• bu civarda, türkçe çok değişik bir hal alır. örneğin bir yerleri acıyanlar ya da bir şeye şaşıranlar "işşşş" gibi bir ses çıkarırlar. getirmek yerine götürmek, götürmek yerine eletmek derler. örneğin gitmek fiili de şöyle çekilir (fonetiği asla tamamen veremem tabi...);
    ben gidiyon,
    sen gidiyon(g) (n genizden),
    o gidiya,
    biz gidiyos,
    siz gideyon(g)uz (n genizden),
    onnaa gideyallaa.
  • içinde şöyle bir uyarı barındıran ilçe.

    http://i54.tinypic.com/nywpl2.jpg
  • gidilip görülesi şirin yer.

    buraya bayram tatilinde turla gidecektik ama tur işini son güne bırakınca dımdızlak kaldık. sonra da "amaan eskiden tur mu vardı?" dedik, sırtlandık çantaları, çıktık yola.

    gece 1'de kamil koç otobüsüyle safranbolu otogarına doğru yola çıktık.

    sabah 6 civarı safranbolu otogardaydık.

    kamil koç servisiyle şehir merkezine gittik. servis ilk olarak murat pastanesi'nde durdu. biz de orada indik. zaten de o saatte açık tek yer orasıydı. birkaç yolcu daha vardı pastanede. sıcak sıcak böreğimizle, çayımızla kahvaltımızı yaptık.

    hava aydınlanınca attık kendimizi dışarı.

    kafa nereye biz oraya gittik. sokak sokak dolaştık.

    eski çarşı'ya indik. eski çarşı dedikleri yer, safranbolu deyince akla gelen o evlerin olduğu yer.

    mini araçlarla tur yaptık. turlar küçük tur,büyük tur, tam tur diye üç çeşit. fiyatlar da ona göre. 20-40 tl arası. 6-8 kişilik bu araç, safranbolu etrafında dolanıyor, o esnada da rehber önemli yerler hakkında bilgi veriyor.

    bu turu yaptıktan sonra incekaya su kemeri ve bulak mağarası'na gitmek istedik.

    tuorist information bürosunda bu konuda bilgi istedik. bizi taksilere yönlendirdi. taksiler incekaya su kemerine 35 tl'ye, bulak mağarası'na da 30 tl'ye gidiyor. pazarlık size kalmış.

    bulak mağarasından incekeya su kemerine giderken cam teras var. oraya da uğruyor taksi. mağaraya da, cam terasa da girmek ücretli. ama küçük ücretler. 2-3 lira. üçün beşin hesabını yapmayın, girin. pişman olmayacaksınız.

    taksi buralarda sizi istediğiniz kadar bekliyor. sonra da istediğiniz yerde bırakıyor.

    yine eski çarşı'da indik biz. yemek için sokaktaki cafelerden birine oturduk. zaten haftasonuydu, bayramdı ve çok kalabalıktı. fazla seçme şansımız olmadı. peruhi ve bükme yöresel yemeklerden. bükmeyi yiyemedik, fırsat olmadı. peruhi ise bildiğin mantının peynirlisi. bunu sadece burada üretilen bağlar gazozu ile tükettik. lezzetli bir gazozdu.

    bir de susamsız simitleri var, pek meşhur. fırının adını unuttum ama önünde deli bir kuyruk vardı. susamsız simitse bildiğin hamur.

    bunu safran çayıyla katık yapıp içtik.

    tüm bu esnada havada gürültüyle uçan küçük uçaklar gördük.

    eski çarşıda, mini tur yaptığımız yerde uçakla ilgili telefon numarası vardı. hemen aradık. bir araçla bizi, anlaştığımız bir noktada alıp, uçağın kalktığı yere götürdüler. 25 tl ile 100 tl arasında değişiyor uçuş fiyatları. muazzam bir deneyim, bunu da tavsiye ederim. gerçi ben bu uçuşu çok güvenliksiz buldum, o yüzden şimdi düşündüm de o kadar da tavsiye etmiyorum.

    aynı günün gecesi istanbul'a dönüş için yola çıktık.

    böylece tura gereksinim kalmadan bir günde safranbolu'yu dolu dolu gezmiş olduk.

    gitmesi, gezmesi kolay, çok keyif verici bir yer burası. güzel de fotoğraflık manzaraları var. bol bol lokum ikramı da cabası.
  • geçtiğimiz hafta batı karadeniz turu yaptık ailece ve dostlarımızla; bu güzergah içinde en beğendiğim yer burasıydı ki bu zamana kadar nasıl gelmemişim kendime kızdım. uzun uzun güzelliklerinden bahsetmeye gerek yok sadece burayı gezmek isteyeceklere yardımcı olmaya çalışacağım;

    öncelikle yapabiliyorsanız hafta içi gidin her yer sakin ve insanlar gerçekten size yardımcı olmak için elinden geleni yapıyorlar. bunu sadece esnaf için söylemiyorum normal halkda çok misafirperverdi. aynı durum hafta sonu olurmu bilemem bazen çok kalabalıktan bunaldıklarını söylediler.

    yemek; kendilerine has çok yemekleri yok kuyu kebabı ve şehzade pilavı genelde her yerde olan yemekler. biraz bükme farklıydı yada bana öyle geldi peruhi ise güzel değildi. tatlı ise bildiğimiz ev baklavasıydı. yer olarak meydanda bulunana kadıoğlu nu tercih edin derim.

