda ücretini kendim ödeyerek 3 kez özel hastaneye gittiğim için 25 tl'lik bir borç görünüyormuş adıma. onu ödersem damlayı alabilirmişim. iyi dedim verdim 30 tl aldım damlayı.

    şimdi gelelim sorulara:

    1. doktorun muayene etmesi gerekli bunun farkındayım ama bu tarz basit durumlarda ben direk eczaneye de gitsem bana bu damla ya da muadili bir şey verecekti reçetesiz. hadi önceden bilmediğim borç olmasaydı da toplam 8 tl vererek damlamı alacaktım. bu şekilde oldu muayene ile beraber oldu 40 tl. ha sonradan devlet hastanelerine baktım en erken 7 temmuz'a randevu veriyorlar ve muhtemelen 8 tl gibi bir şey de şimdi görünmeyecek ama bir sonraki reçeteli alışverişimde görünecek şekilde keseceklerdi.

    eskiden hastaneye giderdin, 1-2 saat beklerdin, şanslıysan 30 dakika beklerdin o gün muayenini olurdun, alırdın reçeteni giderdin eczaneye %10 gibi bir şey öderdin veya ödemezdin alırdın ilacını olurdu biterdi. şimdi 2 hafta sonrasına muayene randevusu yazmalar, sonradan peydah olan muayene ücretleri, ilacın tutarının %60'ını ödemeler, böyle mi düzeltildi sağlık sistemi?

    2. özel hastaneye gidersem ben ücret ödüyorum, devlet baba da bir kısmını ödüyor sanırım, bir de devlet baba benden sonradan çıkacak şekilde bir para kesiyor. ya o keseceğin tutarı kesme benden direk özel hastaneye ödeyeyim ben, sen ona vereceğinden düş. ne bu böyle gidiyorum eczaneye abi 2011 yılından kalma borcun gözüküyor falan.

    sağlık sisteminin tek düzeltilen yanı herkese verilen ilacın ne zaman biteceğini hesapladıkları için o zamana kadar yeni ilaç alınamaması sanırım. gerçi %60'ını vatandaş verecekse onu da %90 yapıp, kaldırırlar o limitlemeyi de.
  • sağlık sistemi çok iyi.
    kimse sıra beklemiyor.
    herkes istediği doktoru seçiyor.
    hastane eczanelerinde ilaç kuyruğu da yok. isteyen istediği eczaneden ilaç alabiliyor.

    sağlık sistemi çok iyi evet.
    eğer paran varsa!

    sıra beklememe gibi bir şansın yok ve fakat yine de iyileşmiş bekleme süreleri için;
    (bkz: özel hastane) - paran varsa -
    (bkz: teknoloji)
    (bkz: dijital randevu)
    burada 90lı yıllarda olmayan tek şey teknoloji idi ve özellikle 2001-2002 yılından sonra devlet daireleri dijitalleştikçe sıra bekleme, saatler önceden fiş alabilmek için hastaneye gitmek zorunda olma halleri doğal sosyal evrim süreci ile kendini dijital randevuya bıraktı. peki sıra beklemediğini mi sanıyorsun böyle olduğunda?
    arıyorsun 182'yi istediğin doktorun ve hatta istediğin hastanedeki tüm bölüm doktorlarının ve hatta hatta istediğin şehirdeki tüm hastanelerdeki tüm istediğin bölüm doktorlarının randevuları 15 gün boyunca dolu olduğunu öğreniyorsun. iyi ihtimal gece 00:00'da ararsan 1 kişilik randevuyu 15 gün sonraya bulabilirsin. 00:05'de aradığında tüm randevular yine kapalı olacak.
    herkes istediği doktoru da tam da yukarıda yazdığım nedenlerden dolayı ne yazık ki seçemiyor ve hatta 15 gün boyunca devlet hastanelerinde muayene olma ihtimali dahi yok. eğer hastaneye gider de doktora bin rica bin minnet ile yalvarırsanız o da belki sizi araya bir yere sıkıştırıyor. ne kadar mı bekleniyor? doktorun yoğunluğuna bağlı. belki 2-3 saat belki 5-6...
    özel hastane faktörü tam bir kaos. öncelikle özel hastaneden popüler bir doktor seçiyorsunuz. muayene ücreti minimum 100 tl, bu doktor size a'den z'ye hastalığınız ile ilişik tüm tahlilleri yaptırıyor, yaptıracak tabi, neye istinaden teşhis koyabilir ki? eğer özel bir tahlil değil ise 200 tl ile 500 tl arası değişen bir tahlil ücreti ödeyeceksiniz. ortalamadan hesaplarsak toplam da 400-500 tl gibi bir rakam ödemiş olacaksınız özel hastanede nispeten daha iyi sağlık hizmeti almak için.
    ama bir saniye! burada bitmedi!
    hastane eczanesi kuyruğu beklemiyoruz da, istediğimiz eczaneden alışveriş yapabiliyoruz ya, hah sıra buna geldi işte;
    teşhisiniz koyuldu, reçeteniz yazıldı ve istediğiniz eczaneye gittiniz. uzattınız e-reçete kodunu ve hemen karşınıza bir muayene ücreti çıkıyor; devlet hastaneleri 7 tl, üniversite hastaneleri 8 tl ve özel hastaneler de 18 tl. bitmedi!!! ilaç alabilmek için önce bu ücretleri ödemeniz lazım. benim bugünkü reçetemde 35 tl muayene ücreti çıktı, 35 tl para yoksa cebimde tedavime başlayamayacağım demek bu. ah şanslıyız ki cebimizde 35 liramız var, o halde ödeyip ilaçlarımızı alabiliriz.... alabilir miyiz acaba? paramızın limiti ilaç fiyat farkına ve ilaç katılım payına ve ek olarak reçete katılım payına yeterse neden olmasın? pekala alabiliriz. bugünkü reçetemde bulunan tamamen ücretli alacak olduğumda 59,2 tl ödeyeceğim ilaçlara, sgklı olarak devletin vatandaşlarına vermekle mükellef olduğu (ve bizim bunun için devlete maaşımızdan prim ödediğimiz) sağlık hizmeti ile pekala 65,74 tl ödeyerek alabiliriz. bir de olur ya vitamin değerleriniz eksiktir, bemiks c kullanmanız gerekiyordur onu da devletimin muhteşem sağlık hizmeti ödemiyor aklınızda olsun, sağlık sistemimiz sizin vitamin eksikliğinden kaynaklı hastalanabileceğinizi umursamıyor. buna da tamamına ekstra ücret ödeyerek sahip olabiliyorsunuz.