    konaklama: birbirine benzer bir çok konak olduğu için fiyat ve çarşıya yakınlığı dikkate alın. bizim kaldığımız sayınlar konak tı hem merekeze yakındı hem ekonomikti ve çoçuklarla olduğumuzdan derdimiz bitmiyordu ve buna rağmen çok güler yüzlüydüler kesinlikle tercih edin derim.
    http://www.safranbolusayinlar.net/

    gezi: öncelikle bir gün kesinlikle yetmez neden derseniz bir günde ancak merkezde ki konaklara çarşılara müzelere gidilmeli diğer bir günde çevresinde bulunan tokatlı kanyonu, camteras ve bulak mağarası gezilmelidir. yörük köyü ise bana göre küçük safranbolu olduğundan aracınız varsa gidin yoksa görmezseniz kaybınız olmaz diye düşünüyorum. saat kulesine kesinlikle çıkın ve arasta da ki boncuk kafede kahve için.

    meydan da bulunan turizm acentasından tanıtım kitapçığından alırsanız arka sayfasında bulunan harita size oldukça yardımcı olmaktadır.

    umarım burası bozulmaz. çok iyi insanların yaşadığı oldukça sevimli bir yer safranbolu.
  • türkiye'nin en lezzetli cifte kavrulmus lokumunun bulunduğu hüzün beldesi.
  • gidince "kaymakamlar evi" mutlaka gorulmesi gereken ilcemiz.
  • bu yerin laneti ankara - istanbul arasında olması sanırım.

    "3-4 saat uğrarız işte giderken" mentalitesiyle uğranılıp; iki üç tane ev fotoğrafı, közde kahve, bir kutu lokum alınıp dönülen bu yere ciddi şekilde haksızlık ediliyor.

    bir kere deli gibi doğası var. tokatlı kanyonu'nu görmeden buradan dönen insanı anlayamayacağım mesela. bulak mencilis mağarası var, incekaya su kemeri var, içinden dere geçen cami; lütfiye camii var. hıdırlık tepesi var, yörük köyü var; var da var.

    en az 2 günü hakediyor bence.

    geniş ayrıntı için:

    http://m-eating.blogspot.com.tr/…ar-nisan-2015.html
  • 8 aydır orada yaşıyorum ve gelmeyi gerektirecek bi bok olduğunu düşünmüyorum. konakların işletmesi güzel değil, çoğunda banyo yok, bir de odanın günlüğüne 100 tl istiyorlar. kahvaltıyı da kutu malzemelerde veriyorlar, insan bi köy kahvaltısı bekliyor. çaya kahveye verilmesi gerekenden daha fazla para istiyorlar ki yemeklere istenilenden hiç bahsetmiyorum. boncuk kahvehanesi de öyle abartılacak gibi değil, tamam adamlar güzel şeyler çalıyorlar ama emin olun yurdun her yerinde buraya benzer bir türkü bar bulunabilir(türkü bar tam aynı konsept değil ama olsun). üstelik esnafı da kazıkçıdır. taksicilerinden hiç bahsetmiyorum. herkesi koreli sanıyorlar amk.

    bence safranboluya gidince yapılacak şey şudur. sabah gelinir, çevrik köprüye gidilir. kadıefendi'de ya da değirmen restaurant'a(safranpark'ın arkasında kalıyor) güzelce bir kahvaltı yapılır. sonra bulak mağarasına doğru yola çıkılır ki öğle sıcağında yapılacak en iyi şey budur. oradan ince kaya su kemerine gidilir. sonra da kanyonun içine inilir ve biraz takılınır. oradan da eski çarşıya gelinir ve araba parkedildikten sonra çarşı şöyle bir gezilir, güneş saatli çay bahçesinde bir çay içilir. oradan yine çevrik köprüye geçersin, kadıefendide bi kuyu kebabı yersin. çıkarsın sonra da hıdırlık tepesine bir çay içersin, güneşin batışını izlersin. sonra da yola koyulursun. bütün bunları da türkiye'de gezilecek görülecek hiç bir yer kalmadığında yaparsın. yoksa ı-ıh.
  • safranbolu denilince akla, hiç bozulmadan günümüze kadar gelmiş evleri ve kent dokusu gelmektedir. son derece sapa bir yerde bulunan safranbolunun tarih boyunca ana ticaret akslarından ** uzak kalmış olması evlerin ve kentsel dokunun hiç bozulmamasının tek nedenidir. evleri kadar olmamakla birlikte lokumu da meşhurdur.

    dumansız baca
    kaynanasız koca
    asri pencere
    düdüklü tencere

    dörtlüğü safranbolulu genç kızların hayallerini anlatmaktadır.kaynanasız bir koca kadar, iyi çeken bir bacaya ve asri pencereye (betonarme binaların geniş pencereleri) duyulan özlem çok anlamlıdır.çünkü tarihi binanın o çok şık görünen penceresinden içeri fazla güneş girmez.içerisi karanlık olur.bununla beraber bina içi mekan organizasyonları mükemmele yakındır. yatak odalarında dolap şeklinde banyo vardır.bu banyolara gusulhane denir.uzun uzun banyo yapmak için değil abdest almak için düşünülmüşlerdir.çünkü o yıllarda banyo yapmak için hamama gidilirdi.
  • üniversiteyi kazanana kadar hayatımı sürdürdüğüm,özellikle japon turistlerin ,saatlarce kirişlerini,pencerelerini vs.niye incelediklerini bir türlü anlayamadığım evlerine sahip,yöre halkını alkolizme teşvik eden karabük'ün şirin bir ilçesi...
hesabın var mı? giriş yap