    sağlık sistemi türkiye'de gerçekten çok ama çok iyi.
    eğer paranız varsa...
    paranız var mı?
  • işiniz düşmediği sürece mükemmel sistem, amariga kıskanıyor, almanya yan yan bakıyor.

    fakat işiniz düşerse tatava yapmadan direkt ölmeniz çok daha tercih edilebilir bir seçenek haline geliyor.

    *"sıra almak için sıra almak için" sırada beklemek. (iki kere yazmadım)
    *7:08de hemen hemen bütün polikliniklerin sırasının bitmesi.
    *yüzlerce hasta insanın kutudan hallice yerlerde neredeyse havalandirmasiz şekilde bekletilmesi(sanırım süper güç türkiye için yeni bir biyoloji silah çalışması yapılıyor)
    *doktor başına günde doğru düzgün ilgilenebilecek hasta sayısının 3 ile 10 kat fazlasının düşmesi.
    *en temel bölümlerin ancak annesinin nikahında açık bulunabilmesi.

    bunlar ciddi bir sağlık sorunu dolayısıyla değil arkadaşın basit bir kırığının kontrolü için taşımacılık faaliyetlerim sırasında son üç gündür yaşadıklarımın küçük bir kısmı. ha bunun öncesinde kırık için acilden ortopediye yönlendirilmemiz ve 4-5 saat sonrasına sıra almamız gibi bir durum da olmuştu ki sonra acile 20/30 dakika sonrasında hızlı ve öfkeli bir dönüşle bunu çözmüştük.

    velhasılıkelam, insan öldürme konusunda sıkça reklamı yapılan "devletin gücü"nü yaşatma konusunda görmek pek olası değil.
  • türkiye'de ki bitmiştir.

    bir maliyeci olarak demeliyim ki çok pis kazık yiyorsunuz ahali.

    o ödediğiniz sağlık primlerinizin akıbetini sormazsanız daha çok eczanelerde 20 liralar, 30 liralar ödersiniz. eğer anayasada sosyal devlet ibaresi olmazsa eyvallah ama sosyal devlet demek, devlet sizin sağlık güvencenizi sağlamak zorundadır demektir. bu nedenle sizden vergi alır. hatta bizimki gibi işin bokunu çıkarıp çalışmayanlardan aylık 200-300 lira prim bile toplar. sesini çıkartmaz, e ödeyeyim bari dersen sonra hastaneye gidersin, söke söke birde orda para alır senden.

    o da yetmez, kokuşmuş devlet hastanelerinde daha fazla hasta olmayayım diye özel hastanelere gidersin. bir de orda tahlildi, röntgendi iliğini kemiğini sömürürler. halbuki ödediğin vergilerin bir amacı da, insani şartlarda muayene olacağın, güvenilir tahlil ve teşhis koyabilen hastane ve teçhizata ulaşabilmektir.

    kanser ilaçlarından bahsetmek istemiyorum. ne şartlarda geliyor (!), kimler getiriyor (!), devlet kanser hastası vatandaşına ne gibi bir zulmü reva görüyor (!)... isterim ki şöyle bir inceleyin, kurcalayın o konuyu. ben ufak bir hatırlatma yapayım dilek özçelik hatırlayan var mı?

    peki yıllardır ödüyorsun, bir kere bile yahu nereye gidiyor bu paralar diye sormamışsın ihtiyacın olan tedaviye ve modern tıbba, ulaşabildin mi? babayı ulaşırsın! sen öde güzel kardeşim. git o 2 gram nefesi zor aldığın devlet hastanelerinde devletimiz sağolsun de....

    (bkz: bilal'e anlatır gibi anlatmak)
  • türkiye'de parası olanın dahil olabildiği sistemdir.

    son düzenlemeleyle sgk borcu olanlar hastanede muayene dahi olamamaktadır. sgklı iseniz de prim ödemeniz yetmez katkı payı diye muayene ücreti ödersiniz, ilaç alırken fark ödersiniz, bazı ilaçları kendiniz alırsınız sgk karşılamaz. ama siz kenya'da evine giren hırsız tarafından silahla yaralanan iş adamıysanız devletin yolladığı ambulans uçakla ülkenize getirilirsiniz. tabii koskaca iş adamının sgk borcu olacak değil ya(!)
  • sağlık sistemimiz çok iyi, harika,enfes,

    eskiden ssk sıra bekliyorduk ,

    artık evde bekliyoz sıramızı
hesabın var mı? giriş yap